Tâ’atun ve kavlun ma’rûf(un)(c) fe-iżâ ‘azeme-l-emru felev sadekû(A)llâhe lekâne ḣayran lehum
İtaat etmek ve güzel söz söylemek gerekti, derken işe iyice sarılınca da Allah'ın gerçek söylediğini kabul etselerdi görürlerdi ki bu, kendilerine daha da hayırlı olmaktadır.
(Mü’minlere düşen, cihad davetini ve görevini) İtaat ve ma’ruf (güzel bir) sözle (karşılamaktı). Böylece iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olacaktı. (Yani, lafa gelince; Allah’a, Resulüne, Hakk dava ve devlet liderine itaatten ve cihaddan bahsetmek kolaydır, ama iş ciddiye bindiği zaman sadakat gösterenler pek azdır.)
Allah'ın çağrısına uymak ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman, cihad işlerinde Allah'a sadık kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Allah'ın ve Rasulünün emirlerine, devletin kararlarına itaat etmeleri, imanlarının gereği meşrûiyyet sınırları içinde söz söylemeleri icap eder. Plan kesin karara bağlandığı zaman, Allah'ın, emrine, hükmüne, icraatına sadâkat gösterselerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
İtaat ve güzel sözdü. İş kesinlik kazanınca Allah'a karşı doğruluk (sadakat) gösterselerdi muhakkak kendileri için daha hayırlı olurdu.
İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.
Fakat bir itaat ve güzel bir söz, onlar için hayırlıdır. Sonra (cihadın farziyetine dair) emir kesinleşince, Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette haklarında daha hayırlı olurdu.
(Kendilerinden istenilen, normal) bir itaat ve güzel bir söz idi. Eğer iş ciddiye bindiği zaman, Allah’a verdikleri sözde doğru çıkmış olsalardı, onlar için daha yararlı olurdu.
Onların görevi, itaat etmek ve güzel söz söylemektir. Savaşa karar verildiğinde, Allah'a verdikleri sözde dursalardı kendileri için daha iyi olurdu.
Onlara düşen başeğmekle, hayırlı söz; iş'te azim olunca, Allaha bağlansalar onlar için hayırlıdır
20-21. İman edenler: “Keşke (savaş hakkında) bir sûre (vahiy) indirilseydi ya!” derler. Fakat hükmü apaçık bir vahiy indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde (şüphe ve nifaktan) bir hastalık bulunanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa (gerçek mü'minlere düşen) itaat etmek ve (Allah'ın emri karşısında) verilmesi gereken en uygun cevabı vermektir. Sonra savaşa karar verildiğinde, Allah'a verdikleri sözde dursalardı kendileri için daha iyi olurdu.
20,21. Mü’minler "Kâşki cihâd hakkında bir sûre nâzil ola idi" dirler. Lâkin muhârebeyi emr iden kat’iyyu’l müfâd bir sure nâzil oldığı vakit kalbleri marîz olanların sana ölüm korkusıyla bîtâb düşmüş gibi bakdıklarını görirsin. Halbuki itâ’at ve ’azîm izhârıyla Allâh’a sadâkât haklarında daha hayırlı olur.
20,21. İnananlar: "Keşke bir süre indirilse de cihada çıksak" derlerdi. Fakat hükmü açık bir süre inip, orada savaş zikredilince, kalblerinde hastalık olanların, ölüm korkusuyla bayılmış kimselerin bakışları gibi, sana baktıklarını gördün. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allah'a verdikleri yeminde doğruluk gösterselerdi, onların iyiliğine olurdu.
İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Güzel olan itaattir, dinen ve örfen makbul sözdür. Durum (savaş emri) kesinlik kazanınca Allah’a karşı sadâkat gösterselerdi onlar için hayırlı olacaktı.
(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
İtaat etmek ve güzel konuşmaktır. İş kararlaştırılınca ALLAH'a karşı dürüst olsalar kendileri için iyi olurdu.
Onların vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Fakat bir tâat ve bir güzel söz, sonra emir kat'ıyyet kesbedince Allaha sadakat etselerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu
20-21. (Şüphesiz bir şekilde kalben) îmân etmiş olanlar, “Keşke (cihadı emreden) bir sûre gönderilmiş olsaydı” derler. Muhkem (hükmü apaçık) bir sûre gönderilip de onda cihattan söz edilince (mü’minler sevinirken), kalplerinde (nifak gibi büyük bir manevi) hastalık bulunan (munâfık) ların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa (Allah’ın emrine) itaat etmeleri ve (hakka teslimiyetlerini ifade eden) güzel söz söylemeleri, onlar için daha uygundu. İş kesinleştiği zaman Allah’a verdikleri söze sadık kalsalardı, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
(Onların vazîfesi) tâatdı, güzel söz söylemek (tatlı dil kullanmak) dı. Bunun için onlar, iş ciddîleşince, derhal Allaha (verdikleri sözde) sadâkat gösterselerdi kendileri için elbet hayırlı olurdu.
(Onlara düşen,) itâat etmek ve (böyle zamanlarda teslîmiyetini gösteren) güzel (söz)söylemektir. Öyle ki iş ciddîleştiği zaman, artık Allah'a sâdık kalsalardı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.
(Oysa onlara düşen) itaat etmek ve güzel (uygun) söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah’a (verdikleri sözde) sadakat gösterselerdi, kendileri için daha iyi olurdu.
(Allah’a) İtaat etmek ve uygun bir söz söylemek vardır. (Herhangi) Bir işte güçlük çıktığında Allah’ı anıp (büyüklüğünü) doğrularlarsa, onlar için daha hayırlı olurdu.
Onlara yakışan boyun eğmekti, uygun olanı söylemekti. İşe girişilince de Allah’a karşı verdikleri sözü tutsalardı onlar için daha iyi olurdu.
Onlara itaat, tatlı dil düşer l. İş ciddileşince Allah/ın emrinde sadık kalsalardı haklarında daha iyi olacaktı [²].
İtaat ve güzel bir sözdür. Sonra emir kesinleştiği zaman, Allah’a bağlılık gösterselerdi elbette daha hayırlı olurdu.
(Cihad için bir sure indirilmesi temennisi bir tür) İtaat ve güzel sözdür. Fakat iş kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman şayet onlar Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.
Allah’ın emrine gönülden itaat etmek ve O’nun yolunda mücâdeleye hazır olduğunu ifâde ederek güzel sözler söylemek! İş ciddiye bindiği ve düşman askerleriyle karşı karşıya gelindiği sırada, Allah’a verdikleri sözü yerine getirselerdi kendileri için iyi olurdu. Fakat sözlerinden dönüverdiler!
Örfe uygun bir söz ve itaatdir. Emr / İş kararlaştırılıp kesinleştiği zaman Allah’a sadık kalsalardı / doğru söyleselerdi, onlar için hayırlı olurdu.
itaat ve yapıcı bir söz olmalıydı. İş ciddiye binince Allah'a karşı dürüst olsalardı onlar için herhalde daha iyi olurdu.
Hâlbuki ayetlere itaat etmeleri, aralarında güzel söz söylemeleri daha hayırlıdır. Savaş konusunda iş ciddileşince verdikleri sözü yerine getirselerdi daha iyi olurdu.
(Onların görevi) itaat ve güzel söz(dür). İş ciddiye bindiği zaman Allah’a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için hayırlı olurdu.
20,21. (Ey Muhammed!) Îman edenler: “Keşke (kâfirlerle savaşmamıza izin veren) bir sûre indirilseydi.” diyorlar. Fakat (bu konuda hükmü) açık bir sûre indirilip de savaş söz konusu olunca,¹ kalplerinde hastalık olanların sana, kendilerine ölüm baygınlığı gelmiş gibi baktıklarını görürsün. Aslında onlara yakışan;² (Allah’ın emrine) itaat etmek ve uygun olanı söylemekti. İş ciddiye bindiği zaman, Allah’a verdikleri sözde dursalardı elbette kendileri için bu daha hayırlı olurdu.
[Allah’ın çağrısına] uymak ve [O’nun] rızasını kazanabilecek bir söz (söylemek)tir: ²⁷ konu [O’nun indirdiği vahiy tarafından] çözümlendiği için Allah’a karşı sadık olmak onların kendi iyiliği içindir.
Emre itaat ve güzel söz söylemektir. Fakat savaş işi kesinleşince böyle davranmadılar. Hâlbuki Allah’a verdikleri söze sadık kalsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. 9/48, 58/8-9
(vahyi) izlemek ve (emir verilince) de olumlu bir söz söylemektir; ve iş ciddiye bindiği zaman da Allah’a verdikleri söze sadık kalırlarsa, kendileri için elbet çok iyi olur.
(Oysa onların görevi, Rablerinin emrine) itaat ve güzel sözdü! (Baş üstüne, demekti) İş ciddiye bindiğinde, Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
(Resule) İtaat ve maruf üzere bir söz.. Bir işe azmedildiğinde Allah’ı tasdik etmeleri elbette onlar için daha hayırlıdır
(Onlar için) İtaat ve güzel söz (yaraşır). Sonra (savaş) emri, kat'iyyet kesbedince eğer Allah'a sadâkatta bulunsalar idi elbette kendileri için hayırlı olurdu.
Onlara düşen: İtaat etmek ve tatlı söz söylemektir. İş ciddiye bindiğinde, Allah'a verdikleri sözde dursalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu.
Onlara düşen, ita'at etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a verdikleri söze sadık kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
İmdi onlar içün itâ'at ve kavl-i ma'rûf evlâdır. Mü'minler kıtâle 'azîmetlerinde eğer münâfıklar da evvelki sözlerinde sâdık olsalardı onlar içün hayırlı idi.
Oysa onlara düşen, boyun eğip uygun bir söz söylemektir. İş kesinleşince Allah'a verdikleri sözü yerine getirirlerse elbette faydasını görürler.
Bir işe azmedince itaat etmek ve güzel söz söylemektir. Eğer Allah'a bağlı kalsalardı, kendileri için daha iyi olurdu.
İtaat ve güzel söz. İş ciddîleştiğinde Allah'a verdikleri sözde dursalardı, onlar için daha hayırlı olurdu.
İtaat ve güzel bir söz! İş budur. İş ciddileşince, Allah'a verdikleri söze sadık olsalardı kendileri için daha iyi olurdu.
ŧa'at daħı eyü söz ya'nį yigrekdür anlara pes ķaçan becid ola iş pes eger ŧoġru olsalardı Tañrı’ya oladı yigrek anlara.
Muṭī‘ olmaḳ ve yaḫşı söz yigrekdür. Pes ḳaçan iş cid olsa, eger girçek olsa‐lardı īmānda, ol kendülere yigreg‐idi.
İtaət etmək və gözəl bir söz demək (sənin əmrini dinməz-söyləməz yerinə yetirmək). İş qətiləşdiyi (onlara cihad vacib olduğu) zaman Allaha (verdikləri və’də) sadiq olsaydılar, sözsüz ki, onlar üçün daha yaxşı olardı!
Obedience and a civil word. Then, when the matter is determined, if they are loyal to Allah it will be well for them.
Were it to obey and say what is just, and when a matter(4846) is resolved on, it were best for them if they were true to Allah.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |