9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 12. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kul limen mâ fî-ssemâvâti vel-ard(i)(s) kul li(A)llâh(i)(c) ketebe ‘alâ nefsihi-rrahme(te)(c) leyecme’annekum ilâ yevmi-lkiyâmeti lâ raybe fîh(i)(c) elleżîne ḣasirû enfusehum fehum lâ yu/minûn(e)

De ki: Kimindir ne varsa göklerde ve yeryüzünde? De ki: Allah'ın; rahmet etmeyi gerekli kıldı özüne. Kıyamet günü hepinizi de tapısında toplayacak ve hiç şüphe yok o günün geleceğinde. Kendilerine ziyan edenlerdir inanmayanlar.

(Onlara) De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" (Cevaben) De ki: "Allah’ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazmıştır. (Bütün kullarına ve mahlûkatına şefkat ve merhamet buyurmak Allah’ın şanıdır.) O sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. (Kendilerine yazık edip) Nefislerini hüsrana uğratanlar (var ya), işte onlar (bütün haber ve hükümleriyle Kur’an’a) inanmayanlardır.

De ki: Göklerde ve yerde olanlar kimindir? De ki: Allah'ındır. O Allah ki, acıma ve şefkati kendine ilke edinmiştir. Hepinizi şüphe olmayan kıyamet gününe götürüp, bir araya toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.

“Göklerdeki ve yerdeki varlıklar ve imkânlar kimindir, kimin tasarrufundadır?" diye sor.
“Rahmetini ve merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kılan, ilke edinen Allah'ındır" de.
Sizi, gerçekleşeceğinde ve hesaba çekileceğinizde şüphe olmayan kıyamet gününe elbette toplayıp getirecektir. Kendilerini, birbirlerini zarara, ziyana uğratanlar, işte onlar iman etmeyecekler.

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?." "Allah'ındır" de. O rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. Muhakkak ki, geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde sizi biraraya toplayacaktır. Kendi kendilerini zarara sokanlar, işte onlar iman etmezler.

De ki: 'Göklerde ve yerde olanlar kimindir?' De ki: 'Allah'ındır.' O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

De ki: “- Göklerde ve yerde olan şeyler kimin?” (Eğer cevap verilmezse) de ki: Allah'ındır. O, kendi üstüne rahmeti yazdı. Muhakkak ki sizi kıyamet gününe (götürüp) toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Nefislerine ziyan edenler, işte onlar, iman etmezler.”

De ki: “Göklerdeki ve yerdeki her şey kimindir?” De ki: “Allah’ındır.” Rahmet etmek, o Allah’ın en temel özelliğidir. (Bu rahmet neticesi olarak) O, sizi kıyamet günü için toplayacaktır. Onda hiç şüphe yoktur. Fakat kendilerini zarara sokanlar, asıl onlar inanmayacaktır.

De ki: “Göklerde ve yerde olan her şey kime aittir?” De ki: “Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allah'a aittir. Sizi varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.”

Diyesin ki: «Göklerle yerde bulunan şeyler kimindir?», Diyesin ki: «Allahın, Allah kendisine rahmet yazdı şüphesiz bulunan kıyamet günü sizi derecek, kendisine ziyan eden kimseler inan etmezler»

De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” De ki “Allah'ındır.” O, affetmeyi kendisine ilke edinmiştir. O, (varlığı) her türlü şüphenin üstünde olan kıyamet günü hepinizi mutlaka bir araya toplayacaktır. Ama (aklını kullanmayarak) kendilerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

Semâvâtda ve arzda kâffe-i mevcûdât kimindir? Allâh’ındır. Fazl ve rahmetini ihzâr ider. Kıyâmet güninde hepinizi toplayacakdır. Bundan şübhe yokdur. Nefîslerini mahv idenler îmân itmeyenlerdir.

De ki: "göklerde ve yerde olanlar kimindir?", "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır; and olsun ki, sizi vukuu şüphe götürmeyen kıyamet gününde toplayacaktır. Kendilerine yazık ettiler; çünkü onlar inanmazlar.

De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.

“Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor. De ki: “Allah’ındır. O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır. Sizi, gerçekleşmesinde asla şüphe olmayan kıyamet gününde mutlaka toplayacaktır.” Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.

(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. «Allah'ındır» de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.

De: "Göklerde ve yerde olanlar kimin?" "ALLAH'ın," de. Kendisine merhametli olmayı gerekli kıldı. Hakkında kuşku olmayan Diriliş Günü sizi toplayacak. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır.

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.

Kimin şu Göklerdeki ve Yerdeki? de «Allahın» de, o kendi uhdesine rahmeti yazdı, her halde sizi kıyamet gününe toplıyacak, bunda şüpheye mahal yok, nefislerine yazık edenlerdir ki iyman etmezler

(Ve yine) de ki: “Göklerde ve yerde olan (bütün varlık) lar kimindir?” De ki: “Allah’ındır. O, (yarattıklarına karşı) merhamet etmeyi kendi zâtına gerekli kıldı. O, hakkında hiçbir şüphe olmayan hesap gününde sizi kesinlikle (bir araya) toplayacaktır.” (İnatla hakkı inkâr ederek) kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.

* “O, (yarattıklarına karşı) merhamet etmeyi kendi zâtına gerekli kıldı”; Ehl-i Sünnet âlimleri aklî ve naklî deliller ışığında, her şeyin Allah Teâlâ... Devamı..

De ki: “Gökte ve yerde olan şeyler kimindir?” De ki: “Rahmeti Kendi üzerine yazan¹ Allah'ındır.” O, kendisinden kuşku olmayan Kıyamet Günü'nde sizi mutlaka toplayacaktır. O kimseler ki kendi nefislerine hüsran² ettiler, işte onlar iman etmezler.³

1- Gerekli gören, zorunlu kılan. 2- Ömrünü boş şeyler uğruna tüketip, ebedi kayba uğramak. 3- Yaradılışa uygun olmayan bir ahlak ve yaşam tarzı, f... Devamı..

De ki: «Göklerde ve yerde olan her şey kimin?» De ki: «Allahındır». O, rahmeti kendi üstüne yazmışdır. Hepinizi, hakkında hiç bir şübhe olmayan kıyamet gününe (götürüb) toplayacakdır. Nefislerini büyük ziyana uğratanlar (yok mu?). İşte îman etmeyecek olanlar onlardır.

(Ve yine) de ki: “Göklerde ve yerde bulunanlar kimindir?” (Yine sen cevab ver de:)“Allah'ındır!” de! (O,) rahmet (etmey)i kendi üzerine yazmıştır. Sizi, (geleceği) hakkında hiç şübhe olmayan kıyâmet gününe mutlaka toplayacaktır.(2) Kendilerini hüsrâna uğratan o kimseler yok mu, işte onlar îmân etmezler.

(2)Âhiret’in kat‘î olarak isbâtı için bakınız; (Bakara Sûresi, sahîfe 1, hâşiye 5)

(Resulüm!) De ki: Göklerde ve yerkürede (kâinatta var) olan her şey kimindir? (Onlar Allah’ındır dediklerinde, yine) De ki: (Evet, hepsi de) Allah’ındır, (ki, böylece benimle birlikte her şeyin kendisine ait olduğunu ikrar ettiğiniz) O Allah, (her zaman bütün yarattıklarına) merhamet etmeyi (ve onlara daima sevgi ve şefkatle yönelmeyi kendisine ilke edinmiş, vazgeçilmez bir görev olarak) yazmıştır (gerekli kılmıştır). O, kendisinde (geleceği hakkında) hiç şüphe olmayan Kıyamet günü hepinizi de (hesaba çekmek üzere huzurunda) mutlaka toplayacaktır: Ama kendilerine yazık etmiş olanlar (var ya), işte onlar, iman etmezler.”*

(*) Allah’ın rahmeti asıldır ve Dünyada müslüman-inkârcı, ayırımı yapmadan herkesi kapsar. Çünkü her şey, yaratılışından itibaren, Allah’ın rahmetinde... Devamı..

Deki “Göklerde ve yerde olanlar kime aittir?” Deki “Allah’a aittir. Allah, rahmeti kendisine (nefsine) yazmış ve geleceğinde hiçbir şüphenin olmadığı bir günde sizi mutlak toplayacaktır.” Kendilerine yazık etmiş olanlar var ya, onlar inanmazlar.

De ki: "Yerlerde, göklerde ne varsa kimindir?" De ki: "Allah’ındır." Allah esirgeyicilik işini kendi üzerine almıştır. Hepinizi kıyamet günü kesenkes derleyecektir. Bunda şüphe yoktur. O kimseler ki kendilerine yazık etmişlerdir, artık onlar inanmazlar.

De ki «Göklerde ve yerde olanlar kimindir?». Cevap vermezlerse de ki «o, Allah/ındır» Allah fazl-ü keremi ile nefsine rahmet yazmıştır. * Sizi şüphe götürmeyen kıyamet günü mutlak toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar [³] O/na inanmazlar.

[3] Sermayeleri olan akl-ı selimi, fıtreti kaybedenler.

(Ey Peygamber!) “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor. De ki: “Allah’ındır.” O, rahmeti kendi üzerine yazmıştır/almıştır³. O, geleceği kesin olan [lâ reyb] kıyamet gününde sizi elbette toplayacaktır. (Ama) kendilerini zarara sokanlar ise inanmazlar.

3 O, rahmet etmeyi kendine ilke edinmiştir. Krş. En’âm, 6/54

De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” De ki: “Allah'ındır.” O, kendi üzerine rahmeti yazmıştır. Sizi, kendisinden kuşku olmayan kıyamet gününde tartışmasız toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar (var ya), işte onlar inanmayanlardır.

(Müşrikleri köşeye sıkıştırmanın güzel bir yoludur bu. Önce Allah, kendi elçisine onlara “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor diyor, soru so... Devamı..

De ki: “Kimindir, göklerde ve yerde olan bütün varlıklar? Onların da mecburen kabul edecekleri cevabı kendin vererek “Allah’ındır!” de. O Allah ki, kullarına merhamet etmeyi ve onlara dâimâ sevgi ve şefkatle yönelmeyi kendisine ilke edinmiş, vazgeçilmez bir görev olarak yazmıştır. Fakat bu merhamet, adâleti engelleyecek bir merhamet değildir. Nitekim Allah, gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan Diriliş Günü hepinizi hesaba çekmek üzere huzurunda toplayacaktır. Fakat kendilerini felâkete sürükleyenler, bu hakîkateiman etmezler. Hâlbuki;

De ki: -“Yer ve Gökler’deki şeyler kimindir?”. De ki: -“Allah’ındır. Rahmet’i kendi üzerine yazdı”. Hakkında kuşku olmayan Kıyâmet günü’ne sizi elbette toplar. Kendilerini hüsrana / zarara uğratmış olanlar artık inanmazlar.

Onlara: “ yerdekiler ve göktekiler kimin ?” diye bir soru sor. Cevabını da kendin ver ve De ki: “ Allah’ındır çünkü Allah, sevgiyi kendisine görev yazdı. Sizi mahşerde mutlaka bir araya getirecektir. Bundan asla şüpheniz olmasın... Resulüm! Kişiliksiz kimselerin üzerine varma, çünkü onlar inanmaz.

Onlara “Göklerde ve yerde olanlar kimindir” diye sor! Sonra “Allah’ındır” de! Hayır diyemeyecekler! Göklerin yerin Allah’ın olduğunu biliyorlar. Onlara de ki; “Allah yarattığı varlıklara merhamet etmek istiyor. Bu nedenle her türlü şımarıklığınıza rağmen düşünüp öğüt almanız için size gerçekleri açıklıyor. İster inanın ister inanmayın! Muhakkak ki kıyamet günü hepinizi toplayacaktır. Yalanladığınız kıyamet mutlaka gerçekleşecektir. Kıyametin kopması size bağlı değildir. İnkâr ederek kendilerine zarar verenler bu gerçeğe inanmazlar.”

(Onlara) “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor (ve) “Merhamet etmeyi kendi zatına yazmış olan Allah’a aittir.” de! [*] Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerine yazık edenler var ya işte onlar inanmazlar.

Benzer mesajlar: En‘âm 6:54,147; A‘râf 7:156.

(Ve bir de): “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor ve hemen: “Tabiî ki Allah’ındır.” de. O (öncelikle) rahmet etmeyi kendi kendine ilke edindi.¹ O sizi, geleceğinde asla şüphe olmayan kıyamet günü kesinlikle bir araya getirecektir. Ama buna, ancak kendilerine yazık edenler inanmazlar.

1 Allah’ın rahmeti asıldır ve Dünyada müslüman-kâfir, ayırımı yapmadan herkesi kapsar. Çünkü her şey, yaratılışından itibaren, mutlaka Allah’ın rahmet... Devamı..

De ki: “Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?” De ki: “Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allah’a”. ¹⁰ O, [varlığı] her türlü şüphenin üstünde olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır: ama kendilerine yazık edenler (var ya), işte [O’na] inanmayı reddedenler onlardır;

10 “Allah, kendisine ilke edinmiştir” (ketebe ‘alâ nefsihî) ibaresi Kur’an’da yalnızca iki yerde geçmektedir -burada ve bu surenin 54. ayetinde. Her i... Devamı..

Yine de ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?”, “Zatına rahmeti ilke edinmiş olan Allah’ındır!” de. Andolsun ki geleceğinden şüphe olmayan, kıyamet gününde hepinizi bir araya toplayacaktır. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar bu gerçeğe Kuran’a iman etmezler. 6/20, 12/103, 13/1

“Kime aittir göklerde ve yerdeki her şey?” diye sor! “Kendisine rahmeti prensip edinen Allah’a” diye cevap ver![¹⁰²²] Geleceğine dair hiçbir kuşku bulunmayan Kıyamet Günü’nde, elbet hepinizi bir araya toplayacaktır. Kendisine zarar veren kimselere gelince: onlar artık iman etmezler.

[1022] Buradaki ‘alâ edatıyla ilgili genel bir değerlendirme için bkz: 15:41, not 32. Gökler ve yer, bütün yaratılmışlar âlemini kapsayan bir anlam iç... Devamı..

(Ey Muhammed, onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. (Sonra da onları şöyle uyar, elbette) Allah’ındır! Kendi zâtı üzerine rahmeti yazmıştır O! (Allah, varlıkların tümünü rahmetiyle yarattı ve Ademoğullarına akıl, seçenek ve hür irade bahşetti, peygamberler gönderdi, rahmet ve rızasının gereklerine davet etti, öfke ve gazabına sebep olan günahlardan çekinmelerini emretti. O, ceza vermekte acele etmez, tevbe ve bağışlanma dilemeyi, rahmetine sığınmayı kabul eder. Fakat bu mühlet tanıma sonsuza dek sürüp gidemez.) Elbette sizleri (gerçekleşmesinde) hiç kuşku olmayan kıyamet gününde (huzurunda) toplayacaktır, kendilerini büyük ziyana uğratanlar ise (bu gerçeklere) iman etmeyenlerdir.

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki:’Allâh’ındır". O, (insanlara) merhameti kendi üstüne yazmıştir. Sizi elbette varlığında şüphe olmayan kamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini ziyana sokanlar, iman etmezler.

De ki: «Göklerde ve yerde olan şeyler kimindir?» De ki: «Allah Teâlâ'nındır. O kendi zâtı üzerine rahmeti yazmıştır. Elbette sizleri Kıyamet gününe toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur.» O kimseler ki, nefislerine ziyankar olmuşlardır. İşte onlar imân etmezler.

12, 13. De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir? ” “Allah'ındır” de. O, rahmet etmeyi Kendisine ilke edinmiştir. O, geleceğinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet günü sizi bir araya toplayacaktır. Kendilerini en büyük ziyana uğratanlardır ki iman etmezler. Halbuki gecede ve gündüzde barınan her şey O'nundur. O her şeyi işitir ve bilir.

Yüce ve merhametli Yaradan, sırf kendi iradesi ile rahmet ve merhametle muamele etmeyi, Zatına bir yasa edindiğini beyan buyuruyor. “Allah, yaratıklar... Devamı..

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi üstüne yazmış(acımayı kendisine prensip edinmiş)tir. Sizi elbette varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini ziyana sokanlar, inanmazlar.

Onlardan: "Göklerde ve yerde olan mevcûdât kimindir?" diye sor ve yine sen cevâb virüb: "Allâh'ındır, o, kendi üzerine rahmeti yazmışdır (farz itmişdir), sizi vukû'unda şek ve şübhe olmayan kıyâmet gününe toplayacakdır" cevâbını vir. Nefislerine zarar idenler îmâna gelmezler.

“Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor ve de ki “Allah'ındır.” O, ikramı bol olmayı kendi üzerine yazmıştır. (Mezardan) kalkış günü hepinizi kesinlikle bir araya toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur. Ama kendilerine yazık edenler, işte onlar buna inanmayacaklardır.

Yine de ki:- Göklerde ve yerde olanlar kimindir?-Kendisine merhametli olmayı yazmış olan Allah'ındır! de! Hakkında hiç bir şüphe bulunmayan kıyamet günü sizi elbette bir araya getirecektir. Kendilerini hüsrana atanlar, işte onlar, iman etmezler.

De ki: Göklerde ve yerde olanlar kimindir? De ki: Allah'ındır. O, kendi üzerine rahmeti yazdı.(2) Geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde O sizi toplayacaktır. Kendilerini hüsrana düşürmüş olanlar işte buna inanmazlar.

(2) Kullarına rahmetiyle muamele etmeyi irade etti. Aynı ifade, bu sûrenin 54’üncü âyetinde bir daha tekrarlanacaktır. 7:156 ile 40:7’de ise, Allah’ın... Devamı..

Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler.

[64a] eyit: “kimdür ol kim göklerdedür daħı yirde?” eyit: “Tañrı’nuñdur.” vācib eyledi gendü üzere raḥmeti kim dire sizi ķıyāmet günindin yaña gümān yokdur anuñ içinde. anlar kim ziyān eylediler nefslerine anlar įmān getürmezler.

Eyit yā Muḥammed: Kimüñdür göklerde olanlar, yirlerde olanlar daḫı? Eyitki: Tañrı Ta‘ālānuñdur, yazdı nefsi üstine raḥmeti. Cem‘ eylese gerek sizi | ḳıyāmet günine, hīç şek yoḳdur anda. Ol kişiler ki ziyān eylediler nefsleri‐ni, anlar īmān getürmezler.

De: “Göylərdə və yerlərdə olanlar kimindir?” De: “Allahındır!” O Öz- Özünə rəhmli olmağı yazmışdır. (Bəndələrinə qarşı rəhmli olmağı Özü üçün əzəldən O Müəyyən etmişdir). Olacağına heç bir şübhə edilməyən qiyamət gününə sizi O toplayacaqdır. Özlərinə zərər vuranlar, əlbəttə, iman gətirməzlər!

Say: Unto whom belongeth whatsoever is in the heavens and the earth? Say: Unto Allah. He hath prescribed for Himself mercy, that He may bring you all together to a Day whereof there is no doubt. Those who ruin their own souls will not believe.

Say: "To whom belongeth all that is in the heavens and on earth?" Say: "To Allah. He hath inscribed for Himself (the rule of) Mercy.(844) That He will gather you together for the Day of Judgment, there is no doubt whatever. It is they who have lost their own souls, that will not believe.

844 History, travel, human experience, all prove the Mercy of Allah and the law that without it those who reject Truth tend to lose their own souls an... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.