19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 113. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû nurîdu en ne/kule minhâ vetatme-inne kulûbunâ vena’leme en kad sadaktenâ venekûne ‘aleyhâ mine-şşâhidîn(e)

Demişlerdi ki: İstiyoruz ki o yemekten yiyelim, kalplerimiz tam bir inanca ulaşsın ve bilelim ki sen bize doğru söylüyorsun ve buna da tanık olalım biz.

Bu sefer (Havariler): "Ondan (Allah’ın mucizevi ikramından) yemek istiyoruz ki, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilip (vesveseden kurtulalım) ve buna şahitlerden olalım" demişlerdi.

Onlar “İstiyoruz ki, ondan yiyelim ki, kalplerimiz sükûnete ulaşsın, bize gerçekleri söylediğini bilelim ve biz ona şahitlik yapanlardan olalım” dediler.

Onlar:
“O mükellef sofradan yemek istiyoruz. Aklımız yatsın, kalplerimiz huzura kavuşsun, bize doğru söylediğini bilelim, o sofrayı bizzat gören şâhitler olalım istiyoruz" dediler.

(Havariler bu kez) "Ondan yemeyi, kalplerimizin kanmasını, senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve buna şahit olmayı istiyoruz" dediler.

(Bu sefer Havariler:) 'Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım' demişlerdi.

Havarîler şöyle dediler: “- İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın ve senin bize doğru söylediğini bilelim. Böylece mûcizelere şâhidlik edenlerden olalım.”

Onlar: “Biz istiyoruz ki, o sofradan hem yiyelim, hem kalbimiz mutmain olsun. Hem bize doğru söylediğini bilelim ve sofra için şahitlerden olalım” dediler.

Onlar, “Ondan yiyelim, kalplerimiz doyuma ulaşsın; bize doğru söylediğini bilelim ve ona gözleriyle görmüş şâhitler olalım istiyoruz” demişlerdi.

Dediler ki: «Ondan yemek isteriz, böylecene gönlümüz sükûn bula, bize gerçek dediğini bilelim, Ona tanıklardan olalım»

(Bu sefer Havariler:) “(İnanıyoruz ama) biz istiyoruz ki ondan yiyelim, gönlümüz rahatlasın, senin (elçilik konusunda) bize doğru söylediğini bilelim ve ona şahitlik edenlerden olalım” demişlerdi. 

Bkz. 3/52 ve dipnotu.Hz. İbrahim’in sorduğu gibi: “…Ey Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin? bana göster.” Allah: “-Ölüyü dirilttiğime inanmadın mı?” buy... Devamı..

"Sofraya oturub yemek isteriz, o vakit kalblerimiz mutma’în olur, senin söylediklerinin sıdkını anlarız ve senin hakkında hüsn-ü şehâdet ideriz" didiler.

"Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz" dediler.

Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.

Onlar “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz güvenle dolsun, bize doğru söylediğini bilelim ve buna tanık olalım” dediler.

Onlar «Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz» demişlerdi.

"İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalbimiz yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona tanık olalım."

Havâriler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım" dediler.

Biz dediler: İstiyoruz ki ondan yiyelim kalblerimiz itmi'nan bulsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şehadet edenlerden olalım

Onlar, “(İnanıyoruz fakat teberrüken) ondan yemeyi (ve böylece) kalplerimizin sükûnete ermesini, senin bize doğru söylediğini (kesin bir bilgi ile) bilmeyi ve buna (mu‘cizeye) bizzat şahitlik edenlerden olmayı istiyoruz”, dediler.

“Ondan yemeyi ve kalplerimizin iyice yatışmasını; senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve buna doğrudan tanık olmayı istiyoruz.” dediler.

(Şöyle) dediler: «Diliyoruz ki biz de ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın, senin bize hakıykaten doğru söylediğini bilelim ve biz de bunun üzerine şâhidlerden olalım».

“(Onlar:) 'İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz mutmain olsun, gerçekten bize doğru söylediğini (iyice) bilelim ve buna şâhidlik edenlerden olalım' demişlerdi.”

Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, gönüllerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona, şahitlik edenlerden olalım’’ demişlerdi.

“Biz inecek sofradan yemek yersek, kalplerimiz tatmin olacak ve senin bize söylediğinin doğru olduğunu öğreneceğiz ve mucizeye (sofranın inmesine) şahitler olacağız” dediler.

Dediler: "Biz istiyoruz ki o sofradan yiyelim de gönüllerimiz yatışsın. Hem de kesin olarak bilelim ki, sen bize doğru söylüyorsun. Bunun üzerine seni elçi tanıyalım."

Onlar dediler ki kudretinizde şüphemiz yoktur, fakat istiyoruz ki teberrüken ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, senin de gerçek söylediğini bilelim, ona şahitlerden olalım.

Onlar da dediler ki: “Ondan yiyelim istiyoruz ki kalplerimiz emin olsun ve senin bize doğru söylediğini bilelim ve buna da biz şahit olalım.”

(Havariler:) “Biz ondan yiyelim, kalplerimiz itminana ersin, senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz onun üzerine şahitlerden olalım istiyoruz.” demişlerdi.

Onlar “Ama bizim kötü bir niyetimiz yok, biz sadece istiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz tam bir imanla huzura ersin, bize doğru söylediğini kesinolarak bilelim ve onun sayesinde, hakîkatin şâhitleri olalım!” demişlerdi.

-“İstiyoruz ki ondan yiyelim!” dediler.
Kalblerimiz mutmain olsun / yatışsın! Bize gerçekten doğru söylediğini bilelim, buna Şahidler’den olalım!”.

Havarîler: “ biz yemekten tadalım da içimiz rahat etsin demiştik. bize doğru söylediğini bilmek ve bu risalete tanık olmak istemiştik

Onlar: "İstiyoruz ki; biz Allah’ın bize helal oluğunu bildirdiklerinden yiyeyim içelim! Haramları soframızdan uzak tutalım! Böylece kalbimiz yatışsın! Senin bize doğru söylediğini bilelim ve gönderilen ayetlere şahitlerden olalım!" demişlerdi.

Onlar “Ondan yiyelim, kalplerimiz rahat olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona şahitler olmak istiyoruz.” demişlerdi.

“Havarîler ise: ‘Biz sadece ondan yemeyi, kalplerimizin iyice yatışmasını, senin bize doğru söylediğini anlamayı ve buna bizzat şâhit olmayı istiyoruz.’dediler.”

Onlar, “Biz ondan nasiplenmek isteriz, ki kalplerimiz sükûnete ulaşsın, bize hakikati söylediğini bilelim ve biz ona şahitlik yapanlardan olalım!” dediler.

Havariler ise: “Ondan yemek istiyoruz. Böylece kalplerimiz mutmain olsun ve bize hakikati söylediğini bilelim ve buna tanıklık etmiş olalım.” demişlerdi. 5/112-114

Onlar, “Biz ondan yemek, kalplerimizi tatmin etmek, bize hakikati söylediğini bilmek ve o hakikate biz de şahitlik yapmak isteriz” dediler.

(Bunun üzerine özür dileme makamında) Havariler, "Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz iyice yatışsın da, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şahitlik edenlerden olalım! (O sofranın indiğini görmeyen İsrailoğullarına karşı şehadet ederek onları uyandıralım, müminlerin artmasını sağlamaya çalışalım)" demişlerdi.

İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve buna bizzat tanık olalım dediler.

Dediler ki: «Biz istiyoruz ki, ondan yiyelim ve kalblerimiz mutmain olsun ve senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz onun üzerine şahitlerden olalım.»

“Biz” dediler, “istiyoruz ki ondan yiyelim, gönlümüz rahatlasın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şahitlik edenlerden olalım. ”

İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve buna bizzat tanık olalım. dediler.

Onlar: "Biz o sofradan yimek isteriz ve kalbimizin mutma'în olmasını dileriz, senin bize doğrı söylediğini bilerek buna şâhidlerden oluruz" didiler.

Dediler ki “Biz istiyoruz ki o sofradan yiyelim, içimiz rahatlasın, hem de senin doğru söylediğini bilelim ve ona şahitler olalım.”

Havariler ise:-Ondan yemek istiyoruz, (böylece) kalplerimiz mutmain olsun ve bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna şahitlerden olalım, demişlerdi.

Onlar “Biz o sofradan yemek istiyoruz,” dediler. “Tâ ki kalplerimiz tatmin olsun, senin doğru söylediğini bilelim ve buna şahit olalım.”

Dediler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim, gönüllerimiz tatmin bulsun, senin bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna tanıklık edenlerden olalım!"

eyittiler: “dilerüz kim yiyevüz andan daħı dölene göñüllerümüz daħı bilevüz kim bayıķ girçek söyledüñ bize daħı olavuz anuñ üzere ŧanuķlardan.”

Eyitdiler: Dilerüz ki andan yiyevüz, daḫı yüreklerümüz muṭma’inola, daḫı bilevüz ki sen girçek nebīsin, daḫı olavuz biz anuñ üstine ṭanuḳlar‐dan.

(Həvarilər) demişdilər: “Biz istəyirik ki, ondan yeyək, ürəklərimiz sakit olsun, sənin bizə doğru dediyini bilək və ona (süfrənin göydən enməsi mö’cüzəsini görməklə sənin peyğəmbərliyinin həqiqiliyinə) şahidlik edənlərdən olaq”.

(They said:) We wish to eat thereof, that we may satisfy our hearts and know that thou hast spoken truth to us, and that thereof we may be witnesses.

They said: "We only wish to eat thereof and satisfy our hearts, and to know that thou hast indeed told us the truth; and that we ourselves may be witnesses to the miracle."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.