3 Aralık 2024 - 2 Cemaziye'l-Ahir 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 118. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İn tu’ażżibhum fe-innehum ‘ibâduk(e)(s) ve-in taġfir lehum fe-inneke ente-l’azîzu-lhakîm(u)

Onlara azap edersen şüphe yok ki onlar, senin kullarındır ve eğer yarlıgarsan şüphe yok ki sensin üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan.

(Ya Rabbi!) "Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır (her türlü takdir ve tasarruf Senin hakkındır); eğer onları (cehalet ve gafletleri dolayısıyla) bağışlarsan, şüphesiz Azîz olan, Hakîm olan Sensin Sen (Allah’ım)."

Şayet onları azaba çarptırırsan, şüphesiz onlar senin kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, doğrusu sen çok güçlü ve üstün olansın. Yaptığın herşeyi yerli yerince yapansın.”

“Eğer onlara ceza verirsen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan Sen, sadece Sen, kudretli, hikmet sahibi ve hükümransın."

bk. Kur’an-ı Kerim, 4/172.

Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Şayet kendilerini bağışlarsan, şüphe yok ki sen yücesin, hakimsin."

Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen.'

Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır; ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki, sen, mutlak galibsin ve hükmünde hikmet sahibisin” der.

Eğer onlara azap verirsen, onlar Sen’in kullarındır. Eğer affedersen, şüphesiz affetme gücü ve hikmeti Sen’de vardır.

“Eğer kendilerine azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.”[111]

[111] Hz. İsâ’nın sorgulanması hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VI, 211-215.

Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır, bağışlarsan sen emresin, sen bilge

“Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın) ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki sen, mutlak galipsin ve hükmünde hikmet sahibisin.”

"Ânlara cezâ ider isen senin hikmetindir. Zîrâ ânlar senin ’ibâdındır. Eğer ’afv ider isen takdîrindir, sen ’azîz ve hakîmsin" didi.

"Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin."

“Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.

Şayet onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen, hiç kuşku yok sen hem izzet hem hikmet sahibisin.”

Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin» dedi.

"Onları cezalandırırsan, onlar senin yaratıklarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin."

"Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".

eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin

Eğer onlara azap edersen, şüphesiz, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın), ve eğer onları bağışlarsan, yine hiç şüphe yok ki her işinde mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibi olan (yalnızca) sensin.”

Eğer onlara azap edersen onlar Sen'in kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, Mutlak Üstün Olan ve En İyi Hüküm Veren Sen'sin.”

«Eğer kendilerine azâb edersen şübhe yok ki onlar Senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan mutlak gaalib (ve) yegâne hüküm ve hikmet saahibi olan da hakıykaten Sensin Sen».

“Eğer onlara azâb edersen, artık şübhesiz ki onlar, senin kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen, yine şübhe yok ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!”

Eğer onlara azap edersen, şüphesiz ki onlar (bu cezayı hak etmiş olsalar bile), senin (affına muhtaç âciz) kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki (merhamet ve hikmetinle bunu yapmaya da kadirsin. Çünkü) sen çok güçlü (üstün) olansın. (Her konuda) doğru hüküm verensin. *

[*] Burada anlatılan Hz. İsa ile Uhud’da kan revan içindeyken ellerini açıp “Ya Rabbi! Onlara hidayet et, onları affet! Zira onlar bilmiyorlar!” diyen... Devamı..

“Eğer onlara azap edersen, elbetteki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, muhakkak ki sen çok güçlü olan ve her şeye en doğru hükmü veren sensin” dedi.

Eğer onları azaba uğratacak olursan onlar senin kullarındır da onun için. Eğer onları yarlıgayacak olursan Sen erklisin, doğruyu bildiricisin de onun için.

«Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır. Şayet onları (bağışlarsan) yadigarsan senin için aciz yoktur. Çünkü galib-i yekta da sensin, hakim de sensin».

“Eğer onlara azap edersen, onlar Sen’in kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki Sen Aziz’sin, Hakîm’sin” diyecektir.

“Onlara azap edersen, doğrusu onlar senin kullarındır; onları bağışlarsan, şüphesiz güçlü ve hikmet sahibi olan ancak sensin.”

“Şâyet onlara azap edersen, şüphesiz onlar, bu cezayı hak etmiş olsalar bile, Senin affına muhtaç âciz kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz merhamet ve hikmetinle bunu yapmaya da kadirsin. Zira Sen, sonsuz kudret ve hikmet sahibisin.”

“Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, gerçekten sen, Hakîm Azîz’sin”.

Eğer yakacak olursan, onlar senin kulların. Bağışlayacak olursan, ne diyebilirim ki. Güçlü ve egemen olan sensin. "

"Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki; onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan şüphe yok ki, sen mutlak güçlüsün. Hüküm ve hikmet sahibisin!"

Onlara azap edersen şüphesiz ki onlar, senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Onları bağışlarsan şüphesiz ki güçlü ve doğru hüküm veren yalnızca sensin.” [*]

Benzer mesajlar: İbrâhîm 14:36; Câsiye 45:14.

“Eğer onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır yok eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen çok güçlüsün, hüküm (ve hikmet) sahibisin.” (diyecek.)

Şayet onları azaba çarptırırsan -şüphesiz onlar Senin kullarındır; ve eğer onları bağışlarsan- şüphesiz yalnız Sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!”

“Eğer onlara azap edersen, onlar şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz üstün ve yüce olan ve her şeyi yerli yerince yapan sensin.”

Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki onlar Senin kullarındır; yok eğer onları bağışlarsan, hiç şüphesiz her işinde mükemmel olan tek Sensin, her hükmünde tam isabet eden de yalnız Sen!”[¹⁰¹¹]

[1011] Burada anlatılan Hz. İsa ile Uhud’da kan revan içindeyken ellerini açıp “Ya Rabbi! Onlara hidayet et, onları affet! Zira onlar bilmiyorlar!” di... Devamı..

Eğer kendilerine azap edersen, kuşkusuz onlar senin kullarındır, (kimin küfürde direndiğini bilirsin ve hak ettiği cezayı verirsin) Eğer onları (pişman olduklarında) bağışlarsan, (buna kim engel olabilir?) Şüphe yok ki, herşeye gücü yeten, hüküm ve hikmet sahibi olan ancak Sensin!" diyecek (ümmeti için Rabbinden şefaat dileyecek)

Eğer onlara azâbedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen dâimâ üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin!

«Eğer onları muazzep kılarsan şüphe yok ki, onlar senin kullarındır. Ve eğer onları yarlığarsan yine şüphesiz ki, azîz olan, hakîm olan ancak Sen'sin.»

116, 117, 118. Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa! ” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: “Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz. ” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen'in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen'sin. ”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. ”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen'sin. ” [4, 172]

Birçok batılı yazarın iddialarının hilafına, Kur’ân-ı Kerim, Meryem’i teslisin bir unsuru saymaz. Yalnız bu âyette onun tanrılaştırıldığını bildirir. ... Devamı..

Eğer onlara azabedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hüküm ve hikmet sahibisin!

"Eğer onları dûçâr-ı 'azâb ider isen onlar kullarındır (kimsede hakk-ı i'tirâz yokdur) eğer 'afv ider isen sen kâdir-i mutlak ve hakîmsin" didi.

Eğer azap edersen onlar senin kullarındır. Ama bağışlarsan üstün olan sen, doğru kararlar veren sensin.”

Eğer onlara azap edersen, onlar, şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz sen aziz ve hakimsin.

“Onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki Sen kudreti herşeye üstün olan sonsuz hikmet sahibisin.”

"Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."

“eger 'aźāb eyleyeseñ anlara, bayıķ anlar ya'nį kāfirler ķullaruñdur. daħı eger yarlıġayasañ, bayıķ sensen güci yiter dürüst işlü dürüst sözlü.”

Eger ‘aẕāb eyleseñ anlara, pes anlar senüñ ḳullaruñdur ve eger ‘afv eyleseñanlardan, taḥḳīḳ sen ġālibsin emrüñe, ḥükm idicisin ḳullaruñ arasında.

Əgər onlara əzab versən, şübhə yoxdur ki, onlar Sənin qullarındır. Əgər onları bağışlasan, yenə şübhə yoxdur ki, Sən yenilməz qüvvət sahibi, hikmət sahibisən” (İstədiyin bəndəyə əzab verməyə, istədiyini bağışlamağa və hər hansı bir məsələni həkimanə həll etməyə qadir olan ancaq Sənsən!)

If Thou punish them, lo! they are Thy slaves, and if Thou forgive them (lo! they are Thy slaves). Lo! Thou, only Thou art the Mighty, the Wise.

"If Thou dost punish them, they are Thy servant: If Thou dost forgive them, Thou art the Exalted in power, the Wise."(832)

832 The Master can justly punish His servants for disobedience: no one can say to Him nay, for He is high above all. But if He chooses to forgive. He ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.