İnnemâ veliyyukumu(A)llâhu verasûluhu velleżîne âmenû-lleżîne yukîmûne-ssalâte veyu/tûne-zzekâte vehum râki’ûn(e)
Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah'tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rüku ederken zekat verenlerdir.
(Ey mü’minler!) Sizin (gerçek) veliniz (sahibiniz ve destekçiniz) ancak Allah’tır, O’nun elçisidir, (ve yine) rükû ediciler (İslam nizamına boyun eğiciler) olarak namazı dosdoğru yerine getiren ve zekâtı veren mü’minlerdir.
Unutmayın ki, sizin dost ve yardımcınız sadece Allah, elçisi ve iman edenlerdir. O iman edenler ki, namazlarında devamlı ve dikkatlidirler, arındırıcı mali yükümlülükleri olan zekâtı da verirler ve Allah'ın karşısında da boyun eğerler.
Sizin veliniz, dostunuz, koruyucunuz, emrinde olduğunuz otorite yalnız Allah'tır, Rasulüdür, iman edenlerdir. Onlar namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılanlar, Hakka ve tevhide yönelenler cemaatle namaza muntazam devam edenler, saygıyla Allah'ın emirlerine itaat edenler, İslâmî faaliyetlere-kamu hizmetine katılıp, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenlerdir.
Sizin dostunuz ancak Allah, Peygamberi ve namaz kılan, zekat veren, rüku eden mü'minlerdir.
Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir.
Sizin veliniz ve yardımcınız ancak Allah'la onun peygamberidir; bir de iman edenlerdir ki, onlar, Allah'ın emirlerine boyun eğerek namaza devam ederler ve zekât verirler.
Dost ve sahibiniz, ancak ve ancak, Allah ve Allah elçisi ile; isteyerek, itaat ederek iman edip namaz kılan ve zekât verenlerdir.
Sizin dostunuz, ancak Allah'tır, peygamberdir ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılıp zekâtı veren, iman edenlerdir.
Ancak, sizin dostunuz, Allahla peygamberi, inanlı olanlarla namaz kılanlar, zekât verenler, rükû edenlerdir
(Ey inananlar!) Sizin gerçek dostunuz ve yardımcınız ancak Allah'tır ve O'nun Resulüdür, bir de Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı ikame eden ve zekâtı veren mü'minlerdir.
Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden müminlerdir.
Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.
Sizin velîniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir.
Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.
Gerçek dostlarınız, ALLAH, elçisi ve namazı gözetip alçak gönüllü olarak zekatı veren müminlerdir.
Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.
Sizin veliniz evvel Allah, sonra Resulü, sonra o iyman etmiş olanlardır ki namaza devam ederler ve rükû' halinde zekât verirler
(Ey mü’minler!) Sizin gerçek dost ve yardımcınız ancak Allah ve O’nun Resûlü’dür; bir de (Allah’ın emirlerine) boyun eğerek namazı dosdoğru kılan ve zekât veren mü’minlerdir.
Sizin veliniz¹; ancak Allah, O'nun Resûlü ve “salatı ikame edip rukû halinde zekât veren”² mü'minlerdir.
Sizin yâriniz ancak Allahdır, Onun peygamberidir, Allahın emîrlerine boyun eğici olarak namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren o mü minlerdir.
Sizin dostunuz ancak Allah'dır, O'nun Resûlüdür ve (Allah'ın emrine) boyun eğen kimseler olarak namazı hakkıyla edâ eden ve zekâtı veren mü'minlerdir.
Sizin veliniz (işlerinizi kendisine havale edeceğiniz vekil ve yardımcınız) ancak Allah’tır. Ve O’nun (mesajlarını tebliğ eden) elçisidir ve (Allah’a ve elçisine) iman etmiş olanlardır. Onlar (o iman etmiş olanlar) ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek (maddi ve manevi bir arınma ibadeti olan) namazı kılar, (yoksul, fakir, yetim, işsiz ve toplumun muhtaç kesimine) zekâtı verirler.*
Sizin, yardımına sığınacağınız (veli) Allah, onun elçisi ve namazı kılan, zekâtı veren ve saygıyla Allah’ın önünde eğilip iman edenlerdir.
Gerçekten sizin yardımcınız yalnız Allah’tır, Onun elçileridir, bir de inanan kimselerdir ki namaz kılarlar, zekat verirler.
Sizin dostunuz [veliyyukum] ancak Allah, elçisi, namazlarını dosdoğru kılanlar, zekâtlarını tam verenler ve rükû edenlerdir.
Sizin veliniz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılıp rükû halinde zekât (sadaka) veren müminlerdir.
Sizin yardımcınız, koruyucunuz ve gerçek dostunuz kâfirler ve münâfıklar değil;ancak Allah’tır, O’nun Elçisidir ve tam bir teslimiyetleO’na boyun eğerek namazlarını kılan, zekâtlarını veren müminlerdir!
Doğrusu sizin veliyyniz Allah’tır, O’nun rasûlüdür; Namaz’ı kılan, Zekât’ı veren ve rukü’ etmekte olan inanmış kimselerdir.
Sizin biricik dostunuz Allah’tır, sonra onun resulü, sonra namazı huşu ile kılıp zekatını veren müminlerdir.
Ey Müminler! Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Allah’ın Resulüdür ve Allah’ın yasalarına boyun eğerek Salât-ı ikame eden, Zekât-ı dosdoğru verip varlıklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşan Müminlerdir.
Unutmayın ki sizin yardımcılarınız sadece Allah ve Elçi’si ve imana erenler olacaktır; (yani) namazlarında devamlı ve dikkatli olanlar, arındırıcı [malî] yükümlülüklerini yerine getirenler ve [Allah’ın karşısında] boyun eğenler:
Sizin gerçek veliniz/dostunuz Allah, O’nun elçisi, namaz kılan, zekât veren ve O’nun emirlerine boyun eğen müminlerdir. 8/72, 9/71
Sizin dostunuz yalnız Allah, O'nun Peygamberi ve Allah'ın emirlerine boyun eğen, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren müminlerdir.
Sizin veliniz, ancak Allah, Elçisi ve namazlarını kılan, zekâtların veren, rükû’a varan mü’minlerdir.
Sizin velîniz ancak Allah Teâlâ'dır. Ve O'nun peygamberidir ve imân etmiş olanlardır. O imân edenler ki, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar rükua varanlardır.
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, O'nun Resulüdür ve Allah'a tam boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.
Sizin veliniz, ancak Allah, Elçisi ve namazlarını kılan, zekatlarını veren, rüku'a varan mü'minlerdir.
Sizin dostunuz ve velîniz Allâh ve rasûli ve mü'minlerdir ki onlar namâzlarını edâ ve rükû'da oldukları halde zekâtlarını (sadakalarını) i'tâ iderler. [²]
Sizin yakın dostunuz (veliniz) sadece Allah ve Elçisidir; bir de namazını tam kılan ve saygıyla zekatını veren müminlerdir.
Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Peygamberi, namaz kılan, boyun eğerek zekat veren müminlerdir.
Sizin veliniz ancak Allah'tır, Resulüdür, bir de namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, Allah huzurunda eğilen mü'minlerdir.
Sizin gönül dostunuz Allah'tır, O'nun resulüdür, bir de rükû eder bir halde namazı/duayı yerine getirip, zekâtı vererek iman edenlerdir.
degül dostuñuz yā arķa viriciñüz illā Tañrı daħı yalavacı daħı anlar kim įmān getürdiler anlar kim durudurlar namāzı daħı virürler zekātı daħı anlar ruķū' eylerler.
Sizüñ dostuñuz Tañrıdur, daḫı peyġamberi, daḫı mü’minlerdür. Namāzıdurġururlar ve zekātı virürler rükū‘da‐y‐iken.
Sizin haminiz ancaq Allah, Onun Peyğəmbəri və iman gətirənlərdir. O kəslər ki, (Allaha) namaz qılır və rükuda olduqları halda zəkat verirlər.
Your friend can be only Allah; and His messenger and those who believe, who establish worship and pay the poor due, and bow down (in prayer).
Your (real) friends are (no less than) Allah, His Messenger, and the (fellowship of) believers,- those who establish regular prayers and regular charity, and they bow down humbly (in worship).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |