Feterâ-lleżîne fî kulûbihim meradun yusâri’ûne fîhim yekûlûne naḣşâ en tusîbenâ dâ-ira(tun)(c) fe’asa(A)llâhu en ye/tiye bilfethi ev emrin min ‘indihi feyusbihû ‘alâ mâ eserrû fî enfusihim nâdimîn(e)
Yüreklerinde bir hastalık olanları ve bir felakete uğramamızdan korkuyoruz, diyerek onların içine katılan, onlara koşanları görürsün. Fakat belki de Allah bir fetih verir, yahut kendi katından bir iş çıkarır meydana da onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı nadim oluverirler.
(Bu İlahi ikazlarımıza rağmen) Kalbinde maraz bulunan (şuursuz Müslüman)ları görürsün ki, hâlâ (Yahudi ve Hristiyanlarla ve onlara ait bâtıl kural ve kurumlarla dostluk hususunda) onların arasına koşuşturup yarışırlar (kâfirlere yaranmaya çalışırlar ve bu münafıklıklarına bahane olarak da); "Aleyhimize gelişen ve değişen zaman içinde, başımıza bir felaket gelmesinden (ve Müslümanların mağlup olmasından) korkuyoruz. (Bari hiç değilse, Yahudi ve Hristiyanların yardımını kaçırmayalım, diye düşünüyoruz)" diyerek (sahte mazeretlere sığınırlar). Fakat pek yakında Allah (Müslümanlara) umulmadık bir zaferi veya Kendi katından mutlu bir emri (ve haberi) gönderecek de (o münafıklar) kendi içlerinde gizledikleri (şeytani heves ve hesaplarına) bin pişman (ve perişan) olacaklardır.
Kalplerinde inkâr hastalığı bulunan münafıkların, Yahudi ve Hıristiyanlara yardım etmekte yarıştıklarını ve başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz diyerek onlar tarafını tuttuklarını görürsün. Ama Allah mü'minler için büyük bir başarı takdir ettiğinde veya kendi katından münafıklar için bir işi gerçekleştirdiğinde, o iki yüzlüler kendi içlerinde gizledikleri düşüncelerden dolayı vicdan azabı duymaya başlarlar.
Kalpleri kararmış, akıllarından zoru olanların, hasta ruhluların:
"Başımıza bir felâket gelmesinden içimiz titreyerek korkuyoruz" diyerek, Yahudilerin arasında koşuşturduklarını görürsün. Umulur ki, Allah bir fetih veya kendi katındaki planlardan birini gerçekleştirir de, onlar, içlerinde gizledikleri nifaktan dolayı pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık (nifak) olanların "başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların aralarına koşuştuklarını görürsün. Ancak olur ki Allah fetih nasib eder yahut kendi katından bir emir gönderir de onlar kalplerinde gizlediklerine pişman olurlar.
İşte kalplerinde hastalık olanları: 'Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz' diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya katından bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır.
Onun için kablerinde nifak hastalığı olanları görürsün ki, kâfirlerle dostluk yapmak hususunda yarışırlar. Korkarız bir zaman inkılâbı ile İslâm mağlûp olur, derler. Fakat yakındır ki, Allah, müslümanlara zaferi veya kendi katından bir emri (münafıkların açığa vurulması emrini) getirir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık olanları (münafıkları) görürsün, kâfirlere (Mekke müşriklerine) yardım etmekte yarışıyorlar. “Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz” diyorlar. Fakat yakın bir zamanda Allah fetih nasip eder veya kendi katından (münafıklar ile ilgili) bir emir verirse, içlerinde gizlediklerinden dolayı pişman olanlardan olurlar.
Kalplerinde hastalık bulunanların, “Bir felâket gelmesinden korkuyoruz” diyerek, onların arasına koştuklarını görürsün. Belki Allah, fetih ya da kendi katından bir iş getirir de onlar, içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Yürekleri hasta olan kimselerin, onlara koşuşarak: «Başımıza bir dert gelmesinden korkuyoruz» dediklerini görürsün, olabilir ki Allah ya bir fetih verir, ya da kendi katından bir iş yapar da, onlar gizledikleri şeyden pişman olurlar
(Bu ilahi uyarıya rağmen) kalplerinde (şüphe ve korku gibi) hastalık bulunan (münafık)ların: “Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz” diyerek (inkârcılara şirin gözükmek için) onların arasında dolanıp durduklarını görürsün. Ancak Allah, (kendisine güvenen mü'minlere) zafer ihsan edecek ya da kendi tarafından (münafıkların maskelerini düşürme gibi) bir başka durum ortaya çıkaracaktır. İşte o zaman onlar içlerinde gizledikleri (şüphe ve korku) için büyük bir pişmanlık duyacaklardır.
Sen kalbleri marîz olanları göreceksin! Kâfirlere koşarlar ve "Korkuyoruz belki müslimler tâli’in sadmelerine uğrarız" dirler. Ne biliyorlar belki Allâh ânlara fetih nasîb ider. Yâhud ânlara öyle evâmir virir ki yapdıklarına nâdim olurlar.
Kalblerinde hastalık olanların, "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koştuğunu görürsün. Olur ki Allah bir zafer verir veya katından bir emir getirir de kalblerinde gizlediklerine içleri yananlara dönerler.
İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların dostluklarını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Belki de Allah müminlere katından bir fetih veya başka bir başarı getirir de onlar içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.
Kalblerinde hastalık bulunanların: «Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz» diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır.
Kalplerinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz," diyerek onların arasında dolanıp durduklarını göreceksin. Olur ki ALLAH , zaferi veya kendi tarafından bir emri getirir de, içlerinde gizledikleri düşüncelerinden dolayı pişman olurlar.
Kalblerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Onun için yüreklerinde nifak ılleti olanları görürsün ki onların içine koşar dururlar ne yapalım tersine bir devrin başımıza dönmesinden korkuyoruz derler, me'mul ki Allah yakında o fethi vey anezdi İlâhîsinden bir emir ihsan ediverir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar
Kalplerinde (nifak gibi büyük bir manevi) hastalık bulunan (munâfık) ların, “Başımıza bir felaket/kötülük gelmesinden korkuyoruz” diyerek (dost olmak için) o (küfre sapa) nların aralarında koşuştuklarını görürsün. (Şüphesiz) Allah, (peygamberine) bir fetih ihsan eder yahut nezdinden (ilâhî) bir emir gönderir de o zaman onlar (munâfıklar), içlerinde gizledikleri şeyler yüzünden pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık bulunanların, “Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz.” diyerek, onların aralarında koşuştuklarını görürsün. Olur ki, Allah bir fetih veya kendi katından bir emir getirir ve böylece onlar içlerinde gizledikleri şeyden pişman olurlar!
İşte kalblerinde bir (nifak) maraz (ı) bulunan kimselerin «Felâketin bize (dönüb) çarpmasından korkuyoruz» diyerek aralarında koşuşduklarını görüyorsun. Belki Allah feth (-ü zafer) veya kendi katından bir emir getirecek de onlar, yüreklerinde gizledikleri şey'e karşı peşiman kimseler olacaklardır.
Şimdi kalblerinde bir hastalık (bir nifak) bulunanların: “Bize bir belâ gelmesinden korkuyoruz!” diyerek, (kâfirleri dost edinmek için) onların arasında koşuştuklarını görürsün. Fakat, umulur ki Allah, (peygamberine) zafer veya (münâfıklar hakkında)katından bir emir getirir de (onlar) içlerinde gizlediklerine pişmân olan kimseler olurlar.
Kalblerinde (akıl merkezi olan beyinlerinde manevi) hastalık (inkâr ve nifak) bulunan (münafık)ların, onlara (o saldırgan Yahudi ve Hıristiyanlara) yardım etmekte yarıştıklarını ve başımıza bir felaket (musibet) gelmesinden korkuyoruz diyerek onlar tarafını tuttuklarını görürsün. Ama Allah mü’minler için büyük bir başarı takdir ettiğinde veya kendi katından bir emri (münafıkların açığa vurulması emrini) getirir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık olanların, onlarla işbirliği içine girmek için koşuştuklarını görürsün ve bu koşuşturmaya mazeret olarak da “Başımıza şanssız bir işin gelmesinden korkuyoruz” derler. Allah’ın onların başına, yurtlarını kaybetmeleri veya katından bir azap vermesi umulur. Sonra, kalplerinde gizledikleri kötü düşüncelerden dolayı da, pişman olurlar.
Onun için görürsün, o içi bozuk olanlar onlara doğru seğirtirler: "Bize bir kötülük gelmesinden korkuyoruz" derler. Belki Allah yengi kazandırır, ya da kendiliğinden durumu değiştirir de, onlar içlerinde gizleyip durduklarından dolayı pişman olurlar.
Kalplerinde münafıklık hastalık bulunan kimselerin «bizleri çepçevre bir felâket kaplamasından [¹] korkarız» diyerek onları dost tutma hususunda koşuştuklarını görürsün. Olabilir ki [²] Allah fetih ve zafer verir veya kendi nezdinden bir emir [³] getirir de onlar kalplerinde gizledikleri şeye pişman olurlar.
(Ey Peygamber!) kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir musibet gelmesinden korkuyoruz” diyerek, onların arasında (dostluk kurmak için) koşturanları görüyorsun. Ola ki Allah bir zafer [feth] verir veyahut katından bir emir/iş gönderir de onlar içlerinde gizledikleri şeylere pişmanlık duyarlar.
Kalplerinde hastalık olanların, “Bize bir felaket (yenilgi) gelmesinden korkuyoruz” diyerek (veli edinmek için) onlara (Yahudi ve Hıristiyanlara) doğru koşuştuğunu görürsün. Oysa umulur ki Allah, bir fetih ya da katından bir emir getirir de böylece onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık olan şu münâfıkların, “Kâfirlerin günün birinde gâlip gelmeyeceği ne malum? İyisi mi, biz şimdiden tedbirimizi alalım, zira başımıza bir belâ gelmesinden korkuyoruz!” diyerek kâfirlere şirin gözükmek için çırpındıklarını, hep onlara yöneldiklerini görürsün.
Fakat yakında Allah, kâfirleri hezimete uğratarak size vaadettiği zaferi nasip edecek, yâhut katından bir buyruk göndererek münâfıkların bütün plânlarını suya düşürecektir; işte o zaman, yüreklerinde Allah’a ve müminlere karşı çirkin düşünceler besledikleri ve kâfirleri kendilerine dost ve yardımcı edindikleri için büyük bir pişmanlık duyacaklardır!
Kalblerinde hastalık olanları görüyorsun ki:
“Bize ters bir devranın / devrin gelmesinden çekiniyoruz” diyorlar; onların içine koşuşuyorlar. Umulur ki Allah, kendi katından bir emr (yetki) veya Feth verir. Nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Resulüm! Bazı dengesizlerin Yahudilere varıp “ Başımıza bir iş gelmesinden korkuyoruz “ dediklerini pekâlâ sen de görüyorsun. Bu gibiler, Allah’ın izniyle Müslümanların zafer kazanması ya da bir iyiliğe ermesi halinde, içlerinde besledikleri kötü emellerinden dolayı pek nadim olacaklar.
Kalplerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz." diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün! Allah inanan Müminlere bir fetih veya katından bir emir getirirse; kalplerinde hastalık bulunanlar içlerinde gizledikleri şeye pişman olurlar. Onların içlerinde gizlediği şey; imandan çok inkâra yakın olmaları, Allah’a güvenlerini kaybetmeleri, bir tehlike görünce güçlülerin yanında olmaları, anında Mümin kardeşlerini satmalarıdır. Böyleleri Allah’tan çok güce taparlar. Bilmiyorlar mı? Her şeyden güçlü olan Allah’tır.
Kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir zafer veya katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır.
Kalplerinde hastalık bulunan (münâfık)ların ise: “Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların arasında koşuştuklarını görürsün.¹ Umulur ki Allah, yakında size bir fetih nasip eder ya da kendi katından (beklenmedik) bir gelişme gösterir de onlar, gönüllerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.²
Ve kalplerinde hastalık olanların, [kendi kendilerine] “Şansımızın kötü gitmesinden korkuyoruz!” diyerek onların işine yarayan bir tavır sergilemekte yarıştıklarını ⁷⁴ görebilirsin. A-ma Allah, [müminler için] büyük bir başarı takdir ettiğinde yahut kendi planının ⁷⁵ [başka] bir tezahürünü gerçekleştirdiğinde o [kararsız]lar, kendi içlerinde gizlice barındırdıkları düşüncelerden dolayı vicdan azabı duymaya başlarlar.
Kalplerinde hastalık olanların: “İşlerin ters gidip, başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların çıkarları için koşuşturduklarını görürsün. Belki Allah, bir zafer verir veya katından bir talimat gelirse, içlerinde gizlediklerinden dolayı vicdan azabı çekmeye başlarlar. 3/7, 3/28, 24/50
Kalplerinde hastalık bulunanların, “İşlerin ters gidip başımıza bir şey gelmesinden korkarız” diyerek, o (düşma)nlarla işbirliği yapmak için koşuşturduklarını görürsün.[⁹⁴⁷] Belki Allah bir zafer verir ya da O’nun katından bir talimat gelir de, içlerinde sakladıkları düşüncelerden dolayı vicdan azabı çekmeye başlarlar.
(Ey Muhammed) Kalplerinde (nifak) hastalık olanların: "(Eğer biz müslümanların tarafını tutmuş görünürsek) Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz!" diyerek onların aralarında koşuştuklarını (birbirlerini teşvik ettiklerini) görürsün. (Sizin yenilgiye uğrayacağınızı sanırlar) Umulur ki, Allah (size) bir fetih nasib eder veya katından bir emir (o düşmanların kahrına sebeb olan bir olay) vücuda getirirde, o zaman onlar, (o münafıklar) kalblerinde gizledikleri şeyden (küfürden, nifaktan ve müslümanların üstün geleceğine ait kuşkudan) dolayı pişman olurlar!
Kalblerinde hastalık bulunanların: "Bize bir felâket gelmesinden korkuyoruz!" diyerek onların arasına koştuklarını görürsün. Belki Allâh fetih ya da kendi katından bir iş getirir de onlar, içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
İmdi kalblerinde bir maraz olan kimseleri görürsün ki, onların içinde koşar dururlar, «Bize bir felaket isabet etmesinden korkarız,» derler. Artık umulur ki, Allah Teâlâ bir feth veya nezd-i ilâhiyesinden bir emir vücuda getirir de, onlar kendi nefislerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.
Kalbinde nifak hastalığı olanların, içlerinden: “Ne olur ne olmaz, başımıza bir felâket gelebilir, şimdiki durumumuz değişebilir, onun için biz tedbirimizi alalım. ” diyerek, kâfirlerle dost olmak için onların yanına girip çıktıklarını görürsün. Umulur ki Allah yakında bir zafer ihsan eder veya Kendi tarafından peygamberi vasıtasıyla münafıkların maskelerini düşürme gibi bir başka durum ortaya çıkar da, Onlar içlerinde gizledikleri bu nifaktan dolayı pişman olurlar.
Kalblerinde hastalık bulunanların: "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz!" diyerek onların arasına koştuklarını görürsün. Belki Allah fetih ya da kendi katından bir iş getirir de onlar, içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Kalblerinde hastalık (münâfıklık) olanları görir misin ki onların (Yehûd ve Nasârâ'nın) dostluğuna koşarlar ve "Devrân dönerek onların gâlib olmalarından korkarız" dirler. Me'mûldur ki Allâh Te'âlâ size fetih ve nusret vire veyâhud taraf-ı ilâhiyesinden bir emir gele de onlar nefislerinde gizledikleri şeyden (nifâkdan) dolayı nâdim ve pişmân olalar. [¹]
Kalplerinde hastalık olanların, onların arasında koşuştuğunu görürsün; “Çepeçevre kuşatılmaktan korkuyoruz” derler. Bakarsın Allah, hastalıklarını açığa çıkarır veya katından bir iş meydana getirir de içlerinde gizledikleri şeylerden dolayı pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık olanların:-Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz, diyerek onlara koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih verir veya katından bir emir getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
Kalplerinde hastalık bulunanların, “Başımıza bir felâket gelmesinden korkuyoruz” diyerek(19) onların arasına koşuştuklarını görürsün. Fakat bakarsın, Allah size bir fetih nasip eder veya kendi katından bir iş ortaya çıkarır da onlar gönüllerinde sakladıkları şey için pişman oluverirler.
Kalplerinde hastalık olanların, "Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz." diyerek onların içine daldıklarını görürsün. Olabilir ki Allah, bir fetih yahut katından bir buyruk getirir de bunu yapanlar, benliklerinde sakladıkları şeye pişmanlık duyar hale gelirler.
pes göreseñ anları kim göñüllerindedür. śayrulıķ ya'nį münāfıķlıķ iverler anlaruñ ḥaķķında eydürler “ķorķaruz ire bize rūzigār dönmek” pes ola kim Tañrı getüre açmaġı ya'nį mekke fethi yā bir iş ķatından pes olalar anuñ üzere kim gizlediler nefsleri içinde peşimenler.
Görürsin ol kişileri ki yüreklerinde münāfıḳlıḳ vardur, tizledürler anlara,[anlar] bile dost olurlar, eydürler ki ḳorḳar‐biz ki bize bir muṣībet yitişseola ki Tañrı Ta‘ālā nuṣret vire, Müselmānlıḳ ġālib ola, yā bir iş ola Tañrı Ta‘ālābuyruġı‐y‐la. Pes olur gizlü fikr eyledüklerine nefslerindepeşīmānlar.
Ona görə də qəlblərində mərəz (nifaq xəstəliyi) olanları onların (yəhudi və xaçpərəstlərin) içində vurnuxan və: “Bizə bir fəlakət üz verməsindən (islamın məğlubiyyətindən) qorxuruq”, - deyən görərsən. Amma, ola bilsin ki, Allah (mö’minlərə) bir zəfər gətirsin və Öz tərəfindən elə bir iş qursun ki, onlar (münafiqlər) ürəklərində gizlətdiklərindən (küfr və nifaqdan) peşman olsunlar.
And thou seest those in whose heart is a disease race toward them, saying: We fear lest a change of fortune befall us. And it may happen that Allah will vouchsafe (unto thee) the victory, or a commandment from His presence. Then will they repent of their secret thoughts.
Those in whose hearts(765) is a disease - thou seest how eagerly they run about amongst them, saying: "We do fear lest a change of fortune bring us disaster." Ah! perhaps Allah will give (thee) victory, or a decision according to His will. Then will they repent of the thoughts which they secretly harboured in their hearts.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |