9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 125. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Femen yuridi(A)llâhu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil-islâm(i)(s) vemen yurid en yudillehu yec’al sadrahu dayyikan haracen keennemâ yessa’’adu fî-ssemâ-/(i)(c) keżâlike yec’alu(A)llâhu-rricse ‘alâ-lleżîne lâ yu/minûn(e)

Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabul etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe ağacakmış da imkan bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.

Allah, kimi (layık görüp) hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü (gönlünü) İslam’a açar; (ibadet ve hizmet yoluna sokar.) Kimi de (müstahak olduğundan) saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar (Kur’an’a İslami kurallara ve sorumluluklara karşı ilgisiz ve sevgisiz bırakır). Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik ve gayretsizlik (hamiyetsizlik ve haysiyetsizlik) çökertir.

Allah, kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini O'na teslim olma arzusuyla genişletir. Kimin de sapmasına izin verirse, onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi. İşte Allah iman etmeyenlerin üzerine, böyle sıkıntı, musibet ve pislik çökertir de, dehşete düşürür.

Allah kimi hidâyete erdirmek isterse, gönlünü İslâm'a açarak ferahlık verir. Kimin de, hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti tercihine özgürlük tanımak isterse, sanki güçlükle göğe yükselirken nefes almakta zorlandığı gibi, artan oranda o kimsenin göğsünü sıkmaya, bunaltmaya devam eder. Allah inanmayacakların boyunlarına, pis, kâfir, lânetli ve ceza mahkûmu yaftasını takarak işte böyle sıkıntıya sokar.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 20/25; 39/22; 49/7.

Allah kimi doğru yola eriştirmek isterse onun gönlünü de İslam'a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse onun da gönlünü adeta göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı eyler. İşte Allah iman etmeyenlerin üstüne böyle murdarlık bırakır. [13]

13.Azap ve sıkıntıyla karşı karşıya bırakır veya onların başlarına şeytanı musallat eder.

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.

Allah, kime hidayet etmeği dilerse, İslâma onun göğsünü açar, gönlüne genişlik verir. Her kimi de sapıklığa bırakmak isterse, onun kalbini öyle daraltır sıkıştırır ki, iman teklifi karşısında göğe çıkacakmış gibi (zorlukta) olur. Allah, iman etmiyenler üzerine, böyle azab bırakır.

Allah, kime doğru yolu göstermek isterse, onun gönlünü Müslümanlık için açar. Saptırmak istediğinin de göğsünü dar, sıkıntılı, sanki göğe tırmanıyor gibi yapar. Allah böylece manevi azabı, inanmayanların üzerine kılar.

Allah kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah, inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.[121]

Allah bir kimseyi doğru yola götürmek istediğinde, İslâmlığa karşı gönlünü açar, saptırmak istediğinin, gönlün daraltır, sıkıntıda bırakır, göğe çıkar gibi olur, inanmayan kimselere, Allah böyle azabeder

Allah, her kimi (iyi niyetinden dolayı) doğruya erdirmek isterse, onun kalbini İslâm'a açar. Kimi de (kötü niyet ve eyleminden dolayı) sapıklıkta bırakmak isterse, onun da kalbini göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah iman etmeyenlerin üstüne, işte böylece pislik/azap bırakır.

Ayette geçen “kalbini göğe yükseltiyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar” ifadesiyle inkârcının iç daralmasının tasvir edilmesi hem muhteşem bir benzetme... Devamı..

Allâh tarîk-i hidâyete sevk itmek istediklerinin kalbini dîn-i islâma açar ve dalâlete sevk itmek istediklerinin kalbini ise o kadar darlaşdırır ki îmân itmeleri hevâya uçmak kadar güç olur. İşte inanmıyanlara Allâh’ın cezâsı budur.

Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar, kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi, kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah böylece, inanmayanları küfür bataklığında bırakır.

Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbine darlık ve sıkıntı verir. Allah inanmayanları işte böyle cezalandırır.

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.  

 Allah Teâlâ bu âyette bir tabiat kanununa da işaret etmektedir. Göğe yükseldikçe basınç azalacağından o nisbette teneffüs de güçleşir. Hatta 20.000 m... Devamı..

ALLAH kimi doğru yola ulaştırmak dilerse onun gönlünü islama (Tanrı'ya teslim olmaya) açar. Kimi de saptırmak dilerse göğsünü, göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. ALLAH inanmıyanları işte böyle kötü duruma sokar.

Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.

Hasılı Allah her kimi hidayetine irdirmek isterse, islâma sinesini açar, gönlüne genişlik verir, her kimi de dalalete bırakmak isterse onun da kalbini daraltır öyle sıkıştırır ki sanırsın öfkesinden göke çıkacak, iymana gelmezleri Allâh o murdarlık içinde hep böyle bırakır

(Hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmesinden dolayı) Allah kimi (lütfuyla) doğru yola iletmeyi dilerse, onun kalbini İslâm’a açar. Kimi de (hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmediği ve ısrarla hakkı inkâr ettiği için, cüz’î irâdesi ile tercih etmiş olduğu) sapkınlıkta bırakırsa, onun da kalbini sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltır. Allah îmân etmeyenleri işte böyle sıkıntı içinde bırakır.

Allah, kime hidayet¹ dilerse² onun kalbini İslam'a açar; kime de sapkınlık dilerse² göğe çıkmaya çalışıyormuşçasına kalbini daraltır, sıkar. Allah, inanmayanları işte böyle sıkıntı içinde bırakır.

1- Gerçeğe yönelmek, gerçeği kavramak, gerçeğe ve doğruya ulaşmak. Doğru yolu bulmak, gerçeği seçmek. 2- Kim hidayete iletilme koşullarına uygunsa. ... Devamı..

Allah kime doğru yolu gösterir, îmana muvaffak ederse onun göksünü islâm için açar (genişletir). Kimi de sapıklıkda bırakmak dilerse onun da kalbini son derece daraltır, sıkar. O, (İslâmı kabul hususunda) gûyâ zorla göğe çıkacakmış gibi (kendinde bir imkânsızlık ve) zahmet (görür). Allah îman etmeyeceklerin üstüne işte böyle murdarlık çökertir.

Artık kim ki, Allah onu (hikmetine binâen, kendi lütfundan) hidâyete erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm'a açar. Ve kim ki, (küfründeki inâdı sebebiyle, Allah) onu dalâlete atmak isterse, sanki göğe tırmanıyormuş gibi göğsünü iyice daralmış sıkıntılı hâle sokar.(1) Allah, îmân etmeyenlerin üzerinde böyle kötülük (rezillik ve azab) bırakır.

(1)Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a, kalbin İslâm’a açılmasından suâl olundu. Buyurdular ki: “O bir nûrdur ki, Allah onu mü’minin kalbine koyar ... Devamı..

Allah, her kimi (iman ve hidayeti tercih ettiğinden dolayı) doğruya erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm’a açar. Kimi de (inkâr ve sapıklığı tercih ettiğinden dolayı içinde bulunduğu) sapıklıkta bırakmak isterse, sanki semaya (uzaya) çıkıp ta (havasızlıktan) göğsü daralan gibi, göğsünü de dar ve sıkıntılı kılar. İşte Allah, (inkâr ve sapıklığı tercih edip) inanmayanların üzerine böylece (manevi) pislik (azap ve sıkıntı) bırakır.*

(*) Bu ayette, bazı ruhsal durumlardan dolayı göğsünde darlık ve sıkıntı oluşan kişi, gökyüzüne doğru yükselmekte olduğu için göğsünde darlık ve sıkın... Devamı..

Allah kimi doğru olan yola iletmek isterse, onun göğsünü İslam’a ısındırır (açar). Kimi de saptırmak isterse, sanki yükseğe çıkıp ta havasızlıktan göğsü daralan gibi, göğsünü daraltır. İşte böylece Allah, inanmayanları pislik içerisinde bırakır.

Allah her kimi doğru yola iletmek dilerse onun gönlünü açar, kendini Allah’a versin diye. Sonra herkimi de sapkınlıkta bırakmak dilerse onun da gönlünü daraltır. Öyle ki sıkıntısından göklere yerinden fırlar gibi olur. Allah inanmıyanların üzerine işte böyle gönderir.

Allah herkimi doğru yola götürmek isterse göğsünü İslâm için açar [¹]. Herkimi de sapık kılmak isterse onun göğsünü sanki zorla göğe çıkıyormuş gibi [²] darlaşmış, sıkışmış bir hale koyar, Böylece Allah iman etmeyenlere azap [³] verir,

[1] Kalbini nurlandırır.[2] Hakkı kabul etmemek için göğe çıkmak ister gibi.[3] Veya onları horlukta bırakır.

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslâm’a/Allah’a teslimiyete açar. Kimi de saptırmak isterse, onun göğsünü sanki göğe çıkıyormuş gibi daraltır ve sıkıştırır⁴². İşte Allah inanmayanların üzerine böyle bir pislik/sıkıntı [er-rics] çökertir.

42 Burada bir tabiat yasasına işaret vardır. İnsan yükseğe çıktıkça, yani irtifa arttıkça oksijen azalacağından nefes almakta güçlük çeker, göğsü dara... Devamı..

O halde Allah kimi hidayete eriştirmek isterse onun kalbini İslam'a açar, kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah iman etmeyenlerin üstüne pisliği, işte böyle karar kılar.

Allah kimi doğru yola iletmek isterse, onun gönlünü İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, onun da kalbini daraltır; âdetâ göklere tırmanıyormuş gibi, sıkıştırdıkça sıkıştırır.
İşte Allah, imandan yüz çevirenlerin başına böyle sıkıntılar yağdırır. Yaratıcıyı ve evreni, insanı ve insanın yaratılışındaki amacı kavrayamayan ve bu hayatın sonunda onu nasıl bir âkıbetin beklediğini bilmeyen bir toplumda, ahlâkî değerler yavaş yavaş kaybolur. Bunun sonucunda, zulüm ve haksızlık, ruhsal bunalımlar, psikolojik hastalıklar yaygınlaşır. Bütün bu sıkıntıların çaresi ise, Allah’ın gönderdiği bu Kitabın ışığında hakîkati anlamak ve ona teslim olmaktır.

Allah, kimi hidayete eriştirmek istiyorsa, onun göğsünü İslam’a açıyor; Kimi de saptırmak istiyorsa, onun göğsünü de sanki Gök’te yükseliyormuş gibi sıkıntılı daralmış kılıyor. İşte böyle, Allah inanmayanlara Rezillik veriyor.

Allah, birisini doğru yola sokmak isterse, onun gönlünü İslâm’a açar. Dışlayıp yalnız bırakmak istediğinin göğsünü de öyle daraltır ki, kininden gökleri tırmalar. Allah, pis işleri hep inançsızların üstüne yıkar.

“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de saptırmak isterse onun göğsünü daraltır. Göğsü daralanlar ayetlerimizi duyunca nefesleri tıkanır. Sanki göğe çıkıyormuş gibi hissederler. Nefes alamazlar. Allah inanmayanların üstüne böyle pislik çökertir.”

Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse onun göğsünü İslam’a açar. [*] Kimi de saptırmak isterse (sapkınlıkta bıraktığı o kişinin) göğsünü sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltıp sıkıştırır. [*] Allah inanmayanların üstüne işte böyle pislik verir. [*]

Bu cümle “Allah dileyeni (layık gördüğünü) hidayete erdirir; dileyeni (layık gördüğünü) ise sapkınlıkta bırakır” mealindeki ayetlerle birlikte okunmal... Devamı..

Allah kimi dosdoğru yola iletmek isterse onun gönlünü İslâm’a açar.¹ Kimin de saptırılmasını isterse onun da gönlünü sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltır. (Allah dilerse) îman etmeyen kimseleri işte böyle pislik² içerisinde bırakıverir.³

1 Buradaki “gönlün açılması”, kuvvet ve tahammülden, canlılık ve ferahtan kinâye’dir. Ayrıca “İslâm için gönlün açılması” ise; nefse hakkı severek kab... Devamı..

Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini [O’na] teslim olma arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi: böylece Allah, inanmayanları dehşete düşürür.

Kim Allah’ın doğru yoluna girmek isterse, Allah, onun göğsünü İslam’a açar. Kimin de sapkınlığını onaylarsa, sanki göğe yükseliyormuş gibi göğsünü daraltır. Allah, iman etmeyenleri pislik içinde bırakır. 8/55, 39/22, 10/100

Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, onun kalbini teslimiyet için genişletir; kimin de sapmasına izin verirse, onun kalbini de adeta semada yukarı tırmanıyormuş gibi daraltıp sıkıştırır:[¹¹¹⁸] Allah, inanmamakta direnen kimselerin üzerine pisliği[¹¹¹⁹] işte böyle boca eder.

[1118] İrtifa arttıkça oksijenin azaldığı gerçeği üzerinden, inkârcının iç daralmasının tasviri. [1119] Bunların inanmamakta direnmelerinin arkasın... Devamı..

Allah, kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslam 'a açar, kimi de saptırmak isterse, onun kalbini sıkar daraltır, o kimse sanki göğe tırmanıyormuş gibi olur. (İslam, iman ve itaat ona son derecede güç gelir)

Allâh kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, (o kimse) göğe çıkıyormuş gibi daraltır ve sıkıştırır. Allâh, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle rics (rezalet) çökertir.

İmdi Allah Teâlâ her kime hidâyet etmek isterse onun göğsünü İslâm için genişletir. Ve her kimi dalâlete düşürmek dilerse onun göğsünü daraltır, sıkışmış bir hale getirir, sanki zorla göğe yükselecek imiş gibi (bulunur). İşte Allah Teâlâ imân etmeyenlerin üzerine böylece pisliği (havale) kılar.

Hasılı Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun göğsünü sanki o kişi gökte yükseliyormuşcasına dar ve tıkanık yapar. İşte Allah böylece, imana gelmeyenlere rüsvaylık verir. [20, 25; 39, 22; 49, 7] {KM, II Makkabe 1, 4; Resullerin işleri 16, 14}

İnkâr zihniyeti ile rûhu kirlenmiş kimse Allah’ın birliğinin delillerini düşünmeye dâvet edilince, göğe çıkarcasına zorlanır, göğe yükselen kimsenin n... Devamı..

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslam'a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, (o kimse) göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar. Allah. inanmayanların üstüne işte böyle pislik (sıkıntı) çökertir.

Bu âyet, bir doğa yasasına da işâret etmektedir: İnsan yükseğe çıktıkça hava basıncı azalacağından nefes alışı güçleşir. Her yüz metre yükseldikçe hav... Devamı..

Allâh hidâyet buyurmasını murâd iylediği kimsenin kalbini İslâm içün açar. Ve idlâl itmeği irâde itdiği kimsenin kalbini de o kadar dar ve kasvetli kılar ki îmân ona, göklere çıkmak kadar güç gelir. İşte böylece Allâh'a îmân itmeyenleri Allâh dûçâr-ı 'azâb iyler.

Allah, kimin yola geldiğini onaylamak isterse gönlünü İslam’a açar. Kimin de sapttığını onaylamak isterse[1] onun da içini daraltır[2]; sanki göğe yükseliyor gibi olur. Allah kendine güvenmeyenleri o zararlı işin içine işte böyle sokar.

[1] Allah'ın iki türlü iradesi vardır; birincisi isteğini diğeri kararını gösterir. Şu âyetlere göre O, her insanın yola gelmesini ve yanlışlardan dön... Devamı..

Allah kimi doğru yola eriştirmek isterse, onun gönlünü İslam'a açar. Kimi de dalalette bırakmak isterse, zorla göğe çıkıyormuş gibi onun göğsünü daraltır. Allah, iman etmeyenlere, işte böyle rüsvaylık verir.

Allah kime hidayet vermeyi dilerse, onun gönlünü İslâma açar. Kimi saptırmayı dilerse, sanki gökyüzünde yükseliyormuşçasına onun göğsünü sıkar ve tıkar. İman etmeyenlerin üzerine pisliği Allah işte böyle çökertir.(21)

(21) Vücut yapımız, içinde yaşadığımız çevrenin bütün şartlarıyla, bu arada üzerimizdeki atmosfer basıncıyla da uyumlu bir şekilde düzenlenmiştir. Yer... Devamı..

Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.

pes her kimi diler-ise Tañrı kim ŧoġru yol göstere aña yan gogsini müsülmanlıķ içün daħı her kimi diler ise kim azdura eyleye gögsini ŧār yavlaķ gāne yuķaru çıķar göge ancılayın eyler Tañrı 'aźābı yā şeytānı anlaruñ kim inanmazlar.

Kimi dilese Tañrı Ta‘ālā hidāyet virmege, yüregini münşeriḥ eyler İslām‐ıla. Daḫı kimi dilese azdurmaġa, yüregini dar eyler, göge çıḳar gibi olur.Anuñ gibi ḳılur Tañrı Ta‘ālā rüsvāylıġı ol kişiler üstine ki īmān getürmez‐ler.

Allah kimi düz yola yönəltmək istəsə, onun köksünü islam (dini) üçün açıb genişləndirər, kimi azdırmaq istəsə, onun ürəyini daraldıb sıxıntıya salar. O, sanki (sıxıntının şiddətindən) göyə çıxar. Allah iman gətirməyənlərə pisliyi belə edər!

And whomsoever it is Allah's will to guide, He expandeth his bosom unto the Surrender, and whomsoever it is His will to send astray, He maketh his bosom close and narrow as if he were engaged in sheer ascent. Thus Allah layeth ignominy upon those who believe not.

Those whom Allah (in His plan) willeth to guide,- He openeth(947) their breast to Islam; those whom He willeth to leave straying,- He maketh their breast close and constricted, as if they had to climb up to the skies: thus doth Allah (heap) the penalty on those who refuse to believe.

947 Allah's Universal Plan is the Qada wa Qadr, which is so much misunderstood. That Plan is unalterable, and that is His Will. It means that in the ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.