24 Ocak 2025 - 24 Receb 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Câsiye Suresi 25. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iżâ tutlâ ‘aleyhim âyâtunâ beyyinâtin mâ kâne huccetehum illâ en kâlû-/tû bi-âbâ-inâ in kuntum sâdikîn(e)

Ve onlara apaçık ayetlerimiz okununca kesin delilleri, ancak doğru söylüyorsanız getirin atalarımızı bize demelerinden ibarettir.

Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde) delilleri (ve mazeretleri): "Eğer doğru sözlüler iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin" demekten başkası olmamıştır. (Böyle akılsız kimselerdir.)

Onlara açık açık ayetlerimiz okunduğu zaman: “Doğru iseniz, babalarımızı dirilterek getirin bakalım” demelerinden başka, öne sürecekleri bir delilleri yoktur.

Kendilerine âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman:
“Eğer sözünüzde doğru iseniz, atalarımızı diriltip getirin” demelerinden başka delil diye ileri sürebilecekleri bir şeyleri yok.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/28; 30/27.

Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda (ortaya sürdükleri) delilleri: "Eğer doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin" demelerinden başka bir şey değildir.

Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde) delilleri: 'Eğer doğru söylüyor iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin' demekten başkası değildir.

Kendilerine açık açık ayetlerimiz okunduğu zaman, delilleri ancak şunu demekten ibaret olmuştur: “- Haydi, babalarımızı getirin, (eğer öldükten sonra dirilme var sözünde) doğru iseniz.”

Ayetlerimiz açık olarak onlara okunduğu zaman: “Eğer doğru iseniz, eski atalarımızı (diriltip) getirin!” demekten başka bir bahaneleri olmaz.

Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman, onların, “Eğer doğru söylüyorsanız, babalarımızı geri getiriniz” demekten başka delilleri yoktur.

Bizim açık olan âyetlerimiz onlara okununca: «Gerçekseniz, atalarımızı getiresiniz» demekten başka bir tutakları yoktur

Onlara ayetlerimiz açıkça okunduğu zaman onların delilleri/iddiaları ancak: “Doğru söyleyenler iseniz (ölmüş) atalarımızı geri getirin” demek olur.

Bizim açık âyâtımız kendilerine okundığı vakit ne diyorlar? "Eğer doğrı söylüyor iseniz bizim ecdâdımızı tekrâr ihyâ idiniz" diyorlar.

Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, delilleri yalnızca: "Doğru sözlü iseniz babalarımızı getirin bakalım" demek olur.

Onlara âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman onların delilleri ancak, “Doğru söyleyenler iseniz babalarımızı getirin” demek oldu.

Kendilerine âyetlerimiz açık açık okunduğunda, “Doğru söylüyorsanız atalarımızı geri getirin” demekten başka bir delil ileri süremiyorlar.

Onlara açıkça âyetlerimiz okunduğu zaman: Doğru sözlü iseniz atalarımızı getirin, demelerinden başka delilleri yoktur.

Onlara açık açık ayetlerimiz okunduğunda, "Doğru sözlü iseniz atalarımızı geri getirin," demekten başka delilleri yoktur.

Kendilerine âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman; "Eğer sözünüzde doğru iseniz atalarımızı diriltip getirin." demekten başka söylenecek hiçbir delil yoktur.

Karşılarında açık açık beyyineler halinde âyetlerimiz okunurken şöyle demekten başka bir tutunacakları yoktur: haydi babalarımızı getirin doğru iseniz!

Onlara (ölümden sonra yeniden diriltilme ile ilgili) apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde savunma) delilleri, “Eğer doğru sözlüler iseniz, (haydi,) babalarımızı (diriltip) getirin!” demelerinden ibarettir.

Onlara, ayetlerimiz açık ve kanıtlayıcı olarak okunduğu zaman da hüccetleri¹, “Eğer doğru söylüyorsanız, atalarımızı geri getirin.” demekten başka bir şey olmadı.

1- Dayanak. Tutanak, belge.

Karşılarında açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman onların «Eğer (iddianızda) doğrucular iseniz (ölmüş) atalarımızı (diriltib) getirin» demelerinden başka tutanakları yokdur.

Ve kendilerine âyetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman: “Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, atalarımızı (geri) getirin!” demekten başka bir delilleri olmamıştır.

Onlara açıkça ayetlerimiz (mesajlarımız) okunduğu zaman (ortaya sürdükleri) delilleri (iddiaları) ancak: ’Eğer doğru sözlüler iseniz (ölmüş) atalarımızı (diriltip) getirin’ demek olur.

Açık anlaşılır ayetlerimiz onlara okunduğu zaman, ellerinde hiçbir geçerli delilleri yokken, yalnızca söyleyebildikleri “O halde doğru söylüyorsanız, daha önce yaşamış atalarımızı geri getirin” demeleri olmuştur.

Kendilerine apaçık ayetlerimiz okununca onların bütün dayanakları: "Eğer sizler doğru kimselerseniz, atalarımızı diriltip getirin bize" demek oluyor.

Her ne zaman kıyamete ait âyetlerimiz onlara açık bir surette okunsa ellerindeki bütün hüccetleri, «— Dâvanda gerçeksen haydi bizim göçen ana ve babalarımızı diriltip getirin» demekten ibarettir.

Onlara ayetlerimiz apaçık okunduğu zaman, “Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, haydi babalarımızı/atalarımızı getiriniz” demekten başka hiçbir delilleri [huccetehum] yoktur.¹¹

11 Krş. Duhân, 44/35-36

Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde savunma) delilleri, “Eğer doğru sözlüler iseniz, babalarımızı (diriltip) getirin” demekten başkası değildir.

Hakikati ortaya koyan ayetlerimiz onlara tüm açıklığıyla tebliğ edilince, “Eğer doğru sözlü iseniz, haydi atalarımızı diriltip karşımıza getirin!” demekten başka ileri sürecek delilleri olmamıştır ve olmayacaktır da.

Açık belgeler olarak bizim âyetlerimiz onlara okunduğu zaman:
“Doğru söylüyorsanız, babalarımızı getirin!” dediklerinden başka karşı delilleri olmadı.

Kendilerine ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman tek sözleri: " Eğer samimî iseniz, bize atalarımızı geri getirin " demek oluyor.

Onlara ayetlerimiz açıkça okunduğu zaman: "Doğru sözlü iseniz atalarımızı getirin!" demelerinden başka delilleri yoktur.

Onlara ayetlerimiz açıkça [tilavet] edildiğinde (okunup aktarıldığında) “Doğruysanız atalarımızı getirin (de görelim)!” [*] demelerinden başka delilleri yoktur.

Benzer mesaj: Duhân 44:36.

Onlara âyetlerimiz bütün açıklığıyla okununca (buna karşılık) onların tek delilleri: “eğer doğru söylüyorsanız atalarımızı diriltip getirin bakalım.” demeleri olmuştur.

Ve [böylece,] ne zaman mesajlarımız bütün açıklığıyla onlara tebliğ edildiyse tek cevapları şu olmuştur: ²⁷ “Atalarımızı [şahit olarak] getirin, eğer iddianızda haklı iseniz!” ²⁸

27 Lafzen, “onların ... demelerinden başka bir delilleri yoktur”.28 Karş. 44:36 ve ilgili not 19.

Ama ne zaman onlara ayetlerimiz apaçık bir şekilde iletilse: – Eğer doğru söylüyorsanız ölüp gitmiş atalarımızı geri getirin, demekten başka bir delil ortaya koyamıyorlar. 44/34...36

Ve ne zaman âyetlerimiz bütün açıklığıyla önlerine konulsa, tek cevapları şöyle olur: “Eğer doğru söylüyorsanız atalarımızı getirin!”[⁴⁴⁹¹]

[4491] “Âhiret varsa babamı getir” diyen akıl, âhireti dünyada arayan şaşkın akıldır.

Onlara ayetlerimiz okunduğunda; "Doğru sözlü iseniz, atalarımızı getirin" derler de, (ahiretin yokluğuna güya) kuvvetli bir delil getirirler.

(Bilirler ki ölüleri diriltmek sizin elinizde değildir. Onlar istedi diye biz ölüleri diriltmeyiz, ancak has kullarımız kalbleri tatmin olsun diye, bi... Devamı..

Onlara âyetlerimiz açıkça anlatıldığı zaman onların delilleri ancak, "Doğru söyleyenler iseniz babalarımızı getirin" cevabı oldu.

Ve kendilerine karşı âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman onların delilleri, «Eğer doğru sözlüler oldu iseniz atalarımızı getirin» demekten başka değildir.

Kendilerine iman esaslarına ve bu arada âhirete dair âyetlerimiz açık açık okunduğunda, onların ileri sürdükleri tek iddia: “Eğer siz bu inancınızda tutarlı iseniz, gelip geçmiş atalarımızı diriltin de önümüze getirin” demekten başka bir şey olmaz. [2, 28; 30, 27]

Onlara açık açık ayetlerimiz okunduğu zaman: "Doğru iseniz, babalarımızı getirin" demelerinden başka bir delilleri olmamıştır.

Onların, âyetlerimiz tilâvet olundukda hüccetleri: "Eğer sözinizde sâdık iseniz ölmüş babalarımızı diriltüb getiriniz" dimekden 'ibâretdir.

Onlara birbirini açıklayan ayetlerimiz okununca tek dayanakları şu sözleridir: “Haklıysanız babalarımızı alın da getirin.”

Apaçık ayetlerimiz kendilerine okunduğu zaman:-Doğru söylüyorsanız babalarınızı getirin, demekten başka onların bir delilleri yoktur.

Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğunda ise bütün iddiaları, “Doğru söylüyorsanız atalarımızı getirin” demekten ibarettir.

Ayetlerimiz, karşılarında açık-seçik mesajlar halinde okunduğunda, delilleri sadece şöyle demek olmuştur: "Doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin."

daħı ķaçan oķına anlaruñ üzere āyetlerümüz bellüler olmadı ḥüccetleri illā kim eyittiler “getürüñ atalarımuz eger olursañuz girçekler!”

Daḫı ḳaçan oḳunsa anlar üstine bellü āyetlerümüz, degül‐idi anlaruñ ḥüc‐cetleri, illā eyitmek: Dirildüñüz bizüm atalarumuzı, eger girçekler‐iseñüz.

(Qiyamətə dair) ayələrimiz onlara açıq-aşkar oxunduğu (söyləndiyi) zaman onların dəlili: “Əgər doğru deyirsinizsə, (vəfat etmiş) atalarımızı (dirildib) gətirin görək!” – deməkdən başqa bir şey deyildir.

And when Our clear revelations are recited unto them their only argument is that they say: Bring (back) our fathers then, if ye are truthful.

And when Our Clear Signs are rehearsed to them their argument is nothing but this: They say, "Bring(4764) (back) our forefathers, if what ye say is true!"

4764 Cf. 44:36. It is no argument to say, "If there is a future life, bring back our forefathers and let us see them here and now!" It is not for a ma... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.