10 Eylül 2024 - 6 Rebiü'l-Evvel 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 107. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fe-in ‘uśira ‘alâ ennehumâ-stehakkâ iśmen feâḣarani yekûmâni mekâmehumâ mine-lleżîne-stehakka ‘aleyhimu-l-evleyâni feyuksimâni bi(A)llâhi leşehâdetunâ ehakku min şehâdetihimâ vemâ-’tedeynâ innâ iżen lemine-zzâlimîn(e)

O iki tanığın bir günahı hakkettikleri anlaşılırsa miras hakkında sahip olanlardan ve tanıklığa daha ziyade layık bulunanlardan iki kişi, onların yerine geçer, bizim tanıklığımız, onların tanıklığından daha doğrudur ve biz zulmetmedik, ettiysek zalimlerden olalım diye Allah'a yemin ederler.

Eğer (sonradan) o ikisi aleyhinde (mirasçılara haksızlık yapılsın diye) günaha (bulaştıklarına ve su-i zanna) müstahak olduklarına ilişkin kesin kanaate ulaşılırsa (hile ve hıyanetleri ortaya çıkarsa), bu durumda haksızlığa uğrayanlardan (ölenin yakınlarından) iki kişi -ki bunlar daha çok hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve: "Bizim şahitliğimiz o ikisinin şahitliğinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, (haksızlık yapmadık ve gerçeği çarpıtmadık) yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah’a yemin içsinler (ki adaletli karar verilsin).

Ama sonradan bu iki şahidin, bu günahı işledikleri ortaya çıkarsa, bu iki şahidin haklarına tecavüz etmek istediği kimselerden yani mirasçılardan, ölüye yakınlıkları ve durumu daha iyi bildiklerinden dolayı, şahitliğe daha layık olan iki kişi, onların yerine şahit olacak ve Allah'a şöyle yemin edeceklerdir: “Bizim şahitliğimiz, öteki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur ve biz, hak ve adalet sınırlarını aşmadık, yoksa yaratılış gayesi dışında yaşayan insanlar arasına girmiş olurduk.”

Bu şâhitlerin, bile bile bir günah işledikleri anlaşılırsa, ölene daha yakın, hak sahiplerinden iki kişi onların yerine geçerler ve:
“Bizim şâhitliğimiz, önceki iki şâhidin şâhitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi halde biz de isyan ve günah bataklığına giren zâlimlerden, haksızlardan oluruz." diye Allah'a yemin ederler.

Eğer o ikisinin bir günah işledikleri [20] anlaşılırsa, o zaman haksızlığa uğrayanların arasından, ölüye daha yakın iki kişi onların yerine geçer ve: "Bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur ve biz haddi aşmadık. Aksi takdirde mutlaka zalimlerden oluruz" diye yemin ederler.

20.Yani bir hile yaptıkları, yalan konuştukları.

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirleröbürlerinin yerine geçerler ve: 'Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz' diye Allah'a yemin ederler.

Eğer gayri müslim iki şahidin yalancılık gibi kötü halleri meydana çıkar da buna hak kazanırlarsa, o zaman mirasçılardan haksızlığa uğramış iki kişi bunların yerine geçer ki, bunlar şahid olmağa daha lâyık kimselerdir. Sonra Allah'a şöyle yemin ederler. “Billâhi, bizim şahidliğimiz, o iki kimsenin şahidliğinden daha doğrudur. Biz hakkı çiğneyip tecavüz etmedik. Tecavüz etsek, şüphesiz ki, zalimlerden oluruz.”

Eğer onların (yalancılıkla) günah işlediklerinin farkına varırsanız, hakkı yenilen taraftan o iki kişinin yerine geçecek daha layık iki kişiyi seçin. “Şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir, biz hiçbir zaman kimsenin hakkını yemiş değiliz. Böyle bir durumda biz zalimlerden oluruz” diye Allah için and içsinler.

Bu şâhitlerin sonradan yalan söyleyerek bir günah kazandıkları anlaşılırsa, haklarına şâhitlerin tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan mirasçılardan iki kişi onların yerini alır ve “Andolsun ki bizim şâhitliğimiz onların şâhitliğinden daha gerçektir ve biz kimsenin hakkına tecavüz etmeyeceğiz, aksi takdirde biz, elbette zâlimlerden oluruz” diye Allah'a yemin ederler.

Bunların yalanı anlaşılırsa, onların yerine mirasçılardan iki tanık bulunsun, «Bizim tanıklığımız, bunlarınkinden daha doğrudur, biz aşırı gitmedik, aşırı gidersek zalimlerden olalım» diyerek Allaha ant içirilir

Eğer daha sonra (yeni delillerin ortaya çıkmasıyla) bu şahitlerin (yalan söyleyip gerçeği gizlemeleri gibi) bir günah işledikleri ortaya çıkarsa, (bunların şahitlikleri yüzünden hakları çiğnenen mirasçılar arasından ölüye) en yakın olan iki kişi onların yerine geçer ve: “Bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz hiçbir hakkı çiğnemiş değiliz, yoksa zalimlerden oluruz” diye yemin ederler.

Bu iki şâhidlerin günâh işledikleri, yalan yere yemîn itdikleri zâhir olur ise vasiyet idenin akrabâsından ve şâhidlerin yalanlarını meydâna çıkaranlardan iki kişi ânların yerine kâim olacakdır ve Allâh’ın huzûrunda şu vechile kasem ideceklerdir "Bizim şehâdetimiz diğer iki şâhidlerin şehâdetinden daha doğrıdır biz yalan söylüyor isek zâlimler ’adâdına dâhil olalım."

Eğer bu şahidlerin günah işlemiş oldukları ortaya çıkarsa ölene daha yakın hak sahibi diğer iki kişi bunların yerine geçer ve "Bizim şahidliğimiz ikisininkinden de daha doğrudur, biz aşırı gitmedik, yoksa şüphesiz zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

(Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve “Allah’a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde, biz elbette zalimlerden oluruz” diye yemin ederler.

Şayet bu ikisinin günah işledikleri (yeminlerinin gerçeği yansıtmadığı) ortaya çıkarsa, bunların haklarını gasbettiği kimselerden iki kişi onların yerini alır ve “Kesinlikle bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz hak tecavüzünde bulunmadık, aksi halde biz de zalimlerden oluruz” diye Allah’ın adına yemin ederler.

Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve «Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz» diye Allah'a yemin ederler.

Tanıkların taraflı olduğu anlaşılırsa, önceki tanıkların haksızlığına uğrayan taraftan iki tanık onların yerine geçer ve ALLAH adına şöyle yemin ederler: "Tanıklığımız diğer ikisinin tanıklığından daha doğrudur. Biz sapmayacağız; yoksa zalim oluruz."

Eğer o iki şahidin bir günah işledikleri anlaşılırsa ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler ve: "Bizim şahitliğimiz, önceki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler.

Eğer bunların bir vebâle müstehıkk olduklarına vukuf hasıl edilirse o vakıt ercah olan bu ikinin yirine bunların aleyhelirnde bulundukları mukabil taraftan diğer iki kişi dikilir şöyle yemin ederler: «billâhı bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur ve hakkı tecavüz etmedik, şübhesiz o takdirde zalimlerden oluruz»

(Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri (yalan söyleyip hakkı gizledikleri) anlaşılırsa, o zaman ölene daha yakın olan hak sahiplerinden iki adam: “Bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha doğrudur ve biz, kimsenin hakkını çiğnemiş değiliz. (Eğer biz de öyle yaparsak) işte o zaman biz de zâlimlerden oluruz.” diye, Allah adına yemin ederek onların yerine geçsin.

Eğer o ikisinin günah işledikleri anlaşılırsa, onların yerine mirasa hak sahibi olanlardan iki kişi geçer: “Bizim tanıklığımız o ikisinin tanıklığından daha doğrudur ve biz haddi aşmadık, öyle olsaydı kuşkusuz biz elbette zalimlerden oluruz.” diye Allah'a yemin ederler.

Eğer o iki (şâhid) aleyhinde — (bu hususda) muhakkak bir vebale hak kazanmış (şâhidlikde hıyanet etmiş) olduklarına (dâir — bir) ıttıla haasıl edilirse o vakit, kendilerine hak terettüb eden (haksızlığa uğrayan mirasçılar) dan iki kişi ki onlar buna daha lâyık, (ölüye de) daha yakındırlar — öbürlerinin yerlerine geçerler. Binâen'aleyh «Vallahi bizim şâhidliğimiz (yeminimiz) o iki kişinin şâhidliğinden (yemininden) daha doğrudur. Biz (hakıykatı çiğneyib) aşmadık. Çünkü bu takdirde muhakkak ki zaalimlerden oluruz» diye Allaha yemîn ederler.

Fakat onların (o gayr-i müslim iki şâhidin) gerçekten bir günah işledikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, bu takdirde haklarına tecâvüz edilen kimselerden (şâhidliğe) daha lâyık olan başka iki kişi, onların (o gayr-i müslim iki şâhidin) yerine geçer de (yine sizin istemenizle) Allah'a şöyle yemîn ederler: “Elbet bizim şâhidliğimiz, onların şâhidliğinden daha doğrudur ve (biz hakka) tecâvüz etmedik. Yoksa muhakkak ki biz gerçekten zâlimlerden oluruz!”

(Yemin ettikten veya duruşma bitip hüküm verildikten sonra,) şahitlerin (gerçekte yalan söyledikleri ve sözü edilen) günahı işledikleri ortaya çıkarsa (hile ve hıyanetleri ortaya çıkarsa), bu takdirde, (yalan şahitlikle) haklarına tecavüze kalkışılan ve ölüye daha yakın olan hak sahibi mirasçılardan iki kişi onların yerini alır. Bu defa da bunlar, “Vallahi, bizim şahitliğimiz, onların şahitliğinden daha doğrudur ve bu şahitliğimizle kimsenin hakkına tecavüz etmiş olmayacağız. Aksi hâlde, mutlak surette zalimlerden oluruz.” diye yemin ederler. *

(*) Ayette, hakkı gasbedilen taraftan iki kişinin günah işledikleri yani gerçeğe aykırı bilgi verdikleri ortaya çıkan tanıkların “yerini alacağı” hükm... Devamı..

Eğer, şahitlik eden iki kişinin, sonradan doğru şahitlik etmedikleri ortaya çıkarsa, vasiyete şahitlik etmiş başka iki kişi onların yerine şahitlik etmeye daha layıktır. O iki şahitte, “Önceki yalan yere şahitlik yapan iki şahitten daha adil ve doğru şahitlik edeceğimize, eğer işittiklerimizden daha fazlasını söylersek o zaman zalimlerden oluruz” diye yemin etsinler.

Eğer o iki kişinin günah işledikleri anlaşılacak olursa, onların yerine çiğnenmiş olan mirasçılardan iki kişiyi koyun da şöyle and içsinler: "Allah’a ant olsun ki bizim tanıklığımız onların tanıklığından daha doğrudur. Çünkü biz Allah’ın sınırlarını aşmadık. Eğer aşmış olsaydık besbelli ki kıyıcılık etmiş olurduk."

Eğer o iki şahidin günaha müstahak olduklarına [⁶] ıttıla olunuverirse onların yerine kendilerine mali müstahik olan [⁷] vereseden iki başkası olur [⁸]. Onlar «bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden [⁹] daha doğrudur. Biz haddi aşmadık. Aşmış isek her halde zalimlerden olalım» diye Allah/a yemin etsinler.

[6] Yalan yere yeminleri, yalan yere şehadetleri ile günaha girdiklerine.[7] Veya kendilerine hiyanet olunan vereseden.[8] Yeminin teveccühü hususunda... Devamı..

Eğer bu iki kişinin günah işledikleri/yalan söyledikleri sonradan fark edilirse, o zaman aleyhlerine suç işlenen mirasçılardan daha layık olan iki kişi onların yerine geçer ve “Bizim şahitliğimiz o ikisinin şahitliğinden daha doğrudur. Çünkü biz hiç kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Yoksa biz elbette zalimlerden oluruz” diye Allah adına yemin ederler.

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine (yalan söyleyip hakkı gizlediklerine) ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan (ölüye) daha yakın iki kişi öbürlerinin yerine geçerek, “Bizim şahadetimiz o ikisinin şahadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz” diye Allah'a yemin ederler.

Şâyet daha sonra yeni delillerin ortaya çıkmasıyla bu şâhitlerin yalansöyledikleri veya vasiyet edilen mallardan bir kısmına el koyarak günah işledikleri anlaşılırsa, onların şâhitlikleri iptal edilir. Artık delil getirmek zorunda olan taraf, kendileridir. Bu durumda, şâhitler yüzünden hakları çiğnenen mirasçılar arasından ölüye en yakın olan iki kişi, o yalancı şâhitlerin yerine geçer ve “Andolsun ki, bizim şâhitliğimiz bu iki kişinin şâhitliğinden daha doğrudur ve biz, kimsenin hakkını çiğnemiş değiliz; aksi takdirde, zâlimlerden olduğumuzu ve Allah katında cezasını çekeceğimizi kabul ediyoruz!” diye Allah’a yemin ederler. Önceki iki şâhit, kendi iddialarını ispat etmedikleri takdirde, ölüye yakın olan bu mirasçıların yeminine göre hüküm verilir.

Eğer o ikisinin günah işledikleri (yalan söyledikleri) anlaşılmışsa, En Yakın / Uygun olan, hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçer. O ikisi de: -“Bizim şahidliğimiz, bu ikisinin şahidliğinden daha gerçektir; haksızlık yapıp haddi aşmadık; o zaman (sınırı aştığımızda) elbette Zâlimler’den oluruz” diye Allah’a yemin ederler.

Ancak şahitlerin yanlış yaptıkları sabit olursa, hak sahiplerinden iki dürüst kişi, bunların yerini alsın. Bunlar da Allah’a yemin etsinler: “ bizim tanıklığımız onlarınkinden daha geçerlidir. Çünkü biz, yemin ihlâli yapmadık, eğer yaparsak suçu kabul ederiz " desinler.

Eğer sonradan şahit olan iki kişinin yalan söyleyerek günaha girdikleri anlaşılırsa, o zaman yalan söyleyen şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam onların yerine geçer. Onlar şahitlik için; “Allah’a yemin ederiz ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde biz elbette zalimlerden oluruz!" diye yemin ederler.

Bunların (iki şahidin) günah işledikleri anlaşılırsa, haklarına tecavüz edilen (mağdur durumdaki)lerden diğerlerinin yerine geçecek çok daha uygun başka iki kişi onların yerini alır. (Bu iki kişi) “Doğrusu bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur; biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik; aksi takdirde biz de elbette zalimlerden oluruz.” diye Allah’a yemin ederler.

Eğer onların (yalan söyleyerek) bir günâh işledikleri anlaşılırsa; bu yüzden hakları çiğnenen (ve ölene) daha yakın olan iki kişi, “bizim şâhitliğimiz, önceki iki kişinin şâhitliğinden daha doğrudur. Çünkü biz, kimsenin hakkına tecavüz etmedik. (Eğer biz de öyle yaparsak) işte o zaman biz de zalimlerden oluruz.” diye, Allah adına yemin ederek onların yerine geçsin.

Ama sonradan bu iki [şahid]in [bu] günahı işledikleri ortaya çıkarsa, bu iki kişi tarafından hakları gasbedilenler arasından ¹²⁸ başka iki kişi onların yerini alacak ve Allah adına şöyle yemin edecekler: “Bizim şahitliğimiz öteki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur ve biz hak ve adalet sınırlarını aşmadık, yoksa zalimler arasına girmiş olurduk!”

128 Yani, ölenin hak sahibi mirasçıları arasından.

Eğer o iki şahidin yalan söyledikleri ortaya çıkarsa, hak kaybına uğrayanın tarafından iki kişi, onların yerine geçerek Allah’a yemin ederler ve derler ki; “Bizim şahitliğimiz, onların şahitliğinden daha doğrudur. Çünkü biz hak ve adaletten sapmadık, aksi halde hakka tecavüz eden zalimlerden oluruz.”

Ama bu iki şahidin sonradan bu tür bir günah işledikleri ortaya çıkarsa, bu iki kişinin hakkını çiğnediği taraftan başka iki kişi onların yerini alır ve Allah adına şöyle yemin eder: “Bizim şahitliğimiz ötekilerin şahitliğinden daha doğrudur, zira biz hakka tecavüz etmedik; eğer böyle yaparsak, gerçekten zalimlerden olmuş oluruz.”

Bu şahitlerin (sonradan, yalan söyleyerek) bir günah kazandıktan anlaşılırsa (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği, ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "And olsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik yoksa biz elbette zalimlerden olurduk" diye Allah’a yemin ederler.

Eğer onların bir günâh işledikleri (yalan söyleyip hakkı gizledikleri) anlaşılırsa; (o iki şâhidin), haklarına tecâvüz etmek istediği kimselerden daha lâyık olan iki kişi, onların yerine geçer. Allah’a (şöyle) yemin ederler: "Mutlaka bizim şâhidligimiz, onların şâhidliğinden daha doğrudur, biz (hakka) tecâvüz etmedik, yoksa biz elbette zâlimlerden oluruz" (diye yemin ederler).

Eğer onların bir günaha müstehik olduklarına vukuf hasıl olursa, o zaman bu ikisinin yerine haklarına tecavüz etmiş oldukları mukabil taraftan diğer iki kimse kıyam ederler. «Billahi bizim şehâdetimiz, onların şehâdetinden daha doğrudur, ve biz hakkıtecavüz etmedik, şüphe yok ki, biz o takdirde zalimlerden olmuş oluruz,» diye yemin ederler.

Şayet sonradan bu şahitlerin yalan söyleyerek günah işledikleri anlaşılırsa, (şahitlerin haklarına tecavüz etmek istedikleri ve) ölüye daha yakın olan mirasçılardan iki kişi, öbürlerinin yerine geçerler ve “vallahi bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi takdirde biz elbette zalimlerden oluruz! ” diye yemin ederler.

Eğer onların bir günah işledikleri (yalan söyleyip hakkı gizledikleri) anlaşılırsa; (o iki şahidin), haklarına tecavüz etmek istediği kimselerden (mirasçılardan, ölüye yakınlıklarından ve durumu daha iyi bildiklerinden dolayı şahidliğe) daha layık olan iki kişi, onların yerine geçer. Allah'a (şöyle) yemin ederler: "Mutlaka bizim şahidliğimiz, onların şahidliğinden daha doğrudur, biz (hakka) tecavüz etmedik, yoksa biz elbette zalimlerden oluruz" (derler).

Eğer o şâhidleri irtikâb-ı kabahat iylediklerine (yalancı şehâdet, yalan yere yemîn gibi) vâkıf olur iseniz onların yerine (şehâdetlerine karşı) vereseden iki şâhid kâim olsun ve "Bizim şehâdetimiz onların şehâdetinden daha doğrıdır. Kimseye te'addî ve tecâvüz itmiyoruz. Eğer te'addî ider isek zâlimlerden oluruz" diye yemîn iylesünler.

Eğer şahitlerin, dalavereyle hak yiyecekleri sezilirse, haklarını yemek istedikleri kişilerden ikisi onların yerine geçsin, şöyle yemin etsinler: “Vallahi, bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz kimsenin hakkını istemiyoruz. Öyle yaparsak elbette yanlış yapanlardan oluruz.”

Eğer o ikisinin günaha düştükleri belli olursa, ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler ve “bizim şahitliğimiz, bu ikisinin şahitliğinden daha doğrudur ve haksızlık yapmıyoruz, eğer haksızlık yaparsak o zaman zalimlerden oluruz.” diye Allah'a yemin ederler.

Bu şahitlerin yalan günahını işledikleri ortaya çıkarsa, hakları yenen ölü yakınlarından iki kişi onların yerini alsın ve “Bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik; edersek zalimlerden oluruz” diye Allah'a yemin ettirin.

Eğer onların bir günah işledikleri kesinlikle anlaşılırsa o zaman, tercih edilmiş olan bu ikisinin yerine bunların aleyhinde bulundukları taraftan iki kişi geçerek şöyle yemin edeceklerdir: "Allah şahit olsun ki, bizim tanıklığımız, onların tanıklığından daha doğrudur. Biz hiçbir haksızlık yapmadık. Aksi halde mutlaka zalimlerden olurduk."

pes eger biline kim bayıķ ol iki ḥaķlu oldılar yazuķ iki ya'nį śoñra bilindi kim almışlar lįkin ey ittiler “biz alandan śatun alduġ-idi” pes bu āyet geldi pes ayruk iki ya'nį alan ķavramdan kim daralar ol iki yirine ya'nį ħiyānet eyleyenler yirine anlardan kim ḥaķlu oldı anlaruñ üzere iki yaķınıraķlar. pes and içeler Tañrı’ya “bizüm andumuz ḥaķluraķdur ol iki andından. daħı ḥaddan geçmedük bayıķ biz andan žālimlerdeñüz.

Eger bilinse anlar yamanlıġa lāyıḳ olduḳları, pes özge iki kişi dursunlaranlar yirine, ol kişilerden ol müsteḥaḳ oldılar. And içsünler Allāh | adı‐y‐la ki bizüm ṭanuḳluġumuz ḥaḳdur anlar ṭanuḳluġından, daḫı biz ta‘addīeylemedük. Taḥḳīḳ biz ol vaḳtda ẓālimlerden [olur-biz].

Əgər onların (bu qeyri-müsəlman şahidlərin yalan yerə and içmək və yalandan şəhadət verməklə) günah qazandıqları bəlli olsa, o zaman onların yerini (həmin şahidlər tərəfindən) haqsızlığa mə’ruz qalmış (varislərdən ölənə) daha yaxın (mirası almağa daha layiq) olan başqa iki nəfər tutar. Onlar: “Həqiqətən, bizim şahidliyimiz onların hər ikisinin şahidliyindən daha doğrudur. Biz (yalandan and içib) həddi aşmadıq. Əks təqdirdə, biz şübhəsiz ki, zalımlardan olarıq”,- deyə Allaha and içərlər.

But then, if it is afterwards ascertained that both of them merit (the suspicion of) sin, let two others take their place of those nearly concerned, and let them swear by Allah, (saying): Verily our testimony is truer than their testimony and we have not transgressed(the bounds of duty), for then indeed we should be of the evildoers.

But if it gets known that these two were guilty of the sin (of perjury), let two others stand forth in their places,- nearest in kin from among those who claim a lawful right:(813) let them swear by Allah. "We affirm that our witness is truer than that of those two, and that we have not trespassed (beyond the truth): if we did, behold! the wrong be upon us!"

813 Istahaqqa = Deserved having something (good or evil) attributed to one; hence the alternative meanings: (1) committed or was guilty (of a sin); (2... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.