26 Ocak 2025 - 26 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Haşr Suresi 10. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velleżîne câû min ba’dihim yekûlûne rabbenâ-ġfir lenâ veli-iḣvâninâ-lleżîne sebekûnâ bil-îmâni velâ tec’al fî kulûbinâ ġillen lilleżîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm(un)

Ve onlardan sonra gelenler de Rabbimiz derler, suçlarımızı ört bizim ve bizden önce inanan kardeşlerimize ve inananlara karşı gönlümüze bir kin, bir haset verme; Rabbimiz, şüphe yok ki sen esirgeyicisin, rahimsin.

(Ayrıca) Onlardan (Muhacir ve Ensar’dan) sonra gelen (mü’min)ler de şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.

[Not: Müslümanların, din kardeşleri ile aralarındaki ilişkide, karşı tarafı incitecek bir söz söylemek, öfkelenmek, saygıya uygun düşmeyen tavırlar se... Devamı..

Bunlardan sonra gelenler: “Ey Rabbimiz!” diye yalvarırlar. “Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve iman etmiş kardeşlerimizden hiç birine karşı, kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşüncelere yer bırakma. Şüphesiz sen, çok merhametli ve çok şefkatlisin.”

Bu ganimet malları, bunların ardından gelen:
“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman ile öne geçmiş kardeşlerimizi koruma kalkanına al, bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma. Rabbimiz, sen çok şefkatli, engin merhamet sahibisin.” diyen nesillerindir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 9/100.

Onlardan sonra gelenler de derler ki: "Rabbimiz! Bizi ve imanda bizi geçen kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimize bir kin koyma. Rabbimiz! Şüphesiz sen şefkatlisin, merhametlisin."

Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.'

Onlardan (Muhacirlerle Ensar'dan) sonra gelenler şöyle derler: “- Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile bizden evvel geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; iman etmiş olanlar için kalblerimizde bir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen, Raûf'sun= çok şefkatlisin, Rahîm'sin= çok merhametlisin.”

Onlardan sonra gelenler derler ki: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla. Ey Rabbimiz! İnananlara karşı kalbimize bir kin koyma. Şüphesiz Sen, çok şefkat eden ve çok acıyansın.

Onlardan sonra gelenler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, inananlara karşı hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatlisin; çok merhametlisin.

Bunlardan sonra gelmiş olanlar derler ki: «Tanrımız! Bizleri bağışlayasın, bizden önce inanmış bulunan kardeşleri de, inanı olanlara gönlümüzde hınç bırakma; ey Tanrımız! Şensin esirgeyici, şensin yarlıgayıcı !»

Onlardan (Muhacirlerle Ensar'dan) sonra gelenler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı kin ve kıskançlık gibi duygulara yer verme! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”

Bu ayetten anlıyoruz ki; ölen geçmişlerimiz için yapabileceğimiz en güzel şey onlar için, Allah’tan af dilemektir. Nuh suresinin 71/28. ayetinde Nuh p... Devamı..

Ânlardan sonra gelenler "Ya rabbî islâmı kabûlde bize tekaddüm idenler hakkında kalblerimize gayz ve hased ilkâ itme. Yâ rabbî sen şefkatli ve rahîmsin" dirler.

Onlardan sonra gelenler: "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin" derler.*

Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”[534]

Muhacirlerin ve ensarın arkasından gelenler, kıyamete kadar gelip geçmekte olan mü’minlerdir. Âyette, Ashab-ı kiramı hayırla yâd etmenin, onlara dil u... Devamı..

Bunların ardından gelenler de “Ey rabbimiz” derler, “Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.”

Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!  

 Muhacir ve ensarın arkasından gelenler, kıyamete kadar gelmiş ve gelecek olan müminlerdir. Ashâb-ı kiramı hayırla yâdetme, onlara dil uzatmama ve kin... Devamı..

Onlardan sonra gelenler, "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru. Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin," derler.

Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"

Ve şunlar ki arkalarından gelmişlerdir, Şöyle derler: ya Rabbena bizlere ve önden iyman ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret buyur ve gönüllerimizde iyman etmiş olanlara karşı kin tutturma ya Rabbena şübhe yokki sen raufsun rahîmsin

Onlardan (muhâcir ve ensârdan) sonra gelen (mü’min) ler de şöyle derler: “Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce îmân etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalbimizde îmân edenlere karşı nefret ve kıskançlık duygusuna yer verme. Ey Rabbimiz şüphesiz ki sen çok şefkatlisin çok merhamet edensin.”

Onlardan sonra gelenler: “Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce iman ile göç etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabb'imiz! Kuşkusuz Sen Çok Şefkatli, Rahmeti Kesintisizsin.” derler.

Bunların arkasından gelenler (şöyle) derler: «Ey Rabbimiz, bizi ve îman ile daha önden bizi geçmiş olan (dîn) kardeşlerimizi yarlığa îman etmiş olanlar için kalblerimizde bir kîn bırakma. Ey Rabbimiz, şübhesiz ki sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin».

Onlardan (Muhâcirlerle Ensâr'dan) sonra gelenler ise derler ki: “Rabbimiz! Bize ve îmân (ciheti) ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret eyle! Kalblerimizde îmân edenlere karşı bir kin bırakma!(1) Rabbimiz! Şübhesiz ki sen, Raûf (çok şefkat eden)sin, Rahîm (çok merhamet eden)sin!”

(1)“Ma‘lûmdur ki, adâvet (düşmanlık) ve muhabbet, nûr ve zulmet (karanlık) gibi zıddırlar. İkisi, ma‘nâ-yı hakīkīsinde olarak (hakīkī ma‘nâlarıyla) be... Devamı..

Ve onlardan (Muhacir ve Ensar’dan) sonra gelenler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Gönüllerimizde, iman etmiş olanlara karşı hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen (çok) şefkatli olan, merhamet edensin’’ derler.

(Medine’ye) Sonradan gelen (Mekkeli) muhacirler de “Ey Rabbimiz! Bizi ve imanları ile bizi geçmiş kardeşlerimizi (ensar’ı) bağışla, iman edenlere karşı kalplerimizde bir kin bırakma. Rabbimiz sen kullarına çok şefkatli ve merhametlisindir” diye dua ederler.

Bunların ardından gelenler de şöyle derler: «Ey çalabımız! Sen bizi de, bizden önce inanmış olan din kardeşlerimizi de yarlıga. İnananlara karşı yüreklerimizde hınç bırakma. Ey çalabımız! Çünkü Sen yumuşak davranıcısın, esirgeyicisin.

Bunlardan sonra gelenler de [¹] «— Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden evvel iman eden din kardeşlerimizi yarlığa, kalblerimizde mü/minler hakkında kin bırakma. Ey Rabbimiz! Sen şefkatli ve merhametlisin» derler.

[1] Muhacirin ve Ensardan sonra gelen Tabiin, bilûmum müminler.

Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde inananlara karşı hiçbir kin [ğıllen] tutturma! Rabbimiz! Muhakkak ki Sen Ra’ûf’sun, Rahîm’sin.”

Bir de onlardan sonra gelenler derler ki: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz! Gerçekten sen çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.”

Onlar, ta başından beri iman dâvâsına gönül veren öncü Müslümanlardır. Onlardan sonra gelen ve kıyâmete kadar gelecek olan müminler ise, “Ey Rabb’imiz!” diye yalvarırlar, “Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; inananlara karşı kalbimizde en ufak bir kırgınlık ve nefret duygusuna yer verme! Duâmızı kabul eyle ey Rabb’imiz, şüphesiz Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”

Onlardan sonra gelmiş olanlar diyor ki:
“Rabbimiz! Bizi ve İman ile bizi geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla! İnanmış kimseler için kalblerimizde bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen, rahîm raûfsün”.

Daha sonra gelen kuşaklar, Ensâr’ı hayırla anıp şöyle dua edeceklerdir: " Ya Rab! N'olur bizi de, imanda bize öncülük eden kardeşlerimizi de bağışla. N'olur önceki müminler için içimizde ufacık bir kin bırakma bizim! Ya Rab! artık duyarlı olan ve seven sensin... "

Medine’ye sonradan göç edenler şöyle der: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı olan kinlerimizi silelim! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyici ve çok merhametlisin!"

Bunların arkasından gelenler şöyle dua ederler: “Rabbimiz! Bizi ve imanda bizi geçmiş (bizden önce iman etmiş) kardeşlerimizi bağışla! İman edenlere kalplerimizde hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatlisin; çok merhametlisin! [*]

Bu dua, müminler için yapılması gereken en güzel dualardan birisidir. Çünkü mümin mümine öfke duymamalı, onun da kendisinin de bağışlanması için dilek... Devamı..

Onlardan sonra gelenler¹ de (onlar için): “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce îman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve îman edenlere karşı gönüllerimizde çekememezlik bırakma. Ey Rabbimiz! Gerçekten Sen çok acıyan ve çok merhamet edensin.” diye duâ ederler.²

1 Bunlar; müfessirlerin çoğunluğuna göre Muhâcir ve Ensar’dan sonra dünyaya gelen tüm Müslümanlardır. Ancak bunların; Peygamber (s.a.v)’in son dönemin... Devamı..

Onlardan sonra gelenler, ¹⁵ “Ey Rabbimiz!” diye yalvarırlar, “Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve imana ermiş olan[lardan hiçbiri]ne karşı kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşünce veya duygulara yer bırakma. Ey Rabbimiz! Sen şefkat Sahibisin, rahmet kaynağısın!”

15 Yani, Kur’an’a ve onu getiren Peygamber’e iman etmiş herkes (Râzî).

Onlardan sonra hicret eden müminler şöyle derler: – Rabbimiz bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla, kalbimizde iman edenlere karşı kin ve kıskançlık bırakma! Rabbimiz hiç şüphesiz sen müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlisin! 8/74-75, 14/41

Onlardan sonra gelenler şöyle yakarırlar: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olanları bağışla! İman edenlere ilişkin gönlümüzde en küçük bir kin[⁵⁰¹⁸] bırakma! Rabbimiz! Şüphe yok ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”

[5018] Ğıll için bkz: 7:43, not 36.

Bunlardan sonra gelenler (göç edenlerin ve onlara yardım edenlerin arkasından, kıyâmete dek gelecek müminler) ise "Ey Rabbimiz bizi ve bizden önce iman etmiş olan -din- kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde onlara karşı hiçbir kin bırakma. (Hepsine karşı bir muhabbet ve bir hürmet hissi duyalım.) Şüphe yok ki Sen, çok şefkatli ve çok merhametlisin" diye niyaz ederler.

(Bu ayet Ashâb-ı Kirâma karşı hürmet ve muhabbette bulunmanın gereğine işarettir. Onun için müminlerin Hucurât suresinin 10. ayetinde yer alan "Muhakk... Devamı..

Onlardan sonra gelenler derler ki: ’’Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, Sen çok şefkatli çok merhametlisin!"

Ve o kimseler ki bunlardan sonra gelmişlerdir. Derler ki: «Ey Rabbimiz! Bizim için ve imân ile bizi geçmiş olan kardeşlerimiz için mağfiret buyur ve bizim kalblerimizde imân etmiş olanlar için bir kin bulundurma. Ey Rabbimiz! Şüphe yok ki Sen çok esirgeyicisin, çok rahmet sahibisin.»

Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek müminler): “Ey kerim Rabbimiz, derler, bizi ve bizden önceki mümin kardeşlerimizi affeyle! İçimizde müminlere karşı hiçbir kin bırakma! Duamızı kabul buyur ya Rabbenâ, çünkü Sen raufsun, rahîmsin! ” (şefkat ve ihsanın son derece fazladır). [9, 100]

Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, Sen çok şefkatli çok merhametlisin!"

Ve şunlar ki onlardan (muhâcirîn ve ensârdan) sonra geldiler (kıyâmete kadar gelecek müslümânlar): "Yâ Rabbî! Bize ve biri îmânda sebk iden ihvânımıza mağfiret buyur ve kalblerimizde îmân idenlere karşı gill ü gış kılma. Yâ Rabbî! Tahkîk sen kullarına müşfik ve rahîmsin" dirler. (Bunlar da felâha irenlerdendirler.)

Sonradan gelecek olanlar şöyle derler: "Sahibimiz (Rabbimiz)! Bizi ve bizden önce inanıp güvenmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı bir kin oluşturma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen çok şefkatlisin ve ikramın boldur".

Onlardan sonra gelenler de:-Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla, kalbimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin! dediler.

Onlardan sonra gelenler de “Ey Rabbimiz,” derler. “Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz, muhakkak ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”

Onlardan sonra gelenler de şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"

daħı anlar kim geldiler anlardan śoñra eydürler “iy çalabumuz! yarlıġa bizi daħı ķarındaşlarumuzı anlar kim öñürtdiler bizden daħı ķılma göñüllerümüz içinde kįne anlara kim įmān getür diler. iy çalabumuz! bayıķ sen mihrubansın raḥmet ķılıcı.”

Ve ol kişiler ki geldiler anlardan ṣoñra, eydürler: Yā Rabbenā bizümgünāhumuz baġışla, daḫı ol ḳardaşlarumuzuñ günāhlarını ki bizden öñdinīmāna geldiler. Daḫı yüreklerümüzde ḥıḳıd ḳılma mü’minlere. Yā Rabbenā,sen şefḳatlüsin, raḥmet idicisin.

Onlardan (mühacirlərdən və ənsarlardan) sonra gələnlər belə deyirlər: “Ey Rəbbimiz! Bizi və bizdən əvvəlki iman gətirmiş (din) qardaşlarımızı bağışla. Bizim qəlblərimizdə iman gətirənlərə qarşı kinə (həsədə) yer vermə. Ey Rəbbimiz! Sən, həqiqətən, şəfqətlisən, mərhəmətlisən!”

And those who came (into the faith) after them say: Our Lord Forgive us and our brethren who were before us in the faith, and place not in our hearts any rancor toward those who believe. Our Lord! Thou art Full of Pity, Merciful.

And those who came(5384) after them say: "Our Lord! Forgive us, and our brethren who came before us into the Faith, and leave not, in our hearts, rancour (or sense of injury)(5385) against those who have believed. Our Lord! Thou art indeed Full of Kindness, Most Merciful."

5384 Those that came after them: the immediate meaning would refer to later arrivals in Madinah or later accessions to Islam, compared with the early ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.