16 Temmuz 2025 - 20 Muharrem 1447 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 103. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lâ tudrikuhu-l-ebsâru vehuve yudriku-l-ebsâr(a)(s) vehuve-llatîfu-lḣabîr(u)

Gözler onu göremez, o, gözleri görür, odur lütfü bol ve her şeyden haberdar.

Gözler O’nu(n Zatını görüp kavrayıp) idrak edemez; O ise bütün gözleri (ve gönülleri kapsayıp kuşatıp) idrak eder. O, (her şeyin içyüzünü ve inceliklerini ayrıntılarıyla bilen) Lâtif’tir, Habîr’dir.

Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O'nu anlayamaz, halbuki O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır. Zira yalnız O'dur, hikmetine tam nüfûz edilemeyen ve herşeyden haberdar olan.

“Allah, gözleri ve akılları denetim ve idraki içine alırken, gözler Allah'ı dünyada göremez, akıllar dünyada ve âhirette Allah'ı kavrayamaz. O hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır ve gizli-açık her şeyden haberdardır.”

bk. Kur’ân-ı Kerim, 31/16; 67/14; 75/22-23.

Gözler onu idrak edemez. O ise gözleri idrak eder. O latiftir, her şeyden haberdardır.

Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.

Hiç bir göz onu dünyada ihata ve idrak edemez. Fakat O, (ilmiyle) bütün gözleri (varlıkları) ihata eder. O, bütün incelikleri bilir, her şeyden haberdardır.

Gözler onu görmez. Fakat O, gözleri görür. O latif (maddi olmayan) ve her şeyden haberdardır.

Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

Gözler ona eremez, oysa erer gözlere, o gökçektir, haberlidir

Gözler O'nu algılayamaz ama O, gözleri (ve gözlerin gördüklerini) algılar. O'nun ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eder. O her şeyden haberdardır.

Bkz. 75/23Gözlerin Allah’ı algılayamaz olması, O’nun zatının insanın göz ufkunu aşması demektir. Yani gözler kavrama suretiyle içyüzüne inecek şekilde... Devamı..

Gözler ânı görmez o nazarları görir o latîf ve her şeyden haberdârdır.

Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif'tir, haberdardır.

Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder.”[187] O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.

Allah’ın zatına bu dünya gözüyle ulaşmak, O’nun hakikatini kavramak mümkün değildir. Ahirette ise birçok gözler O’nu görecektir. Konu ile ilgili olara... Devamı..

Gözler O’nu idrak edemez, hâlbuki O gözleri idrak eder. O en ince şeyleri bilir ve her şeyden haberdardır.

Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.  

 Gözler onun zâtını ve kemalini hakkıyle kavrayamaz demektir. Bununla beraber, ehl-i sünnete göre cennette müminler Allah’ı göreceklerdir. Bu hususta ... Devamı..

Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır

Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.

onu gözler idrâk etmez, gözleri o idrâk eder, öyle lâtif öyle habîr o

*Gözler O’nu ihata edemez, O ise (ezelî ve ebedi ilmiyle bütün) gözleri ihata eder. O, her şeyin iç yüzünü ve inceliklerini ayrıntılarıyla bilen, her şeyden hakkıyla haberdar olandır.

* “Gözler O’nu ihata edemez”; Âyet-i kerîmede reddedilen husus Ru’yetullah değil, Allah Teâlâ’nın yüce zatının ihata edilemeyeceğidir. Ru’yetullah ile... Devamı..

Gözler O'nu idrak edemez; O, gözleri idrak eder. O, Bütün Ayrıntıları Bilen'dir, Her Şeyden Haberdar'dır.

Ona gözler erişemez. O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihaata eder. O, (kulları hakkında) gerçek rıfk-u lutf saahibidir. (Her şeyden de) haberdârdır.

Bakışlar O’nu idrak edemez fakat O, (tüm) bakışları idrak eder. O Latîf’tir (:lütfeden), Habîr’dir.

[7/143; 9/78]

Gözler O'nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.

Gözler O’nu (evreni yaratmış olan Allah’ı asla ve hiçbir zaman) idrak etmez (hiçbir şey onu, yani evrenin yaratıcısını göremez); O (nun ilmi) ise, bütün gözleri idrak eder (görüp ihate eder). O, Latîf (kullarına lütfu ve ihsanı bol), habir (her şeyden haberdar) olandır.*

(*) Bu ayeten kesin anlaşılıyor ki ne dünyada ne de ahirette Allah’ın gözle görülmesi mümkün değildir. Bu nedenle Allah ahirette gözle görülebilir diy... Devamı..

Gözler O’nu algılayamaz ama O, bütün gözlere (yarattığı her şeye) ulaşır. O kullarına çok şefkatli ve her şeyden haberi olandır.

Gözler Ona erişmez, O ise bütün gözlere erişir. O yumuşak davranıcıdır, bilgilidir.

Gözler O/na yetişmez, O ise gözlere yetişir. O lâtiftir, agâhtır [²].

[2] O, gözleri olduğu gibi görür, çünkü agâhtır. Gözler O'nu görmez, çünkü lâtiftir.

Gözler O’nu göremez³⁰, O, gözleri görür [yudriku]. O, Latîf’tir³¹, Habîr’dir.

30 Allah’ın dünyada da ahirette de görülemeyeceğini söyleyenler bu ayete dayanırlar. 31 El-Latîf: Lütuf sahibi, kavranamayan incelikleri bilen.... Devamı..

Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. Her şeyi bütün inceliği ile bilen ve haberdar olan O'dur.

O Allah ki, hiçbir akıl O’nu tüm hakîkatiyle kavrayamaz, hiçbir tasavvur O’nu kuşatamaz, hiçbir göz O’nu idrâk edemez fakat O, bütün idrâkleri, bütün akılları ve bütün gözleri çepeçevre kuşatır. Zira O latiftir, her şeye derinlemesine nüfuz eder ve her şeyden haberdardır.
Ey Peygamber! Şu evrensel mesajı tüm insanlığa duyurarak de ki:

Görme Duyusu / Gözler O’nu idrak edemez. Gözler’i O idrak ediyor. Habîr Latîf O’dur.

Gözler onu göremez ama o, gözleri görür. Çünkü Allah, nesneye sinmiş saydam bir bilgi hazinesidir.

Gözler onu göremez. Hâlbuki O gözleri görür. O, hoşgörülü ve her şeyden haberdar olandır.

Gözler O’nu idrak edemez (göremez); [*] (oysa) O, gözleri idrak eder (görür). O derin bilgi sahibidir, haberdardır. [*]

Bu cümlede, Yüce Allah’ı görmenin asla söz konusu edilemeyeceği ifade edilmektedir. Benzer mesaj: A‘râf 7:143.,Bu son üç ayet (102-104. ayetler) Yüce ... Devamı..

Gözler Onu kavrayamaz. O, ise bütün gözleri kavrar.¹ O her şeyi inceden inceye bilen, her şeyden haberdar olandır.²

1 Rü’yetullah: Ehl-i Sünnet’e göre, Yüce Allah ahirette mü’minler tarafından Cennet’te görülebilecektir, ancak bunun keyfiyetini bilmek mümkün değildi... Devamı..

Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O’nu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız O’dur (hikmetine) tam nüfûz edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan. ⁸⁹

89 Latîf terimi, nitelik olarak son derece ince olan ve bu nedenle de fark edilemez ve nüfûz edilemez bulunan şeyleri gösterir. Bu terimin, Kur’an’da ... Devamı..

Hiçbir göz ve idrak O’nu kavrayıp kuşatamaz fakat O, bütün gözleri ve idrakleri kavrar ve kuşatır. O, latif/kavranamayan, sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatan ve her şeyden haberdar olandır. 3/180, 6/73, 11/111

Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O’nu kuşatamaz, fakat O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır:[¹⁰⁹⁵] Yalnızca O’dur her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan.[¹⁰⁹⁶]

[1095] O’nun zâtı insanın sadece göz ufkunu aşmaz, aynı zamanda tasavvur ve tahayyül ufkunu da aşar. [1096] Latîf ismi Habîr ile birlikte geldiğind... Devamı..

Gözler O'na erişemez, (bu beşeriyetin tâkati dışındadır) O'nun ilmi ise bütün gözleri ihâta eder, lutuf ve kerem sahibidir, her şeyden haberdar olandır O! (kullarına şah damarlarından daha yakındır O)

Hiç bir görüş O’nu idrak edemez ama O, bütün görüşlere nüfuz eder. O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.

Gözler O'nu görüp) idrak edemez. O ise bütün gözleri idrak eder. Ve O latîftir, habîrdir.

Gözler O'na erişemez. O'nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. (Gözlerin görmediği her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O'dur. [67, 14; 31, 16] {KM, Çıkış 33, 20; Yuhanna 1, 18}

Bu âyet gözlerin, Allah’ı “ihata sûretiyle, künhüne erecek şekilde göremeyeceklerini bildirir. Ehl-i sünnet anlayışına göre bu âyet, dünyada görmeyi n... Devamı..

Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sahibi), herşeyi haber alandır.

O'nı gözler idrâk itmez (görmez) ve O gözleri idrâk ider (görir). Latîf ve keremi çok ve her şeyden haberdârdır.

Gözler O'nu kuşatamaz ama O, gözleri kuşatır. O nazik davranır, her şeyin iç yüzünü bilir.

Gözler O'nu idrak edemez. O, gözleri idrak eder. O, lütfedendir, haberdar olandır.

Gözler Onu göremez; fakat O gözleri görür.(19) Onun ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eder; O herşeyden haberdardır.

(19) Gözlerin görmesi, her canlı için ayrı ayrı takdir edilmiş olan bir sınır içinde, elektromanyetik dalgaların algılanmasıyla cereyan eder. Bu dalga... Devamı..

Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.

irmez aña ya'nį ķaplamaz gözler daħı ol irer ķaplayu gözlere. daħı ol eyü işlüdür bilürdür.

İdrāk eylemez anı gözler, ol idrāk ider, barça gözleri görür, bilür. Ol TañrıTa‘ālā laṭīfdür, ġāyetde bilicidür.

Gözlər Onu (görüb) dərk etməz. O, gözləri dərk edər. O, lətifdir (cismlikdən uzaqdır), (hər şeydən) xəbərdardır!

Vision comprehendeth Him not, but He comprehendeth (all) vision. He is the Subtile, the Aware.

No vision can grasp Him, but His grasp is over all vision: He is above all comprehension,(931) yet is acquainted with all things.

931 Latif: fine, subtle, so fine and subtle as to be invisible to the physical eye; so fine as to be imperceptible to the senses; so pure as to be abo... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.