Vekem ehleknâ kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fenakkabû fî-lbilâdi hel min mehîs(in)
Ve nice nesiller helak ettik onlardan önce; onlar, bunlardan daha çokluktu, daha güçlü kuvvetliydi, derken şehirleri delikdeşik etmişlerdi, her tarafı ellerine geçirmişlerdi, fakat bir kaçacak yer mi var?
Biz bunlardan önce de nice nesilleri ve yerleşim merkezlerini yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmeye kalkmak ve sindirip pusturmak) bakımından kendilerinden daha şedit ve ileri (insanlardı; bunlar bulundukları) beldeleri (ve bölgeleri, ziraat ve madencilik amaçlı çalışmalarla yerin altını üstüne getirmiş, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etme (imkânı bulmuşlardı. Ama sonunda) kaçacak bir yer var mı? (Allah’ın elinden nasıl kurtulacaklardı?)
Bu inkârcılardan önce, nice nesilleri helak etmiştik ki, onlar kuvvetçe bunlardan daha üstün ve çetin idiler, şehirleri imar etmek üzere veya ölümden kaçmak üzere, nice ülkeleri işgal etmişlerdi. Böyle iken sığınacak bir yer mi buldular?
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar, bunlardan daha çok karşı koyacak güce sahip zorba idiler. Diyar diyar, ülke ülke dolaşarak kaçacak, sığınacak yer aradılar. Kaçıp kurtulacak yer var mı hiç?
Onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlar bunlardan daha güçlüydüler. Öyle ki memleketleri delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Biz onlardan önce nice nesilleri yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Onlardan (senin kavminden) önce, biz nice nesilleri helâk ettik ki, onlar senin kavminden daha kuvvetli idiler. Öyle ki, memleketleri delik deşik etmişler, (her tarafı dolaşmışlar, ölümden kurtulmağa çare aramışlardı). Kaçacak bir yer var mı?
Ve kendilerinden önce, onlardan daha güçlü nice çağları helak ettik. Şehir ve memleketleri gezip dolaştılar. Acaba kurtuluşları oldu mu?
Biz onlardan önce, kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk ettik. Kurtuluş var mı?
Onlardan önce nice nice kurunları yok ettik, kuvvetçe onlardan daha katı idiler, kentlerde dolaşırlardı, var mı bir kaçacak yer?
Biz onlardan önce, kendilerinden daha kuvvetli nice nesilleri (yaptıkları yüzünden) helâk ettik de (ölmemek için) bölge bölge dolaşıp kaçacak delik aradılar. Ama kaçacak bir yer mi var?
(Mekke) ahâlîsinden daha kuvvetli ne kadar bilâd ehlini kendilerinden evvel mahv iyledik. memleketleri geziniz bizim gadabımızdan kurtulacak bir yer var mı göriniz.
Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı?
Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?
Kendilerinden önce, onlardan daha güçlü olup yeryüzünde şehirler kurarak aralarında gidip gelen nice toplulukları yok ettik. Kurtuluş var mı?
Onlardan önce, onlardan daha güçlü nice nesilleri yok etmiştik. Ülke ülke dolaşmışlardı; kurtuluşu var mı?
Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik, hiç kurtuluş var mı?
Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar: varmı bir kaçamak?
Onlardan önce, kendilerinden daha güçlü nice nesilleri yok ettik. Yok olmaktan kurtulmak için belde belde dolaştılar. Böyleyken sığınacak bir yer buldular mı?
Biz, bunlardan evvel nice nesilleri helak etdik ki onlar kuvvetçe kendilerinden daha (üstün ve) çetin idiler, (Öyle ki ölümden kurtulmak için) memleketlerde delikler aramışlardı. (Fakat) firara bir (çâre) var mıydı?
(Biz) onlardan (Mekke'lilerden) önce, nice nesilleri helâk ettik ki, onlar kendilerinden kuvvetçe daha şiddetli idiler; bu yüzden diyar diyar dolaştılar. (Hiç ölümden)kurtuluş var mı?
Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. O yok ettiklerimiz, onlardan daha güçlü ve daha zorba nesiller oldukları halde (azabımız geldiğinde) “sığınacak yer yok mu?” diye şehirlerin içinde koşuşturup durdular.
Biz onlardan önce de nice soyları yok etmişizdir. Onlar gücce kendilerinden üstün idiler. Öyle iken ülkeden ülkeye kaçmak için delik aramışlardı.
Bunlardan evvel nice tabakayı helak ettik ki onlar bunlardan daha kuvvetli şecaatliydiler. Ticaretle memleket memleket dolaşıp zengin olmuşlardı. Böyleyken azaptan kaçacak yer bulabildiler mi?
(Ey Peygamber!) Biz onlardan önce kendilerinden daha güçlü nice nesilleri yok ettik. Diyar diyar dolaşıp (ölümden) kaçacak delik aradılar. Ondan kurtuluş [mahıs]¹⁹ var mı?
Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk etmişizdir. (Azaptan) Kurtuluş yolu var mı?
Biz onlardan önce, kendilerinden çok daha güçlü nice toplumları yok etmiştik de, azâbımız başlarına çöküverince şehirlerde çil yavrusu gibi sağa sola kaçışmışlardı fakat azâbımızdan kurtulmaya imkân var mı!
Onlardan önce nice kuşakları helâk ettik.
Tutuş bakımından onlar bunlardan daha çok çetindi.
Beldeler’de / Ülkeler’de dolaşıp durdular.
Hiçbir "kaçıp kurtulacak yer" var mı?
Resulüm! biz daha önce bunlardan daha zorlu nice nesilleri yok ettik. Ülkede kaçacak delik aramışlardı.
Ey insanlar! Başınıza geleceklerden bazı şeyler anlatıldı. Şimdi siz bütün bunları inkâr mı edeceksiniz? Andolsun ki sizden önce nice topluluklar da inkâr etmişlerdi. İnkâr eden topluluklar her açıdan sizden daha üstündüler. Siz neyinize güveniyorsunuz? Yeryüzünü gezin dolaşın! Biz nice şaşalı, kendilerini üstün gören, ordularıyla övünen toplulukları yok ettik. Onların yaşam kalıntılarını görmüyor musunuz? Onların saray yıkıntılarını, yaşadıkları yerlerin harabelerini, ordularının mezarlarını görmüyor musunuz? Onlar kendilerini çok iyi bilen, inandıkları zaman iyi inanan, sağlam kalelerde oturan, varlıklarıyla kimsenin onlara dokunamayacağını zannedenler olarak isyan ediyorlardı. Tıpkı sizler gibi inkâr ediyorlardı. Biz onları yok ettik. Şimdi sizleri de yok etmeye karar verirsek; bizi hangi güç engelleyebilir?
“(Ey Muhammed!) Biz onlardan önce kendilerinden kuvvet bakımından daha üstün nice nesilleri helâk ettik. Ve onlar şehirlerde kaçacak delik aradılar. (Bu helâkten) hiç kurtuluş var mı?”¹
BU[GÜN hakikati inkar ede]nlerden önce -onlardan çok daha güçlü olan- kaç nesli yok ettik: ²⁵ ama [her ne zaman azabımız başlarına geldiyse] yeryüzünde gezginler gibi dolaşıp sığınacak bir yer aradılar. ²⁶
Biz önce gelip geçmiş üstelik onlardan daha güçlü ve ülke ülke gezip hâkimiyetler kurmuş nice memleketleri helak ettik. Peki, onlardan hiç kurtulan var mı? 10/13, 14/44-45
Ve onlardan evvel nice nesilleri helâk ettik ki, onlar kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler, beldelerde dolaşıp durdular. Hiç kaçıp kurtulacak bir yer var mıdır?
Kendilerinden önce Biz öyle nesiller helâk ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü kuvvetli idiler. Hakimiyetlerini yaymış, şehir şehir dolaşmış, “ölümden kaçıp kurtulacak bir yer yok mu? ” diye her tarafı delik deşik etmişlerdi, ama hep eli boş dönmüşlerdi.
Bunlardan önce nice kuşakları helak etmiştik ki onların tutuşu, bunlardan daha kuvvetli idi, yakalaması daha güçlü idi. Ülkelerde gezip dolaşmışlardı, ama bir kurtuluş buldular mı?
Biz ehl-i Mekke'den mukaddem ne kadar karnlar helâk itdik ki onlar kuvvet ve şiddetde bunlardan çok fazla idiler ve memleketlerde dolaşarak mal cem' itdiler. 'Azâbımız geldikde kaçub kurtulacak ve gizlenecek yer buldılar mı?
Onlardan önce, daha üstün vurucu güce sahip nicelerini etkisizleştirdik (gücünü kırdık)[*]. Ülkelerinde kazmadık yer bırakmamışlardı. Onlardan geriye kalan var mı?
Onlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler ve ülkelerde dolaşıp durmuşlardı. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı?
Biz onlardan önce nice nesiller helâk ettik ki, onlardan çok daha güçlüydüler; fakat diyar diyar kaçacak delik aradılar. Allah'ın azabından sığınılacak yer mi olur?
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik ki, vuruş ve tutuşları bunlardan daha zorluydu. Ülkelerde delikler açmışlardı/beldelerde kaçacak delik aradılar/beldeleri boydan boya dolaştılar. Var mı bir kaçacak yer?
daħı niçe helāk eyledük anlardan ilerü geçmiş bölük anlar ķatıraķdur anlardan ķatı dutmaķdın yaña. pes gezdiler şeḥrlerde hįç var mı ķaçacaķ yir?
Niceleri helāk itdik ki onlar ehl‐i Mekkeden ḳuvvet ciheti‐y‐le çoḳ ḳavī ve şedīdidiler. Onlar her biri ṭolaşup çoḳ māllar cem‘ itdiler. Onlarıñ üzerlerine ḳażā nāzilolunca ḳaçup ṣıġınacaḳ hīç bir mekān ve me’vā buldılar mı?
Biz onlardan (Məkkə müşriklərindən) əvvəl özlərindən daha qüvvətli neçə-neçə nəsilləri məhv etdik. (Onlar: ) “Görəsən, (ölümdən qaçıb) can qurtarmağa bir yer varmı?” (deyərək) ölkə-ölkə gəzib dolaşmışdılar.
And how many a generation We destroyed before them, who were mightier than these in prowess so that they overran the lands! Had they any place of refuge (when the judgment came)?
But how many generations before them did We destroy (for their sins),- stronger in power(4973) than they? Then did they wander through the land: was there any place of escape (for them)?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |