Likeylâ te/sev ‘alâ mâ fâtekum velâ tefrahû bimâ âtâkum(k) va(A)llâhu lâ yuhibbu kulle muḣtâlin feḣûr(in)
Bunu da, elinizden çıkarıp kaybettiğiniz şeye kederlenmeyin ve size verdiğimize sevinmeyin diye yapmışızdır ve Allah, övünüp kibirlenen hiçbir kimseyi sevmez.
Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah’ın) verdikleri (nimet ve faziletler) dolayısıyla havalanıp-şımarmayasınız (diye Allah bunları bildirmektedir). Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenlerin hiçbirini sevmemektedir.
Bu gerçeği iyi bilin ki, elinizden kaçan iyi ve güzel şeylere üzülmeyesiniz ve elinize geçen iyi ve güzel şeylerle de, boş yere şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip küstahça davrananları sevmez.
Allah bunu, elinizden çıkan servete ve imkânlara üzülmeyesiniz, Allah'ın ihsan ettiği nimetler ve imkânlarla şımarmayasınız diye size açıklamaktadır. Allah kendini beğenenleri, böbürlenenleri sevmez.
Bu elinizden çıkana üzülmeyesiniz, (Allah'ın) size verdiğiyle de sevinip şımarmayasınız diyedir. Allah, kendini beğenip böbürlenen hiç kimseyi sevmez.
Öyle ki, elinizden çıkana üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
(Her şey yazıldı ve tesbit edildi ki, dünya nimetlerinden) elde edemediğinize üzülmiyesiniz ve (Allah'ın) size verdiğine de güvenib sevinmiyesiniz. Allah çok öğünüb kurulanın hiç birini sevmez.
Biz her şeyi yazmışız ki kaybettiğinize üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimet ile de sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.
Elinizden çıkanlara üzülmeyesiniz ve elinize geçenlere de şımarmayasınız diye bu böyle yapılmıştır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenenleri sevmez.
23, 24. Kayırmayın elinizden çıkana, ele geçene de çok sevinmeyin, hem cimrilik edeni, hem de halka cimriliği yayanı, öğüneni, kendisini beğeneni Allah da sevmez, kim ki yüz çevirirse; Allah zengin, Allah öğülmüş!
Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık). Allah, kendini beğenip şımaran hiç kimseyi sevmez.
Öyle oldığı içün zâyi’ itdiğiniz emvâlden dolayı teessüf itmeyiniz ve nâil oldığınız ni’metden dolayı da fazla sevinmeyiniz. Allâh hodbîn ve mağrûr olanları sevmez.
Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip öğünen hiç kimseyi sevmez;
Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.
Kaybettiklerinize üzülmeyesiniz ve O’nun size verdikleriyle şımarmayasınız diye (böyle yapmıştır). Allah kendini beğenen, böbürlenen hiç kimseyi sevmez.
(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.
Bu, yitirdiğiniz bir şey için üzülmemeniz ve O'nun size verdiği nimetlerle de şımarmamanız içindir. ALLAH kendini beğenip övünenleri sevmez.
Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.
Şunun içinki gaybettiğinize gam yemeyesiniz ve size verdiğine de güvenmiyesiniz, Allah çok öğünen kurulanın topunu sevmez
Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah’ın) verdikleri dolayısıyla sevinip şımarmayasınız (diye Allah bunları bildirmektedir). Allah, kendini beğenip (böbürlenen), şımaran hiç kimseyi sevmez.
Kaybettiklerinize üzülmemeniz, Allah'ın verdiği şeylerle şımarmamanız içindir. Allah, kendisini beğenip böbürlenen hiç kimseyi sevmez.
(Allah bunu) elinizden çıkana tasalanmayasınız, Onun size verdiği ile sevinip şımarmayasınız diye (yazmışdır). Allah çok böbürlenen her kibirliyi sevmez.
Tâ ki elinizden gidene üzülmeyesiniz ve (Allah'ın) size verdiği ile şımarmayasınız! Çünki Allah, bütün kendini beğenenleri, çok övünenleri sevmez.
[Allah bunu] elinizden kaçan [iyi ve güzel] şeylere üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği [iyi ve güzel] şeylerle de [boş yere] şımarmayasınız diye (açıklamaktadır): Ve Allah, kendisini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez. *
Bunlar size musibetler ile elinizden gidenlere üzülmemeniz ve Allah’ın size verdikleriyle sevinmemeniz (büyüklenmemeniz) içindir. Allah tüm böbürlenip övünenleri sevmez.
Ta ki elinizden çıkana tasalanmayasınız. Size verilene de sevinmeyesiniz. Allah kendini görenleri, kendini beğenenleri sevmez.
Bunun böyle olması kaybettiklerinize üzülmemeniz ve Allah’ın size verdiği ile şımarmamanız içindir. Zira Allah kendini beğenip böbürlenen hiçbir kimseyi sevmez.
(Bu dünyevi musibetler) Elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip şımarmayasınız (diyedir). Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
Başınıza gelen bütün musîbetlerin ve kazanacağınız bütün nîmetlerin ve başarıların bir imtihan gereği olarak ezelden takdir edildiği size bildirildi ki, her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu idrâk ederek, kaybettiğinizgüzel şeylere üzülüp yılgınlığa düşmeyesiniz ve Allah’ın size bahşettiği nîmetler ve başarılar ile boş yere şımarmayasınız. Doğrusu Allah, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.
Elinizden çıkmış / kaçmış şeylere üzülmemeniz ve size verdiğimiz şeylerle sevinip şımarmamanız içindir. Allah, bütün övüngen böbürlenenleri sevmez.
Bu nedenle kaybettiklerinize fazla üzülmeyin, Allah'ın size verdiklerine de pek sevinmeyin. Allah, boş hayaller kurup övünenleri sevmez.
Elinizden çıkanlara üzülmeyesiniz, Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye geleceğinizi gizledik! Değilse Rabbiniz hakkınızdaki her şeyi bilmektedir. Rabbiniz Allah kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.
(Allah bunu) kaybettiğiniz (dünyalıklara) üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nîmetlerle de şımarmayasınız diye (açıklamaktadır.) Çünkü Allah, kendisini beğenip övünenlerin hiçbirisini sevmez.
[Bunu bilin ki,] elinizden kaçan [iyi ve güzel] şeylere üzülmeyesiniz ve elinize geçen [iyi ve güzel] şeylerle de [boş yere] şımarmayasınız: ³⁷ çünkü Allah, kendini beğenip küstahça davrananları ³⁸ sevmez,
İşte bu yasa, kaybettiğiniz şeylere üzülmeyesiniz, O
un size verdiği nimetlerden dolayı da şımarmayasınız diyedir. Zira Allah, kendini beğenmiş hiç bir şımarığı sevmez. 31/18
Böyle takdir etmiştir ki elden kaçırdıklarınıza (aşırı) üzülmeyesiniz, ele geçirdiklerinize de (aşırı) sevinmeyesiniz:[⁴⁹⁶⁶] nitekim Allah hiçbir kendini beğenmiş şımarığı sevmez;
(Kaderin daha evvel katımızda belirlenmesinin sebebi ise, kadere gönülden iman etmeniz) Kaybettiğinize üzülüp (Rabbinizin rahmetinden) umud kesmemeniz ve size verdiği nimetlerle gururlanıp (Rabbinize hamd ve) şükürden vazgeçmemeniz içindir. Allah, kendini beğenip böbürlenenleri sevmez.
Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık. ) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.
(Hadiselerin öyle tesbit edilmiş olması şu hikmete mebnî haber veriliyor ki:) Sizden gaip olan üzerine müteessir olmayasınız. Ve size verdiği ile de sevinip mağrur olmayasınız. Ve Allah, her bir böbürleneni, çok iftihar edeni sevmez.
Bu da, elinizden çıkan şeylerden dolayı gam yememeniz, Allah'ın size nasib ettiği nimetlerle de şımarmamanız içindir. Allah övünüp duran, kibirli, kendini beğenmiş kimseleri sevmez.
(Başınıza gelecek olayları, önceden bir Kitaba yazdık) Ki elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve (Allah'ın) size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.
Tâ ki (her şeyin Levh-i Mahfûz'da mine'l ezel mukayyed oldığını bilerek) dünyâ ni'metlerinizden elinizden kaçırub fevt itdiğiniz şeylere teessüf itmeyiniz. Ve Allâh size virdiği ni'metlerden dolayı kibir idüb i'lân-ı ferah iylemeyesiniz. Allâh Te'âlâ dünyâ ni'meti ile kibir ve fahr ideni sevmez.
Bunun böyle olması, kaybettiğinize üzülmeyesiniz, Allah’ın verdiği şeyle de şımarmayasınız diyedir[*]. Allah, kendini bir şey zannedip övünen hiç kimseyi sevmez.
Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz, size verdiğimiz ile de şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip öğünen hiç kimseyi sevmez.
Tâ ki kaybettiğinize üzülmeyin, size verdiklerimizle de şımarmayın. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez.
Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez.
tā ķayġurmayasız anuñ üzere kim geçdi sizden daħı sevinmeyesiz aña kim virdi size. daħı Tañrı sevmez her göcegleniciyi faħr eyleyici.
Ḥattā ki siz ḳayurmayasız sizden fevt olan nesnelere dünyā dirliginden. Daḫısize virilene sevinmeyesiz [...]
Bu sizin əlinizdən çıxana kədərlənməməyiniz və sizə də verilənə sevinib qürrələnməməyiniz üçündür. Allah özünü bəyənən, (özü ilə) fəxr edən heç bir kəsi sevməz!
That ye grieve not for the sake of that which hath escaped you, nor yet exult because of that which hath been given. Allah loveth not all prideful boasters,
In order that ye may not despair over matters that pass you by, nor exult over favours bestowed upon you. For Allah loveth not any vainglorious boaster,- (5310)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |