Śumme denâ fetedellâ
Sonra yaklaştı, yakınlaştı.
Sonra (Resulüllah’a) yaklaştı, "tedelli" edip (yukarıdan aşağıya kayarak, âfaktan enfüse) sarktı, (böylece Cebrail, İlahi tecelli ve temsil suretiyle görünüp ortaya çıktı.)
ve sonra yaklaşarak geldi,
Sonra yaklaştı ve sarktı.
Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
Sonra (Cebrâil, Hz. Peygambere) yaklaştı da sarktı.
Sonra (kulu Muhammed’e) yaklaştı da yaklaştı.
5,6,7,8,9,10. Ona, bunu çok güçlü akıl sahibi olan Cebrail öğretmiştir. Doğrulup dikildi. O, en yüksek ufuktaydı. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı. İki yayın arası kadar, hatta daha da yakın. Böylece kuluna vahyedeceğini vahyetti.[590]
Sonra yaklaştı, salındı
Sonra (Cebrail, Hz. Peygambere) yaklaştı ve iyice sokuldu.
7,8. O ufk-u a’lâda idi, sonra indi ve hevâda mu’allakda durdı.
Sonra yaklaşmış ve inmiştir.
Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.
Sonra yaklaştıkça yaklaştı.
8, 9. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
Sonra inip yaklaştı.
Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı.
Sonra yaklaştı da tedellî etti
5-6-7-8-9. Ona (bu Kur’ân’ı, emrimiz üzere, maddî ve manevi) müthiş kuvvetlere sahip, üstün yaratılışlı olan (vazifeli meleğimiz Cebrâîl) öğretti. (Cebrâîl, gökle yerin birleştiği) ufkun en yüksek noktasında (bulunuyorken,) doğruldu (ve resûlümüz Muhammed’e, kendisini aslî sûreti ile gösterdi). Sonra (Cebrâîl, resûlümüz Muhammed’e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
Sonra yaklaştı ve sarktı.
Sonra (Cebrail, ona) yaklaşdı. Derken sarkdı.
8,9. Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu!
8,9,10. Sonra (o vahiy meleği ona) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. Böylece iki zira’ (arşın) mesafesi kadar, hatta daha da yakın oldu. İşte (Allah vahiy meleği aracılığıyla kendi) kuluna (kulunun zihnine, bilincine ve belleğine) vahyettiğini böylece iletmiş oldu. *
Aşağı sarkmış ve yaklaşmıştı.
Sonra ona yaklaştı da aşağıya sarkıverdi.
Sonra peygambere yaklaşıp aşağı sarktı,
Sonra yaklaştı ve iyice sokuldu.
Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
Sonra Muhammed’e doğru yaklaşıp yanına inmişti.
Sonra yakınlaştı; alçalarak indi.
8,9. derken yaklaştı ve inişe geçti, // iki ok atımı mesafesinde idi hattâ daha da yakındı.
Sonra ufkun tepelerinden aşağıya doğru tıpkı yıldızın kayması gibi indi.
Sonra yaklaşmış, (ona doğru) sarkmıştı.
8,9. Sonra (yanına) geldi ve (ona) yayın iki ucu kadar ¹hattâ daha da fazla yaklaştı.²
ve sonra yaklaşarak yanına geldi,
Sonra ona doğru yaklaşıp indi. 97/1...5
Daha sonra yaklaştı, derken iyice sokuldu.
Sonra (Muhammed s.a.s.’e) yaklaştı, -aşağıya doğru- sarktı.
Sonra yaklaştı, (ufuktan yere doğru) sarktı.
Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi.
8, 9. Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
Sonra yaklaştı, (yere doğru) sarktı.
Sonra inüb göründi.
Sonra (Cebrail) yaklaştı ve aşağıya süzüldü.
Sonra yaklaşıp indi
Sonra indi, yaklaştı.
Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,
andan yaķın oldı ya'nį cebreyil muḥammed’e pes gey yaķın oldı.
Andan yaḳın oldı Allāh Muḥammede ki yaḳın,
Sonra (Cəbrail Muhəmməd əleyhissəlama) yaxınlaşdı və aşağı endi.
Then be drew nigh and came down
Then he approached and came closer,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |