وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَهُمْ عَمَّا جَٓاءَكَ مِنَ الْحَقِّۜ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًاۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ ف۪ي مَٓا اٰتٰيكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِۜ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَم۪يعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَۙ
Veenzelnâ ileyke-lkitâbe bilhakki musaddikan limâ beyne yedeyhi mine-lkitâbi ve muheyminen ‘aleyh(i)(s) fahkum beynehum bimâ enzela(A)llâhu velâ tettebi’ ehvâehum ‘ammâ câeke mine-lhakk(i)(c) likullin ce’alnâ minkum şir’aten ve minhâcâ(en)(c) velev şâa(A)llâhu lece’alekum ummeten vâhideten velâkin liyebluvekum fîmâ âtâkum(c) festebikû-lḣayrât(i)(c) ila(A)llâhi merci’ukum cemî’an feyunebbi-ukum bimâ kuntum fîhi taḣtelifûn(e)
Ve sana da, önceki kitabı gerçekleyen ve ona, emin bir tanık olan kitabı, gerçek olarak indirdik. Artık aralarında, Allah'ın indirdiğine göre hüküm ver ve sana gelen gerçekten dönüp onların isteklerine uyma. Sizden her birerinize bir şeriat, bir yol tayin ettik ve Allah dileseydi bir ümmet yapardı sizi, fakat size verdiği hükümler hususunda sizi sınamaktadır, siz de hayırlı işlerde yarışın artık ve hepinizin dönüp varacağı yer, Allah tapısıdır ve o, haklarında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
(Ey Resulüm!) Sana da, kendinden önceki kitap(ları) doğrulayan ve (onların iman ve ahlâk esaslarını ve amaçlarını) koruyan bu Kitabı (Kur’an’ı) Hakk olarak indirdik. Artık onların aralarında (ve her konuda sadece) Allah’ın indirdiği ile hükmet ve Sana gelen bu Hakk (ve adalet kuralların)dan ayrılıp sakın onların hevâ ve keyiflerine uyma! (Çünkü) Sizden her biriniz için (uygun) bir şeriat (hukuk kaideleri) ve bir minhac (sorunları çözüm yolu ve yöntemi) belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi(n hepinizi) tek bir ümmet yapardı; ancak (bu şekilde ayrılıp farklılaşmaya müsaade etmesi), verdikleriyle sizleri denemesi içindir. Artık hayırlı işlerde (ve iyiliklerde yardımlaşıp) yarış ediniz. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında ihtilaf edip çekiştiğiniz şeyleri (O size) haber verecek (ve gerçeği gösterecektir).
Ve sana ey peygamber! Gerçekleri ortaya koyan bu kitabı; geçmiş vahiylerden geriye kalan doğruları tasdik edici ve önceki kitaplarda hangi doğruların bulunduğunu kontrol edip, gözetleyici olarak indirdik. Öyleyse ey peygamber! Geçmiş vahyin izleyicileri arasında, Allah'ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikatı terk ederek onların arzu ve heveslerine uyma. Biz, her bir toplum için farklı bir sistem ve farklı bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı. Ama size verdikleri konusunda, sizi denemek için ayrı ayrı toplumlar olarak yaratmıştır. O halde, hayır işlerinde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık Allah, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size o kıyamette haber verecektir.
Sana da, içinde önceki kitaplara ait olanları tasdik eden, doğrulayan, yürürlükte kalan hükümlerini içeriğine dahil edip ko-ruyan, hakkı belirleyicilik vasfına sahip kitabı, Kur'ân'ı, gerekçeli, hikmete dayalı olarak, toplumda hakça düzeni gerçekleştir-men için indirdik. O halde ehl-i kitabın arasında Allah'ın indirdiği emir ve hükümleri esas alarak hüküm ver, icraat yap. Sana gelen hakça düzenin, İslâm'ın, şeriatın kurallarından, doğrudan, Kur'an'dan ayrılarak ehl-i kitabın arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma.
Biz sizden her biriniz için, her bir İslâm milleti için aralarında cüz'i farklılıklar olan şerîatlar ve sizi Hakka götüren yollar, usuller, programlar ortaya koymuştuk.
Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, siz-leri, İslâm milletlerini aynı uygulamayı paylaşan bir tek millet yapardı. Fakat lütfundan size verdiği maddi manevî nimetler, imkânlar içinde sizi denemek istedi.
Artık hayırlı hedeflere doğru, her iki dünyada da sizin için hayırlı olanda, Kur'an öğretmede, Kur'an ilkelerini yaşamada, uygulamada, Allah'ın emirlerini yerine getirmede yarışın. Hepiniz hesap vermek üzere Allah'ın huzuruna getirileceksiniz. Allah kasıtlı ihtilâf çıkarmaya, çarpıtmaya devam ettiğiniz konuları, birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekecektir.
Sana da Kitab'ı, hak ile, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onların üzerine şahit olarak indirdik. Sen de onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen hakkı bırakıp da onların arzularına uyma. Sizin her biriniz için [9] bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı. Ancak (bu) size verdikleri üzerinde sizi imtihan etmek içindir. Artık iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir.
Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden herbiriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
Ey Rasûlüm, sana da bu hak kitabı (Kur'an'ı), kendinden önceki kitabları hem tasdikçi, hem onlar üzerine bir şâhid olarak indirdik. O halde sen, ehl-i kitab arasında Allah'ın sana gönderdiği hükümlerle hüküm ver; sana gelen bu hakdan ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme. Ey insanlar! Sizden her bir peygamber için, bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi tek şeriata bağlı bir ümmet yapardı. Fakat sizi, zamana göre size verdiği şeriat ölçüleri içinde imtihan edecek. O halde hayırlı işler yapmakta birbirinizle yarışın. Sonunda toptan dönüşünüz Allah'adır. O gün, din hakkında yaptığınız ihtilâfları Allah size haber verecektir.
Ve sana da hak ve hakikat ile dolu, önündeki (semavi) kitapları doğrulayıcı ve koruyucu olarak Kur’anı (kitabı) indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdikleriyle hükmet. Sana gelen hak ve hakikatten vazgeçip onların heva ve heveslerine uyma. Sizden her birinize ayrı bir şeriat ve yol tayin etmişiz. Eğer Allah isteseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleri konusunda sizi denemek için (ayrı ayrı ümmetler kılmıştır.) Artık iyilik ve hayratta yarışın. Hepiniz Allah’a döneceksiniz. O sizin ihtilaf ettiğiniz konuların (hakikatini) size haber verecektir.
Sana da Kitap'tan onun yanında bulunanı doğrulayıcı ve onu denetleyip güvenirliğini sağlayıcı kitabı hak olarak indirdik. O halde, onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet; Hakk'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biri için bir yol ve bir yöntem, bir hukuk belirledik. Allah dileseydi, sizi elbette tek bir ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye, öyle yapmamıştır. O halde hayırda yarışınız. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.[97]
Önce gelen kitabı gerçekleyerek, onu tanık tutmak üzere hak olarak sana kitap indirdik, Allahın indirdiği şeyle, aralarında hüküm kılasın, uyarak onların havalarına, sana haktan gelen şeyden çevrilme, sizden her birinize bir şeriat, bir yol verdik, eğer Allah isteseydi, sizi bir tek ümmet yapardı, lâkin, size gelen şeyle, sınamak içindir, hayırlı işlere koşunuz hemen, hepinizin dönüşü yalnız Allaha, ayrılmış olduğunuz şeyi size bildirecektir
Sana da (Ey resul!) senden önceki (İlahi) kitap(ların asılların)ı tasdik edici ve onlara gözcü/koruyucu olmak üzere Hakk olan Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. O halde (seni hakem seçtikleri taktirde) sen de Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet! Gerçek olan sana gelmişken onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir şeriat, bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat verdiği (farklı eğilimler, imkânlar, yetenekler) sizi denemesi içindir. O halde hayır işlerinde yarışın! Hepinizin dönüşü Allah'adır. O hakkında ayrılığa düştüğünüz (ihtilaf konusu yaptığınız) şeyleri size bildirecektir.
Biz sana hakkı ihtivâ iden ve ândan evvelkileri tasdîk ve her tahrîfden vikâye iyleyen Kur’an’ı gönderdik, ânların hepsinin beynini sana inzâl itdiğimiz ahkâma nazaran fasl it, ânların hevâlarına uyarak sana bilhassa virilen ahkâmdan uzaklaşmakdan ictinâb iyle. Biz sizin hepinize bir şerî’at virdik. Bir hatt-ı hareket ta’yîn iyledik. Eğer Allâh istese idi sizin hepinizi bir ümmet yapar idi. Lâkin size virdiği ahkâma nasıl ri’âyet ideceklerini görmek istedi. Hayrâta doğrı koşmakda müsâbaka idiniz. Hepiniz Allâh’a rücû’ ideceksiniz. Sizin ihtilâfınızı o tenvîr (te’lîf) iyleyecekdir.
Kuran'ı, önce gelen Kitap'ı tasdik ederek ve ona şahid olarak gerçekle sana indirdik. Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.
(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.
Kendinden önceki kitapları doğrulayan, onların yerine geçen bu kitabı, gerçekleri kapsayıcı olarak sana indirdik. ALLAH'ın sana indirdiğiyle aralarında hüküm ver. Sana gelen gerçekleri bırakıp onların hevesine uyma. Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. İyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek.
Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
Sana da bu hak kitabı indirdik, kitab cinsinden önünde olanı musaddık ve üzerine nigâhban hâkim olmak üzere, onun için sen de aralarında Allahın indirdiğiyle hukmet, bu sana gelen haktan ayrılıb da onların arzuları arkasından gitme, her biriniz için bir şir'a yaptık, bir de minhac, Allah dilese idi hepinizi bir tek ümmet kılardı, lâkin sizi her birinize verdiği şeyde imtihan edecek, o halde durmayın, hayırlara nelerde ıhtılâf ediyoridiğinizi haber verecektir
(Resûlüm!) Sana da, kendinden önceki (ilâhî) Kitâb (ların asılların) ı tasdik edici ve onların doğruluğuna şahit olmak üzere hak olan Kitâb’ı (Kur’ân’ı) vahyettik. O hâlde (ehl-i kitap seni aralarında bir hakem seçerlerse,) sen de aralarında Allah’ın vahyettiği (Kur’ân) ile hüküm ver ve sana gelen hakikat varken, onların (ehl-i kitabın kendi) hevâ ve heveslerine (göre vermiş oldukları hükümlere) uyma (dikkatli ol)! (Ey insanlar!) Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdiği (hükümler) ile sizi imtihân etmek (hanginizin daha güzel amel yapacağınızı sizin için ortaya çıkarmak ve böylece dünyada iken yaptıklarınıza, hesap gününde kendinizi şahit tutmak) için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü (hesap vermek üzere) Allah’ (ın manevi huzurun) adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri (n hakikatini) size haber verecektir.
Biz sana, kendinden önceki Kitap'ı tasdik eden, onu düzenleyen¹ bu Kitap'ı hakk² olarak indirdik. O halde, aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Ve sakın sana gelen hakkı bırakıp onların hevalarına³ uyma. Ve Biz, sizin her biriniz için, bir şeriat⁴ ve yöntem belirledik. Allah dileseydi, sizi tek tip bir topluluk yapardı. Ancak sizlere verdiği ile sizi sınıyor.5 O halde hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Allah, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri bildirecektir.
(Habîbim) sana da hak olarak kitabı (Kur'ânı) — kendinden evvelki kitab (lar) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) ve ona karşı bir şâhid olmak üzere — gönderdik. O halde (bütün ehl-i kitab) aralarında Allahın (sana) indirdiği ile hükmet, sana gelen hakıykatden (dönüb de) onların hevâ (ve heves) lerine uyma. (Ey Musânın, İsânın, Muhammedin, ümmetleri) sizden her biriniz için bir şeriat, bir yol ta'yin etdik. Eğer Allah dileseydi (topunuzu bir şeriata tâbi) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği (Muhtelif şeriatlar dâiresi) nde sizi imtihan etmek için (ayırdı.) öyle ise (hepiniz) hayırlı işlerde birbirinizle yarış edin. Zâten topunuzun en son dönüb gelişi Allâhadır. Artık O, hakkında ihtilâf etmekde olduğunuz şeyleri size (orada) haber verecekdir.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana da Kitâb'ı (Kur'ân'ı), kendinden önceki kitab(lar)ı tasdîk edici ve on(lar)a bir şâhid olarak hak ile indirdik; öyleyse onların (ehl-i kitâbın)arasında Allah'ın indirdiğiyle hüküm ver ve sana gelmiş olan haktan (dönerek) onların arzularına uyma! (Ey insanlar!) Sizden her biri(niz) için (her peygamberin devrine âid) bir şeriat ve bir yol kıldık.(1)
Hâlbuki Allah dileseydi, elbette sizi (baştan beri bir din üzere) tek bir ümmet yapardı; fakat size verdiği şeylerle (muhtelif zamanlarda, muhtelif şeri atlarla) sizi imtihan etmek için (böyle yaptı); öyleyse hayırlı işlerde yarışın! Hep berâber dönüşünüz ancak Allah'adır; artık hakkında ihtilâfa düşmekte olduğunuz şeyleri size (O) bildirecektir.
Sana da kendinden önceki kitapları tasdik eden ve içinde, doğrularla yanlışları ayıran kitabı hak olarak indirdik. Onların arasında Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmet, sana kitapta belirtilen gerçekler geldikten sonra, onların arzularına uyma. Sizden her birine bir hukuk ve çıkış yoları var ettik. Allah dileseydi sizin hepinizi tek anlayış üzerinde (tek ümmet olarak) toplardı. Ancak Allah verdikleri ile sizi imtihan ediyor. O halde hayırlarda yarışın. Topluca dönüşünüz Allah’a olacak ve Allah aranızda ihtilaf ettiğiniz konularda, hükmünü o zaman verecektir.
Biz sana da Kitap’ı doğru olarak, kendinden önce gelen Kitap’ı doğrulayıcı, onun için tanık olarak gönderdik. Öyleyse sende onların arasını Allah’ın bildirdiğine uygun olarak yargıla. Sakın sana gelen doğru Kitap’tan ayrılıp da onların dürtülerine uyma. Biz sizin herbiriniz için bir yol, bir yordam varettik. Eğer Allah dileseydi hepinizi bir tek topluluk yapardı. Ancak, Allah sizleri, verdiği bu yollar, yordamlar ile sınamak istedi. Öyleyse iyilik etmekte birbirinizle yarışın. Hepiniz de Allah’a döneceksiniz. Allah size üzerinde anlaşamadıklarınızı bildirecektir.
Sana da ellerindeki Kitabı tasdik ederek, üzerinden nigehban olarak [²] doğru olmak üzere Kitap inzal eyledik. Artık onlar arasında Allah/ın inzal ettiği ahkâm ile hükmet. Sana gelen doğru hükümden dönerek onların hevesatına uyma. Her biriniz için bir şeriat, bir açık yol yaptık, Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdiği muhtelif şeriatlarda sizi denemek için onu dilemedi. Haydi hayırlı işlere koşuşun. Hepinizin dönüşü yalnız Allah/adır. İşte orada ihtilâf ettiğiniz şeyleri O, size haber verecektir.
(Ey Peygamber!) Biz sana kendinden önce gelmiş olan kitab(lar)ı doğrulamak ve böylece onları da koruma altına almak [muheyminen]²¹ üzere, gerçeği bildiren Kitap’ı indirdik. O hâlde sen, onların arasında Allah’ın sana indirdiğine göre hükmet²² ve sakın sana gelen gerçekten uzaklaşarak, onların heva/keyif ve heveslerine/arzularına uyma! Sizin her birinize bir şeriat ve bir yol belirledik. Şayet Allah isteseydi sizin hepinizi bir tek topluluk [ummet] yapardı, fakat size verdikleriyle sizi sınamak için (böyle yaptı). Öyleyse hayır işlerinde koşunuz. (Unutmayınız ki) hepinizin dönüşü Allah’adır. O ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
(Ey Muhammed!) Sana da önceki kitabı tasdik eden ve onu kollayıp koruyan kitabı hak olarak indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
Ey Muhammed! Sana da, daha önceki kutsal kitapları tasdik edici ve tahrif edilmiş, çarpıtılmış hükümlerini düzelterek onları hurâfelerden ayıklayan bir denetleyici olarak, hak ve hakîkati ortaya koyan ve doğrunun, gerçeğin ta kendisi olan bu Kitabı hak ile indirdik.
Öyleyse, Allah’ın bu Kitapta indirdikleriyle insanların aralarında hükmet! Sakın sana gelen hakîkati bırakıp da, onların arzu ve heveslerine uyma! Şunu bil ki:
Biz, bütün Peygamberleri ve ümmetlerini aynı inanç ve ahlâk kuralları etrafında birleşen bir tek ümmet yaptıysak da, ayrıntılı hukuk kuralları konusunda her biriniz için farklı bir yol ve yöntem belirledik. Eğer Allah dileseydi, bütün ümmetlere aynı şeriatı emrederek hepinizi tek tip bir toplum yapabilirdi fakat sizlere verdiği farklı imkânlar, yetenekler, eğilimler, nîmetler ve belâlar çerçevesinde sizi imtihân etmek için her ümmete, kendi ihtiyaçlarına, ortam ve şartlarına, kültürel gelişimine uygun farklı bir şeriat, farklı bir hukuk sistemi belirledi.
O hâlde, dosdoğru hükümleri içinde barındıran bu Son Kitabın ışığında, en güzel toplumu oluşturmaya çalışın! İnkârcıların aldatıcı propagandalarına kulak asmadan, kendi yolunuzda kararlılıkla ilerleyin. En iyiyi, en güzeli ortaya koymak için çalışarak, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Unutmayın ki, hepiniz eninde sonunda Allah’ın huzuruna varacaksınız. O zaman Allah, anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda aranızda hükmünü verecektir!
Sana Kitap’tan ellerindekileri onaylayıcı ve onu koruyucu olmak üzere Kitab’ı Hakk ile indirdik.
Allah’ın indirdiğiyle aralarında hüküm ver!
Sana Hakk’tan gelen şeyden dolayı onların hevâlarına uyma!
Sizin her biriniz için “tâli yol” ve “ana yol” belirledik.
Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı; ama size verdikleriyle sizi denemek için Hayırlar’da yarışın!
Topluca dönüşünüz Allah’adır.
Size, ihtilaf ediyor olduğunuz şeyleri bildirir.
Sevgili Resulüm! Biz sana Kuran’ı, bir denge aracı olarak indirdik. Çünkü Kuran mevcut kitapları tasdik etmekle beraber onlara egemen konumdadır. Artık insanlar arasında, Allah'ın emirleri doğrultusunda karar ver. Sana gelen Kuran gerçeğine rağmen sakın başkalarının keyfine göre hareket etme! Biz, her millet için ayrı bir yol ve yöntem belirledik. Allah isteseydi, sizi tek bir millet de yapardı. yapmadı, verdikleriyle sizi sınamak istedi, öyleyse birbirinizle hayırda yarışın. Hepiniz, sonunda Allah'a döneceksiniz. O da atışıp durduğunuz konuları size bir bir sayıp dökecek.
Sana da Kur’an’ı gerçek olarak; önceki kitapları doğrulayıcı ve gözetici olarak gönderdik. Artık Allah’ın gönderdiği yasalarla aralarında hükmet! Sana gelen kitaptan ayrılıp onların arzularına uyma! Sizden her biriniz için aynı tevhidi ilkelere bağlı yasalar gönderdik. Dileseydik sizi tek yasaya uyan topluluk yapardık. Farklı zamanlarda farklı yasalar gönderdik ki; bakalım ne yapacaksınız? Yapmakta olduğumuz imtihanın nedenini anlayabilecek misiniz? Unutmayın ki size emrettiğimiz yasaların hepsi dinimiz İslam’a aitti. İslam adına gönderdiğimiz yasalar; sizi barışa, huzura, esenliğe götüren yasalardır. Öyle ise hepiniz Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar olarak, insanlığın dünya hayatındaki başlangıcından bu yana devam eden, İslam yasalarımız olan; barışa, esenliğe, huzura teslim olup iyilikler üzerine yarışın! Hepinizin dönüşü Allah’adır. Dünya hayatında hangi konuda anlaşmazlığa düştüyseniz Rabbiniz size gerçeğini açıklayacaktır.
Sana da daha önceki Kitabı(n aslını) doğrulayıcı ve onu koruyucu olarak Kitabı (Kur’an’ı) bir amaç ile indirdik. Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet! Sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma! Hepiniz için bir kanun ve bir yol belirledik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı [*] fakat size verdiği imkânlarla sizi denemek için (böyle yaptı). [*] İyiliklerde yarışın! Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’adır. (Allah) hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n içyüzünü) size bildirecektir.
(Ey Muhammed!) Şüphesiz sana Biz, kendisinden önceki kitapları doğrultan ve onların (asıl hükümlerini) koruyan¹ bu kitabı gerçekleri açıklamak için indirdik. Öyleyse, onların aralarında sadece Allah’ın indirdiği ile hükmet ve sana gelen hak kitaptan saparak onların arzularına uyma. (Ey insanlar!) Biz her biriniz için (apayrı) birer şeri’at² ve bir minhac³ gönderdik. Eğer Allah dileseydi, kesinlikle sizi tek bir ümmet kılardı; fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse birbirinizle iyiliklerde yarışın. Çünkü hepinizin dönüşü Allah’a olacaktır ve O, (âhirette) hakkında anlaşamadığınız şeyler(in doğrusunu) size mutlaka açıklayacaktır.
Ve sana, [ey Peygamber], hakikati ortaya koyan bu ilahî kelâmı, geçmiş vahiylerden bu/güne kalanı tasdik edici ve içinde hangi doğruların bulunduğunu belirleyici ⁶⁴ olarak indirdik. Öyleyse, [ey Peygamber,] geçmiş vahyin izleyicileri arasında Allah’ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver, ⁶⁵ ve sana gelmiş olan hakikati terk ederek onların mesnedsiz görüşlerine uyma. Biz, her biriniz için [farklı] bir sistem ve [farklı] bir hayat tarzı belirledik. ⁶⁶ Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı: ama indirdikleri aracılığıyla sizi sınamak için [başka türlü diledi]. ⁶⁷ O halde hayırlı işlerde yarışın! Hepinizin dönüşü Allah’adır; o zaman Allah, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size gösterecektir. ⁶⁸
Biz de sana, kendisinden önce gelen vahiylerden hakikatleri tasdik edici ve onlardaki doğruları yanlışlardan ayırt edici olarak bu Kuran’ı hak ile indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdikleri ile hükmet,1 hakikat sana geldikten sonra onların arzularına uyma,2 sizin her biriniz için bir şeriat ve yöntem belirledik. Eğer Allah dileseydi, sizin hepinizi tek bir ümmet yapardı.3 Fakat size verdikleriyle sizi denemek için.4 Öyleyse hayırlarda yarışın,5 sonunda dönüşünüz Allah’adır.6 Allah da size hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyleri bir bir haber verecek.7, 14/105, 5/49 22/120-145, 5/49 316/93, 411/7, 67/2 5 2/148, 3/114 23/61, 624/64 7 18/49, 58/6
Sana da, hakikatin ifadesi olan bu Kitabı, geçmiş vahiyden geriye kalan hakikatleri doğrulayıcı ve onların doğrusunu yanlışından ayırt edici olarak gönderdik.[⁹³⁹] O hâlde artık onların aralarında Allah’ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver; sana gelen hakikati bırakarak onların keyfî yargılarına uyma! Sizden her biriniz için bir şeriat ve (onu) uygulama yöntemi belirledik.[⁹⁴⁰] Eğer Allah isteseydi, hepinizi tek bir topluluk yapardı; fakat size emanet ettikleriyle sizi sınamak için (öyle yapmadı): O hâlde hayırlarda birbirinizle yarışın![⁹⁴¹] Topyekûn dönüşünüz Allah’adır: işte o zaman Allah ihtilaf ettiğiniz şeyleri size bir bir haber verecektir.
(Ey Muhammed) Sana da hak olarak Kur'an'ı -kendinden önceki kitapları tasdik edici- ve müheymin olarak indirdik (¹) Artık sen onların (kitap ehlinin ve sairenin) aralarında, Allah indirdiği ile hükmet, (çünkü Kur'an diğer kitapların neshedilmemiş bütün hükümlerini ihtiva etmektedir.) Sana gelen haktan ayrılıp da, onların heva ve heveslerine uyma (Ey Musa'nın, İsa'nın ve Muhammed'in ümmetleri) Sizlerin herbirinize bir şir'a (Hak maksuda götürür özel bir yol) ve bir minhac (bütün o yolları içine alan bir cadde, açık bir yol) tayin ettik. (²) Eğer Allah dileseydi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı! (Başlangıçta hepinizi bir din, bir şeriat üzere müttefik, o şeriatı nesh ve tahvilden beri kılardı.) Fakat (öyle yapmadı, vakit vakit Peygamberler gönderdi, sizleri evvelce başka şeriatlere tabi tuttu) size vermiş olduğu şeylerde (asırların durumuna uygun düşen muhtelif şer'i hükümlerde) sizi imtihan etmek için sizi tek ümmet, (ayni şeriate tabi) kılmadı! (En sonunda da diğer şeriatlerin esaslarını birleştiren ve kıyamete dek sürecek, Allah'ı bir tanıyan, Kitaplarını ve Peygamberlerinin hepsine iman etmeyi, "Amentü"nün esası sayan bir şeriat indirdi. Ey insanlar) Öyleyse hayır işlere koşunuz! (Salih ameller işleyiniz, bu doğru yolda, "Amentünün esaslarında" fikir ayrılığına düşmeyiniz.) Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri (gerçek yönlerini) sizlere haber verecektir.
Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak kitabı (Kur’an’ı) gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri’at ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiğ(i ni’met) ler(i) içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyler(in hakikatin)i haber verecektir.
Ve sana kitabı hak olarak indirdik, kendisinden evvelki (semavî) kitabı tasdik edici ve üzerine bir muhafız olmak üzere. Artık aralarında Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu (ahkâm) ile hükmet. Ve sana gelen haktan (ayrılıp da) onların hevâlarına tâbi olma. Sizden herbiriniz için (vaktiyle) bir şeriat, bir açık yol kılmıştık. Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir ümmet kılmış olurdu. Fakat size vermiş olduğu şeylerde sizi imtihan etmek için (bir ümmet kılmadı). Artık hayırlı işlere koşunuz. Nihâyet cümleten dönüşünüz Allah Teâlâyadır. Binaenaleyh nelerde ihtilaf etmiş olduğunuzu O size haber verecektir.
Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta kendisi olarak indirdik. O halde bütün Ehl-i kitabın aralarında, Allah'ın sana indirdiği ile hükmet, sana gelen bu hakikati terkedip de onların keyiflerine uyma! Her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şeriatlar dairesinde sizi imtihan etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı. Öyleyse durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Zaten hepinizin dönüşü Allah'a olacak, O da hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri size tek tek bildirecektir. (haklıyı haksızı iyice belli edecektir). [2, 41; 11, 118; 17, 107-108; 21, 25; 16, 36; 6, 116; 12, 103]
Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri'atve bir yol belirledik. Allah isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiğ(i ni'met)ler(i) içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyler(in hakikatin)i haber verecektir.
(Yâ Muhammed) Biz sana, kendinden evvel gelen kitâbları tasdîk iden ve onlar üzerine emîn ve gözci bulunan Kur'ân'ı hak olarak indirdik. Halk arasında Allâh'ın indirdiği ile hükm it. Sana gelen hak ve doğrıdan inhirâf ile onların (Yehûd'un) hevâ ve heveslerine tâbi' olma. Ey İnsânlar! Sizden her biriniz içün bir şerî'at, bir meslek-i mahsûs kıldık. Eğer Allâh murâd itse sizi bir tek millet kılardı. Lâkin sizi imtihân içün muhtelif ümmetler kıldı. Hayırlarda müsâbaka idiniz. (Hayır işlerde birbirinizle yarışınız). Cümlenizin merci'i (nihâyet gideceği yer) Allâh Te'âlâ'dır. Cenâb-ı Hak da ihtilâf iylediğiniz şeylerde size doğrıyı beyân ider ve bildirir.
Gerçekleri içeren bu Kitabı sana, önceki Kitapları onaylayıcı ve koruyucu özellikte indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen doğruları bırakıp onların arzularına uyma. Her birinize bir şeriat (kitap) ve bir yöntem (hikmet) verdik[1]. Allah sizi tek bir toplum (tek bir nebînin ümmeti) yapmayı tercih etseydi yapardı. Oysa verdiği şeylerle sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için (böyle yaptı). Öyleyse (tartışma yerine[2]) iyi işlerde yarışın. Tekrar hayata dönünce hep birlikte Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. O, anlaşmazlığa düştüğünüz konuları size bildirecektir.
Kur'an'ı sana, önce gelen kitabı doğrulayıcı ve onu koruyucu olarak hak ile indirdik. Allah'ın indirdikleri ile aralarında hükmet, hak olan sana geldikten sonra onların arzularına uyma, sizin her biriniz için bir yol ve gidişat belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat, size verdikleriyle sizi denemek için ( bu haldesiniz) öyleyse hayırlarda yarışın. Dönüşünüz Allah'adır. Allah, size hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyleri bildirecektir.
Sana da, ondan önceki kitapları tasdik edici ve onları gözetici olarak kitabı hak ile indirdik. Onun için, sen de Allah'ın indirdiğiyle hükmet; sana gelmiş olan haktan sonra artık onların heveslerine uyma. Herbiriniz için Biz bir şeriat ve bir yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak verdikleriyle sizi sınamak için ümmetlere ayırmıştır; siz de hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır; anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri O size bildirecektir.
Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.
daħı indürdük senüñ dapa kitāb’ı girtülig-ile girçek dutıcı-y-iken anı kim ileyindedür kitābdan daħı doġru ŧañuķ-iken anuñ üzere. pes hükm eyle aralarında anuñ-ile kim indürdi Tañrı. daħı uyma nefsleri dilegine andan kim geldi saña ḥaķdan ya'nį ḥaķdan meyl eyleyüp. her biregünüñ ķılduķ sizden şerį'at daħı yol. daħı eger dilesedi Tañrı kıla- dı sizi bir ümmet ya'nį bir din üzere velįkin tā śınaya sizi anuñ içinde kim virdi size. önürdişüñ eyü işlere [57b] Tañrı dapadur dönecek yirüñüz hep. pes ħaber vire size anı kim olduñuz anuñ içinde dartışursız.
Daḫı indürdük saña Ḳur’ānı ḥaḳḳ‐ıla girçekleyici‐ken ileyince kitābları ḥükmlerini ṣaḳlayıcı‐ken. Pes ḥükm eyle ortalarında Tañrı Ta‘ālā indür[dü]gikitābı ki daḫı uyma anlaruñ hevāsına. Ol ḥaḳ ḥükmden ṣoñra ki geldi saña,her ṭāyifeye ḳılduḳ sizden şerī‘at, daḫı doġru yol. Eger dilese‐y‐di TañrıTa‘ālā sizi bir ümmet ḳılurdı sizi ṣınamaġ‐ıçun size virdügi nesneden. Tiz‐ledüñüz ḫayr işleri işlemegin. Tañrı Ta‘ālāyadur barçañuzuñ dönmegi. Ḫabervirür size ol nesneyi kim çekişürdi‐siz.
(Ya Rəsulum!) Biz (Qur’anı) sənə haqq olaraq, özündən əvvəlki kitabı (bütün ilahi kitbları) təsdiq edən və onu qoruyan (və ya onların doğruluğuna şahid) olaraq endirdik. Sən onların arasında Allahın nazil etdiyi (Qur’an) ilə hökm et. Sənə gələn haqdan ayrılıb onların nəfslərinin istədiyinə uyma. Sizin hər biriniz üçün bir şəriət və bir yol tə’yin etdik. Əgər Allah istədiyi, sizi (eyni şəriətə tabe) vahid bir ümmət edərdi. Lakin bu (müxtəliflik) Allahın verdikləri ilə sizi imtahan etməsi üçündür. Elə isə yaxşı işlər görməkdə bir-birinizi ötməyə çalışın (bir-birinizlə yarışın). Hamınızın axır dönüşü Allahadır. (Allah) aranızda ixtilaf doğuran məsələlər barəsində sizə xəbər verəcəkdir!
And unto thee have We revealed the Scripture with the truth, confirming whatever Scripture was before it, and a watcher over it. So judge between them by that which Allah hath revealed, and follow not their desires away from the truth which hath come unto thee. For each We have appointed a divine law and a traced out way. Had Allah willed He could have made you one community. But that He may try you by that which He hath given you (He hath made you as ye are). So vie one with another in good works. Unto Allah ye will all return, and He will then inform you of that wherein ye differ.
To thee We sent the Scripture in truth, confirming the scripture that came before it, and guarding it(759) in safety: so judge between them by what Allah hath revealed, and follow not their vain desires, diverging from the Truth that hath come to thee. To each among you have we prescribed a law and an open way.(760) If Allah had so willed, He would have made you(761) a single people, but (His plan is) to test you in what He hath given you: so strive as in a race in all virtues. The goal of you all is to Allah. it is He that will show you the truth of the matters in which ye dispute;(762)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |