Ve lekad sabbehahum bukraten ‘ażâbun mustekir(run)
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde bir daha yakalarını bırakmayacak şekilde kararlaştırılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi.
Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.
Ve andolsun ki, bir sabah vakti onların üzerlerine bir azap çöküvermişti.
Bir sabah erkenden, kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Andolsun ki, bir sabah erkenden kalıcı bir azap [1] üzerlerine çöküverdi.*
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp-bastırıverdi.
Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir).
Ve andolsun! Erken bir sabahta, kararlı bir azap onları yakalayıverdi.
Andolsun ki, bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Tan vakti, onları sürekli bir azap karşılamıştır
Andolsun ki, sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı.
And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.
Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.
Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır
Ant olsun ki, onları sabahleyin kalıcı bir azâp yakaladı.
Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı.
And olsun ki devamlı bir azab, onları bir sabah erkenden yakalayıverdi.
Kararlı bir şekilde verilmiş azap, onları sabah erken vakitte yakaladı.
* Onlar sabahleyin, peşlerini bırakmaz bir azaba duçar oldular.
Şüphesiz onları bir sabah vakti erkenden, önü alınmaz bir azap yakalayıp bastırıverdi.
Nitekim ertesi sabah, karşı konulmaz bir azap onları kıskıvrak yakalayıverdi!
Yemin olsun onları bir sabah vakti erkenden, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap yakalayıverdi.
Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:
Bir gün sabah erkenden önlenemez bir azap tepelerine çöküverdi. 15/59...75
Maamafih, sabahleyin erkenden kalıcı izler bırakan bir azap onları kuşattı:
Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.
Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.
Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Sabah erkenden onları kalıcı bir azap karşıladı.
Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.
Bir sabah vakti, yakalarını bir daha bırakmayacak bir azap onları yakalayıverdi.
Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.
daħı bayıķ ŧañla geldi anlara irtecek 'aźāb ķarar dutıcı.
And olsun ki, səhər tezdən onları əbədi (qiyamətədək onlardan əl çəkməyən) bir əzab yaxaladı (məhv olub həmişəlik Cəhənnəmə vasil oldular).
And in truth the punishment decreed befell them early in the morning.
Early on the morrow an abiding Punishment seized them:
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |