18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 36. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnne-lleżîne keferû lev enne lehum mâ fî-l-ardi cemî’an vemiślehu me’ahu liyeftedû bihi min ‘ażâbi yevmi-lkiyâmeti mâ tukubbile minhum(s) velehum ‘ażâbun elîm(un)

Kafir olanlar, yeryüzünde ne varsa hepsine, hatta bir misli fazlasına sahip olsalar da kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini verseler gene makbule geçmez ve onlara pek elemli bir azap vardır.

Gerçek şu ki inkâr edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bunları da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap hazırlanıvermiştir.

Şüphesiz Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, kıyamet günündeki azaptan kurtulmak için, yeryüzündeki herşeyi ve onun bir benzerini daha fidye olarak vermek isteseler, kabul edilmeyecektir. Çünkü, şiddetli bir azap bekler onları.

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, yeryüzündeki servetlerin ve imkânların hepsine sahip olsalar, bunun yanında bir o kadar daha varlıkları olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler, onların teklif edeceği hiçbir fidye kabul edilmez. Onlara can yakıp inleten, müthiş bir azap vardır.

bk. Kur’an-ı Kerim, 10/54; 13/18; 39/47; 70/11-14.

İnkar edenler varya! Yeryüzünde olanların tümü ve bir o kadarı daha onların olsa da bütün bunları kıyamet gününün azabından kurtulmaları için fidye olarak verseler kendilerinden kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Gerçek şu ki, inkâr edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır.

O kâfir olanlar için, eğer bütün yeryüzündekilerle bir o kadarı daha olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için bunu feda etseler, yine kendilerinden kabul olunmaz. Onlara çok acıklı bir azab vardır.

Hiç şüphesiz o kâfir olanlar, eğer yeryüzündeki her şey ve bir katı daha onların olsa ve onu kıyamet günü azabından kurtulmak için fidye verseler, onlardan kabul olmayacaktır. Ve onlar için elim bir azap vardır.

Şüphe yok ki kâfirler, yeryüzündeki her şey ve bunun yanında bir o kadarı da kendilerinin olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye verseler, onlardan asla kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

Kâfirlere gelince, yeryüzünde ne varsa, bir kat daha artiğiyle, hepsi onların olsa, kıyamette azaptan kurtulmakçin verseler de, onlardan onaylanmaz, onlar için ağrıtıcı azap var

İnkârcılar, yeryüzünde ne varsa hepsine, hatta bir misli fazlasına sahip olsalar da kıyamet gününün azabından kurtulmak için tamamını fidye olarak verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara çok acıklı bir azap vardır. 

Bkz. 39/47

Kâfirlere gelince arzdaki zenginliklerinin iki misli zenginliğe mâlik olub da kıyâmet güninde ’azâbdan kurtulmak içün hepsini virmiş olsalar kabûl idilmez. Elîm bir ’azâb ânları bekler.

Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara elem verici azab vardır.

Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kâfirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır.

Kâfir olanlar var ya, yeryüzünde olan her şey, bunun yanında bir o kadarı daha onların olsa ve kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu kurtuluş fidyesi olarak verseler, onlardan asla kabul edilmez; onlar için elem verici bir azap vardır.

Şüphe yok ki kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye verseler onlardan asla kabul edilmez; onlar için acı bir azap vardır.

İnkarcılar, yeryüzündekilerin hepsine ve bir o kadarına da sahip olsalardı ve onları diriliş gününün azabından kurtulmak için fidye verselerdi kendilerinden kabul edilmezdi. Onlara acıklı bir azap var.

Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

Şübhesiz o küfredenler bütün Arzdaki ve daha bir o kadarı onların olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar kendilerinden kabul edilmez, onlara elîm bir azab vardır

Şüphesiz ki, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha kâfirlerin olsa, hesap günü, azaptan kurtulmak için bunun tamamını fidye olarak verseler dahi onlardan hiçbir şey kabul edilmez. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

Yeryüzünde olanların tamamı ve bir o kadarı daha, gerçeği yalanlayan nankörlerin olsa ve Kıyamet Günü'nün azabından kurtulmak için bunları fidye olarak verseler, bu onlardan asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem verici bir azap vardır.

O inkâr edib kâfir olanlar (yok mu?) eğer yer yüzünde bulunan her şey ve onun bir o kadarı daha onların olsa da kıyaamet gününün azabından (kurtulmak için) onu feda etseler yine kendilerinden kabul olunmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb vardır.

Şübhesiz o inkâr edenler, yeryüzünde ne varsa tamâmı ve bununla berâber bir o kadarı daha gerçekten kendilerinin olsa da, kıyâmet gününün azâbına karşı onu fedâ etseler,(yine) kendilerinden kabûl edilmez.(2) Onlar için (çok) elemli bir azab vardır!

(2)“Herkesin îman mukābilinde (karşılığında) bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen(süslü) ve bâkī ve dâimî bir tarla ve mülkü kazanmak v... Devamı..

Allah’a kulluk etmekten kaçınanlar, yeryüzündeki her şey onların olsa ve bir misli daha olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini feda ederlerdi, ancak onlardan hiçbir şey kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azap var.

İşte o kimseler ki tanımazlar, işte onlar yeryüzünde ne varsa hepsi de onların olsa, bir o kadarını da üzerine koysalar da kıyamet gününün azabından kurtulmak için bütün bunları elden çıkaracak olsalar, yine de bunlar onlardan alınmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Kâfir olanlar yok mu, onlar yer yüzünde ne varsa hepsi, onunla beraber bir misli kendilerinin olsa da onları kıyamet gününün azabından kurtulmak için feda etseler yine kabul olunmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır.

İnkâr edenler eğer yeryüzünde olanların tamamına hatta bir misli daha fazlasına sahip olsalar ve bunu kıyamet gününün azabına karşı fidye olarak verseler dahi onlardan kabul edilmeyecektir¹⁷. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

17 Krş. Âl-i İmrân, 4/91

Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kâfirlerin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler (yine de) onlardan kabul edilmez ve onlar için elem verici azap vardır.

Bu dünyanın gelip geçici nîmetlerine tamah ederek bütün insânî ve ahlâkî değerleri reddeden, böylece, bu değerlerin biricik kaynağı ve varlık sebebi olan ilâhî mesajı inkâr eden o zâlimler, Diriliş Günü azaptan kurtulmak için yeryüzündeki bütün nîmetleri ve bir o kadarını fidye olarak verseler bile, bu onlardan asla kabul edilmeyecektir. Onların hakkı, can yakıcı bir azaptır!

Kıyamet günü’nün azabından dolayı fidye / kurtulma bedeli vermeleri için, topluca Yeryüzü’ndeki şeyler ve bunun yanında bir misli daha inkâr edenlerin olsa, onlardan kabul edilmez.
Onlar için acıveren bir azap da vardır.

Bir gün inkarcılar, yeryüzündeki tüm mal varlıklarına bir o kadar daha ilave edip ahiret cezasından kurtulmayı teklif edecekler ama, teklifleri kabul edilmeyecek ve çok acı veren cezalarını mutlaka çekeceklerdir.

Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa; kıyamet gününün azabından kurtulmak için sahip oldukları her şeyi fidye verecek olsalar, onlardan fidyeleri asla kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır.

Şüphesiz ki kâfir olanlar, yeryüzündeki her şey ve bununla bir o kadarı daha kendilerinin olsa ve kıyamet gününün azabından dolayı onu fidye vermek isteseler de onlardan (asla) kabul edilmemiş (olacak)tır. [*] Onlar için elem verici bir azap vardır.

Benzer mesajlar: Bakara 2:48, 123; Âl-i İmrân 3:91; En‘âm 6:70; Yûnus 10:54; Ra‘d 13:18; Zümer 39:47; Hadîd 57:15; Me‘âric 70:11-14.

Yeryüzündekilerin tamamıyla birlikte bir o kadarı daha kâfirlerin olsa kıyamet gününün azabından kurtulmak için bunun tamamını fidye olarak verseler dahi onlardan hiçbir şey kabul edilmez. Ve onlar için acıklı bir azap vardır.

Şüphe yok ki, hakikati inkara şartlanmış olanlar, Kıyamet Günü’ndeki azaptan kurtulmak için yeryüzündeki her şeyi ve hatta iki kat fazlasını ⁴⁷ fidye olarak teklif etseler de kabul ettiremezler; çünkü şiddetli bir azap bekler onları.

47 Lafzen, “ve onun aynısını”.

Doğrusu, yeryüzünde olanların hepsi ve onunla beraber bir misli daha kâfirlerin olsa kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu, fidye olarak vermek isterler ama onlardan asla kabul edilmez. Onlara, acı verici bir azap vardır. 6/70, 13/18, 39/47

Kuşkusuz inkârda direnenler, eğer yeryüzündeki her şeyi, hatta onun iki katını Kıyamet Günü’nün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler asla kabul ettiremezler. Neticede can yakıcı bir azap onları bekler.

Şüphe yok ki, -yeryüzünde bulunan her şey ve onların bir katı daha- kendilerinin olsa ve kafirler, kıyamet gününün azabından kurtulmak için bunların hepsini fidye olarak verseler, onlardan kabul olunmaz. Onlar için (o gün) çok şiddetli azap vardır.

Şüphesiz kafirler; yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin olsa da onu kıyamet gününün azabından kendilerini kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır.

Şüphesiz o kimseler ki kâfir oldular, eğer yerde bulunanların cümlesi ve onunla beraber bir misli daha onların olup da Kıyamet gününün azabından dolayı onları feda edecek olsalar kendilerinden kabul edilmez ve onlar için elîm bir azap vardır.

Kâfirler, kıyamet günü cezaları olan azaptan kurtulmaları için, dünyada olan her şeyi, bir misli fazlasıyla verseler dahi kendilerinden kabul edilmez. Onlara can yakıcı bir azap vardır. [10, 54; 13, 18; 39, 47; 70, 11-14]

O inkar edenler var ya, eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onun bir katı daha kendilerinin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için (bunları) fidye verseler, kendilerinden kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır.

Şunlar ki kâfir oldılar, yeryüzünde olan şeylerin hepsi onların olsa ve bunun bir katı da fazla olarak Cenâb-ı Hakk'ın 'azâbından kurtulmak içün fedâ itseler onlardan bu fidyeleri kabûl olunmaz. Onlar içün elemli 'azâb vardır.

Ayetleri görmezden gelenlere (kafirlere) gelince, yeryüzündeki her şey hatta bir o kadarı daha ellerinde olsa ve (mezardan) kalkış gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler kabul edilmeyecektir. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır.

Doğrusu, yeryüzünde olanların hepsi ve bir misli daha kafirlerin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara acı verici bir azap vardır.

İnkâr edenlere gelince: Eğer yeryüzündeki herşey, hattâ bir o kadarı daha onların olsa da bütün bunları kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, bu onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

Küfre batanlar var ya, yeryüzündekilerin hepsi ve yanında bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye verseler, onlardan bu bile kabul edilmez. Korkunç bir azap vardır onlar için.

bayıķ anlar kim kāfir oldılar bayıķ eger anlaruñ-imisse ol kim yirdedür hep daħı anuñ gibi “anuñ-ile tā śatun alalar anuñ-ile ya'nį gendüzilerini 'aźābından ķıyāmet güninüñ ķabūl olınmaya anlardan. daħı anlaruñdur 'aźāb aġrıdıcı.

Ol kişiler ki kāfir oldılar eger özlerinüñ olsa her ne kim yirde var‐ısa ḳamu‐sı, bir anuñ gibi daḫı olsa bile fidā virseler ḳıyāmet güni ‘aẕābından ḳurtulmaġ‐ıçun, ḳabūl olmaya anlardan. Daḫı anlar‐çun yürekler acıdıcı ‘aẕābvardur.

Əgər yer üzündə olanların hamısı, üstəlik bir o qədər kafirlərin əlində olsaydı və onlar bunu qiyamət gününün əzabından qurtarmaq üçün fidyə versəydilər, yenə də onlardan (fidyə) qəbul olunmazdı. Onları şiddətli bir əzab gözləyir!

As for those who disbelieve, lo! if all that is in the were theirs, and as much again therewith, to ransom them from the doom on the day of Resurrection, it would not be accepted from them. Theirs will be a painful doom.

As to those who reject Faith-if they had everything on earth, and twice repeated, to give as ransom for the penalty of the day of judgement, it would never be accepted of them. Theirs would be a grievous penalty.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.