İn tu’ażżibhum fe-innehum ‘ibâduk(e)(s) ve-in taġfir lehum fe-inneke ente-l’azîzu-lhakîm(u)
Onlara azap edersen şüphe yok ki onlar, senin kullarındır ve eğer yarlıgarsan şüphe yok ki sensin üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi bulunan.
(Ya Rabbi!) "Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır (her türlü takdir ve tasarruf Senin hakkındır); eğer onları (cehalet ve gafletleri dolayısıyla) bağışlarsan, şüphesiz Azîz olan, Hakîm olan Sensin Sen (Allah’ım)."
Şayet onları azaba çarptırırsan, şüphesiz onlar senin kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, doğrusu sen çok güçlü ve üstün olansın. Yaptığın herşeyi yerli yerince yapansın.”
Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Şayet kendilerini bağışlarsan, şüphe yok ki sen yücesin, hakimsin."
Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen.'
Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır; ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki, sen, mutlak galibsin ve hükmünde hikmet sahibisin” der.
Eğer onlara azap verirsen, onlar Sen’in kullarındır. Eğer affedersen, şüphesiz affetme gücü ve hikmeti Sen’de vardır.
Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır, bağışlarsan sen emresin, sen bilge
“Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın) ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki sen, mutlak galipsin ve hükmünde hikmet sahibisin.”
"Ânlara cezâ ider isen senin hikmetindir. Zîrâ ânlar senin ’ibâdındır. Eğer ’afv ider isen takdîrindir, sen ’azîz ve hakîmsin" didi.
"Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin."
“Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.
Şayet onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen, hiç kuşku yok sen hem izzet hem hikmet sahibisin.”
Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin» dedi.
"Onları cezalandırırsan, onlar senin yaratıklarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin."
"Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".
eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin
Eğer onlara azap edersen, şüphesiz, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın), ve eğer onları bağışlarsan, yine hiç şüphe yok ki her işinde mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibi olan (yalnızca) sensin.”
Eğer onlara azap edersen onlar Sen'in kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, Mutlak Üstün Olan ve En İyi Hüküm Veren Sen'sin.”
«Eğer kendilerine azâb edersen şübhe yok ki onlar Senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan mutlak gaalib (ve) yegâne hüküm ve hikmet saahibi olan da hakıykaten Sensin Sen».
“Eğer onlara azâb edersen, artık şübhesiz ki onlar, senin kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen, yine şübhe yok ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!”
Eğer onlara azap edersen, şüphesiz ki onlar (bu cezayı hak etmiş olsalar bile), senin (affına muhtaç âciz) kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki (merhamet ve hikmetinle bunu yapmaya da kadirsin. Çünkü) sen çok güçlü (üstün) olansın. (Her konuda) doğru hüküm verensin. *
“Eğer onlara azap edersen, elbetteki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, muhakkak ki sen çok güçlü olan ve her şeye en doğru hükmü veren sensin” dedi.
Eğer onları azaba uğratacak olursan onlar senin kullarındır da onun için. Eğer onları yarlıgayacak olursan Sen erklisin, doğruyu bildiricisin de onun için.
«Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır. Şayet onları (bağışlarsan) yadigarsan senin için aciz yoktur. Çünkü galib-i yekta da sensin, hakim de sensin».
“Eğer onlara azap edersen, onlar Sen’in kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki Sen Aziz’sin, Hakîm’sin” diyecektir.
“Onlara azap edersen, doğrusu onlar senin kullarındır; onları bağışlarsan, şüphesiz güçlü ve hikmet sahibi olan ancak sensin.”
“Şâyet onlara azap edersen, şüphesiz onlar, bu cezayı hak etmiş olsalar bile, Senin affına muhtaç âciz kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz merhamet ve hikmetinle bunu yapmaya da kadirsin. Zira Sen, sonsuz kudret ve hikmet sahibisin.”
“Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, gerçekten sen, Hakîm Azîz’sin”.
Eğer yakacak olursan, onlar senin kulların. Bağışlayacak olursan, ne diyebilirim ki. Güçlü ve egemen olan sensin. "
"Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki; onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan şüphe yok ki, sen mutlak güçlüsün. Hüküm ve hikmet sahibisin!"
“Eğer onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır yok eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen çok güçlüsün, hüküm (ve hikmet) sahibisin.” (diyecek.)
Şayet onları azaba çarptırırsan -şüphesiz onlar Senin kullarındır; ve eğer onları bağışlarsan- şüphesiz yalnız Sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!”
“Eğer onlara azap edersen, onlar şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz üstün ve yüce olan ve her şeyi yerli yerince yapan sensin.”
Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki onlar Senin kullarındır; yok eğer onları bağışlarsan, hiç şüphesiz her işinde mükemmel olan tek Sensin, her hükmünde tam isabet eden de yalnız Sen!”[¹⁰¹¹]
Eğer kendilerine azap edersen, kuşkusuz onlar senin kullarındır, (kimin küfürde direndiğini bilirsin ve hak ettiği cezayı verirsin) Eğer onları (pişman olduklarında) bağışlarsan, (buna kim engel olabilir?) Şüphe yok ki, herşeye gücü yeten, hüküm ve hikmet sahibi olan ancak Sensin!" diyecek (ümmeti için Rabbinden şefaat dileyecek)
Eğer onlara azâbedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen dâimâ üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin!
«Eğer onları muazzep kılarsan şüphe yok ki, onlar senin kullarındır. Ve eğer onları yarlığarsan yine şüphesiz ki, azîz olan, hakîm olan ancak Sen'sin.»
116, 117, 118. Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa! ” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: “Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz. ” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen'in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen'sin. ”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. ”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen'sin. ” [4, 172]
Eğer onlara azabedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hüküm ve hikmet sahibisin!
"Eğer onları dûçâr-ı 'azâb ider isen onlar kullarındır (kimsede hakk-ı i'tirâz yokdur) eğer 'afv ider isen sen kâdir-i mutlak ve hakîmsin" didi.
Eğer azap edersen onlar senin kullarındır. Ama bağışlarsan üstün olan sen, doğru kararlar veren sensin.”
Eğer onlara azap edersen, onlar, şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz sen aziz ve hakimsin.
“Onlara azap edersen, onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz ki Sen kudreti herşeye üstün olan sonsuz hikmet sahibisin.”
"Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."
“eger 'aźāb eyleyeseñ anlara, bayıķ anlar ya'nį kāfirler ķullaruñdur. daħı eger yarlıġayasañ, bayıķ sensen güci yiter dürüst işlü dürüst sözlü.”
Eger ‘aẕāb eyleseñ anlara, pes anlar senüñ ḳullaruñdur ve eger ‘afv eyleseñanlardan, taḥḳīḳ sen ġālibsin emrüñe, ḥükm idicisin ḳullaruñ arasında.
Əgər onlara əzab versən, şübhə yoxdur ki, onlar Sənin qullarındır. Əgər onları bağışlasan, yenə şübhə yoxdur ki, Sən yenilməz qüvvət sahibi, hikmət sahibisən” (İstədiyin bəndəyə əzab verməyə, istədiyini bağışlamağa və hər hansı bir məsələni həkimanə həll etməyə qadir olan ancaq Sənsən!)
If Thou punish them, lo! they are Thy slaves, and if Thou forgive them (lo! they are Thy slaves). Lo! Thou, only Thou art the Mighty, the Wise.
"If Thou dost punish them, they are Thy servant: If Thou dost forgive them, Thou art the Exalted in power, the Wise."(832)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |