10 Eylül 2024 - 6 Rebiü'l-Evvel 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 45. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veketebnâ ‘aleyhim fîhâ enne-nnefse bi-nnefsi vel’ayne bil’ayni vel-enfe bil-enfi velużune bilużuni ve-ssinne bi-ssinni velcurûha kisâs(un)(c) femen tesaddeka bihi fehuve keffâratun leh(u)(c) vemen lem yahkum bimâ enzela(A)llâhu feulâ-ike humu-zzâlimûn(e)

Ve o kitapta onlara hükmettik ki cana karşılık can, göze karşılık göz, burna karşılık burun, kulağa karşılık kulak, dişe karşılık diş ve yaralara karşılık da yaralarla kısas var. Fakat kim bağışlar da hakkından geçerse bu, suçlarının yarlıganmasına sebep olur ve kimler, Allah'ın indirdiği hükme göre hüküm vermezlerse onlardır zalimlerin ta kendileri.

Biz onda (Tevrat’ta), onların üzerine şöyle yazdık (farz kıldık): Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (ve azalara karşılık) kısas vardır. (Bu Allah’ın adalet kuralıdır.) Ama kim bunu (kendi hak ve hukukunu, saldırgana acıyıp) sadaka (ve hayırhahlık) olarak bağışlarsa, bu da kendisi için (günahlarına) kefaret sayılır. (Artık) Her kim Allah’ın indirdiği ile (ve emrettiği şekilde) hüküm ve karar vermez de (bunları değiştirmeye ve dejenere etmeye yeltenirse) işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

Ve onlar için Tevrat'ta şöyle hüküm koyduk. Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda o yaranın benzeri bir karşılık vardır. Ama kim bu kısas hakkından vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının ve kusurlarının yaradan tarafından bağışlanmasına neden olacaktır. Allah'ın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, yaratılış gaye ve maksadına aykırı davranan zalimlerdir.

Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş, yaralamalara da, karşılıklı kısas olmak üzere yazılı ceza kuralları koyduk.
Kim kısas hakkından vazgeçer, diyetini, imanda sadâkatinin ve kemâlinin ifadesi olan sadakaya, malî mükellefiyetlere sayarak bağışlarsa, mükâfatı Allah'a aittir. Bu, suçlunun da günahına keffaret olur.
Kimler Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezler, icraat yapmazlarsa onlar, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

bk. Kur’an-ı Kerim, 2/178; 9/60; 42/40; Tefsîr-i İbn Kesîr, Mâide sûresi 45. âyet.

Onlar için onda (Tevrat'ta) cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara da karşılıklı şekilde kısas hükmü koyduk. Kim bu hakkını bağışlarsa o kendisi için keffaret olur [7]. Kimler Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezlerse işte onlar zalimdirler.

7.Ayeti kerimenin metninde geçen "keffaretun leh" ibaresindeki zamirin kime delalet ettiği konusunda iki farklı görüş vardır. Birincisine göre suça ma... Devamı..

Biz onda, onların üzerine yazdık: Can'a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

Tevrat'da İsraîloğulları üzerine şu farzı da yazdık: Cana can, göze göz, buruna-burun, kulağa-kulak, dişe-diş ve yaralar birbirine karşı kısastır. (Bunlardan bir suçu işleyen aynen karşılığı ile cezalandırılır). Fakat kim de bu hakkını sadaka olarak bağışlarsa, o, kendi günahına keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse işte onlar zalimlerdir.

Ve Tevrat’ta Yahudiler üzerine yazdık ki; cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda kısas vardır. Kim hakkını bağışlarsa, o onun günahları için bir kefarettir. Artık kim, Allah’ın indirdikleriyle hüküm vermezse (uygulatmazsa) onlar zalimlerin ta kendileridir.

O hak kitabında onlara, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılık kısas/ödeşme” yazdık. Kim bunu bağışlar, kısâs hakkından vazgeçerse o, kendisi için kefâret olur ve kimler Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse zâlimler onlardır!

Biz onlara orda yazdık ki: «Cana candır; göze göz; buruna burundur; kulağa kulak; dişe diştir; yaraya kısas; kim kısastan vazgeçerse günahı bağışlanır, Allahın indirdiği şeyle hükmetmiyen kimseler, işte bunlar zalimdirler»

Biz (Tevrat'ta onlara şöyle) yazmıştık: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş. Yaralar da kısastır (her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bu hakkından vazgeçerse o da kendi günahlarına kefaret olur (bu bağışlama günahlarını örter). Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

Kısas, bir kul hakkıdır. Hak sahibi, hakkını kullanmakta ya da kullanmamakta yetkilidir. Hak sahibi istemedikçe kısas cezası uygulanamaz.

Tevrat’da "nefs nefse, göz göze, burun buruna, kulak kulağa, diş dişe mukâbildir. Cerîhalar da kısâsa tâbi’ olacakdır." didik. Lâkin ’afv idenlerin bu ’afvı mağfireti mûcibdir. Allâh’ın inzâl itdiğine tevfîkan hükm itmeyenler zâlimdirler.

Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.

Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.

Tevrat’ta İsrâiloğulları’na, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalarda da kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Ve her kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir” diye yazdık.

Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.  

 Allah’ın indirdiği hükümler ile hükmetmeyenlere üç noktadan bakılmış; O’nu inkâr manası taşıdığı için «kâfir»; Allah’ın hükmü adalet, onun zıddı zulü... Devamı..

Orada onlara: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara ödeşmeyi emrettik. Kim bu hakkından vazgeçerse günahlarını örter. ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler zalimdir.

Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

Hem ondan üzerlerine şöyle yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, carhler birbirine kısastır, kim de bu hakkını sadakasına sayarsa o, ona keffaret olur ve her kim Allahın indirdiği ahkam ile hukmetmezse onlar hep zalimlerdir

Ve onlar için onda (Tevrât’ta) şöyle hüküm koyduk: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yara (lama) lar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için kefaret olur. Kim (küçümseyerek, alay ederek veya inkâr ederek) Allah’ın bildirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar zâlimlerin (kâfirlerin) ta kendileridir.

Ve Biz, onda, onların üzerine yazdık: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda kısas¹ vardır.” Artık kim onunla tasadduk² ederse o, onun için bir kefarettir.³ Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridirler.

1- Eş değer karşılık. 2- Kısas hakkını bağışlarsa, kısastan vazgeçerse. 3- Bağışlanmadır.

Biz onda (Tevratda) onların üzerine (şunu da) yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılıkdır. Hulâsa bütün) yaralar birbirine kısasdır. Fakat kim bunu (bu hakkını) sadaka olarak bağışlarsa o, kendisine (günâhına) keffâret (onun yarlıganmasına vesîle) dir. Kim Allahın indirdiği (ahkâm) ile hükmetmezse onlar zaalimlerin ta kendileridir.

Hem onda (Tevrât'ta, yahudilerin) üzerlerine: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak ve dişe diş; yaralara ise (karşılıklı) kısas (vardır)!” diye yazdık. Fakat kim bunu (kısas hakkını) bağışlarsa, o takdirde bu onun (günahları) için bir keffâret olur. Kim de (inandığı hâlde aksini yaparak) Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

Ve onda (Tevrat’ta) onlara: (Onların yaptıkları gibi bir cana karşılık iki can değil) cana can, (bir göze karşılık iki göz değil) göze göz, (burunun bir tarafına karşılık iki tarafı değil) buruna burun, (bir kulağa karşılık iki kulak değil) kulağa kulak, (bir dişe karşılık iki diş değil) dişe diş ve bunun gibi, (aynen mukabele mümkün olan) bütün yaralamalarda da kısas (uygulanmasını bir hak olarak) yazdık. Bununla birlikte, (kısas hükmü mutlaka uygulanması gereken bir emir değil, bir hak olduğundan) her kim kısas hakkından feragatta bulunup (katili) bağışlarsa, bu bağışlama, kendi günahlarının affına vesiledir. (Bağışlamazsa, Allah’ın indirdiği ilgili hüküm dairesinde hareket etmelidir.) Her kim ki Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.*

(*) Yani kısas, bir kul hakkıdır. Hak sahibi ise hakkını kullanma ve kullanmama hakkına sahiptir ve hak sahibi, istemedikçe kısas cezâsı uygulanamaz. ... Devamı..

Biz kitaba inananlara, kitapta cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamaya karşı yaralanma olmak üzere kısası emrettik. Mağdur olan kimse, kendisine karşılık kısas uygulanacak kimseyi bağışlarsa, onun için kefaret olur. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmiyorsa, işte onlar zalim olanlardır.

Biz Tevrat’ta gerçekten cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle, bütün yaraları da ödeşmeyi onların boyunlarına borç yazdık. Herkim hakkından geçecek olursa onun günahları silinir. Herkim Allah’ın bildirdiği Kitap ile yargılamazsa, işte bu gibiler kıyıcı kimselerdir.

Biz Tevrat/ta İsrail oğullarına farz kıldık: Can cana, göz göze, burun buruna, kulak kulağa, diş dişe karşıdır. Yaralar da ödetilir. Herkim onu affederse, kendi günahı için kefaret olur [¹²]. Herkim Allah/ın inzal ettiği ile hükmetmezse işte zalimler onlardır.

[12] Veya katil veya carih için kefaret vardır. Muahezeden kurtulur.

Onlara orada/Tevrat’ta şöyle yazmıştık/buyurmuştuk. “Cana can, göze göz. Buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşı kısas (yapılacak)²⁰. Kim de onu / kısas hakkını bağışlarsa [tasadduk] kendi günahı için kefaret olur. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse İşte onlar zalimlerin tâ kendileridir.

20 Bu cezalar aynen bugünkü Tevrat’ta da var. “Bkz. Çıkış, Bab 21/23-25. İlahi kitaplarda öldürme suçlarına farklı cezalar öngörülmüştür. Şöyle ki: Te... Devamı..

O kitapta onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara kısas yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına kefaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.

Biz onlar için —ve dolayısıyla sizin için de— cinâyet ve yaralamalarla ilgili olarak Tevrat’taşu hükümleri yazdık: Cana karşılık can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve diğer yaralamalarda benzer şekildekısas yapılacaktır. Fakat kim suçluyu affedip kısas hakkından vazgeçerse, bu da onun günahlarının bağışlanması için bir kefaret olacaktır.
Dikkat edin, bunlar Allah’ın hükümleridir. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyecek olursa, işte onlar, zâlimlerin ta kendileridir!
Fakat Allah’ın hükmü, yalnızca Tevrat’tan ibaret değildir:

Onun içinde onların aleyhine yazdık; Can’a Can, Göz’e Göz, Burun’a Burun, Kulağa Kulak, Diş’e Diş ve Yaralar birbirine kısastır. Kim bundan vazgeçtiyse, bu onun lehine keffaret olur. Kim Allah’ın indirdikleriyle hüküm vermediyse, işte Zâlimler onlardır.

Tevrat’ta Yahudilere belirlediğimiz yargı ilkesi: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak,dişe diş, yaraya yara şeklinde bir kısas / ödeşme idi: Ödeşme hakkından vazgeçen, kıyamette kendi günahından indirim hakkına sahip olacaktır. Yargı kararını Allah'ın emirleri doğrultusunda vermeyenlerin kimseye saygısı yok demektir...

Tevrat’ta onlara yasa olarak şu hükümleri yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da yaraya kısas edilir. Kim de mahkeme sırasında hakkını bağışlar, hayrına sayarsa yaptığı bağışlama günahlarına kefaret olur. Bilin ki Allah’ın gönderdiği yasalarla hükmetmeyenler zalimlerdir.

Orada (Tevrat’ta) onlara şöyle yazmıştık: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o, kefaret (bir günahı örtme sebebi) olur. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”

Biz o (gerçekTevrât)ta o (Yahûdîlere) canın karşılığı can, gözün karşılığı göz, burnun karşılığı burun, kulağın karşılığı kulak, dişin karşılığı diş ve tüm yaralamalarda da karşılıklı kısası farz kıldık. Bununla beraber kim de (kısas hakkını) bağışlarsa bu, onun günâhlarına kefaret olur.¹ (Şunu iyi bilin ki) Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmeyenler zalimlerin² ta kendileridir.

1 Yani kısas, bir kul hakkıdır. Hak sahibi ise hakkını kullanma ve kullanmama hakkına sahiptir ve hak sahibi, istemedikçe kısas cezâsı uygulanamaz. An... Devamı..

Ve onlar için [Tevrat’ta] hükmettik: cana can, göze göz, dişe diş, kulağa kulak, buruna burun ve yaralamalarda [benzer] bir karşılık; ⁶¹ ama kim hayır için ondan vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının bir kısmına kefaret olacaktır. ⁶² Allah’ın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, işte onlar zalimlerdir!

61 Bkz. Hz. Musa Şeriatı’nın öngördüğü son derece şiddetli cezaların ayrıntılarının verildiği Çıkış xxi, 23 vd.62 Lafzen, “onun için bir keffaret olac... Devamı..

Onlara o kitapta şunları farz kıldık; cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda da eşdeğer bir ceza. Kim hakkından vazgeçerse, bu onun günahlarına kefaret olur. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar yanlışta ısrar eden zalimlerin ta kendileridir. 2/178, 16/126

Onlara orada şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda eş değer bir karşılık;[⁹³⁴] fakat kim de onu bağışlarsa, o kendi günahlarına keffarettir.[⁹³⁵] Ama Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridirler.[⁹³⁶]

[934] Bu cezalar Eski Ahid’de ayrıntılarıyla yer almaktadır (Çıkış, 21: 23-25). [935] Bu cümlenin birinci anlamı “bağışlayanın günahına keffaret ol... Devamı..

Biz Tevrat'da onlara; "Cana (bedel) can (alınır), göze (bedel) göz (çıkarılır), buruna (bedel) burun (kesilir) dişe (bedel) diş (koparılır) ve (haksız yere yapılan) yaralamalar da misli ile cezalandırılır” diye yazdık. Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için keffaret olur: (Rabbi de onun günahlarını bağışlar. Yahudiler ise kitaplarında yazılan bu ilahi hükümler ile de hükmetmez oldular) Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse (onları tebdile yeltenirse), işte onlar zalimlerin ta kendileridir. (Fakat şunu da bilmek gerekir ki, Allah’ın indirdiği hüküm Tevrat'tan ve Tevrattakilerden ibaret değildir)

O(Hak Kitabı)nda onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısâs (ödeşme) yazdık. Kim bunu bağışlar (kısâs hakkından vazgeçer)se o, kendisi için keffâret olur. Ve kim Allâh’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zâlimler onlardır.

Ve Biz onların üzerine o Tevrat'ta yazdık ki, «Şüphesiz cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralar biribirine kısastır.» Fakat her kim bunu tasadduk ederse, bu onun için bir kefarettir. Ve her kim Allah Teâlâ'nın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar zalimlerdir.

Hem Tevrat'ta onlara şu hükmü de farz kıldık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır. Hülasa bütün yaralamalar birbirine kısas edilir. Fakat kim bu kısas hakkından feragat edip bağışlarsa bu, kendi günahları için keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam zalimdirler. [2, 178] {KM, Çıkış 21, 23-25; Levililer 24, 17-20; Tesniye 19, 21}

Kısas, şeriat sahibinin bir hakkı olarak değil, hayatın dokunulmazlığını temin etmek için meşrû kılınmıştır. Yani can almak için değil, cana dokundurm... Devamı..

O(Hak Kitabı)nda onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Kim bunu bağışlar(kısas hakkından vazgeçer)se o, kendisi için keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zalimler onlardır.

Haksız yere bir cana kıyan öldürülür. Göz çıkaranın gözü çıkarılır; burun kesenin burnu kesilir; kulak kesenin kulağı kesilir; diş sökenin dişi sökülü... Devamı..

Ve onda (Tevrât'da) Benî İsrâîl'e nefse nefs, göze göz, burna burun, kulağa kulak, dişe diş ve cerîhalara kısâs farz itdik. Bunda tasadduk ve 'afv iyleyene (kısâs hakkından vaz geçene) o sadakası sebeb-i kefâretdir. Allâh'ın indirdiği şeyle hükm itmeyenler zâlimlerdir.

Onlara o kitapta şunu yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve her yaraya karşılık kısas gerekir. Kim onu sadakasına sayarak bağışlarsa bu kendi için keffaret[*] olur. Kim Allahın indirdiğine göre hükmetmezse onlar, yanlış yapan kimselerdir.

[*] Kefere kökünden olan keffaret kelimesi, suçun üstünü örten şey anlamına gelir. Türk okuyucunun kafirlik ve kafir kavramlarını anlaması bakımından ... Devamı..

Kitapta onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılık kısas yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu onun günahlarına kefaret olur. Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.

Tevrat'ta Biz onlara “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş—yaralar böylece kısas olunur” diye yazdık. Fakat kim kendi hakkını bağışlarsa, bu onun için bir kefaret olur.(16) Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin tâ kendileridir.

(16) O nasıl kendisine karşı işlenen suçu bağışladıysa, Allah da onu bağışlar. Ayrıca suçun da cezası düşer, kısas gerekmez.

O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.

daħı yazduķ anlaruñ üzere anuñ içinde kim bayıķ nefse nefsdür daħı göze gözdür daħı buruna burundur daħı ķulaġa ķulaķdur daħı dişe dişdür daħı žālimler beñdeş eylemekdür. pes her kim śadaķa eyleye anı yazuġın gidericidür anuñ. daħı her kim hükm eylemeye anuñ-ile kim indürdi Tañrı şunlardur žālimler.

Daḫı yazduḳ anlar üstine Tevrāt içinde nefsi nefs yirine öldürmek, daḫıgözi göz yirine, daḫı burnı burun yirine, daḫı ḳulaġı ḳulaḳ yirine, daḫı dişidiş yirine, daḫı yaraları ḳıṣāṣ eyleñüz didük. Ṣadaḳa eylese anı, ol keffāretolur özine. Daḫı kim ḥükm eylemese Tañrı Ta‘ālā indürgen kitāb‐ıla, pesanlar ẓālimlerdür.

Biz (Tövratda İsrail oğullarına) yazıb hökm etdik ki, canın qisası can, gözün qisası göz, burununku burun, qulağınkı qulaq, dişinki diş və yaralarınkı yaralardır. Lakin hər kəs (qisası) bağışlasa, bu onun üçün bir kəffarədir (Allah onun günahlarının üstünü örtüb bağışlar. Və ya zərərdidə qisası bağışlasa, bu, cani üçün bir kəffarədir. Haqq sahibi haqqından vaz keçib onu tələb etməsə, Allah da cinayətkarı cəzalandırmaz). Allahın nazil etdiyi (kitab və şəriət) ilə hökm etməyənlər, əlbəttə, zalimdirlər!

And We prescribed for them therein: The life for the life, and the eye for the eye, and the nose for the nose, and the ear for the ear, and the tooth for the tooth, and for wounds retaliation. But whoso forgoeth it (in the way of charity) it shall be expiation for him. Whoso judgeth not by that which Allah hath revealed: such are wrong doers.

We ordained therein for them(754): "Life for life, eye for eye, nose or nose, ear for ear, tooth for tooth, and wounds equal for equal." But if any one remits the retaliation by way of charity, it is an act of atonement for himself.(755) And if any fail to judge by (the light of) what Allah hath revealed, they are (No better than) wrongdoers(756).

754 The retaliation is prescribed in three places in the Pentateuch, viz., Exod. 21:23-25; Leviticus 24:18-21, and Deut. 19:21. The wording in the thr... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.