26 Nisan 2025 - 28 Şevval 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 110. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Venukallibu ef-idetehum veebsârahum kemâ lem yu/minû bihi evvele merratin veneżeruhum fî tuġyânihim ya’mehûn(e)

Biz, onların gönüllerini, gözlerini tersine çevirmişiz, evvelce inanmadıkları gibi gene inanmazlar ve biz, onları taşkınlıklarında şaşkın bir halde terketmişiz.

(Bile bile inkâra kararlı ve kafaları karanlık olanların) Biz onların kalplerini ve gözlerini (gönüllerini Hakk’tan) çeviririz; (bu yüzden davet edildiklerinde) tıpkı ilkin inanmadıkları gibi (her türlü mucizeyi de görseler dahi yine de inanacak değillerdir) ve onları tuğyanları (inkâr, isyan ve azgınlıkları) içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.

Onların kalplerini ve gözlerini, gerçekleri görmekten tersyüz edip çeviririz de ilk olarak o Kur'ân'a inanmadıkları gibi, mucize geldikten sonra da inanmazlar. Böylece biz, kör vaziyette, ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları azgınlıkları içerisinde bırakırız.

Biz onların gönüllerini, akıllarını bir tarafa, gözlerini bir tarafa çeviririz. İlk defa iman etmedikleri gibi, hakkı anlamazlar, Kur'ân'ı görmezler, iman etmezler. Biz de onları taşkınlıkları içinde bocalar vaziyette bırakırız.

Ona ilk keresinde iman etmedikleri gibi biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz ve kendilerini taşkınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

Onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz.

Biz onların kalblerini ve gözlerini, gerçeği anlayıp görmekten çeviririz; ilk önce buna iman etmedikleri hal üzere kendilerini bırakıveririz de azgınlıkları içinde dalıp giderler.

Biz onların kalplerini ve gözlerini döndürürüz. İlk olarak o Kur’ana inanmadıkları gibi (yine inanmayacaklardır.) Ve onları o azgınlıkları içinde şaşkınlar olarak bırakırız.

Gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilkin ona inanmadıkları gibi, mucizeyi gördükten sonra da inanmazlar. Onları şaşkın olarak azgınlıkları içinde bırakırız.

Gözlerin, gönüllerin döndürünüz onların, nitekim, önceden de inanmamış idiler, azgınlıkları içre, şaşırmış bırakırız onları

(Kötü niyet ve eylemlerinden dolayı) biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar). Biz de onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.

İnkârda ısrar edenler, inanmamak için doğru yola açılan bütün kapıları kapatarak Allah’ın davetini anlamayı inatla reddediyorlar, âdeta inanmamak için... Devamı..

Evvelâ îmân itmedikleri içün kalblerini ve gözlerini hakîkatden çeviririz dalâletlerinde kör gibi bırakırız.

Onların kalblerini, gözlerini, ona ilk defa inanmadıkları gibi çeviririz; onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız.*

Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.

O’na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi (mûcize gösterdikten sonra da) yine onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak taşkınlıkları içinde bırakırız.

Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.

İlk başta inanmamaya karar verdikleri için anlaklarını ve gözlerini çevirip azgınlıkları içinde bocalar durumda bırakırız

İnsanlara verilen seçme özgürlüğü (18:29) ile insan ilk kararını verir ve Tanrı bu doğrultuda ona yol gösterir. Kalbinin derinliğinde, Tanrı'nın muciz... Devamı..

Biz onların kalblerini ve gözlerini çeviririz de, onlar, ilkin iman etmedikleri gibi, gene de iman etmezler. Biz de onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.

Biz onların kalblerini ve gözlerini ters döndürünüz, ilkin buna iymân etmedikleri gibi bırakıveririz kendilerini de tuğyanları içinde kör körüne bocalar giderler

Daha evvel (kendilerine âyetlerimiz ve mu‘cizelerimiz geldiğinde, onlara) îmân etmedikleri gibi (yeniden gönderilecek mu‘cizelere) yine îmân etmeyecekler. (Hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmedikleri ve ısrarla hakkı inkâr etmelerinden dolayı) biz onların kalplerini ve gözlerini ters çevirip (cüz’î irâdeleri ile kendilerinin tercih etmiş olduğu) azgınlıkları içinde bocalar durumda bırakırız.

İlkin ona iman etmedikleri gibi¹, onların gönüllerini ve basiretlerini² tersyüz ederiz ve onları azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

1- Mucizeyi görseler yine de inanmazlar. 2- Kavrayış, sezgi, görme yeteneği, aydınlanma kaynağı.

Onlar, evvelce indirilen (âyet) lere îman etmedikleri gibi (bundan sonra da îman etmeyeceklerdir). Biz, onların gönüllerini ve gözlerini (ters) çevirmiş, kendilerini azgınlıkları, taşkınlıkları içinde serseri ve şaşırmış oldukları halde terketmiş bulunuyoruz.

Çünki (onlar) ona ilk def'a îmân etmedikleri gibi (bundan sonra da îmân etmeyeceklerdir)! (Biz de) onların kalblerini ve gözlerini (inkârlarındaki ısrarlarındandolayı, hakdan) çeviririz ve onları bırakırız (da), azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar.

Ve (düşünsünler diye) biz onların (o inkâra şartlanmış olan müşriklerin) akıllarını ve gözlerini (gönderdiğimiz mesajlarla evrendeki ayet ve delillerimize) çeviririz de onlar, daha önce inanmadıkları gibi yine de inanmıyorlar. Ve (bu nedenle) biz de onları kendi azgınlıkları içinde bırakırız da bocalayıp dururlar. *

(*) Ayette bulunan (الأفئدة)’’ ef ’ide’’akıl anlamındadır. Ayrıca yüce Allah onların akıllarını inkâra değil, düşünüp doğruyu bulsunlar diye kevnî aye... Devamı..

Nasıl ki elçi, onlara ilk defa ayetlerimizi getirdiğinde ona inanmamışlardı. Bizde onların kalplerini ve gözlerini (doğrulardan) çevirerek, onları isyankâr halleri ile boğuşur bir halde bırakırız.

İlkin inanmış olmadıkları için, Biz de onların gözlerini gönüllerini yamuturuz da onlar ilkin nasıl inanmadılarsa yine de öyle inanmazlar. Onları kendi taşkınlıkları içinde gözleri kör olarak bırakırız.

Onların gönüllerini, gözlerini hak cihetinden çeviririz de [⁹] ilk defa mucizelere inanmadıkları gibi yine öyle inanmazlar. Onları azgınlıklarında şaşkın şaşkın bırakırız [¹⁰].

[9] Bunu da bilmezsiniz.[10] Yahut onların ilk defa inanmadıklarına ceza olarak onların kalplerini, gözlerini çeviririz.

Biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz; ilk kez ona inanmadıkları gibi (yine inanmazlar). Onları taşkınlıkları içinde bocalar bir vaziyette bırakırız.³⁵

35 Krş. Bakara, 2/10; En’âm, 6/108

Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz (bu yüzden iman etmezler); nitekim ilkin (istedikleri mucize inmeden önce) de ona (Allah'ın indirdiğine) iman etmemişlerdi. Onları taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.

Biz de, başlangıçta Kur’an mesajını ilk duyduklarında onu nasıl bile bile inkâr ettilerse, yine kalplerini imandan çevirecek ve onları, azgınlıkları içinde bocalar bir hâlde bırakacaktık. Göklerdeki ve yerdeki sayısız mûcizeleri görmezlikten gelen bu insanlar, sizin elinizle gerçekleşecek mûcizelerle imana gelecek değillerdi. Öyle ki:

Onların görmelerini ve gönüllerini, ilk defasında inanmadıkları gibi çeviririz. Onları, bocalayacakları azgınlıkları içinde bırakırız.

Ta başlarda nasıl inanmamış iseler, yine biz, gözlerini ve gönüllerini çelecek ve kendilerini azgınlıkları ile baş başa bırakacağız.

Biz onların istediği şekilde ayet göndersek bile; inkâra yönelik ön yargılarından dolayı, kalplerini, gözlerini inkâra yöneltirler. İnkârlarının şaşkınlığıyla bocalarken azgınlıklarına devam ederler.

Ona (vahye) iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Onları azgınlıkları içerisinde bocalar hâlde bırakırız. [*]

Benzer mesajlar: Bakara 2:15; A‘râf 7:186; Yûnus 10:11; Hicr 15:72; Mü’minûn 23:75; Neml 27:4.

Biz, onların gönüllerini ve gözlerini çeviririz de¹ onlar, tıpkı daha önce îman etmedikleri gibi, yine îman etmezler. Biz de onları, kendi hâllerine bırakırız (onlar da) azgınlıklarında (ısrarla) kalmaya devam ederler.

1 Yani mecâzen; tereddüt içerisinde kalırlar.

kalplerini ve gözlerini [hakikatten] ayırdığımız sürece, ⁹⁵ tıpkı ona ilk başta inanmadıkları gibi: ve [böylece] Biz, körce ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları küstahça kibirleri ile başbaşa bırakırız.

95 Yani, hakikati kabul etmekteki isteksizlikleri sonucunda ona karşı kör kaldıkları sürece -bu, Allah’ın mahlukatı üzerine koyduğu sebep-sonuç kanunu... Devamı..

Biz de, onların kalplerini ve basiretlerini tersine çeviririz de ilk defa inanmadıkları gibi yine de inanmazlardı. Biz de onları, azgınlıkları içinde öylece bocalamaya terk ederiz. 7/101, 15/3, 18/55...59

Biz de onların gönüllerini ve gözlerini çeviriverirdik, tıpkı ilk başta ona inanmadıkları konumda olduğu gibi; ve Biz onları küstahça taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın debelenmeye terkederiz.

Çünkü biz, kalplerine kuşku sokar, gözlerini (haktan) çeviririz de, evvelce (indirilen ayetlere) iman etmedikleri gibi, o mucizeye de inanmazlar. Biz onları böylece azgınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız! (Nitekim)

Gönüllerini ve görüşlerini ters çeviririz, ilkin ona iman etmedikleri gibi ve onları, azgınlıkları içinde bırakırız bocalayıp dururlar.

Ve Biz onların kalplerini ve gözlerini O'na evvelce de imân etmedikleri gibi tersine döndürürüz. Ve onları o tuğyanları içinde körükörüne yuvarlanır gider bir halde bırakırız.

Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. İlkin ona inanmadıkları gibi o mûcizeyi gördükten sonra da inanmazlar ve onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız.

Gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilkin ona inanmadıkları gibi (mu'cizeyi gördükten sonra da inanmazlar) ve bırakırız onları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar.

Biz onların kalblerini ve gözlerini çeviririz. Evvelce îmân itmedikleri gibi yine îmân itmezler. Ve onları kendi tuğyân ve 'isyânlarında sergerdân bırakırız.

Başlangıçta[*] inanmadıkları sırada olduğu gibi (bu davranışlarından dolayı) şimdi de inanmazlarsa gönüllerini ve gözlerini döndürür, azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız. Onların kalplerini ve gözlerini döndürürüz de bundan (mucize gösterilmesinden) önce inanmadıkları gibi (gösterildikten sonra bile) azgınlıkları içerisinde bocalar halde bırakırız.

[*] Daha önce kendilerine mucize gösterilmesine rağmen görmezlik edenlerde olduğu gibi (Hz.Musa, Hz.İsa, diğer peygamberler ve mucizeleri ve bunlara r... Devamı..

Onların kalplerini ve basiretlerini tersine çeviririz de, ilk defa inanmadıkları gibi yine inanmazlar. Biz de onları azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız.

Biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz de onlar, daha önce inanmadıkları gibi yine inanmazlar. Ve onları azgınlıkları içinde bırakırız; öylece bocalayıp dururlar.

Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar dururlar.

daħı döndürürüz göñüllerini daħı gözlerini [70b] nite kim įmān götürmediler aña ilergi gez daħı ķoyavuz anları azġunlıķları içinde sergerdān olalar.

Daḫı dönderür‐biz anlaruñ yüreklerini, gözlerini daḫı. Nite kim inanmadı‐lar aña evvelde. Daḫı ḳoyar‐biz anları azġunluḳlar içinde ḥayrān olurlar.

Biz onların ürəklərini və gözlərini əvvəlcə ona (Qur’ana və ya göndərdiyimiz hər hansı ayəyə) iman gətirmədikləri kimi tərsinə çevirər və onları öz azğınlıqları içində şaşqın bir vəziyyətdə qoyarıq.

We confound their hearts and their eyes. As they believed not therein at the first, We let them wander blindly on in their contumacy.

We (too) shall turn to (confusion) their hearts(938) and their eyes, even as they refused to believe in this in the first instance: We shall leave them in their trespasses, to wander in distraction.(939)

938 Where there is sheer obstinacy and ridicule of faith, the result will be that such a sinner's heart will be hardened and his eyes will be sealed, ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.