19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 66. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velev ennehum ekâmû-ttevrâte vel-incîle vemâ unzile ileyhim min rabbihim leekelû min fevkihim vemin tahti erculihim(c) minhum ummetun mukteside(tun)(s) vekeśîrun minhum sâe mâ ya’melûn(e)

Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden sana indirilen kitabın hükümlerini tutsalardı tepelerinden ayaklarının altlarından nimetlere nail olurlar, onları yerlerdi. İçlerinde geri ve aşırı olmayan insaf ehli de var, fakat çoğunun yaptığı işler, ne de kötü.

Ve şayet onlar (Yahudi ve Hristiyanlar; bozulmamış) Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur’an’ı) ayakta tutsalardı (ve geçerli kılıp uygulasalardı), elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (gökten ve yerden Allah’ın verdiği sayısız nimetleri) yiyeceklerdi. (Bunların) İçlerinde aşırı olmayan (haksızlık ve ahlâksızlıktan sakınan mutedil) bir ümmet (topluluk da) vardır. (Ama) Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötü ve çirkindir!

Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'ân'a inanıp, doğru dürüst hayatlarına uygulasalardı, kuşkusuz hiçbir yönden yoksulluk görmezlerdi, sürekli nimet içinde olurlardı. Onlardan aşırı gitmeyip orta yolu tutan bir topluluk vardır, ama pek çoğu ne kötü işler yapıyorlar.

Onlar, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat'ın ve İncil'in hükümlerini açıklayarak yerine getirseler, Rablerinden kendilerine indirilenleri, Kur'ân'ı gereğince uygulamış olsalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki nimetlerden bol bol yerlerdi. Onların arasında mûtedil tutkun, yetişmiş, maksada ulaştıran hak yolu tutan, ehl-i tevhid olan bir cemaat da var. Onlardan çoğunun işledikleri ameller ne kadar kötüdür.

bk. Kur’an-ı Kerim, 7/96, 159; 30/41; 35/32-33; 57/27.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni uygulasalardı üstlerinden ve ayaklarının altından (nimetler) yerlerdi. İçlerinde orta yolu tutturan bir topluluk var. Ama çoğunun yapmakta oldukları işler pek kötüdür!

Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

Bir de onlar, Tevrat'a, İncil'e, Rablerinden kendilerine indirilen bütün ilâhî kitaplara inanarak amel edip duraydılar, şüphesiz ki, hem üstlerinden (ağaç meyvalarından) hem de ayaklarının altlarından (hububatlardan= tahıllardan) yiyeceklerdi (bol bol rızıklanacaklardı). İçlerinden bir topluluk mûtedildir. (Hz. Peygambere iman etmişlerdir). Fakat çoğu ne fena işler yapıyorlar!

Eğer onlar, Tevrat, İncil ve Rablerinden kendilerine ineni uygulatsaydı, üstlerinden (meyvelerden) ve altlarından (zirai mahsulâttan) bol bol yiyeceklerdi. Onlardan doğru yolu bulmuş bir toplum var. Fakat çokları da çok kötü işler yapıyorlar.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rabblerinden onlara indirileni doğru dürüst uygulasalardı, elbette hem üstlerinden/gökten hem de ayaklarının altlarından/yerden yerlerdi. Onlardan aşırılığa kaçmayan bir zümre vardır, fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!

Eğer onlar Tevrat ile İncil'i, Tanrıları katından onlara geleni de, elde tutsalardı, yerin göğün nimetini yerlerdi, onlardan bir bölük taşkınlık etmez, çoklarının yaptıkları kötüdür

Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı (Kur'an-ı) dosdoğru uygulasalardı gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir topluluk vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkindir.

Eğer Tevrat’a ve İncil’e ve rablerinin gönderdiği kitâblara tevfîk hareket ide idiler yerdeki ve gökdeki mimetlerden istifâde iderler idi. Bir kısmı sıdk ile hareket idiyorlar. Fakat ekserîsinin a’mâli ne kadar fenâdır.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.*

Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!

Şayet onlar Tevrat’ı, İncil’i ve rableri tarafından onlara indirileni doğru dürüst uygulamış olsalardı göğün ve yerin türlü türlü nimetlerinden yararlanırlardı. İçlerinde aşırılığa kaçmayan bir zümre var; onlardan bir çoğunun yaptıkları işler ise pek kötüdür.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!  

 Dindar olmak ve dini uygulamak, medenî ve iktisadî bakımdan toplumları geri bırakmak şöyle dursun refah ve mutluluğun zirvesine çıkarır. Dini bırakıp... Devamı..

Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.

Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!

eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lâkin çoğu ne kötü işler yapıyorlar

Ve şâyet onlar (yahûdî ve hıristiyanlar, tahrif edilmemiş) Tevrât’ı, İncîl’i ve Rablerinden kendilerine de bildirileni (Kur’ân’ın hükümlerini hakkı ile) uygulasalardı, *hem üstlerindeki hem de ayaklarının altındaki nimetlerden yerlerdi. İçlerinde (peygambere düşmanlıkta) aşırılığa kaçmayan bir zümre de vardır. Fakat onlardan birçoğunun yapmakta oldukları şey ne kötüdür!

* “…hem üstlerindeki hem de ayaklarının altındaki nimetlerden yerlerdi”; Yeraltındaki ve yerüstündeki nimetlerlerden faydalanırlardı manasındadır.... Devamı..

Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabb'lerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı hem üstlerinden hem de ayaklarının altından¹ yiyeceklerdi. İçlerinde muktesid² bir topluluk var. Ve onlardan çoğu da kötü işler yapıyorlar.

1- Her yönden; ağaçlardan ve yerin yetiştirdiklerinden. 2- Orta yol tutan.

Bir de eğer onlar Tevrâtı, İncili ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ânın hükümlerîn) i dosdoğru tutsalar (tatbîk ve icra etseler) di muhakkak ki hem üstlerinden, hem ayaklarının altından yiyeceklerdi. (Her taraflarından Allahın ni'metlerine gark olacaklardı). İçlerinde iktisatçı (mutedil, tarafsız, yahud iktisâd bilgisine vâkıf) bir zümre de vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakda oldukları ise ne kadar kötüdür.

Ve eğer gerçekten onlar, Tevrât'ı, İncîl'i ve Rablerinden kendilerine indirilen(Kur'ân)ı hakkıyla tatbîk etselerdi, mutlaka üstlerinden (yağmurlar ve meyvelerle rızıklandırılırlar) ve ayaklarının altından (yetişen nice mahsûllerden) yerlerdi. İçlerinde(peygambere düşmanlıkta) aşırılığa kaçmayan bir ümmet vardır. Fakat onlardan birçoğu var ki, yapmakta oldukları şey ne kötüdür!

Ve eğer onlar (o malum yahudi ve hıristiyanlar geçmişte; bozulmamış) Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilmiş olanları (bütün vahiyleri) ayakta tutmuş olsalardı, (onlara inanıp hakkıyla uygulasalardı), elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (gökten yağan yağmur sayesinde yetişen mahsullardan ve yeraltı kaynaklarından Allah’ın verdiği sayısız nimetleri) yiyeceklerdi. (Bunların) içlerinde aşırı olmayan (haksızlık ve ahlâksızlıktan sakınan iktisatlı mutedil) bir topluluk (da) vardır. (Ama) onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötü ve çirkindir! *

(*) Dindar olmak ve dini uygulamak, medenî ve iktisadî bakımdan toplumları geri bırakmak şöyle dursun refah ve mutluluğun zirvesine çıkarır. Dini bıra... Devamı..

Onlar Tevrat’ı, İncil’i ve onlara indirilen Rablerinin emirlerini günlük hayatlarında yaşasalardı, onların üstlerinden ve ayaklarının altlarından çıkan yiyecekleri yerlerdi. Onlardan orta yolu takip edenler olduğu gibi, onlardan pek çoğunun yaptığı şeyler de ne kötüdür.

Bir de eğer onlar Tevrat’a, İncil’e, çalaplarından kendilerine bildirilenlere dört elle sarılsalardı, yerin üstündeki, altındaki azıklardan bol bol yiyeceklerdi. Onların arasında kendini bilen bir topluluk da vardır. Ancak bir çoğunun yaptıkları ne çirkindir.

Eğer onlar Tevrat/ı, İncil/i, Rabbileri tarafından kendilerine inzal olunanı [¹] yerine getirselerdi onlar üstlerinden, ayakları altından yerlerdi [²]. Kendileri arasında itidal sahibi [³] ümmet vardır. Çoğu ise ne kötü işler işler.

[1] Kur'an-ı Mübin veya diğer peygamberlere nazil olan kitaplar.[2] Bunların ahkâmını veya oradaki ahd-i İlâhiyi yerine getirselerdi onlara çok bereke... Devamı..

Şayet onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine Rablerinden indirilmiş olanı dosdoğru uygulamış [ekâmû] olsalardı, elbette hem üstlerinden hem de ayakları altında/yerde bulunan sayısız nimetlerden yerlerdi. Gerçi onların içinde orta yolu tutan [muktesidatun] bir topluluk [ummet] var ama onlardan çoğunun yapmakta olduğu şeyler ne kötü!

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimetler) yerlerdi. Onlardan orta yolu tutan (aşırı olmayan) bir zümre vardır ve onlardan çoğunun ise yapmakta oldukları pek de kötüdür!

Evet, eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine gönderilen bu son ilahi vahyi içtenlikle kabullenip hayatın her alanında uygulamış olsalardı, hiçbir yoksulluk görmezlerdi. Onları tepeden tırnağa nîmetlere boğardık; böylece üstlerinden yağan göğün ve ayaklarının altından fışkıran yerin nîmetlerinden yararlanırlar ve yerlerdi. Gerçi içlerinde, aşırılıktan uzak, ölçülü ve dengeli insanlar da yok değil fakat çoğunluğu, o kadar kötü işler yapıyorlar ki!
O hâlde, Müslümanlara büyük bir görev düşüyor:

Onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve onlara rabblerinden indirilmiş şeyleri gereğince uygulasalardı, elbette, üzerlerinden ve ayaklarının altından yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. Onlardan birçoğu ne kötü şeyler işliyorlar!

Eğer onlar, Tevrat, İncil ve Allah tarafından indirilen hükümlerin gereğini yapıp da hayata yansıtmış olsalardı, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında olabilirdi. Onlar içinde ılımlılar da olmakla birlikte çoğunlukla pis işler yapıyorlar...

Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbin tarafından sana gönderilen Kur’an’ı gereğince uygulasalardı; onlara altlarından üstlerinden bolca nimetler verilirdi. Onlardan orta yolu tutan bir topluluk vardır. Ancak onların çoğunun yaptıkları çok kötüdür.

Onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur’an’ı) tam olarak uygulasalardı, şüphesiz ki hem üstlerinden hem de ayaklarının altından (verilen pek çok nimet) yerlerdi. [*] Onlardan aşırılığa kaçmayan bir topluluk vardır; [*] (fakat) çoğunun yaptıkları ne kötüdür!

Bu ifade ile kastedilen şey “yeraltı ve yer üstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı”, yani “nimet içerisinde yüzerlerdi” şeklinde ... Devamı..

Eğer onlar (önce) Tevrât’ı ve İncil’i (sonra da) Rableri tarafından kendilerine indirilen (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki hem de ayaklarının altındaki nîmetlerden¹ yerlerdi. Onların aralarında aşırılığa kaçmayan ılımlı bir grup² olmakla birlikte, onların çoğunun yaptıkları şey, çok kötüdür.

1 Bu ifâde mecâzî olup; “baştan ayağa nîmete gark olurlardı, yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifâde ederek refah içerisinde yaşarlardı” demektir. ... Devamı..

eğer onlar Tevrat’a, İncil’e ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün [vahiy]lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötüdür onların! ⁸⁴

84 “Gökyüzünün ve yerin bütün nimetlerinden yararlanırlardı” ibaresi (lafzen, “üstlerindekinden ve ayaklarının altındakilerden yerlerdi”), hem manevî ... Devamı..

Yine onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran’ı gereğince uygulasalardı nimetler içinde yüzerlerdi.1 İçlerinden itidalli ve ölçülü olan ve söz dinleyen kimseler de vardır2 fakat onların çoğunun yaptıkları ne kötüdür? 15/68, 42/13, 231/32, 3/113-114-11, 325/44

Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine Rableri tarafından indirilenleri uygulamış olsalardı,[⁹⁵⁸] gökten ve yerden gelen tüm nimetlerden yararlanırlardı. Onlardan doğru, âdil bir yol tutturanlar var. Çoğuna gelince: ne berbat şeyler yapıyorlar!

[958] Buradaki uygulama, tahrif edilmemiş Tevrat ve İncil’in hayata geçirilmesidir. Zaten bu kitaplar hayata geçirilmediği için özgünlüklerini kaybetm... Devamı..

Eğer onlar Tevrat ile İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni (onlardaki hüküm ve haberleri, her türlü tahriften uzak tutarak koruyup) uygulamış olsalardı! (Muhammed s.a.s.'in peygamber olduğuna elbet iman ederlerdi. Çünkü onun sıfatı, Tevrat ile İncil’de bildirilmişti) Elbette ki, onları hem üstlerinden (gökten inecek yağmurun bereketinden) hem de altlarından (toprağın ürünlerinden) nimetlere gark ederdik, içlerinde orta yolu tutan (aşırılığa kaçmayan) bir topluluk vardır, ama çoğunun yapmakta olduğu şey, çok çirkin ve kötüdür.

Eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy) lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı orta yolu tutarlar; ancak, yaptıkları ne kötüdür !

Ve eğer onlar Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalar idi elbette hem üstlerinden hem de ayakları altından yiyeceklerdi. Onlardan mutedil bir cemaat vardır. Onlardan birçoğunun yaptıkları ise ne kadar fenadır!

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rab'leri tarafından kendilerine indirilen Kur'ân'ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi. Onlardan mûtedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir. [7, 96; 30, 41; 7, 159; 57, 27; 35, 32-33]

Yukarıdan gelen nimetler ilâhî vahiy, manevî ve ruhanî gıdalar; yerden bitenler ise maddî nimetlerdir.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, muhakkak ki üstlerinde(ki ağaçların meyvelerinde)n ve ayaklarının altın(daki ürünler)den yerlerdi. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir ümmet var, ama onlardan çoğu, ne kötü işler yapıyorlar?

Eğer onlar Tevrât ve İncîl'in ve rableri tarafından onlara indirilen kitâbların ahkâmını yerine getirselerdi üstlerinden ve ayaklarının altından ekl iderlerdi (ni'met gökden yağar ve yerden biterdi) Onlardan bir ümmet-i mukteside (îmân iden bir takım) vardır. Ve çokları ise fenâ şeyler işlerler.

Eğer onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni[*] uygulasalardı, üstlerinden ve altlarından nimetlere boğulurlardı. Aralarında dengeli davranan bir toplum(ümmet) vardır ama onlardan çoğunun davranışı ne kötüdür!

[*] Sahiplerinden kendilerine indirilen, 68. ayette bildirildiğine göre Kur'an-ı Kerim'dir.

Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur'an'ı gereğince uygulasalardı üzerlerindeki ve altlarındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır, fakat onların çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.

Eğer onlar Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir.

Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbette ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!

daħı eger bayıķ anlar dururalar-ıdı tevrįt’i daħı anı kim indürinildi anlaruñ yaña [59a] çalabılarından yiyeler-idi üstünlerinden daħı ayaķları altından. ya'nį yuķarudan yaġmur yaġadı aşaġıdan ot bitdi. bir nicesi anlaruñ bir bölükdür orta dutıcılar daħı çoķı anlardan ne yavuz oldı ol kim işlerler!

Daḫı eger anlar durġursalardı Tevrātı, İncīli daḫı ya‘nī içindeki buyruḳlarıdutsalardı, daḫı durġursalar özlerine inen buyruḳları Çalaplarından, yiye‐lerdi dürlü ni‘metleri başları üstinden ve ayaḳları altından. Anlaruñ ba‘żısı isrāf eylemez. Līkin çoḳ kişi anlardan ne ḳatı yaman işlerler.

Əgər onlar Tövrata, İncilə və Rəbbi tərəfindən özlərinə nazil edilənə (ilahi kitabların sonuncusu olan Qur’ana) düzgün əməl etsəydilər, onlar həm (başları) üstündə, həm də ayaqları altında olanlardan (göylərin və yerin ne’mətlərindən) yeyərdilər. Onlar arasında mö’tədil (islam dininə qarşı heç bir ədavət bəsləməyib onun müqəddəsliyini e’tiraf edən) bir camaat vardır. Lakin onların çoxusunun gördüyü işlər necə də pisdir!

If they had observed the Torah and the Gospel and that which was revealed unto them from their Lord, they would surely have been nourished from above them and from beneath their feet. Among them there are people who are moderate, but many of them are of evil conduct.

If only they had stood fast by the Law, the Gospel, and all the revelation that was sent to them from their Lord, they would have enjoyed happiness from every side.(776) There is from among them a party on the right course: but many of them follow a course that is evil.

776 The literal translation of the two lines would be: "They would have eaten from above them and from below their feet." To eat (akala) is a very com... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.