Efesihrun hâżâ em entum lâ tubsirûn(e)
Bir büyü mü bu, yoksa görmüyor musunuz?
(Cehenneme atılırken:) "Bu da mı bir büyü, yoksa siz mi görmüyorsunuz?" (diye sorulup aşağılanacaklardır.)
Peki bu cehennem de, bir büyü müdür yoksa, doğruluğunu görmeye yanaşmadığınız birşey mi?
“Bu da mı büyüleyerek aklı etki altına alan bir aldatmaca? Yoksa siz azâbı göremiyecek kadar kör müsünüz?”
Bu da bir büyü müdür yoksa siz mi görmüyorsunuz?
'Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz.'
(Siz, ey kâfirler, dünyada iken peygamberlere sihirbaz diyordunuz), bu azab da mı sihir? Yoksa (dünyada gerçekleri görmediğiniz gibi), anlamıyor musunuz?
İşte bu büyü müdür? Yoksa siz mi görmüyormuşsunuz?
“Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz?”
Bu da mı büyü? Yoksa görmez misiniz?
(Söyleyin bakalım:) “Bu da mı büyü? Yoksa bunu da mı görmüyorsunuz?”
Bu bir sihir mi yoksa bir şey görmüyor mısınız?
15,16. Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.
“Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”
Peki bu bir sihir mi? Yoksa görmüyor musunuz?
Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?
Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz?
"Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?
Buda mı sihir? Yoksa siz görmüyorsunuz?
(Şimdi söyleyin bakalım!) Bu da mı bir sihir, yoksa (dünyada iken) siz mi (hakkı) göremiyormuşsunuz?
Bu sihir miymiş? Yoksa siz mi görmüyor muşsunuz?
«(Peki) bu da mı sihir?! Yoksa siz (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz»?!
Bu da mı (bu Cehennem de mi) bir sihirdir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?
15, 16. (O gün onlara söyleyin bakalım:) “Bu da mı büyü? Yoksa siz mi görmüyordunuz? “Girin oraya. İster dayanın ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun (hak ettiğinizin) karşılığı veriliyor.”
Bu ateş sihir mi? Yoksa siz görmüyor musunuz?
Peki, bu da mı büyü? Yoksa gözleriniz görmüyor mu?
Vahye, büyü dediğiniz gibi bu da mı büyüdür? Yoksa gözleriniz bağlandı da siz mi görmüyorsunuz?
“Bu bir sihir mi, yoksa siz mi görmüyorsunuz?”
“Bu (azap) da bir büyü mü, yoksa siz görmüyor musunuz?”
“Siz bu azâbı haber veren Kur’an’ın bir sihir, bir aldatma ve göz boyama olduğunu iddia ediyordunuz! Şimdi azapla yüz yüze geldiniz! Peki, söyleyin bakalım, bu da mı bir sihir; yoksa vaktiyle Kur’an’daki gerçekleri görmediğiniz gibi, bu ateşi de mi göremiyorsunuz?”
Bu bir sihir mi? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?
Bu bir sihir mi ? Yoksa gözünüz mü kör?
"Sihir midir? Yoksa görmüyor musunuz?"
Bu bir büyü müymüş! Yoksa görmüyor musunuz?
(Ayrıca onlara): “Bu da mı bir büyü? Yoksa siz, (bunun da mı gerçek olduğunu) göremiyor musunuz?”
Peki bu da mı sihir? Ne o yoksa siz bunu da mı göremiyorsunuz? 11/7, 17/45...52
Şimdi (söyleyin bakalım); sihir bu mu, yoksa (hakikati) görmeyen siz misiniz?
Bu, (ateşinin azabını hissetmeye başladığınız cehennem) da mı sihir? (Siz bu ateşi haber veren vahye bir sihir, bir aldatma diyordunuz) yoksa siz gerçeği görmüyor musunuz? (Hâlâ gaflet içinde misiniz?)
(Nasıl) Şimdi bu, büyümüymüş, yoksa siz mi görmüyor muşsunuz?
Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?
Haydi söyleyin bakalım, bu da mı sihir, yoksa siz mi görmüyormuşsunuz?
(Nasıl) Şimdi bu, büyümüymüş, yoksa siz mi görmüyor muşsunuz?
"Bu 'azâb sihir midir? Yoksa siz görmez misiniz?"
Bu da mı büyü! Bunu da mı görmüyorsunuz!
-bu da mı sihir? yoksa Siz mi görmüyorsunuz?
Bu da mı büyü? Yoksa görmüyor musunuz?
"Bu da mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?"
“ay cādūlıķ mıdur uşbu tā siz görmez misiz?”
Bu daḫı cāẕūluḳdur. Yā siz görmez misiz?
(Vəhyə, Qur’ana sehr dediyiniz kimi) bu da sehrdir, yoxsa (gözünüz qapanıb onun həqiqət olduğunu) görmürsünüz?
Is this magic, or do ye not see?
"Is this then a fake,(5047) or is it ye that do not see?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |