Feaḣracnâ men kâne fîhâ mine-lmu/minîn(e)
Derken, orada inananlardan kim varsa çıkarmıştık.
Bu arada (Lut kavminin yurdundan) orada mü’minlerden kim varsa (ayırıp) çıkarıverdik.
Derken orada inananlardan kim varsa, çıkarmıştık.
“Bunun üzerine orada bulunan mü'minleri çıkardık.”
Derken orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.
Bu arada, mü'minlerden orada kim varsa çıkardık.
Nihayet Lût'un memleketinde bulunan müminleri (oradan) çıkardık, (ki kalan kâfirleri helâk edelim).
Bunun üzerine o şehirdeki müminleri oradan çıkardık.
Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
İnanmış olanları, oradan alacağız!»
Bu arada, (Lût'a) inananlardan orada (Sodom'da) kim varsa onları çıkardık.
Orada bulunan mü’minleri evvelce çıkaracağız,
Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık.
Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.
Derken, orada bulunan müminleri çıkardık.
Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
Sonra, orada inananlardan kim varsa çıkardık.
Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.
Binnetîce orada bulunan mü'minleri çıkardık
Orada (Lût’un kavmi içerisinde) bulunan mü’minleri (güvenli bir yere) çıkardık.
Orada bulunan inananları çıkardık.
Derken orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.
Bunun üzerine mü'minlerden orada bulunan kim varsa çıkardık.
Derken (elçilerimiz o topluluğa vardılar ve önce) inananlardan orada kim varsa onları (azap menzilinin dışına) çıkardık.
“Sonra, o suçlu toplum içerisindeki inanmış olanları içlerinden çıkarmak için gönderildik.”
Artık orada inanmış olan kim varsa hepsini dışarı çıkardık.
Bunun üzerine köydeki mü/minleri çıkardık,
Bunun üzerine orada inananlardan kim varsa çıkardık.
Bu arada müminlerden orda kim varsa çıkardık.
İşte böylece, Lut kavmini helâk etmeden önce oradaki bütün müminleri çıkardık.
“Müminler’den orada bulunan kimseleri çıkardık”.
Az önce, inananları şehirden uzaklaştırdık.
Elçiler görevlerini yapmak için cezalandırılacak topluma geldiler. Müminleri şehirden çıkardılar.
(Biz) orada bulunan müminleri çıkarmıştık.
(Bu helâkten öce) oradaki mü’minleri çıkardık.
Azap gelmeden önce müminleri biz oradan çıkardık. 10/103, 30/47
Derken mü’minlerden orada bulunanları çıkardık;
(Evet azap emrimiz gerçekleşti ve geride kalacak kâfirleri helak etmek için ilkin) Orada bulunan müminleri, o beldeden çıkarıp uzaklaştırdık.
Ve orada bulunan mü’minleri çıkardık.
Artık orada bulunan mü'minlerden kim var ise çıkardık.
Derken, oradaki müminleri şehirden çıkarma emrini verdik.
Orada bulunan mü'minleri çıkardık.
"O karyelerde mü'minlerden her kim var ise çıkaracağız."
Orada inananlardan kim varsa dışarı çıkardık...
Orada olan müminleri de çıkarmıştık.
Mü'minlerden kim varsa oradan çıkardık.
Orada, müminlerden kim varsa çıkardık.
pes çıķarduķ anı kim oldı anuñ içinde mü’minlerden.
Pes çıḳarduḳ ol şehrde olan mü’minlerden.
Nəhayət, (Lut qövmünü məhv etmək üçün) orada (Sədumda) olan mö’minləri çıxartdıq.
Thee We brought forth such believers as were there.
Then We evacuated(5013) those of the Believers who were there,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |