Nahnu a’lemu bimâ yekûlûn(e)(s) vemâ ente ‘aleyhim bicebbâr(in)(s) feżekkir bilkur-âni men yeḣâfu va’îd(i)
Biz daha iyi biliriz ne dediklerini ve senin, onlara, dilediğini yapacak bir kudretin yok, artık, azaptan korkana Kur'an'la öğüt ver.
(Ey Nebim!) Biz onların (Senin ve Dinim hakkında) neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver. (Gerisini Bize bırak ve seyret ki sonları nasıl olacaktır?)
Biz o inkârcıların ne dediklerini daha iyi biliriz. Senin onları zorla yola getirmeye de gücün yetmez. Ama sen yine de, benim uyarımdan korkanlara, bu Kur'ân vasıtasıyla hatırlatmada bulun.
Biz onların ne söylediklerini daha iyi biliyoruz. Sen onların üzerlerinde bir zorlayıcı değilsin. O halde sen tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Biz, onların (Kureyş kâfirlerinin) neler demekte olduklarını pek alâ biliyoruz. Sen de onlara karşı (imana) zorlayıcı değilsin. O halde sen benim tehdîdlerimden korkacaklara bu Kur'an ile öğüd ver.
Biz, onların ne dediğini çok iyi biliyoruz. Ve sen, onlara karşı zorlayıcı olamazsın. Sen sadece, azabımdan korkanları Kur’an ile uyar!
Biz onların dediklerini iyi biliriz, sen onları zorlayıcı değilsin, benim korkutmamdan korkan bir kimseyi Kur'an ile öğütle
Biz kâfirlerin ne dediğini pek a’lâ biliyoruz. Sen ânları icbâr idecek değilsin. Tehdîdlerimden korkanlara Kur’ân ile nasîhat it.
Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.*
Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.
Onların ne dediklerini biz daha iyi biliyoruz. Sen onları zorlamakla görevli değilsin, uyarımızı ciddiye alanlara Kur’an’ı durmadan oku!
Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Biz onların ne konuştuğunu iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin. Uyarılarımdan korkanlara sen bu Kuran ile öğüt ver.
Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Biz pek a'lâ biliyoruz ki ne diyorlar, maamafih sen onlara karşı bir cebbar değilsin, şimdi sen benim veîdlerimden korkacaklara bu Kur'an ile öğüd ver
Onların ne dediklerini en iyi Bileniz. Sen, onları zorla yola getirecek değilsin. O halde Benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an'la öğüt ver.
Biz onların neler demekde olduklarını çok iyi bileniz. Onların üstünde bir zorba değilsin sen. Onun için benim tehdidimden korkacaklara (sâdece) Kur'an ile öğüt ver.
Biz onların söylemekte olduklarını en iyi bileniz; sen ise onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin; o hâlde, tehdîdimden korkanlara Kur'ân ile nasîhat et!
Biz onların söylediklerinin hepsini en iyi bileniz. Sen onları zorlayıcı değilsin. Sen, benim vaat ettiğimden korkanları, yalnızca Kur’an ile hatırlat / öğüt ver.
Biz onların bütün dediklerini herkesten iyi biliyoruz. Onları zorlamak sana düşmez. Onun için Benim verdiğim göz dağından korkanları Kur’an ile öğütle.
Biz onların dediklerini herkesten iyi biliriz, sen onları zorla yola getirecek değilsin. O/nun için benim tehdidimden korkanlara Kur/an/la ihtarda bulun.
Biz onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve sen onların üzerinde bir zorlayıcı da değilsin; o halde benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Ey Peygamber! Biz onların bu uyarılar karşısında ne söyledikleri gâyet iyi biliyoruz. Üzülme, sen onlar üzerinde bir zorlayıcı değilsin.Senin görevin, onları zorla imana getirmek değildir. Sen ancak uyarabilirsin, fakat doğrudan doğruya Allah’ın kitabıyla: Öyleyse, uyarılarımdan korkanlara Kur’an ile öğüt ver!
Ne söylüyorlarsa, biz çok iyi biliyoruz.
Sen onlar üzerinde zorlayıcı değilsin.
Benim vaadimden / va’îdimden / tehdidimden korkan kimselere Kur’ân ile öğüt ver!
Resulüm! biz onların ne dediklerini biliyoruz. Onların başında bitecek halin de yok. Sen, sadece benim tehditlerimden korkanları Kuran’la yatıştır yeter.
Biz inkârcıların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde baskı yapan bir zorba değilsin! Onlara hiçbir şeyi zorla kabul ettiremezsin! O halde sen sana bildirdiğimiz gerçekleri, insanların iyiliği için yaptığımız uyarıları onlara anlat. İnanıp inanmamaları seni ilgilendirmez. Senin görevin sadece bildirmek, sadece uyarmaktır. Öğüt almak için sana gelenlere Kur’an ile öğüt ver. Onları Kur’an’la eğit. Kendi arzularından, kendi heveslerinden, kendi hayallerinden söz etme! Sana neyi tebliğ etmeni istediysek, sana ayetlerimizi nasıl açıkladıysak, onlara öyle tebliğ et, öyle açıkla! Böylece görevini yapmış olursun! Ne inkâr edenlerin inanmamasından ne de inananların istenildiği şekilde yetiştirilememesinden sorumlu değilsin! Her insan kendi çabasından sorumludur. İnkâr edenler inkârından sorumludur. Sen tebliğ edince insanlar duydukları vahiyden sorumludur. Duydukları vahiyle kendi kendilerini eğitmekten sorumludur. Unutma! Sen onların üzerinde bekçi değilsin! Senin görevin güzel bir üslupla insanlara açıklamaktır. Gerisi insanlara kalmıştır. Sakın bunu unutma! İyilik için bile olsa kimseye baskı yapma! İnsanlara baskı kurarak zorbalık yapma!
(Ey Muhammed!) Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı da değilsin. Öyleyse Benim tehdidimden korkanlara, Kur’ân ile nasîhat et.
Biz onların, [o yeniden dirilmeyi inkar edenlerin] ne söylediklerini iyi biliyoruz; ve sen onları hiçbir şekilde [inanmaya] zorlayamazsın. Ama sen yine de Benim uyarımdan korkabileceklere bu Kur’an aracılığıyla hatırlatmada bulun.
Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onları zorla inandıracak değilsin. Öyleyse sen benim tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt vermeye devam et! 6/19, 21/45, 87/9-10
Biz onların neler söyler olduklarını pek iyi bileniz ve sen onların üzerlerine bir cebredici değilsin. Artık Benim tehdidim- den korkacaklara Kur'an iIe öğüt ver.
Biz onların aykırı iddialarını pek iyi biliyoruz, ama sen onları kuvvet kullanarak imana getirecek bir zorba değilsin. Sen sadece uyaran bir elçisin. Senin yapacağın iş, sadece tehdidimden endişe edecek kemseleri Kur'ân ile irşad etmektir. [13, 40; 88, 21-22; 2, 272]
Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Biz onların didiklerini biliriz. Sen onların üzerine cebr idici değilsin. 'Azâb ve va'îdimizden korkanlara Kur'ân'la va'az it.
Biz onların ne dediğini iyi biliriz. Sen üstlerinde bir zorba değilsin; tehdidimden korkanları Kur’an ile bilgilendir.
Onların söylediklerini biz daha iyi biliriz. Sen, onları zorlayacak değilsin. Bu sebeple tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Onların ne dediğini Biz pekalâ biliyoruz. Sen onlar üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Benim tehdidimden korkanlara sen Kur'ân ile öğüt ver.
Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
biz bilüriregüz anı kim eydürler. daħı degülsin anlaruñ üzere musallaŧ pes öġüde ķur’ān-ıla anı kim ķorķar ķorķıtmaġumdan.
Biz bilürüz anlar söylegeni. Daḫı sen anlar üstine musallaṭ degülsin. Pesögütle Ḳur’ān‐ıla ol kimseleri ki benüm ‘aẕābumdan ḳorḳarlar.
Biz onların nə dediklərini çox gözəl bilirik. (Ya Peyğəmbər!) Sən onlara zor edən (onları zorla imana gətirən) deyilsən. Sən Mənim təhdidimdən (əzabımdan) qorxablara Qur’anla öyüd-nəsihət ver!
We are best aware of what they say, and thou (O Muhammad) art in no wise a compeller over them. But warn by the Qur’an him who feareth My threat.
We know best what they(4985) say; and thou art not one to overawe them by force. So admonish with the Qur´an such as fear My Warning!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |