Hattâ iżâ câenâ kâle yâ leyte beynî ve beyneke bu’de-lmeşrikayni febi/se-lkarîn(u)
Sonunda bizim tapımıza geldi mi keşke der, seninle benim aramda doğuyla batı kadar bir uzaklık olsaydı, gerçekten de ne kötü arkadaşmış.
Sonunda o (şeytanlara ve şarlatanlara aldanan kişi, ahirette) Bize geldiği zaman (kendilerini kandırıp kullananlara): "Keşke benimle senin aranda iki Doğu (Doğu ile Batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın-dost(muşsun sen)" deyip (suçlayacak ve pişmanlık duyacaklardır).
Sonunda o yoldan çıkan kimse, bizim huzurumuza geldiği zaman kötü arkadaşına der ki: “Keşke benimle senin aranda, iki doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, seni hiç görmeseydim. Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın!”
Nihayet, Kıyamet günü bize geldiklerinde, arkadaşına:
“Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın.” der.
Sonunda bize geldiğinde (şeytanına) der ki: "Keşke seninle benim aram iki doğunun uzaklığı kadar olsaydı! Meğer ne kötü bir yakınmışsın!
Sonunda bize geldiği zaman, der ki: 'Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın-dost(muşsun sen).'
Nihayet (Allah'dan göz yuman kâfir, şeytanla bir arada Mahşerde) bize geldiği zaman, (arkadaşı şeytana) şöyle der: “- Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı uzaklığı olaydı!... Sen ne kötü arkadaşmışsın!...”
Nihayet o, (arkadaşı ile) huzurumuza geldiğinde: “Keşke benimle senin aranda iki doğunun (doğu ile batı) mesafesi kadar bir uzaklık olsaydı! Sen ne kötü bir arkadaşsın!” der.
Sonunda bize geldiklerinde, arkadaşına şöyle der: “Keşke benimle senin aranda iki doğu/dünya kadar uzaklık olsaydı. Sen ne kötü bir arkadaşmışsın!”
Bize geldiğinde, o diyecektir ki: «Keşke aramızda seninle, doğu, batı uzaklığı olsaydı, ne de kötü yoldaştır
Sonunda bize geldiğinde, arkadaşı (olan şeyta)na: “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı (da bu durumlara düşmeseydim)! Ne kötü arkadaşmışsın sen!” der.
Nihâyet huzûrumuza geldiği vakit "Kâşki benimle şeytân beynindeki mesâfe meşrık ile mağrib kadar ola idi bu ne fenâ arkadaş" diyecek.
38,39. Sonunda Bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!" der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.
Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!” der.
Sonunda o kişi bize gelince -şeytana hitaben- “Keşke seninle aramız doğu ile batı kadar uzak olsaydı!” der. Ne kötü arkadaş!
O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.
Nihayet bize geldiğinde, "Keşke benimle senin aranda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı; sen ne kötü bir arkadaş mışsın sen!" der.
Nihayet kıyamet günü bize gelince, arkadaşına: "Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!" der.
Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu'du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın
Nihâyet, (o kâfir, yaptıklarının hesabını vermek üzere) bizim (manevi) huzurumuza geldiği zaman, (kendisini hak yoldan alıkoyan şeytanına,) “Keşke seninle benim aramda iki doğu (doğunun batıya olan uzaklığı ve batının doğuya olan uzaklığı) kadar, mesafe olsaydı (da seninle hiç karşılaşmasaydım, meğer) sen ne kötü bir arkadaşmışsın!” der.
Nihayet o bize geldiği zaman dedi ki (der ki): «Keşki seninle benim aramda gün doğusu ile gün batısı kadar uzaklık olsaydı! (Sen) ne kötü arkadaş (mışsın)»!
Nihâyet (o kimse şeytanıyla berâber) bize geldiğinde (şeytanına): “Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Demek (sen) ne kötü arkadaşmış(sın)!” der.
Nihayet (Zikr’imize karşı körlük edip yoldan çıkan o adam ahirette) bize geldiği zaman (şeytanî kişiliğine ve kötü yoldaşına) der ki: "Keşke benimle senin aranda (yaz ve kış için farklı farklı olan) iki doğunun uzaklığı olsaydı. Meğer sen ne kötü bir yoldaşmışsın! "der. (Böylece onu suçlayıp pişmanlık duyacaktır).*
Taki o, aldatılmış kimse bize gelince, (hesap gününde) kendini aldatana “Keşke seninle benim aramda iki doğu kadar uzak bir mesafe olsaydı. Sen ne kötü bir arkadaşmışsın” der.
Günün birinde yoldaşıyla birlikte Bize gelince, şunu diyecektir: "Ne olurdu, benimle senin aranda Doğu ile Batı arası kadar uzaklık olsaydı! Meğer sen ne kötü yoldaş imişsin!"
Nihayet o, yoldaşı ile beraber huzurumuza gelince yoldaşına «— Keşke aramız gün doğuşu ile gün batışı [²] kadar uzak olsaydı! Sen, ne kötü yoldaşmışsın!» diyecek.
Sonunda Biz’e geldiklerinde (arkadaşına), “Keşke seninle benim aramızda iki doğu¹³ [meşrikayn] kadar bir mesafe olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın sen!” der.¹⁴
Sonunda bize geldiği zaman, “Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Pek de kötü arkadaşmışsın sen” der.
Ve sonunda, yargılanmak üzere huzurumuza geldiği zaman, şeytanlarına lânetler yağdırarak “Ah, keşke seninle benim aramda doğu ile batı kadar mesafe olsaydı da seninle hiç karşılaşmasaydım! Meğer sen ne kötü bir arkadaşmışsın! diyecektir.
Sonunda bize geldiği zaman: -“Ah keşke benim ve senin aramızda İki Doğu’nun uzaklığı bulunsaydı! Ne kötü Yakın Arkadaş!” dedi.
Sonunda insan, huzurumuza gelince kendi şeytanına: " seni tanımaz olaydım. Ne belâ yoldaşmışsın meğer! "diye hayıflanır.
Dünya hayatını yalan üzerine yaşayanlar ahiretteki hesabımıza gelince; bütün gerçeklerin farkına varırlar. İşte o gün şeytana dostluk yapan kimse: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın!" der.
(Arkadaşı), bize (huzurumuza) gelince (şeytana) “Ah, keşke benimle senin aranda iki doğular kadar uzaklık olsaydı; ne kötü arkadaşmışsın!” diyecektir.
(Böyleleri,) sonunda Bizim huzurumuza gelince (kendi şeytanlaşmış kişiliklerine): “Keşke ikimiz birbirimize doğu ile batı¹ arası kadar uzak olsaydık. Meğer sen ne kötü dostmuşsun.”² der.
Ama sonunda ³² [bu şekilde günaha batmış olan] kişi, [Hesap Günü] önümüze geldiği zaman, [öteki kişiliğine,] “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı ³³ kadar bir mesafe olsaydı!” diyecektir; şu öteki kişilik ne kadar da kötüymüş!
Nihayet o kişi yoldaşıyla birlikte huzurumuza çıktığında: – Keşke seninle aramızda doğu ile batı kadar uzak bir mesafe olsaydı. Sen ne kötü bir yoldaşmışsın! Der. 7/38-39, 14/21-22
En sonunda çıkıp huzurumuza geldiği zaman, (şeytanî kişiliğine) der ki: “N’olaydı, keşke benimle senin aranda doğuyla batı kadar bir mesafe olaydı. Meğer (uydusu olduğum) yoldaş, ne kadar da berbatmış.”
Sonunda (kıyamet gününde huzurumuza) geldiğinde, (acı gerçek ile karşılaşır ve kendisini yoldan çıkaran şeytanına): "Keşke benimle senin arasında, doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı da. (Seninle hiç karşılaşmamış olsaydın) meğer sen ne kötü arkadaşmışsın" der.
Nihayet bize geldiğinde, arkadaşına, "Keşke benimle senin iki doğu kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!" der.
Nihâyet Bize geldiği zaman (o refikine) der ki: «Keşki benim ile senin aranda ki maşrıkın uzaklığı olsa idi, (sen) ne kötü refîk!»
Ta ki huzurumuza gelinceye kadar böyle devam eder. Huzurumuza çıktığında arkadaşına: “Keşke seninle aramız doğu ile batı arası kadar uzak olsaydı! Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın! ” der.
Nihayet (Zikr'imize karşı körlük edip yoldan çıkan o adam) bize geldiği zaman (kötü arkadaşına) der ki: "Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) arası kadar uzaklık olsaydı (seni hiç görmeseydim); meğer ne kötü arkadaş(mışsın sen)!"
Karîni ile berâber huzûrumuza geldiği zamân: "Nolaydı aramızda meşrikle mağrib kadar uzaklık olaydı, sen ne kabîh karîn ve mesâhibsin." dir
Huzurumuza gelince şöyle diyecektir: “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı kadar bir mesafe olsaydı! Bu ne kötü bir birliktelikmiş!”
Nihayet, bize geldiği zaman:-Keşke benimle senin aranda doğu ve batı kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü bir dostmuşsun!
Nihayet huzurumuza geldiğinde, “Keşke seninle aramız iki doğunun(9) arası kadar uzak olsaydı! Sen ne kötü arkadaşsın!” der.
Sonunda bize geldiğinde, şeytan, yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!"
tā ķaçan kim gele bize ya'nį kāfirler eyide “iy, keşki aramda daħı senüñ arañda ya'nį şeyŧān maşriķ-ıla maġrıb ıraķlıġımıssa! pes ne yavuz işdür!”
Ḥattā ol vaḳt ki bize gele, eyide: Kāşki benümle senüñ arañda maġrib‐ilemaşrıḳ arasınca ola‐y‐dı. Ne yaman yoldaşsın, diye.
Nəhayət, o, (qiyamət günü) hüzurumuza gəldikdə (öz yanında olan yoldaşına) belə deyər: “Kaş ki, mənimlə sənin aranda şərqlə qərb arasındakı məsafə qədər uzaqlıq olaydı. Sən nə pis yolda imişsən!”
Till, when he cometh unto Us, he saith (unto his comrade): Ah, would that between me and thee there were the distance of the two horizons, an evil comrade!
At length, when (such a one)(4640) comes to Us, he says (to his evil companion): "Would that between me and thee were the distance of East and West!"(4641) Ah! evil is the companion (indeed)!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |