Âḣiżîne mâ âtâhum rabbuhum(c) innehum kânû kable żâlike muhsinîn(e)
Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi.
Doğrusu onlar, Rablerinin kendilerine verdiği mükâfatı almış olarak (sonsuz saadete erişmişlerdir). Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) muhsin kimselerdi. (Allah’ı görür gibi ibadet ve hareket ederlerdi ve cihad görevlerinde oldukça titizlik gösterirlerdi.)
Rablerinin kendilerine verdiği tüm nimet ve ikramları, elde ederek huzurlu bir yaşantı içindedirler. Zaten onlar dünyada da iyilik ve güzelliği huy edinenlerdi.
Rablerinin, kendilerine verdiği nimetleri, imkânları alarak Cennetlerde otururlar. Çünkü onlar bundan önce de, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler ve müslümanlardı.
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Çünkü onlar bundan önce iyilik edenlerdi.
Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzellikte) bulunanlardı.
Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi.
Rableri olan Allah’ın onlara verdiği mükâfatı almış olarak duruyorlardır. Çünkü onlar, daha önce güzellik ve iyilik yapanlar idi.
15,16. Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Şüphesiz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Tanrılarının verdiğini alırlar, bunlar önce iyilik eden kimselerdir
Rablerinin, kendilerine verdiği her şeyden istedikleri gibi alırlar. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapan, hayır işleyen kimselerdi.
15,16. Allâh’dan korkanlar cennet bağçelerinin ve su menba’larının ortasında bulunacaklar ve rablerinin ihsânlarından mütena’’im olacaklardır. Çünki bunlar erbâb-ı hasenâtdır.
15,16. Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.
15,16. Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.
15-16. Allah’a saygısızlıktan sakınanlar ise rablerinin kendilerine verdiklerini alarak cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar. Çünkü onlar daha önce güzel davranışlar içindeydiler.
15, 16. Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı.
15,16. Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
Alarak rablarının kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi
15-16. Şüphesiz (dünya hayatında iken) Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği mükâfatı alarak, cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce (dünya hayatında) iyilik yapan kimselerdi.
Rabb'lerinin kendilerine verdiğini alanlar, daha önce iyi olanlardır.
15,16. Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği (sevabı) ahz (-ü kabul) etmiş (ve bundan raazî olmuş) olarak, cennetlerde, pınarlar (ın başların) dadırlar. Çünkü onlar bundan evvel iyi amel (ve hareket) edenlerdi.
15,16. Şübhesiz ki takvâ sâhibleri, Rablerinin kendilerine verdiğini almış kimseler olarak, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Çünki onlar, bundan önce iyilik eden kimselerdi.
15 , 16. Şüphesiz (inkâr, zulüm, isyan ve kötü işlerden) sakınan (erkek ve kadın)lar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Gerçekten onlar, bundan önce (dünyada insanlara) iyilik yapanlardı.
Cennete girmeden önce dünyada iken yapmış oldukları güzel işlerin karşılığında, Rablerinin kendilerine verdiklerini (ikramları) alırlar.
çalaplarının kendilerine verdiğini almış olarak. Çünkü onlar bundan önce iyilik edenlerdir.
Rableri onlara ne verecekse hepsini alacaklar, çünkü onlar bundan evvel iyilik etmişlerdi.
Rablerinin kendilerine verdiğini alıcılar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda bulunanlardı.
Hem de, Rablerinin kendilerine bahşettiği sonsuz cennet nîmetlerinibüyük bir sevinçle alıp onlardan istedikleri gibi faydalanarak.Evet; çünkü onlar, bundan önceki hayatlarında güzel davranan kimselerdi.
Rabb’lerinin onlara verdiği şeyleri almaktadırlar. Onlar, bundan önce Muhsinlerdi / iyilik-güzellik edenlerdi.
15,16. Sağlamcılar ise, bahçelerde su başlarında Rablerinin ikramlarını kabul edecekler. Çünkü vaktiyle ikram eden onlardı.
Cennette bol rızıklar içindedirler. Hiç çekinmeden yer içerler. İşte bu! Dünya hayatında güzel işler yapan iyi insanların mükâfatıdır. Dünyada iyilikle yaptıkları güzel işlerin karşılığını bolca almaktadırlar.
15,16. Şüphesiz ki [muttakî]ler (duyarlı olanlar), Rablerinin kendilerine verdiği (nimetleri) alarak cennetlerde ve (su) kaynaklarında (olacaklar)dır. Şüphesiz ki onlar, bundan önce (dünyada) güzel davrananlardı.
15,16. Allah’a karşı hata etmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini, hak edip alanlar olarak, kesinlikle cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar bundan önce (Allah’ı) görüyormuş gibi ibâdet eden kimselerdi.
Onlar RabBlerinin kendilerine ihsan edeceği nimetlerin mutluluğunu yaşayacaklar, çünkü onlar iyi ve güzel işler yapan kimselerdi. 2/177
15,16. Takva sahipleri ise kuşkusuz, Rablerinin kendilerine bahşettiği sevabı elde etmiş olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar -dünyadayken- sâlih ameller işlerler,
Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı.
Rablerinin kendilerine verdiğini ahz edicilerdir. Muhakkak ki, onlar bundan evvel iyilik eden zâtlar olmuşlardır.
Rab'lerinin kendilerine verdiği mükâfatları almaktadırlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.
Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı:
Rablerinin ihsân buyurdığı şeyleri alarak râhat iderler. Onlar dünyâda iken a'mâl-i sâliha işlerlerdi
Rablerinin (Sahiplerinin) ikramını alırlar. Onlar daha önce iyi davranan kimselerdi.
Rab'lerinin kendilerine verdiklerini almışlardır, çünkü onlar bundan önce iyi kimseler idiler.
Rablerinin onlara verdiklerini almaktadırlar. Çünkü onlar daha önce iyiliği ilke edinmiş kimselerdi.
Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
15-16. bayıķ śaķınıcılar uçmaķlardadur daħı çeşmelerde alıcılarken anı kim virdi anlara çalabı’ları. bayıķ anlar oldılar, şundan ilerü eylük eyleyiciler.
Alurlar özlerine virilen nesneyi, Tañrıları anlar[a virdi]. Andan bu‐run muḥsinler‐idi.
Rəbbinin onlara verdiyini alacaqlar. Çünki onlar bundan əvvəl yaxşı əməllər etmişdilər.
Taking that which their Lord giveth them; for lo! aforetime they were doers of good;
Taking joy in the things which their Lord gives them, because, before then, they lived a good life.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |