18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Câsiye Suresi 23. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Eferaeyte meni-tteḣaże ilâhehu hevâhu ve-edallehu(A)llâhu ‘alâ ‘ilmin ve ḣateme ‘alâ sem’ihi ve kalbihi ve ce’ale ‘alâ basarihi ġişâveten femen yehdîhi min ba’di(A)llâh(i)(c) efelâ teżekkerûn(e)

Gördün mü dileğini mabud edineni ve halini bildiği halde Allah tarafından sapıklığa terkedileni ve onun kulağını ve kalbini mühürlemiştir ve gözüne de perde çekmiştir; artık Allah'tan sonra kim doğru yolu gösterebilir ona? Hala mı öğüt ve ibret almazsınız?

Şimdi Sen, kendi (nefsi) hevâsını ilah edinip (bencil tutkularına, boş gurur ve kuruntularına tapınmaya başlamış) kimseyi görmez misin? Ki Allah da onu bir ilim üzere saptırmış, (yani bazı bilgi ve becerilerine kibirlenerek, onları yanlış tefsir ve tatbik ederek ve kendisini herkesten üstün görerek azıtmış olduğundan Cenab-ı Hakk) kulağına ve kalbine mühür basmış, (böylece nasihat dinlemez ve İlahi hükümleri kabullenmez şekilde hidayeti kararmış) ve gözleri üstüne bir perde asılmış, (bu yüzden gerçekleri göremez şekilde feraseti alınmış kimselerin sapkınlığını ve azgınlığını fark edip sakınmanız gereken kişileri artık bilmelisiniz!) Şimdi Allah’tan sonra, kim ona hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

Kendi arzu ve hevesini ilah edinen ve Allah'ın bir bilgi sebebiyle saptırdığı, kulak  ve kalbini mühürlediği, gözüne perde çektiği kişiyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra, kim onu doğru yola iletebilir. O halde hiç düşünüp ders çıkarmaz mısınız.

Şahsî arzu ve ihtiraslarını, kendisine ilâh haline getireni; hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmeyeceğini bildiği için, Allah'ın hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti tercihine özgürlük tanıdığı, kulaklarını duyarsız, kalbini, kafasını anlayışsız hale getirdiği, gözlerine perde çektiği, basiretini bağladığı kimseyi görmüyor musun? Allah'ın dışında kim onu doğru yola iletebilir? Hâlâ öğüt almayacak mısınız?

bk. Kur’ân-ı Kerim, 7/186.

Arzularını kendine ilah edinmiş ve Allah'ın kendisini bir bilgi üzere saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık onu Allah'tan sonra kim doğru yola iletebilir? Yine de düşünmüyor musunuz?

23.İbnu Münzir ve İbnu Cerir`in Said bin Cubeyr`den rivayet ettiklerine göre Kureyşiler belli bir süre bir taşa tapıyorlardı, sonra ondan daha gösteri... Devamı..

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?

(Ey Rasûlüm), şimdi o kimseyi gördün ya: (Hidayeti bırakıb keyfine taparcasına) zevkini kendisine ilah edinmiş, Allah'da (sapıklığını bildiği) bir ilim üzerine onu şaşırtmış, kulağını ve kalbini mühürleyib gözüne de bir perde çekmiştir. Artık onu Allah'dan başka kim yola getirir? Hâlâ düşünmez misiniz?

Heva ve hevesini kendine ilah edinip de Allah’ın, (ondaki) bilgi ve serbest seçim üzere saptırdığı, kulak ve kalbini (iç ve dış duyularını) mühürlediği, gözüne perde çektiği kişiyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra kim onu doğru yola iletebilir? Neden düşünüp idrak etmiyorsunuz?

Arzusunu tanrısı edineni; Allah'ın bir bilgiye dayanarak saptırdığı, kulaklarını ve kalbini mühürlediği ve gözlerinin üzerine bir perde çektiği insanı, hiç düşündün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola iletebilir? O halde, hiç düşünüp ders almaz mısınız?[548]

[548] Tanrıyı hevası edinmek hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVII, 470-473.

Kendi istediğin, Tanrı edinen kimseyi görmedin mi sen? Bilerek, Allah onu doğru yoldan çıkardı, damga vurdu kulağına, gönlüne; gözüne de örtü koydu, Allahtan başka, doğru yola, onu kim iletecek? Öğüt almaz mısınız?

(Ey Resul!) Kendi arzu ve özlemlerini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde (yaptıkları yüzünden) Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Allah(ın onu terk etmesin)den sonra kim ona doğru yolu gösterebilir? O halde, hiç düşünüp ders almaz mısınız?

Bu ayet, değişken arzuların arkasına takılan, kendi heva ve hevesini tanrı edinen, anormal isteklerinin ve ihtiraslarının kölesi olan, menfaatin önünd... Devamı..

Göriyor mısın? Hırs ve hevâsını kendine bir Allâh yapan âdemi, Allâh ’âkıbetini bilerek dalâlete sevk ider, ânın kalbini ve sâmi’asını mühürlemişdir. Gözlerine perde çekilmişdir. Allâh dalâlete sevk itdikden sonra böyle bir âdemi kim tarîk-i hidâyete rücû’ itdirebilür? Bunı düşünmeyecek misiniz?

Heva ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar! Anlamaz mısınız?

Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?

Arzularını tanrı yerine koyan, Allah’ın -bilgisine rağmen (sapmayı tercih ettiği için)- kendini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi bir tasavvur et! Allah’tan sonra onu kim yola getirecek? Düşünmüyor musunuz?

Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?

Egosunu tanrı edinen kimseye dikkat ettin mi? Nitekim ALLAH onu bilerek saptırmış, işitme duyusunu ve beynini mühürlemiş ve görüşüne perde koymuştur. ALLAH'tan başka kim onu doğruya iletebilir? Öğüt almaz mısınız?

(Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun? Şimdi onu Allah'tan başka kim hidâyete erdirebilir? Hala düşünmez misiniz?

Ya şimdi baksan a o kimseye ki ilâhını hevası ittihaz etmiş, Allah da onu bir ılm üzerine şaşırtmış, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne de bir perde çekmiştir, artık onu Allahdan sonra kim yola getirir? Hâlâ da düşünmezmisiniz?

Hevâsını ilâh edineni ve Allah’ın (dünyada kâfir olarak yaşayıp sonunda âhirete de kâfir olarak intikal edeceğini ezelî ve ebedî) ilmiyle bilmesi üzere (kişinin kendi cüz’î irâdesi ile tercih etmiş olduğu) sapkınlıkta bıraktığı, kulağını ve kalbini (manen) mühürleyip, gözlerinin üzerine de (manen) perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan başka kim onu doğru yola iletebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?

Hevasını¹, ilahlaştıran kimseyi gördün mü? Allah, bir bilgiye dayalı olarak,² onu sapkınlıkta bıraktı. Ve onun kulağını ve kalbini mühürledi. Gözlerine perde çekti. Artık Allah'tan başka kim onu doğru yola iletebilir? Öğüt almıyor musunuz?

1- Tutku, kuruntu, bencil ve çıkarcı istekler, geçici tatminler. Sahip olunan olanakları imtiyaza dönüştürmek. Vahiy yerine din adamları sınıfınca uyd... Devamı..

Şimdi bana haber ver: Hevaa (ve heves) ini Tanrısı edinmiş, kendini, bir ilim üzerine, Allah şaşırtmış, kulağını, kalbini mühürlemiş, gözüne de bir perde germiş bir adama Allahdan başka kim hidâyet edebilir? Haalâ iyi düşünmeyecek misiniz?

İşte (nefsinin) arzusunu kendisine ilâh edinen ve Allah'ın (ezelî olan) bir ilim üzere(küfürlerindeki inadları yüzünden) dalâlete attığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üzerine de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Peki onu, Allah'dan sonra kim hidâyete erdirebilir? Hiç ibret almıyor musunuz?

Sen, kendi nefsini ilah edineni gördün mü? Allah kendisinde olan bir bilgiden dolayı, o’nu sapıklık içerisinde bırakmış, kulaklarına ve kalbine mühür vurmuş ve gözlerinin önüne perde çekmiştir. Artık böyle birisini Allah’dan başka kim doğru yola getirebilir ki, düşünmüyor musunuz?

Sen ne dersin o kimseye ki kendi tutkularını kendine tanrı edinmiş, Allah da onu bile bile doğru yoldan saptırmış, kulaklarını, gönlünü tıkamış, gözlerine de örtü çekmiştir. Böylesini Allah’tan başka kim doğru yola iletebilir? Yine de öğütlenmiyecek misiniz?

Arzusu olan putu tutup da kendine mâbut edinen, Allah, halini bilerek kendisini sapık kılan, kulağına, kalbine mühür basan, gözüne de perde koyan bir kimseye ne dersin? Hidayete erecek mi? [¹] Allah böylesini yoldan çıkardıktan sonra onu kim doğru yola götürebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?

[1] Veya böyle bir kimseyi gördün, bildin mi?

(Ey Peygamber!) Sen, kendi heva ve hevesini/kötü arzularını tanrı edinen, Allah’ın (doğru yola girmeyi reddettiği için) kendisini saptırdığı, kulağının ve kalbinin üzerine mühür vurduğu, gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi böyle birini Allah’tan sonra kim doğru yola ulaştırabilir? Hâlâ düşünmüyor musunuz?

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbi üzerine mühür vurduğu ve gözü üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Hala hatırlayıp kendinize gelmez misiniz?

Kendi arzu ve heveslerini hayatın biricik gayesi hâline getirerek ihtirâslarını tanrı edinen ve Allah’ın da,sapıklığı hak ettiğini bildiği için kulağını ve kalbini mühürleyip gözlerinin üzerine perde çekerek hidâyetten mahrum bıraktığı insanın acıklı hâlini bir düşünsene! Söyler misiniz; Allah böyle birini saptırdıktan sonra, artık kim onu doğru yola iletebilir? Öyleyse, ey insanlar, bunları düşünüp öğüt almayacak mısınız?

Gördün mü, kendi hevâsını kendi ilahı edinen kimseyi?
Allah onu bilgi üzere / bilgiye göre şaşırttı.
Kulağına ve kalbine mühür vurdu.
Gözüne perde çekti.
Kim onu Allah’ın sonrasından hidayete eriştirebilir?
Düşünüp öğüt almaz mısınız?

Kendi düşüncelerini putlaştırana bakın! onca ilmine rağmen Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği şu adama bakın! Şimdi Allah'tan başka kim onu yola getirebilir düşünsenize bir!?

Arzularını heveslerini ilah edinen, kalbini ön yargılarıyla kalıplaştıran, ayetlerimizle gösterilen gerçeklere karşı kör, sağır, dilsiz olan kişiyi gördün mü? Allah böylelerini bütün yaptıkları amelleri ile birlikte, kendi hayatlarının şahidi olarak, hesaba çekmek üzere huzuruna kabul eder. Yaratılışta insana koyduğumuz yasa gereği ön yargıları; gözlerine perde, kulaklarına sağırlık olur. Onlar artık görmezler, duymazlar. Böylelerini Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala düşünüp ders almayacaklar mı? Allah kendi yasalarını değiştirip onları zorla doğru yola getirmez. Öylece bırakır! Sen de bırak! Üzerlerine gitme, zorlama, baskı kurma! Çünkü Rabbin kendi isteğiyle inanan, ayetlerindeki gerçekleri gören, yasalarına göre yaşayanlarla, kendi isteğiyle inkâr eden, ayetlerine karşı kör, sağır, dilsiz olan, yasalarına aykırı yaşayanları ayırmak ister. Onun için hiç kimseye baskı yapmaz. Dünya hayatının sınavı budur. Sanma ki kötülük yapanlar kötülükleriyle kalır. Elbette hesap günü cezaları verilir.

Arzusunu ilahı edineni [*] ve Allah’ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, işitme (duyu)sunu ve kalbini mühürlediği ve gözünün üstüne de perde çektiği kişiyi gördün mü? [*] Şimdi onu, Allah’a rağmen kim doğru yola ulaştırabilir ki! [*] (Gerçeği) hatırlamayacak mısınız?

Benzer mesaj: Furkân 25:43. Bu cümle “İlahını arzusu edineni gördün mü?” şeklinde de tercüme edilebilir Kalplerin mühürlenmesiyle ilgili bkz. Bakara ... Devamı..

Şimdi sen, o ilâhını keyfine¹ göre tanımlayan,² Allah’ın (inanmayacağını) bildiği için saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve (gönül) gözüne de perde çektiği adamı görüyor musun?³ Şimdi Allah’ın dışında kim, ona hak yolu gösterebilir? (Ey kâfirler!) Siz hâlâ bunu idrak etmeyecek misiniz?

1 Heva: Nefsin kendiliğinden meylettiği arzusu, şehvetlere eğilimi, keyfe düşkünlüğü ve ilim sahibi olmadan sahibine hükmeden nefis anlamında kullanıl... Devamı..

KENDİ arzu ve özlemlerini tanrı edinen ve [bunun üzerine] Allah’ın, [zihninin hidayete kapalı olduğunu] bilerek ²⁴ saptırdığı, kulaklarını ve kalbini mühürlediği ve gözlerinin üzerine bir perde ²⁵ çektiği [insan]ı, hiç düşündün mü? Allah[ın onu terk etmesin]den sonra kim ona doğru yolu gösterebilir? O halde, hiç düşünüp ders çıkarmaz mısınız?

24 Zemahşerî’nin 14:4 ile ilgili 4. notta uzun uzun nakledilen görüşlerini yansıtan Râzî’nin yorumu.25 Bkz. 2:7, not 7.

Kendi heva ve hevesini ilah edinen ve hakikati bilmesine rağmen yüz çeviren böylece Allah’ın mesajlarına kulaklarını ve kalbini kapatan gözlerine de perde çeken ve sapıklığı tercih eden şu kimseyi görüyor musun? Böyle bir kimseyi Allah’tan başka kim doğru yola iletebilir? Hala düşünüp ibret almayacak mısınız? 25/43, 47/14

TANRISI olarak keyfî kanaatini benimseyen ve Allah’ın kişiyi, (fıtrî) bir bilgiye rağmen (sapmayı tercih ettiği için) saptırdığı,[⁴⁴⁸⁶] kulaklarını ve kalbini mühürlediği, gözlerinin üzerine de tarifsiz bir perde çektiği malum tipleri gözünde canlandırabilir misin?[⁴⁴⁸⁷] Artık onu Allah da ulaştırmazsa, kim doğru yola ulaştırabilir? Hâlâ düşünüp ders almayacak mısınız?

[4486] ‘Alâ ‘ılmin, öznesi insan olarak okunduğunda bu anlama gelir. Sapmayı tercih eden insanın kendisine rağmen saptığı “ilim”, Allahu a’lem insanın... Devamı..

(Ey Muhammed) Hevâ ve hevesini ilah edinen (nefsinin güzel gördüğü her- şeyin peşinde koşan, çirkin gördüğü şeyi -hak daveti- ise reddeden) şu kimseye bak.. ki Allah onu (hak davete ulaştıktan sonra bile bile şirk ve küfürde direndiği için) doğru yoldan saptırmış kulağını, kalbini mühürlemiş ve gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Şimdi onu, Allah'tan başka kim hidayete erdirebilir? (Ey müşrikler bu uyarılardan da) hâlâ ibret almayacak mısınız? (Kalbleriniz mühürlenmeden tevbe edip imana gelmiyecek misiniz)?

Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; bir bilgi ile saptırdığı ve işitmesini ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?

Gördün mü o kimseyi ki kendi hevâsını kendisine tanrı edinmiş ve onu Allah bir bilgi üzerine şaşırtmış ve kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış ve gözü üzerine bir perde kılmış? Artık ona Allah'tan sonra kim hidâyet edebilir? Hâlâ düşünmez misiniz?

Baksana kendi heva ve hevesini ilah edinen, ilmi olduğu halde Allah'ın kendisini şaşırtıp, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözlerine de perde çektiği kimsenin haline! Hakkı görmemekte ve azgınlıkta ısrar etmesi sebebiyle Allah'ın şaşırttığı bu kimseyi kim yola getirebilir? Düşünmüyor musunuz? [7, 186]

Bu meal, “alâ ilmin” kısmının mef’ul zamirinden hal kabul edilmesi durumuna göre verilmiştir. İnsan, aklını ve ilmini, ilahî vahyin ışığı ile aydınlat... Devamı..

Keyfini tanrı edinen ve Allah'ın bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi ona Allah'tan sonra kim doğru yolu gösterecek? Düşünmüyor musunuz?

Hevâsını kendisine ilâh ittihâz ideni görmez misin ki bu fi'ilinin 'âkıbeti ne oldığını bilir iken Allâh onı hizlâna düşürdi. Kulağına ve kalbine mühür urub gözine perde çekdi. Öyle birini hidâyete irsâl idecek Allâh'dan başka kim vardır? Bunı tezekkür itmez misiniz?

Kendi arzusunu kendine ilah edineni gördün mü? Allah onu, bilgili olmasına rağmen sapık saymıştır. Sanki Allah onun kulağına ve kalbine mühür basmış, gözünün üstüne de perde çekmiştir. Allah kabul etmedikten sonra, kim onu doğru yolda sayabilir. Bilginizi kullanmayacak mısınız?”

Şu heva ve hevesini ilah edineni gördün mü? Allah onu bir bilgi üzerinde sapıklıkta bırakmıştır. Kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözüne de perde çekmiştir. Allah'tan sonra kim onu doğru yola çıkarabilir? Hiç düşünmüyor musunuz?

Gördün mü heveslerini tanrılaştıranı? Allah onu bilgiyle saptırmış,(2) kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerini de perdelemiştir. Allah'tan sonra artık ona kim yol gösterebilir? Hiç düşünmüyor musunuz?

(2) Bu ifade iki şekilde yorumlanmıştır: (1) Heveslerini tanrılaştırdığı için, bilgisi o kimse için bir hidayet aracı olamamış, tam tersine onu daha d... Devamı..

Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?

iy gördüñ mi anı kim duttı Tañrısın nefs dilegin? daħı azdurdı anı Tañrı bilmek üzere daħı mühr urdı ķulaġı üzere daħı göñli üzere daħı ķıldı gözi üzere örtü. pes kim ŧoġru yol göstere aña Tañrı’dan śoñra? iy ögütlenmez misiz?

Görür misin ol kimseyi ki hevāsını ma‘būd idindi. Daḫı azdurdı anı Allāh‘ilmi‐y‐le ve mühr urdı ḳulaġı ve yüregi üstine. Daḫı gözi üstine perdevardur. Pes kim hidāyet virür aña Tañrıdan ṣoñra? Niçün fikr itmezsiz?

(Ya Peyğəmbər!) Nəfsini özünə tanrı edən və Allahın bilərəkdən (onu hələ yaratmamışdan gələcəkdə kafir olacağını bildiyi üçün) yoldan çıxartdığı, qulağını və qəlbini möhürlədiyi, gözünə də pərdə çəkdiyi kimsəni gördünmü? Allahdan başqa kim onu doğru yola sala bilər?! Məgər düşünüb ibrət almırsınız? (Haqqı bildiyi halda küfr edənin cəzası, haqqı bilmədən, cahilliyi üzündən küfr edənin cəzasından daha ağırdır. Çünki alimlə cahilin məs’uliyyəti eyni ola bilməz!)

Hast thou seen him who maketh his desire his god, and Allah sendeth him astray purposely, and sealeth up his hearing and his heart, and setteth on his sight a covering? Then who will lead him after Allah (hath condemned him)? Will ye not then heed?

Then seest thou such(4761) a one as takes as his god his own vain desire? Allah has, knowing (him as such), left him astray, and sealed(4762) his hearing and his heart (and understanding), and put a cover on his sight. Who, then, will guide him after Allah (has withdrawn Guidance)? Will ye not then receive admonition?

4761 If a man follows, not the laws of Allah, which are also the laws of his own pure nature as made by Allah, but the desires of his own distorted se... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.