Velemmâ câehumu-lhakku kâlû hâżâ sihrun ve-innâ bihi kâfirûn(e)
Ve onlara gerçek gelince de bu dediler, büyü ve biz şüphe yok ki inkar etmedeyiz onu.
Fakat kendilerine Hakk gelince; "Bu bir büyüdür, kesinlikle biz ona (karşı) kâfir olanlarız" deyip (çıkmışlardı).
Fakat onlara gerçekleri içeren mesajım gelince: “Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz” dediler.
Kendilerine hak kitap Kur'ân geldiği zaman:
“Bu aklı etki altına alan büyüleyici bir sözdür. Biz onu inkâr ediyoruz.” dediler.
Hak kendilerine gelince de: "Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz" dediler.
Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: 'Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız.'
Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler.
İşte hak olan bilgi, onlara geldiğinde: “Bu, büyüdür. Biz bunu kabul etmiyoruz.” dediler.
Bu gerçek kendilerine geldiğinde, “Bu bir büyüdür. Biz onu reddediyoruz” dediler.
Onlara hak gelince: «Bu büyüdür, bizler ona inanmayız!» dediler
Fakat kendilerine hakikat (tüm açıklığıyla ortaya konan ayetlerle) gelince: “Bu (Kur'an sihirbazların uydurduğu) bir büyüdür, (bu yüzden) biz onu tanımayız” dediler.
Lâkin hak tezâhür idince "Bu sihirdir biz buna inanmayız" didiler.
Gerçek kendilerine geldiği zaman: "Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler.
Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
Gerçeğin bilgisi gelince, “Bu bir büyü, biz bunu kabul etmiyoruz” dediler.
Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Kendilerine gerçek geldiği zaman, "Bu bir büyüdür ve biz onu inkar ediyoruz," dediler.
Kendilerine hak geldiği zaman onlar: "Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz." dediler.
Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler
Fakat onlara hak (ve hakikati açıklayan âyetlerimiz) gelince, “Bu (Kur’ân, sihirbazların uydurduğu) bir sihirdir, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz!” dediler.
Onlara, Hakk geldiği zaman: “Bu bir büyüdür. Biz onu yalanlayanlarız.” dediler.
(Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir.
Fakat kendilerine o hak gelince: “Bu bir sihirdir ve doğrusu biz onu inkâr edicileriz” dediler.
Ve onlara hak (bütün gerçekleri açıklayan Kur’an) geldiği zaman: ‘’Bu bir sihir (aldatmaca)dır ve şüphe yok ki, biz onu inkâr edicileriz’’ dediler.
Onlara hak (Kur’an) geldiğinde “Bu aldatmaca (sihir) dir, biz onu ret edip inkâr ediyoruz” demelerinden sonra,
ancak, onlara doğru olan Kur’an gelince onlar: "Bu, büyüdür. İşte biz bunu tanımayız" dediler.
Onlara hak olan Kur/an gelince «— Bu, büyüdür, biz onu tanımıyoruz» dediler.
Kendilerine gerçek/hak gelince de “Bu bir sihirdir. Biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” demişlerdi.
Ancak kendilerine hak gelince dediler ki: “Bu bir büyüdür, doğrusu biz onu inkâr edicileriz.”
Fakat hakîkati tüm açıklığıyla ortaya koyan ayetlerimiz onlara ulaşınca, “Onları sarsıp derinden etkileyen bu Kur’an, sihirbazların uydurduğu bir büyüdür ve bu yüzden biz, onu şiddetle reddediyoruz!” dediler.
Onlara Hakk geldiğinde:
“Bu bir sihir! Biz, onu inkâr etmekteyiz” dediler.
Kuran kendilerine ulaşınca: " Bu bir sihir, biz bunu asla kabul edemeyiz " deyip çıktılar.
Kendilerine gerçekleri açıklayan bir Resul ve kitap gelince: "Anlatılanlar büyülü sözlerden ibarettir. Biz bunları kabul etmiyoruz."
Kendilerine o gerçek (vahiy) gelince “Bu bir büyüdür; şüphesiz ki biz onu inkâr edenleriz!” dediler.
Ancak kendilerine değişmez gerçekler gelince: “Bu, bir büyüdür ve biz ona kesinlikle inanmıyoruz.” dediler.
Fakat bu Kuran onlara geldiği zaman: – Bu sihirli bir sözdür, biz ona inanmıyoruz, dediler. 37/12...14, 38/1...10
Ama hakikat ayaklarına kadar geldiği zaman da, “Bu bir sihirdir, biz bunu kesinlikle reddediyoruz” dediler.
Fakat (ne yazık ki) kendilerine hak geldiğinde o müşrikler "Bu (Kur'an) sihirdir, biz ona (Allah katından indirilmiş olduğuna) inanmıyoruz!.."
Fakat kendilerine gerçek gelince: "Bu, büyüdür, biz onu inkâr ediyoruz" dediler.
Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»
Fakat kendilerine gerçek gelince: "Bu, büyüdür, biz onu tanımayız" dediler.
Onlara hak geldikde: "Bu sihirdir, biz onı inkâr idenlerdeniz."
Bu gerçek onlara gelince hemen ”Bu bir büyüdür; biz onu tanımayız” dediler.
Onlara hak geldiği zaman:-Bu bir aldatmacadır, biz onu tanımıyoruz. dediler.
Fakat onlara hak geldiğinde “Bu büyüdür; biz buna inanmıyoruz” dediler.
Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
daħı ol vaķt kim geldi anlara ḥaķ ya'nį ķur’ān eyittiler uşbu cādūlıķdur daħı bayıķ biz aña kāfirlerüz.”
Ḳaçan ki özlerine ḥaḳ geldi, eyitdiler: Bu cāẕūluḳdur. Daḫı biz aña kāfirler‐biz, didiler.
Onlara haqq (olan Qur’an) gəldikdə: “Bu sehrdir, biz onu inkar edirik!” – dedilər.
And now that the Truth hath come unto them they say: This is mere magic, and lo! we are disbelievers therein.
But when the Truth came to them, they said: "This is sorcery, and we(4633) do reject it."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |