Feżerhum hattâ yulâkû yevmehumu-lleżî fîhi yus’akûn(e)
Artık bırak onları helak olacakları güne dek.
Öyleyse Sen onları (İlahi bir inkılâpla tepetaklak yıkılacakları ve darbeye) çarpılıp derbeder olacakları günlerine kavuşuncaya kadar (kendi halleri ve hileleriyle baş başa) bırak (ve sabırla sonlarını bekleyiver).
Artık korkudan bayılacakları güne kavuşuncaya kadar bırak onları, ne yaparlarsa yapsınlar.
Artık ölecekleri, helâk edilecekleri, savaş meydanlarında öldürülecekleri güne kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak.
Öyleyse onları çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları; tâ o çarpılacakları (ölüm) günlerine kadar...
Artık içinde bayılacakları gün ile karşılaşacaklarına kadar, onları bırakıver.
Artık, çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak!
Çarpılacakları bir güne değin, bırak onları
Artık sen, çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.
Ânları dûçâr-ı darbe olacakları güne kadar terk it.
Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak.
Artık dehşete kapılacakları gün ile yüzyüze gelinceye kadar onları kendi halleriyle baş başa bırak.
Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak.
Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
O halde bırak onları ta o çarpılacakları günlerine kadar
(Resûlüm!) Artık onları (küfürde ısrar eden o kâfirleri,) cezalandırılacakları güne kavuşuncaya kadar (sapkınlıklarıyla baş başa) bırak (onlara aldırış etme).
Artık onları cezalandırılacakları güne kavuşuncaya kadar kendi hallerine bırak.
Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak.
(Ey Habîbim!) Artık, içinde çarpılacakları günlerine (kıyâmete) kavuşuncaya kadar onları (kendi hâllerine) bırak!
Artık çarpılacakları (ölüm) günlerine kavuşuncaya kadar (mesajlarımın tebliğini ihmal etmeden) onları (inkârda ısrar edenleri, kendi hallerine) bırak.
Dehşetle çarpılacakları güne kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak.
Artık onları cezaya çarpılacakları güne kavuşuncaya kadar kendi başlarına bırak.
Artık bihûş (aklını kaybetmiş) ve helâk olacakları güne kavuşuncaya kadar onları hallerine bırak.
(Ey Peygamber!) Sen onları çarpılacakları günlerine kadar kendi hâllerine bırak!
Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
Öyleyse, ey Müslüman! Onları inandırmak için mûcizeler peşinde koşma! Kur’an’ın beyânına inanmıyorlarsa bırak onları, dehşetle çarpılacakları Hesap Günü ile karşılaşıncaya kadar inkâr bataklığında bocalayıp dursunlar!
Çarpılacakları günleriyle karşılaşmaları için onları bırak!
Resulüm! Bırak onları. Nasıl olsa bir gün ayaklar altına alınacaklar. (BEDİR)
Artık ceza gününe kadar onları kendi hallerinde bırak!
(Ey Muhammed!) Öyleyse sen, helâk olacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
Bundan böyle, dehşete kapılacakları [Hesap] Günü ile karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak onları:
O halde, sen onları dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak. 3/178
Artık onları, dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak!
(Ey Muhammed) Artık sen, -helak olacakları o azap gününe kavuşuncaya kadar- onları kendi hallerine terk et!
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.
Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır.
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları.
Yıldırım urmuş gibi bîhûş yüzüstüne düşecekleri güne kadar onları tuğyânlarında ve didikodılarında terk it. (İstedikleri gibi hareket itsünler)
Onları kendi başlarına bırak; cezaya çarptırılacakları güne kadar böyle gitsin.
-O halde, bırak onları, tâ ki çarpılacakları günlerine kavuşsunlar.
Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar sen onları kendi hallerine bırak.
Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları!
pes ķo anları tā göreler günlerini ol kim anuñ içinde öleler.
Pes ḳoy anları yitişince ol gün ki anda ‘aḳlları gider.
Elə isə (dəhşətdən) sarsılıb karıxacaqları günə qovuşana qədər sən onları tərk et!
Then let them be (O Muhammad), till they meet their day, in which they will be thunder stricken,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |