Velev enne ehle-lkitâbi âmenû vettekav lekeffernâ ‘anhum seyyi-âtihim veleedḣalnâhum cennâti-nna’îm(i)
Kitap ehli olanlar inansalardı, çekinselerdi elbette kötülüklerini örterdik ve elbette onları da nimeti bol cennetlere sokardık.
Şayet Kitap Ehli (gerçekten) iman edip (haksızlık ve ahlâksızlıktan) sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örtüp saklar ve onları ’nimetlerle donatılmış’ cennetlere sokardık. (Ama onların çoğu Hakkı ve hayrı terk, günahı ve sapkınlığı tercih etmişlerdir.)
Bize de kitap verildi diyenler, eğer iman edip yollarını Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışsalardı, onların kötülüklerini siler ve onları nimet cennetlerine sokardık.
Keşke ehl-i kitap iman edip, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışsa, günahlardan arınıp, azaptan, sağlıklarının bozulmasından, hastalıklardan korunsa, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davransa, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olsa, takvâ esaslarını benimsese, biz onların kusurlarını siler, bağışlar, onları nimetleri bol cennetlere koyardık.
Eğer kitap ehli iman edip sakınsalardı, onların kötülüklerini örter ve kendilerini nimetleri bol (Na'im) cennetlere sokardık.
Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık.
Eğer ehl-i kitab (Hz. Muhammed Aleyhisselâma ve Kur'an'a) imân etseler ve Allah'dan korkarak fenalıklardan sakınsalardı, muhakkak onların günahlarını örter ve elbette kendilerini NAÎM (nimeti bol) cennetlere koyardık.
Eğer ehl-i kitap, inanıp kendilerini kötülüklerden korusalardı, onların eski günahlarını siler, onları nimet cennetlerine sokardık.
Eğer kitap ehli iman edip kötülüklerden sakınsalardı, elbette kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine koyardık.
Kitaplı bulunanlar, inanarak sakınmış olsalardı, örterdik onların kötülüklerin, nimetli olan cennetlere koyardık
Eğer ehl-i kitâb îmân idüb Allâh’dan korkmuş olsa idiler ânların seyyiâtını ’afv ider ve ânları cennet-i na’îmeye idhâl ider idik.
Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık.
Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.
Şayet Ehl-i kitap iman edip günahtan sakınma çabası göstermiş olsalardı, kuşkusuz biz de kötülüklerini yüzlerine vurmaz ve onları nimeti bol cennetlere koyardık.
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Kitap halkı inanıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik.
Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık.
Eğer ehli kitab iyman etselerdi Allah'tan korksalardı şübhesiz kabuhatlerini kefaretler ve kendilerini na'ım cennetlerine koyardık
Eğer ehl-i kitap, îmân edip de günahlardan sakınsalardı, biz de şüphesiz onların (geçmiş günahlarını affederek) hatalarını örter (ve böylece) onları, naîm cennetlerine yerleştirirdik.
Eğer Kitap Ehli de inanıp takva sahibi olsaydı, kötülüklerini örter, nimet dolu Cennetlere koyardık.
Eğer ehl-i kitâb îman edip de (fesadcılıkdan, bozğunculukdan) sakınalardı onların kötülüklerini her halde örter ve onları her halde ni'meti bol cennetlere sokardık.
Bununla birlikte gerçekten ehl-i kitab, îmân edip (günahlardan) sakınsalardı, mutlaka kötülüklerini kendilerinden örterdik ve elbette onları Naîm Cennetlerine koyardık.
Eğer Kitap Ehli de (Kur’an’a ve son elçi Muhammed’e) inanmış ve (bütün kötü işlerden) sakınmış olsayadılar, Biz onların günahlarını örter ve kendilerini nimetlerle dolu cennetlere yerleştirirdik.
Eğer kitap ehli, iman edip Allah’dan korunsalardı, onların hatalarını örter ve onları nimetlerin bol olduğu cennetlere koyardık.
Eğer kendilerine Kitap verilenler inanmış, sakınmış olsalardı, Biz de onların kötülüklerini ne olursa olsun örterdik, onları dirlikli cennetlere sokardık.
Ehl-i Kitap iman edip sakınsalardı elbette kötülüklerini örter, kendilerini nimeti bol Cennetlere sokardık.
Eğer Kitap ehli inanıp ve sorumluluk bilincine sahip olsalardı, elbette Biz onların kötülüklerini örter ve onları nimet cennetlerine sokardık.
Şayet kitab ehli iman edip sakınsalardı, muhakkak kötülüklerini örter ve onları nimet dolu cennetlere koyardık.
Şâyet Kitap Ehli diye bilinen Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah’a ve bütün elçilerine gereğince iman etmiş ve azgınlıktan, isyankârlıktan sakınıp korunmuş olsalardı, şu ana kadar işledikleri bütün günahlarını bağışlar ve kendilerini nîmet dolu cennet bahçelerine yerleştirirdik.
Şayet Kitap ehli, inansalardı ve sakınıp korunsalardı, elbette kötülüklerini örterdik; onları Naîm / Nimeti Bol cennetlere girdirirdik.
Eğer ehlikitap inanıp da geleceklerini sağlama alsalardı, suçlarını görmezden gelebilir, onları da güzelim bahçelerde ağırlayabilirdik.
Yahudiler ve Hristiyanlar iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı; muhakkak önceden yaptıkları kötülüklerin üstünü örterdik! Sonra onları Naim cennetlerine yerleştirirdik!
Kitap ehli iman edip [takvâ]lı (duyarlı) olsalardı, [*] elbette onların (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere koyardık.
Eğer Kitâb-ı Mukaddes’in izleyicileri [gerçek] inanca ve Allah’a karşı sorumluluk bilincine ulaşmış olsalardı, Biz gerçekten onların [geçmiş] kötülüklerini siler ve onları nimet bahçelerine sokardık;
Kitap ehli; inanıp güvenseler ve sorumlu davransalardı, onların günahlarını silip affeder ve onları nimetlerle dolu cennetlere koyardık. 2/62, 3/113-114-115, 22/17
Eğer önceki vahyin mensupları iman etmiş ve sorumluluk bilinciyle hareket etmiş olsalardı, kesinlikle onların kötülüklerini örter ve kendilerini sonsuz nimetler diyarı cennetlere koyardık.
Eğer kitap ehli de iman edip, (kötülüklerden) sakınmış olsalardı, biz onların elbette (geçmiş) günahlarını bağışlar, onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.
Ve eğer ehl-i kitap imân etseler ve ittikada bulunsalar idi, elbette Biz onların günahlarını setreder ve elbette onları nîmetleri bol cennetlere girdirirdik.
Eğer Ehl-i kitap iman etse ve fesatçılıktan ve diğer fenalıklardan sakınsalardı, elbette Biz onların kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine yerleştirirdik.
Eğer Kitap ehli inanıp (Allah'ın azabından) korunsalardı, onların kötülüklerinden geçerdik ve onları ni'meti bol cennetlere sokardık.
Eğer Ehl-i Kitâb îmân idüb ittikâ iyleselerdi elbette onların günâhlarını bağışlar ve kendilerini ni'metleri bol cennetlere idhâl iderdik.
Kitap ehli; iman edip, Allah'tan korksalardı, kötülüklerini örter ve onları nimet cennetlerine koyardık.
Eğer Kitap Ehli de iman etmiş ve sakınmış olsa idi, Biz onların günahlarını örter ve kendilerini nimetlerle dolu Cennetlere yerleştirirdik.
Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık.
daħı eger bayıķ kitāb ehli įmān getüreler-idi daħı śaķınalar-ıdı 'afv eyleyedük anlardan yavuz işilerini daħı givüredük anları ni'met uçmaķlarına.
Daḫı eger kitāb ehli īmān getürselerdi, Tañrı Ta‘ālādan ḳorḳsalardı gide‐rürdük üstlerinden günāhlarını. Daḫı givürürdük anları ni‘metleri çoḳ tāzeuçmaḳlara.
Əgər kitab əhli (Muhəmməd peyğəmbərə və Qur’ana) iman gətirsə və Allahdan qorxaraq pis əməllərdən çəkinsə, Biz, sözsüz ki, onların günahlarının üstünü örtər və özlərini də (ne’məti bol olan) Nəim cənnətlərinə daxil edərik.
If only the People of the Scripture would believe and ward off (evil), surely We should remit their sins from them and surely We should bring them into Gardens of Delight.
If only the People of the Book had believed and been righteous, We should indeed have blotted out their iniquities and admitted them to gardens of bliss.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |