Litestevû ‘alâ zuhûrihi śümme teżkurû ni’mete rabbikum iżâ-steveytum ‘aleyhi ve tekûlû subhâne-lleżî saḣḣara lenâ hâżâ vemâ kunnâ lehu mukrinîn(e)
Binip oturun da sonra onların üstünde doğruldunuz mu Rabbinizin nimetini anın ve yücedir, münezzehtir noksan sıfatlardan o mabut ki ram etmiştir bunu bize, yoksa biz, zaptedemezdik onu deyin diye.
Ki onların sırtında istikrar bulasınız (binesiniz), sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin nimetini anıp (şükredesiniz de şöyle diyesiniz): "Bunu (bineklerimizi) bize baş eğdiren Allah’ı tesbih (ve O’na teşekkür) ederiz; yoksa biz bunu (binek hayvanlarını emrimize almayı ve binek araçlarını yapmayı) başaramazdık. (Bunlar Allah’ın Lütfu Keremidir.)"
ki, böylece onlara üzerlerine binip yerleşince, Rabbinizin bunca nimetlerini hatırlayıp bütün bunları bizim hizmetimize veren Allah ne yücedir, yoksa biz onu zaptedip kendimize yanaştıramazdık.
Gemilerin güvertelerine ve hayvanların sırtlarına, hayvanlı araçlara binip, Rabbinizin ihsan ettiği nimetlerini anarak üzerlerine yerleşince:
“Emrine boyun eğdirerek bunları, bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik.” dersiniz.
Onların sırtlarına binmeniz sonra onlara bindiğinizde Rabbinizin nimetini anmanız ve (şöyle) demeniz için: "Bunu bize boyun eğdiren (Allah)'ın şanı pek yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık.
Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: 'Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık' demeniz için.
Ki, sırtlarında kurulasınız, sonra da üzerlerine kurulunca Rabbinizin nimetini hatırlayıp şöyle diyesiniz: “- Bunları bizim hizmetimize bağlıyan Allah'ın şanı ne yücedir! O bütün noksanlıklardan münezzehtir. Yoksa biz, bunlara güç yetiremezdik;
Ki sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman, Rabbinizin verdiği nimeti anasınız ve şöyle diyesiniz: “Emrimiz altına almaya gücümüz yetmediği halde, bunları bize musahhar eden Allah, münezzeh ve yücedir.”
Onların sırtına kurulasınız ve üzerlerine yerleştiğinizde, Rabbinizin nimetini hatırlayarak şöyle diyesiniz diye, “Bunları bizim emrimize veren Allah, her türlü eksiklikten uzaktır. Aksi takdirde biz bunları emrimizin altına alamazdık.”
«Biz de Tanrımıza tövbe ederiz !»
Bu sayede sırtlarına/üzerlerine bin(ip yolculuk ed)esiniz ve onlardan her faydalandığınızda Rabbinizin nimetini düşünerek şöyle diyesiniz: “Bütün bunları bizim yararımıza bir yasaya bağlayan Allah'ın şanı ne yücedir. O lütfetmeseydi biz bunlardan istifade etmeye güç yetiremezdik.
13,14. Tâ ki üzerlerine emîn bir sûretde râkib oldığınız zamân rabbinizin ni’metlerini tahattur idesiniz ve "Bizim emrimize bunları mutî’ kılan Allâh’a şükür olsun yoksa mümkün değil biz bunları zabt idemez idik. Hepimiz rabbimize rücû’ ideceğiz" dirsiniz.
12,13,14. Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
12,13,14. O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.
13-14. Var etti ki, sırtlarına binesiniz, sonra üzerine yerleştiğinizde rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz: “Bunu bize boyun eğdiren Allah noksanlardan münezzehtir, yoksa biz buna güç yetiremezdik! Ve biz kuşkusuz rabbimize geri döneceğiz.”
12, 13. Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâretmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
Ki onların üstüne binesiniz ve onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin size olan nimetini düşünerek şunları diyesiniz: "Bunu bizim emrimize veren çok yücedir. Onları kendi başımıza kontrol altına alamazdık."
Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."
Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni'metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık
13-14. Siz onların (gemi ve hayvanların) sırtına binip, üzerlerine yerleştiğiniz zaman: “Bunları bizim hizmetimize veren Allah’ı bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz, O’nun şanı çok yücedir, yoksa biz bunlardan istifade etmeye güç yetiremezdik. Ve şüphesiz (hesaba çekilmek üzere) biz, Rabbimizin manevi huzuruna döneceğiz” diyerek (şükredesiniz de) Rabbinizin nimetini hatırlayasınız diye onları sizin istifadenize verdi.
Üzerlerine binip, onlardan yararlanınca, Rabb'inizin verdiği nimetleri anarak: “Bunları, hizmetimize veren Allah ne yücedir; yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi.” deyin.
13,14. Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni'metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz.
13,14. Tâ ki, onların sırtlarına kurulasınız; sonra üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin ni'metini anarak: “Münezzehtir O (Allah) ki, bunu bize itâatkâr kıldı; yoksa (biz)buna güç yetirici kimseler değildik; çünki şübhesiz biz, gerçekten Rabbimize dönecek olanlarız” diyesiniz.(1)
Ki, sırtlarına kurulasınız (binesiniz), sonra onlara kurulduğunuz (bindiğiniz) zaman, Rabbinizin verdiği nimeti anasınız ve şöyle diyesiniz: “Emrimiz altına almaya gücümüz yetmediği hâlde, bunları bize musahhar eden Allah, münezzeh ve yücedir.”
Sonra bineklerin her birinin üzerine çıktığınızda Rabbinizin bu nimetlerini hatırlamanız ve “Bizim Allah’a yakınlığımız (kulluğumuz tam) olmadığı halde, bu nimetleri bizim emrimize veren Allah, bütün eksikliklerden uzak ve yücedir”.
üzerlerine binesiniz de çalabınızın iyiliğini anasınız diye. Üzerlerine binince de şöyle deyin: "Bunlara bizim için boyun eğdiren Allah uludur. Yoksa biz onlarla başa çıkamazdık.
Böylece onların sırtlarına/üzerlerine binip yararlanasınız, sonra da yararlandığınızda Rabbinizin nimetini anarak, “Bunları bizim hizmetimize veren Allah’ı her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Yoksa bunlara gücümüz yetmezdi” diyesiniz.
(Bütün bunlar) Sonuçta sırtlarına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak, “Bunu bize ram kılan Allah münezzehtir; aksi takdirde biz buna güç yetirenler değil idik” demeniz içindir.
Ki, üzerlerine binip dilediğiniz yere rahatça yolculuk edebilesiniz ve onlardan her faydalandığınızda, Rabb’inizin nîmetlerini hatırlayıp şöyle duâ edesiniz: “Bunları bizim hizmetimize veren Allah ne yücedir! Eksik ve noksandan uzak, tam ve mükemmeldir. Sübhandır! O’na sonsuz şükürler olsun! Bize lütfetmiş olmasaydı, biz onları asla boyun eğdiremezdik!”
Onun sırtlarına kurulup oturmanız ve sonra üzerine kurulup oturduğunuz zaman rabbinizin nimetlerini anmanız / hatırlamanız için; dersiniz ki:
“Bunu bizim için kullanıma sunmuş olan sübhandır / yücedir. Bunu yanaştırmaya güç yetirecek değildik”.
Her biri, üzerine atlayıp, Rabb’inizin nimetlerini hatırlamanız için birer vesiledir. Yani, üzerine kurulup: " bunları bizim emrimize veren şu kusursuz ve erişilmez gücün hakkı ödenemez! Yoksa biz bu imkanları sağlayamazdık.
"Onların sırtına bindiğiniz zaman Rabbinizin nimetini hatırlayıp; bunları bizim hizmetimize verenin yasalarına uyar, onu yüceltiriz, değilse biz bunlara güç yetiremezdik demeniz için!"
Böylece onların (hayvanların) sırtına binip (gemilerin) üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz diye: “Bunu bizim hizmetimize veren (Allah) yücedir, (yoksa) biz bunları (hizmetimize) yanaştıramazdık.
12,13,14. Bütün çiftleri¹ yaratan ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan üzerlerine binmeniz, üzerlerine binince de Rabbinizin nîmetini anarak: “Bizim asla gücümüzün yetmeyeceği bu şeyleri hizmetimize veren (Allah)ın şânı çok yücedir.² Ve biz elbette Rabbimize döneceğiz.” demeniz için³ binitler var eden de O (Allah)’tır.
böyle yapar ki onlara hükmedesiniz ¹¹ ve ne zaman onlardan yararlanırsanız Rabbinizin nimetlerini hatırlayıp “[Bütün] bunları bizim hizmetimize veren O ne yücedir, çünkü [O olmasaydı] biz bunu elde edemezdik;
13-14. Ki böylece onların üstüne kurulup hükmettiğinizde: “Bütün bunları bizim istifademize sunan Allah’ın şanı ne yücedir yoksa bizim buna asla gücümüz yetmezdi. Şüphe yok ki en sonunda biz Rabbimizin huzuruna çıkacağız,” diyerek Rabbinizin nimetlerini şükranla anasınız. 40/79
Bu sayede sırtlarına kurulup hükmedesiniz; ve onlara hükmettiğiniz her zaman da, Rabbinizin nimetini anıp şöyle diyesiniz: “Bütün bunları bizim yararımıza bir yasaya bağlayan[⁴³⁷⁷] Allah’ın şanı ne yücedir; aksi halde bizim gücümüz buna asla yetmezdi.
13,14. Onların sırtına binip yerleştiğinizde, Rabbinizin nimetini anasınız ve "Bunları bizim hizmetimize sunan Allah’ın şanı ne kadar yücedir. Yoksa biz bunları kendi gücümüzle asla temin edemezdik, kuşkusuz (sonunda) Rabbimize döneceğiz. ” (bize sunmuş olduğu bu sonsuz nimetlerin hesabını elbette vereceğiz) diyesiniz.
13-14. Ki onların sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin ni’metini anasınız ve: "Bunu bizim hizmetimize veren (Allâh)ın şânı yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık. " Ve biz elbette Rabbimize döneceğiz. ’’ diyesiniz.
Tâ ki, sırtlarında yerleşip oturasınız. Sonra onun üzerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin nîmetini düşünesiniz ve diyesiniz ki: «Bunu bize musahhar eden Rabbimizin şanı pek yücedir. Halbuki, biz bunu zabtedebilenler değil idik.»
13, 14. Ta ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz: “Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir. O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz. ”
Ki onların sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin ni'metini anasınız ve (şöyle) diyesiniz: "Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)ın şanı yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık."
Onlara binesiniz. Sonra rabbinizin ni'metini zikr idesiniz. Onların üstüne bindiğinizde: "Bunı bize teshîr iden Allâh Teal'yı tenzîh ve tesbîh ideriz. Eğer O'nun teshîri olmasa idi biz bunlara yakın bile olamazdık."
(Bu binekler) üstünde rahat etmeniz içindir. Rahatladığınız zaman Rabbinizin nimetlerini hatırlamalı ve şöyle demelisiniz: “Bunları hizmetimize veren Allah’a boyun eğeriz; yoksa bunu kendiliğimizden başaramazdık.
13,14. -Onların sırtlarına bitip oturmanız, sonra da: Rabbiniz'in nimetlerini hatırlamanız, onlara yerleştikten sonra da:-Bunu, hizmetimize veren Allah ne yücedir. Yoksa buna bizim gücümüz yetmezdi ve biz elbette Rabbimiz'e döneceğiz demeniz için..
Bu sayede onların sırtlarına kurulursunuz. Onlara bindiğinizde Rabbinizin nimetini hatırlayın ve deyin ki: “Her türlü kusurdan yücedir o Allah ki bunu bizim hizmetimize verdi. Yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.
Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
13-14. tā ķarar dutasız arķaları üzere andan anasız çalabuñuz ni'met in ķaçan kim ķarar dutasız anuñ üzere daħı eyidesiz “arulıġı anuñ kim musaḥḥar eyledi bizüm içün uşbunı daħı olmaduķ aña güci yiterler. daħı bayıķ biz çalabumuz dapa dönicilerüz.”
Oturmaġ‐ıçun arḳalarında, üstinde. Andan ṣoñra ẕikr idesiz Tañrıni‘metleri[n] anlar üstine binicek. Daḫı eyidesiz: Münezzehdür ol Tañrı kibunları bize musaḫḫar itdi, bizüm aña gücümüz yitmez‐iken.
Ona görə ki, onları minəsiniz, sonra minib oturduğunuz zaman Rəbbinizin ne’mətini yada salaraq deyəsiniz: “Bunları bizə ram edən Allah pakdır, müqəddəsdir! (Əgər Allahın köməyi olmasaydı) bizim onlara gücümüz çatmazdı.
That ye may mount upon their backs, and may remember your Lord's favour when ye mount thereon, and may say: Glorified be He Who hath subdued these unto us, and we were not capable (of subduing them);
In order that ye may sit firm and square on their backs, and when so seated, ye may celebrate the (kind) favour(4618) of your Lord, and say, "Glory to Him Who has subjected these to our (use), for we could never have accomplished this (by ourselves),
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |