Ve kâlû yâ eyyuhâ-ssâhiru ud’u lenâ rabbeke bimâ ‘ahide ‘indeke innenâ lemuhtedûn(e)
Ve ey büyücü demişlerdi, sana söz verdiğini sandığın Rabbine yalvar bizim için, şüphe yok ki biz de elbette doğru yola geliriz.
Ve (nihayet) onlar (Hz. Musa’ya dönerek) dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; (ki bu belaları üstümüzden kaldırsın,) gerçekten biz (o takdirde) hidayete gelmiş olacağız."
Ve her defasında “Ey büyücü!” demişlerdi. “Seninle yaptığı peygamberlik sözleşmesi hatırına, bizim için Rabbine yalvar, biz artık kesinlikle doğru yola geliriz.”
Onlar azâbı görünce, Mûsâ'ya:
“Ey bilge kişi, sende olan ahdi, sana verdiği sözü hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Biz de doğru, hak yolu tercih edeceğiz” dediler.
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana olan ahdi üzere bizim için Rabbine dua et, gerçekten biz hidayete geleceğiz.
Ve onlar dediler ki: 'Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız.'
(Azabı gördükleri zaman, Mûsa'ya şöyle) dediler: “- Ey büyücü! (Duanı kabul edeceğine dair) sana olan vaadi hürmetine, bizim için Rabbine dua et; çünkü biz, artık yola geleceğiz.”
Ve “Ey büyücü! Rabbinin sendeki sözü ile bizim için dua et. Artık biz doğru yolu bulduk.” dediler.
Bunun üzerine dediler ki: “Ey sihirbaz! Seninle yaptığı sözleşmenin hatırına bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.”
Dediler ki: «Ey büyücü! Seninle ahitleşen Tanrını bize çağırasın, doğru yola gideriz!»
(Bunun üzerine dediler ki:) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.”
Bir def’a Mûsâ’ya "Ey sihirbaz! Rabbine du’â it, ’azâbı ref’ itsün. İşte biz tarîk-i hidâyete dâhil olduk." didiler.
"Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim" dediler.
(Onlar azabı görünce) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz” dediler.
Bunun üzerine şöyle dediler: “Ey büyücü! Rabbinin seninle sözleşmesine uygun olarak bize dua et, artık biz doğru yola döneceğiz.”
Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.
"Ey büyücü, bizim için Rabbine dua et. Çünkü sen ona daha yakınsın; biz bundan sonra yola geleceğiz," dediler.
Onlar azâbı görünce: "Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten doğru yola gireceğiz." dediler.
Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz
(Ve onlar, başlarına gelen her azapta), “Ey sihirbaz! (Duanı kabul edeceğine dair) sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et (de azabı bizden gidersin. Söz veriyoruz ki, bundan böyle) artık biz, (bildirdiğin o hak) yola geleceğiz” (îmân edeceğiz) dediler.
(Azâbı görünce) dediler ki: «Ey sihir yapan, bizim için Rabbine, sana olan va'di vech ile, düâ et. Muhakkak biz doğru yola kavuşdurulmuş olacağız».
Bunun üzerine dediler ki: “Ey sihirbaz! (Duânı kabûl edeceğine dâir)(1) sende olan ahdi hürmetine, Rabbine bizim için duâ et; muhakkak ki biz, (o vakit) gerçekten doğru yola giren kimseler (olur)uz.”
Ve onlar (bu tür azabı, sıkıntıları görünce) dediler ki: ‘’Ey sihir yapan (sihir ilmini bilen), sende olan ahdi (sana verdiği söz) adına bizim için Rabbine dua et de doğru yola erişelim." *
(Azap onları yakaladığında) “Ey Sihirbaz! Rabbine bizim için dua et, yanında getirdiğin antlaşmaya kesinlikle uyup, onun yolundan gideceğiz” dediler.
Dediler: "Ey büyücü! Senin yalvarını onamıya söz veren çalabına bizim için yalvar ki biz de artık kesin olarak doğru yolu tutmuş olalım."
Onlar şöyle dediler: «— Sihirbaz! [¹] dâvetine icabet edeceğini sana taahhüt eden Rabbine dua et de bizden felâketi kaldırsın. Şayet bizi bu felâketten kurtarırsan biz de doğru yola geliriz».
Onlar (azabı görünce), “Ey sihirbaz! Bizim için Rabbine dua et, seninle yaptığı sözleşme hürmetine biz doğru yola erişelim” dediler.
Ve onlar, “Ey büyücü! Sana verdiği söz hürmetine bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz (bu durumda) hidayete ermişler olacağız” dediler.
Onlar ise, her defasında Mûsâ’ya gelerek, “Ey kudretli büyücü!” diyorlardı, “Tövbe eden günahkârları bağışlayacağına dâir sana verdiği sözün hürmetine, bizim için Rabb’ine yalvar da bu belâyı kaldırsın başımızdan! Söz veriyoruz, bundan böyle kesinlikle doğru yolu izleyeceğiz!”
-“Ey Sihirbaz! Senin yanında ahid verdiği şey sebebiyle rabbine bizim için dua et! Biz, elbette hidayete / doğru yola ermişler’iz” dediler.
Bir gün: " a büyücü! " dediler. " Madem sana söz vermiş. N'olur Sahib'ine bizim için yalvar da biraz kendimize gelelim. "
Onlar: "Her başlarına her belâ geldiğinde ey büyücü; sana verdiği söze dayanarak bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz." dediler.
Ve onlar (her seferinde): “Ey büyücü! (Allah’ın) sana verdiği söz hürmetine bizim için Rabbine duâ et. Gerçekten biz, hak yola döneceğiz.” dediler.
Ve [her defasında,] “Ey büyücü!” diye feryad ettiler, “Seninle yaptığı [peygamberlik] sözleşmesinin hatırına bizim için Rabbine yalvar: biz artık kesinlikle doğru yola döneceğiz!”
Her felaket karşısında onlar: Ey sihirbaz! Rabbinin seninle olan ahdinin hatırına Rabbine yalvar, başımızdan bu azabı kaldırsın. Zira artık senin gösterdiğin yoldan gideceğiz, dediler. 7/130...135
Ve “Sen ey büyücü bilgin! Seninle yaptığı sözleşme hatırına, Rabbine bizim için yalvar: kesinlikle biz artık doğru yola yöneleceğiz!” diye yalvardılar.
Bunun üzerine onlar: "Ey sihirbaz, sana verdiği sözü yerine getir de, Rabbine bizim için dua et (üzerimizden bu azabı kaldırsın) Artık biz doğru yola gireceğiz" diye yalvardılar.
Bunun üzerine dediler ki: "Ey sihirbaz, bizim için rabbine çağrıda bulun, sana verdiği söz hakkı için artık biz yola geleceğiz!"
Ve dediler ki: «Ey sahir! Bizim için Rabbine bir dua et, sana olan ahdi hürmetine, şüphe yok ki, biz de elbette hidâyete ermişler oluruz.»
Azabı tadınca Mûsâ'ya: “Haydi büyücü! Sana verdiği sözünün gereği olarak bizim için Rabbine dua et, bizi bağışlasın, zira artık yola geleceğiz” dediler.
Bunun üzerine dediler ki: "Ey büyücü, bizim için Rabbine du'a et, sana verdiği söz hakkı için (bizi bağışlasın) artık biz yola geleceğiz!"
(Mûsâ'nın mu'cizâtı olan 'azâbı gördüklerinde) "Ey sâhir! Sana du'ânı kabûl ideceğini va'd itmiş olan rabbine du'â it ki bizden bu 'azâbı def' itsün. O zamân seni tasdîk ider ve hidâyete ireriz." didiler.
(Krize girince) Dediler ki “Bak büyücü! Madem sana sözü var, bizim için Rabbine (Sahibine) yalvar, kriz bitsin, biz gerçekten yola geleceğiz.”
-Ey sihirbaz! sana verdiği söze dayanarak bizim için Rabb'ine dua et, muhakkak biz de doğru yolu bulacağız, demişlerdi.
Onlar ise “Ey büyücü,” diyorlardı. “Sana verdiği sözün hatırına bizim için Rabbine dua et; o zaman mutlaka doğru yola geleceğiz.”
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz."
daħı eyittiler “iy cādū! oķı bizüm içün çalabuñı anuñ-ile kim 'ahd eyledi senüñ ķatunda bayıķ biz ŧoġru yol dutıcılaruz.”
Daḫı eyitdiler: İy cāẕū, du‘ā eyle bizüm‐çün senüñ Tañrıña. Sañava‘de itdügi nesne‐y‐ile. Taḥḳīḳ biz hidāyet üstine olur‐biz.
Onlar dedilər: “Ey sehrbaz! (Dualarını qəbul edəcəyi barədə) səninlə olan əhdi hörmətinə Rəbbinə bizdən ötrü dua et (ki, bizi bəladan qurtarsın). Biz mütləq doğru yola gələcəyik!”
And they said: O wizard; Entreat thy Lord for us by the pact that He hath made with thee. Lo! we verily will walk aright.
And they said, "O thou(4652) sorcerer! Invoke thy Lord for us according to His covenant with thee; for we shall truly accept guidance."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |