19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 117. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

kultu lehum illâ mâ emertenî bihi eni-’budû(A)llâhe rabbî verabbekum(c) vekuntu ‘aleyhim şehîden mâ dumtu fîhim(s) felemmâ teveffeytenî kunte ente-rrakîbe ‘aleyhim(c) veente ‘alâ kulli şey-in şehîd(un)

Onlara, ancak bana emrettiğini söyledim, Rabbime ve Rabbinize kulluk edin dedim. İçlerinde bulundukça gözetirdim, korurdum onları, fakat beni aldıktan sonra onların ne yaptıklarını sen gördün ve sen her şeye hakkıyla tanıksın.

(Ya Rabbi!) "Ben onlara Senin bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) ’Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ (dedim). Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahit idim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde (katına yükselttiğinde ise), üzerlerindeki ragib-devamlı gözetleyici Sendin. Sen her şeyin üzerine şahit (her an hazır ve nâzır) olansın."

Ben onlara, söylememi emrettiğin şeyden başkasını söylemedim. Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. Ve onların arasında yaşadığım sürece onlar üzerine kontrolcü idim. Beni aralarından alıp katına yükselttiğinde üzerlerinde denetleyici sadece sendin. Sen zaten, herşeye yeterince şahitsin.

“Ben onlara, yalnızca bana emrettiğini söyledim. Benim Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah'a bağlanın, saygıyla Allah'a kulluk ve ibadet edin." dedim.
“İçlerinde bulunduğum müddetce, kutsal kitabı bilen, onlara tebliğ eden, çözüm üreten, örnek bir önder, olanları, doğruları bilen ve konuşan bir şâhit idim. Fakat sen, ecelimle benim ruhumu alarak ölümümü gerçekleştirince, onları denetleyen sadece Sen oldun. Sen her an, açık-gizli, her şeye şâhitsin."

Ben onlara sadece senin emrettiğin üzere 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' dedim. İçlerinde bulunduğum sürece üzerlerine şahit idim. Beni ecelime yetirmenden sonra onları gözeten sendin. Sen her şeyin üzerine şahitsin.

'Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiç bir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her şeyin üzerine şahid olansın.”

Sen bana ne emrettinse, ben kendilerine ondan başkasını söylemedim. Hep, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim ve aralarında bulunduğum müddet, üzerlerine gözcü idim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın, üzerlerinde gözetleyici yalnız sen kaldın. Zaten sen her şeye şâhidsin.

“Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” olan emrinden başkasını onlara söylemedim. Ben onların içinde olduğum müddetçe, onlara şahit idim. Beni yanına aldığında artık onları gözetleyen Sen oldun.

“Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. ‘Benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz' dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde kontrolcü idim. Beni vefat ettirince, artık onlar üzerinde gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkı ile görensin.”

Ben onlara: «Hepimizin Tanrımız olan Allaha tapın!» diye buyurduğun şeyden başka bir şey söylememişim, içlerinde bulunduğum sürece onlara tanık idim, benim ruhumu aldıktan sonra da sen idin gözeten, sen her şeye tanıksın

(Ya Rabbi!) “Ben onlara, (söylememi) emrettiğinden başkasını söylemedim. ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine denetçiydim. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Sen her şeye hakkiyle şahitsin.”

Bu ayetten de anlaşılıyor ki; Hz. İsa Hıristiyanların sandığı ve iddia ettiği gibi Allah’ın insan şeklindeki bir tezahürü değil, tıpkı diğer insanlar ... Devamı..

"Ben ânlara sen ne emir itdin ise ânları söyledim, benim ve sizin rabbiniz olan Allâh’a ’ibâdet idiniz didim. Arzda bulındığı müddet ânların ’aleyhinde şehâdet idebilür idim. Sen beni ref’ itdikden sonra yalnız nazarın ânların üzerinde idi. Zîrâ sen her şeye şâhidsin."

116,117. Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?" demişti de, "Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, "Ben onlara sadece 'Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetce onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahidsin."

“Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.”

“Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni vefat ettirdikten sonra onların halini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin.

Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.

"Ben onlara 'Rabbim ve Rabbiniz olan ALLAH'a kulluk edin' diye bana emrettiğinden başkasını demedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara tanıktım. Canımı aldıktan sonra ise sen onların üzerine gözetleyici oldun. Sen her şeye Tanıksın."

"Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen herşeyi görensin.

sen bana ne emrettinse ben onlara ancak onu söyledim: hep rabbim ve rabbiniz Allaha kulluk edin dedim ve içlerinde bulunduğum müddetce üzerlerinde şâhid idim, vaktâki beni içlerinden aldın üzerlerinde murâkıb ancak sen kaldın ve zaten sen her şey'e şahidsin

Ben onlara, sadece bana (söylememi) emrettiğin şeyi söyledim: “Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onların yaptıklarına şahitlik ettim. (Ancak) beni (takdir ettiğin bir zamanda dünyaya yollamak üzere, rûhum ve bedenimle, canlı bir şekilde semâya yükselterek) aralarından alınca, onlar üzerine murakıp sen idin. (Yâ Rabbi!) Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.

“Onlara, bana emrettiklerinden başkasını söylemedim. Benim ve sizin Rabb'iniz olan Allaha kulluk edin dedim. Ben içlerinde olduğum sürece onlara gözetleyiciydim. Fakat beni vefat ettirince¹ onların üzerinde gözetleyici yalnızca Sen oldun. Ve Sen, Her Şeye Tanıksın.”.

1- Ayetten de anlaşılacağı gibi İsa Nebi\nin de her insan gibi vefat ettiği açıkça görülmektedir.

Ben onlara senin bana emretdiğinden başkasını söylemedim, (dediğim hep şu idi:) «Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. Ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde bir kontrolcu idim. Fakat vaktâ ki Sen beni (içlerinden) aldın, üstlerinde nigehban yalınız Sen oldun. (Zâten) Sen (her zaman) her şey'e hakkıyle şâhidsin».

“(Ben) onlara: 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibâdet edin!' diye (senin) bana, o emrettiğinden başka bir şey söylemedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe, onların üzerinde bir şâhid (bir gözetleyici) idim. Nihâyet beni (aralarından)alınca, onları hakkıyla gözetleyici olan ancak sen idin! Ve sen, herşeye hakkıyla şâhid olansın!”

(Ey Rabbim!) Ben onlara bana emrettiğin, "Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan yalnız Allah’a kulluk edin!"demekten başka hiçbir şey söylemedim. Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına tanıklık ettim. Ama ne zaman ki benim canımı aldın, artık onların gözetleyicisi yalnızca sen oldun. Zaten Sen, her şeye (hakkıyla) şahitsin (her şeyi görensin).*

(*) Bu ayetten de anlaşılıyor ki; Hz. İsa Hıristiyanların sandığı ve iddia ettiği gibi Allah’ın insan şeklindeki bir tezahürü değil, tıpkı diğer insan... Devamı..

“Sen bana ne öğrettinse, bende onlara “Benimde Rabbim, sizinde Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” diye vahiyle öğrettiklerini söyledim. Ben onların içinde olduğum sürece, yaptıklarına şahit oldum. Beni öldürdüğünde, onları yakından gözetleyen sendin ve sen her şeye şahit olansın.”

Sen bana ne buyurdunsa ben onlara yalnız onu söyledim. Benim de çalabım, sizin de çalabınız olan Allah’a tapın dedim. İçlerinde bulunduğum sürece de onları gözettim. Sen beni içlerinden alınca onları sakındıran yalnız Sen oldun. Her nesneyi gözeten sensin.

«Onlara yalnız bana emrettiğin tevhidi söyledim.. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah/a tapın, dedim. Onlar arasında bulunduğumuz müddetçe onlar üzerine tam şahit idim [²]. Vaktaki benim ruhumu aldın. Sen onlara murakıp oldun [³]. Sen herşeye tam şahitsin»;

[2] Ben varken böyle demediler.[3] Yegâne murakıp sensin.

“Ben onlara, ‘Benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz’ diye bana emrettiğinden başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları gözledim. Fakat ne zaman ki, beni vefat ettirdin⁴⁰ artık onu gözetleyen yalnız Sen’din. Çünkü Sen her şeyi görüp gözetensin/her şeyin şahidisin.”

40 Hz. İsa’nın vefat ettiğinden bahsediyor, bu ise onun vefat ettiğinin Kur’an’dan delilidir. Bu konuda geniş bilgi için bkz. İslam’ı Anlamak isimli k... Devamı..

“Ben onlara, “Sadece Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin” diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şahidim, beni aralarından aldığında onları sen gözlüyordun. Sen her şeye şahitsin.”

“Ben onlara, ancak Senin bana söylememi emrettiğin şeyleri söyledim: “Benim de Rabb’im, sizin de Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin!” dedim. İçlerinde bulunduğum sürece, yaptıklarına bizzat şâhit idim. Bu süre içerisinde olup bitenlere şâhitlik edebilirim. Fakat Sen beni vefat ettirdikten sonra, o dönem görevime son verip onların arasından beni ayırdıktan sonra artık onlar üzerinde tek gözetleyici Sendin. Doğrusu Sen, her an her şeye şâhitsin.”

“Onlara, ‘benim de rabbim, sizin de rabbiniz Allah’a kulluk edin!’ diye bana emrettiğinden başkasını söylemedim”.
Aralarında bulunduğum sürece onlara şahid oldum. Beni vefat ettirdiğin zaman onların üzerinde sen Gözetleyici’ydin. Sen her şeye şahidsin”.

Ben insanlara, sadece bana emrettiklerini söyledim. Yani 'benim de sizin de yegane sahibimiz olan Allah'a kulluk edin' " dedim. Ben onların içindeyken onlara göz kulak oluyordum. Ama sen benim canımı alınca, artık onları gözetleyen sen oldun. Çünkü, her şeyin gözü kulağı sensin.

"Ben onlara sadece bana emrettiğin şeyi söyledim! Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’ın yasalarına uyarak kulluk edin dedim! Aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim ama beni içlerinden aldıktan sonra onların gözetleyicisi sendin! Sen her şeye hakkıyla şahitsin!"

“Ben onlara, yalnızca senin bana emrettiğin (şu esası) söyledim: ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!’ [*] İçlerinde bulunduğum sürece durumlarına şahittim. Beni vefat ettirince [*] artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye şahitsin.

Hz. İsa mahşerdeki sorgulanmasında Yüce Allah’ın kendisine soracağını bildirdiği “Beni ve annemi Allah’ın peşi sıra iki ilah edinin” şeklindeki sözü s... Devamı..

(Ve İsa): “Ben, onlara; ‘sadece benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ diye Senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Aralarında bulunduğum sürece onların üzerinde gözetleyici oldum. Fakat Sen beni vefat ettirince¹ onların tek gözetleyicisi (yalnız) Sen oldun. Doğrusu Sen, her şeyi görüp durmaktasın.”

1 Bu âyete göre de; Hz. İsa, Yahûdîler tarafından öldürülmeyip, Allah tarafından vefat ettirilerek kendi katına yükseltilmiştir. Yani Hz. İsa, ölmüştü... Devamı..

Ben onlara [söylememi] emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: ‘Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz [olan] Allah’a kulluk edin’ (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: ¹⁴⁰ Zaten Sen her şeye şahitsin.

140 Ente’r-rakîb’deki belirtme takısı (harf-i tarif), Allah’ın rakîb (“koruyucu”) olma fonksiyonundaki eşsizliğinin bir ifadesidir ve ancak (o cümlede... Devamı..

“Sen bana neyi emrettiysen, ben onlara onu söyledim. ‘Sizin de benimde Rabbimiz/sahibimiz olan yalnız Allah’a kulluk edin.’ dedim. Ben aralarında bulunduğum sürece, onların yaptığını görüyor ve biliyordum ama sen beni vefat ettirip canımı aldıktan sonra, onların neler yaptığını bilen ve gören sensin. Zira her şeye ta başından beri şahit olan sadece sensin.” 5/109

Ben onlara bana emrettiğin, “Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!” demekten başka bir şey söylemedim. Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim. Fakat ne zaman ki Sen benim canımı aldın, artık onların gözetleyicisi yalnızca Sen oldun. Zaten Sen, her bir şeye ta özünden şahitsin.

Ben onlara, bana emrettiğinden başkasını söylemedim, "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin" dedim. Aralarında blunduğum müddet zarfında üzerlerine şahit ben idim, vaktâ ki beni (katına) aldın, onların üzerine gözetici sadece Sen oldun, sen herşeyin üzerine hakkıyle şahitsin.

Ben onlara, sadece senin bana emrettiğini söyledim: Benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şahit idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Ve sen her şeye şahit olansın.

«Ben onlara senin bana emrettiğinden başkasını söylemedim, benim ve sizin Rabbimiz olan Allah Teâlâ'ya ibadet ediniz, dedim. Ve ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerine şahit olmuş idim, Vaktâ ki beni aldın, onların üzerlerine murakıp ancak Sen oldun ve Sen herşey üzerine tamamıyla şahitsin.»

116, 117, 118. Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa! ” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: “Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz. ” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen'in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen'sin. ”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. ”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen'sin. ” [4, 172]

Birçok batılı yazarın iddialarının hilafına, Kur’ân-ı Kerim, Meryem’i teslisin bir unsuru saymaz. Yalnız bu âyette onun tanrılaştırıldığını bildirir. ... Devamı..

Ben onlara: Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen herşeyi görensin.

"Ben onlara, ancak bana emr iylediğin şeyi söyledim. Benim ve sizin rabbiniz olan Allâh'a 'ibâdet idiniz didim. Aralarında bulundığım müddetce ahvâllerine gözci idim. Beni teveffiye ile semâya ref' iylediğinde onların üzerine rakîb ve şâhid sen kıldın. Ve sen her şeyi görir ve bilirsin."

Bana ne emrettiysen onlara onu söyledim. "Benim Rabbim[1] ve sizin de Rabbiniz olan Allah’a kul olun" dedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni vefat ettirdikten[2] sonra onlar, sadece senin gözlemin altındaydılar. Her şeye şahit olan sensin.

[1] Sahibi [2] Allah'ın İsa(as) vefat ettirdiğini "Ey İsa, ben seni vefat ettireceğim, ...." (Ali İmran 3/55) bildiriyor.

Ben onlara “Rabbim ve Rabbimiz olan Allah'a kulluk edin” diye; senin bana emrettiğin dışında bir şey söylemedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit oldum. Beni öldürdüğün zaman da onları sen gözetiyordun. Sen, her şeye şahitsin.

“Senin Bana emrettiğinden başkasını ben onlara söylemedim. 'Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' dedim. Onlar arasında bulunduğum sürece ben onların şahidiydim. Sen beni öldürdükten sonra ise onlar üzerinde gözetleyici olan yalnız Sen idin. Çünkü Sen herşeyin şahidisin.

"Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: "Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın."

“eyitmedüm anlara [63a] illā anı kim buyurduñ baña anı kim «ŧapuñ Tañrı’ya çalabuma daħı çalabuñuza». daħı oldum anlaruñ üzere ŧanuķ mādām kim oldum içinde anlaruñ. pes ol vaķt kim tāmam alduñ beni olduñ sen śaķlayıcı 'anlaruñ üzere. daħı sen her nesene üzere ḥāżırsañ.”

Ben eyitdüm anlara illā sen baña buyurġanı, ‘ibādet eyleñüz Tañrı Ta‘ālāyadidüm ki beni yaratdı, sizi daḫı yaratdı. Ben anlar üstine ṭanuḳ idüm,mādem ki ben anlar içinde‐y‐idüm. Pes ḳaçan ki beni vefāt eyledüñ, sen anlarüstine raḳīb‐idi‐sen. Daḫı sen her nesne üstine ḥāżırsın.

Mən onlara yalnız Sənin mənə etdiyin əmri çatdırıb belə demişəm: “Mənim də, sizin də Rəbbiniz olan Allaha ibadət edin!” Nə qədər ki, onların arasında idim, onlara şahid mən idim (onları belə nalayiq hərəkətlər etməyə qoymurdum). Sən məni (göyə qaldırıb dərgahına) qəbul etdikdən sonra onlara nəzarətçi Özün oldun. Yalnız Sən hər şeyə şahidsən!

I spake unto them only that which Thou commandedst me, (saying) : Worship Allah, my Lord and your Lord. I was a witness of them while I dwelt among them, and when Thou tookest me Thou wast the Watcher over them. Thou art Witness over all things.

"Never said I to them aught except what Thou didst command me to say, to wit, ´worship Allah, my Lord and your Lord´;(830) and I was a witness over them whilst I dwelt amongst them; when Thou didst take me up Thou wast the Watcher over them, and Thou art a witness to all things.(831)

830 Cf. 5:72 and n. 782. 831 Jesus here acknowledges that he was mortal, and that his knowledge was limited like that of a mortal.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.