Elem ye/ni lilleżîne âmenû en taḣşe’a kulûbuhum liżikri(A)llâhi vemâ nezele mine-lhakki velâ yekûnû kelleżîne ûtû-lkitâbe min kablu fetâle ‘aleyhimu-l-emedu fekaset kulûbuhum(s) ve keśîrun minhum fâsikûn(e)
İnananlara, o çağ gelmedi mi henüz, Allah'ı anış ve Kur'an'dan inen şeyler, onların gönüllerini yumuşatsın da tamamıyla korkup itaat etsinler ve önceden kendilerine kitap verilenlere benzemesinler; onların, peygamberleriyle araları, uzayıp açıldıkça kalpleri katılaştı ve onların çoğu, buyruktan çıktı.
(Artık,) İman edenlerin Allah’ın (hüküm ve haberlerini, nimet ve hikmetlerini düşünmek) ve Hakk olarak indirilen Zikri (bu Kur’an-ı Kerim’i dikkatle okuyup anlamaya ve gereğini uygulamaya gayret etmek) için, kalplerinin saygı ve kaygı ile yumuşayacağı zaman hâlâ gelmedi mi? (Sakın Müslümanlar,) Bundan önce kendilerine kitap verilip de, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçtiğinden bu nedenle kalpleri katılaşmış (böylece kitaplarını bozmuş, dinlerini yozlaştırmış ve Hakk Dinden uzaklaşmış) bulunanlar gibi olmasınlar! Ki onların çoğu da fasık (günah ve kötülüğe dalmış) olan kimselerdi.
İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikrine ve inen Kur'ân'a karşı saygı duyup yumuşasın ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle, kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.
Allah'ı zikretmek ve gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek Hak kitap Kur'ân'dan inen âyetleri anlatmak, tebliğ etmek için, tam bir samimiyetle Allah'a imanın, kulluk ve itaatin şuuruna erip saygı göstererek, hakkaniyete riayet duyguları yaşayarak mü'minlerin akıllarının, ruhlarının kıpırdanma zamanı gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine verilen kutsal kitaplardaki emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulanlar gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçmiş ve kafaları kalınlaşmış, kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğu da doğru ve mantıklı düşünmeyi, hak dini terkeden fâsıktı, âsi ve bozguncu bir topluluk idi.
İman edenlerin, Allah'ın zikrine ve haktan inene kalplerinin saygı duyacağı vakit gelmedi mi ki; daha önce kendilerine kitap verilmiş sonra üzerlerinden uzun süre geçmiş, böylece kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdi.
İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.
İman edenlere, vakti gelmedi mi ki, kalbleri Allah'ın zikrine ve inen Kur'an'a saygı ile yumuşasın; ve bundan önce kendilerine kitab verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçib de kalbleri katılaşmış ve çoğu fıska dalmış bulunanlar gibi olmasınlar.
İnananlar için hala vakit gelmedi mi? Ki kalpleri Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yolda çıkmış kimseler gibi olmasınlar.
Müminlerin Allah'ı anmaları ve O'ndan gelen bu gerçeğe karşı kalplerinin yumuşama zamanı gelmedi mi? İnananlar, kendilerinden önce kitap verilenler gibi olmasınlar. Çünkü onların üzerinden uzun zaman geçip kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
İnanmış olanların — haktan gelen şeylere, Allahı anmak için — yüreklerinin yumuşadığı zaman gelmemiş midir? Eskiden, kendilerine kitap verilerek, zaman uzadığında, yürekleri katılaşan, çokları da, emirden dışarı çıkan kimselere dönmeyeler
Allah'tan gelen öğütlerin ve O'nun indirdiği gerçeğin (Kur'an'ın) etkisi ile mü'minlerin kalplerinin yumuşayacağı, ürpereceği gün hâlâ gelmedi mi? (Mü'minler) daha önce kendilerine kutsal kitap verilenler gibi olmasınlar. Uzun zaman geçince onların kalpleri katılaştı ve çoğu yoldan çıkmış kimseler oldu.
Mü’minler içün Allâh’ın ihtârâtına ve gönderdiği hak kitâba karşu kalblerini huşû’ ile mülâyim tutmak zamânı gelmedi mi? Zamân ile kalbleri katılaşmış ve içlerinden kısm-ı a’zamı fâsık bulunmuş olan evvelki ehl-i kitâba benzemesünler.
İnananların gönüllerinin Allah'ı anması ve O'ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir.
İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu fasık kimselerdir.
İman edenlerin, Allah’ı anmak ve vahyedilen gerçeği düşünmekten dolayı kalplerinin heyecanla ürperme zamanı gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilmiş ve üzerlerinden uzun zaman geçip kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu yoldan çıkmışlardır.
İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
İnananlar için ALLAH'ın mesajına ve inen gerçeğe gönüllerini açmanın vakti gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilmiş olanlar gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçince kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğunluğu yoldan çıkmış kimselerdir.
İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalbleri Allah'ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar?
Ye o iyman edenlere çağı gelmedi mi? ki kalbleri Allahın zikrine ve inen hak aşkına huşu' ile çoşsun ve bundan evvel kendilerine kitab verilmiş sonra üzerlerinden uzun zaman geçip de kalbleri katılaşmış ve ekserîsi fiska dalmış bulunanlar gibi olmasınlar
Îmân edenlerin Allah’ı zikretmekten ve gelen haktan (Kur’ân’dan) dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilen ve üzerlerinden (peygamberleri ile kendileri arasında) uzun zaman geçen (Allah’a itaati terk eden ve) böylece kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.
İnananların; Allah'ın öğütlerini dinleyip de Hakk'tan gelen şeyle kalplerinin yumuşaması zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine Kitap verilip, üzerinden uzun zaman geçince kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onların çoğu fâsık kimselerdi.¹
îman edenlerin, Allâhı ve Hakdan ineni zikr için, kalblerinin saygı ile yumuşaması zamanı halâ gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitâb verilib de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalbleri kararmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu (dînlerinden çıkmış) faasıklardı.
Îmân edenlerin, Allah'ın zikrine ve Hakk'tan inene (Kur'ân'a) karşı kalblerinin(korku ve) yumuşama zamânı hâlâ gelmedi mi? (Onlar da) daha önce kendilerine kitab verilenler gibi olmasınlar ki, onların üzerlerine uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı. Hem onlardan çoğu, günahkâr kimselerdir.
İman etmiş olanların, Allah’ın zikrine ve haktan inene gönüllerinin saygı duyacağı vakit gelmedi mi ki; daha önce kendilerine kitap verilmiş sonra üzerlerinden uzun süre geçmiş, böylece gönülleri (duyguları) katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Hâlbuki onların (gönülleri katılaşmış olan o kitap ehlinin) çoğu fasık (yoldan çıkmış) kimselerdi.
İman edenlerin, Allah’ı anmalarının ve inen gerçeklerden (Kur’an’dan) dolayı kalplerinin saygı ile dolup taşmasının vakti gelmedi mi? İman edenler, daha önceden kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Ehli kitaba kendilerine verilen kitabın indirilmesinden çok uzun zaman geçmesine rağmen, kalpleri kaskatı kesilmiş ve pek çoğu da doğru yoldan çıkanlardır.
İnanan kimseler için Allah’ın doğru olarak gönderdiği Kitap’ı anarak gönüllerini alçaltma zamanı daha gelmedi mi? Sakın onlar daha önce kendilerine Kitap verilip de üzerlerinden zaman geçmiş de artık yürekleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Bunların çoğu karıştırıcıdırlar.
Allah/ı ve nâzil olan hak Kitabı yâd ile mü/minlerin kalblerine yumuşaklık gelmedi mi? Müminler, bunlardan evvel Kitaba nâil olup zamanın uzamasıyle kalbleri katılaşan ümmetler gibi olmasınlar. Bunların çoğu dinden çıkmıştı.
İnananların Allah’ı anmasının ve (O’ndan inen) gerçekten/haktan dolayı kalblerinin derin saygıyla ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçmiş ve kalpleri katılaşmıştı. Onların pek çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürperme zamanı daha gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu da fasık olanlardı.
Allah’ın bu dehşet verici uyarısı ve yücelerden indirdiği Hakikat karşısında Müminlerin kalplerinin yumuşayıp saygıyla ürpereceği vakit hâlâ gelmedi mi? Evet, artık müminler, paslanan gönüllerini silkeleyip Kur’an’la yeniden hayat bulsunlar da böylece, daha önce kendilerine kitap verilen ve vahiyle tanışmalarının üzerinden uzun bir süre geçtiği içinimanla tanışma heyecanını yitiren, kalpleri gaflet perdesiyle kapanıpkatılaşan ve bugün birçokları yoldan çıkmış olan Yahudi ve Hıristiyanların durumuna düşmesinler!
İman edenler için, kalblerinin Allah’ın zikrine ve Hakk’tan inmiş şeylere (huşû’ ile) saygı duyma vakti gelmedi mi? Önceden kitap verilmiş kimseler gibi olmasınlar! Üzerlerinden Uzun Süre geçti; kalbleri katılaştı. Onlardan birçoğu fâsıklardır / yoldan çıkıp sapmışlardır.
Acaba inanan yüreklerin, Allah adını ve onun gerçeklerini coşku ile haykırma zamanı gelmedi mi daha? Resulüm! sakın ola, sizden önce Kitaba sahip olduğu halde, zamanla kalpleri katılaşan ehlikitap gibi olmayın, Ehlikitabın çoğu bozulmuştur...
Allah’ı anarken ve ayetlerin anlattığı gerçekleri dinlerken iman edenlerin kalpleri ürperir. Ey İman edenler! Daha önce kendilerine kitap verilen bazılarının kalplerinin katılaştığı gibi sizin de kalbiniz katılaşmasın! Onlardan birçoğu bozgunculardır. Allah’ın yasalarıyla kurduğu düzeni bozarlar. Keyif ve arzularına göre hayat yaşarlar. Hak hukuk tanımazlar. Helal haram bilmezler. Sınırsızca hayat yaşayacaklarına inanırlar.
İman edenlerin kalplerinin Allah’ı anmaya ve (O’nun katından) inen gerçeğe (Kur’an’a) boyun eğme zamanı gelmedi mi? Onlar (müminler), daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar! [*] Zira üzerinden uzun zaman geçmişti de kalpleri katılaşmıştı. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmıştı.
Îman edenlerin,¹ Allah’ı anma ve Ondan inen gerçeğe gönülden bağlanma zamanı daha gelmedi mi? (Ey Muhammed! Onlara); “Daha önce kendilerine kitap verilen, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçince, kalpleri katılaşıp da birçoğu fâsık olanlar² gibi olmamalarını” söyle.
İMANA ermiş olanların kalplerinin Allah’ı ve [kendilerine] indirilen hakikati anarken acizliklerini fark etmelerinin zamanı gelmedi mi? ²² (Ve vakti gelmedi mi) kendilerine daha önce vahiy indirilmiş olanlara ²³ ve zamanın geçmesiyle kalpleri katılaşarak çoğu [bugün] yoldan sapmış olanlara ²⁴ benzememelerinin.
İman edenlerin Allah’ı saygıyla anıp O
un katından gelen Kuran ayetleri karşısında titreyerek kalplerinin yumuşama zamanı hala gelmedi mi? Onlar vaktiyle kendilerine kitap verilen fakat vahiyden yüz çevirerek geçirdikleri uzun zaman içerisinde kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. İşte bundan dolayı onların çoğu yoldan çıkmış fasıklardı. 5/49, 9/24
İMAN (ettiğini iddia) edenlerin, Allah’ın zikrine, yani Hâk katında inen vahye karşı, ta kalplerinde ürperti duymalarının vakti hâlâ gelmedi mi?[⁴⁹⁵¹] Ta ki kendilerine daha önce vahiy verilip de, üzerlerinden uzun zaman geçtiği için kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar;[⁴⁹⁵²] ki onların birçoğu yoldan sapmıştır.[⁴⁹⁵³]
İman edenlerin, Allah'ı anma ve O'nun katından inen Kur'an ile kalplerinin ürperme zamanı gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar ki, onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
İman edenlerin, Allah’ı zikrine ve (Allah’tan) inen gerçeğe kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Ve onlardan birçoğu zaten fasık kimselerdir.
İmân edenler için hâlâ zamanı gelmedi mi ki, kalbleri Allah'ın zikri için ve Hak'tan nüzül eden için havf ve haşyet içinde bulunsun? Ve evvelce kendilerine kitap verilmiş kimseler gibi olmasınlar ki, üzerlerine uzun zaman geçmiş de kalbleri katılaşmıştır ve onlardan birçoğu fâsıklardır.
İman edenlerin kalplerinin Allah'ı ve Cenab-ı Hak tarafından inen hakikatleri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti gelmedi mi? Sakın onlar daha önce kitap verilen ümmetler gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır. [5, 13]
İnananlar için hala vakit gelmedi mi ki kalbleri Allah'ın Zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar?
Zikrullah ile ve hak tarafından nâzil olan (Kur'ân) ile mü'minlerin kalblerine huşû' ve mülâyemet vakti gelmedi mi? Siz, evvelce kendilerine kitâb virilenler gibi olmayınız. Onların, enbiyâlarıyla aralarındaki zamân uzadığı cihetle kalbleri kasvet peydâ iyledi. Bir çokları fâsıklardır.
Kendini inanıp güvenmiş (mümin) sayanların[1] kalplerini, Allah’ın Zikrine (Kitabına) ve o gerçekten süzülen hikmetlere[2] bağlamalarının zamanı gelmedi mi? Sakın daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; üzerlerinden uzun zaman geçmişti de kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğu yoldan çıkmıştır.
Allah'ın ve haktan inenin uyarıları için iman edenlerin kalblerinin titreme (zamanı) gelmedi mi? Kendilerinden önce kitap verilenler gibi olmasınlar. Uzun süre geçince kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmışlardı.
İman edenlerin, Allah'ın zikrine(14) ve hak olarak inene karşı kalplerinin yumuşaması için zaman hâlâ gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasın ki, üzerinden zaman geçince kalpleri katılaşıvermiş ve birçoğu yoldan çıkmıştı.
İnananlar için hâlâ vakti gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikri/Kur'an'ı ve Hak'tan inen için ürpersin de daha önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmiş de kalpleri kaskatı kesilmiş kimseler gibi olmasınlar. Onların çoğu yoldan çıkmıştır.
ol vaķt olmadı mı anlara kim įmān getürdiler kim aşaķlıķ eyleye göñülleri Tañrı’yı añmaġa daħı anı kim indi ḥaķ ya'nį ķur’ān? daħı olmasunlar anlarcılayın kim virinildiler kitāb ilerü pes uzandı anlaruñ üzere zamān pes ķatı oldı göñülleri. daħı çoķ anlardan Tañrı ŧa'atından çıķıcılardur.
Yaḳın olmadı mı vaḳtı, olmadı mı īmān getürenlerüñ? Ḳorḳar ve yumuşaḳola yürekleri Tañrı ẕikrine, daḫı indürgen ḥaḳḳa. Olmasunlar ol kişiler gibiki kitāb virildiler özlerinden öñdin, ‘ömrleri uzun‐ıdı, yürekleri berk‐idi veanlaruñ çoġı fāsıḳ‐ıdı.
İman gətirənlərin qəlblərinin Allahın zikri və haqdan nazil olan (Qur’an) üçün yumşalması vaxtı gəlib çatmadımı?! Onlar özlərindən əvvəl kitab verilən kimsələr (yəhudilər və xaçpərəstlər) kimi olmasınlar. Onlarla (öz peyğəmbərləri arasında) uzun bir müddət keçmiş və (öyüd-nəsihəti unutduqları üçün) qəlbləri sərtləşmişdir. Onların çoxu (Allaha asi olan) fasiqlərdir!
Is not the time ripe for the hearts of those who believe to submit to Allah's reminder and to the truth which is revealed, that they become not as those who received the Scripture of old but the term was prolonged for them and so their hearts were hardened, and many of them are evil livers.
Has not the time arrived(5295) for the Believers that their hearts in all humility should engage in the remembrance of Allah and of the Truth which has been revealed (to them), and that they should not become like those to whom was given Revelation aforetime,(5296) but long ages passed over them and their hearts grew hard? For many among them are rebellious transgressors.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |