شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا وَصّٰى بِه۪ نُوحًا وَالَّذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِه۪ٓ اِبْرٰه۪يمَ وَمُوسٰى وَع۪يسٰٓى اَنْ اَق۪يمُوا الدّ۪ينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا ف۪يهِۜ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِك۪ينَ مَا تَدْعُوهُمْ اِلَيْهِۜ اَللّٰهُ يَجْتَب۪ٓي اِلَيْهِ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ٓي اِلَيْهِ مَنْ يُن۪يبُ
şera’a lekum mine-ddîni mâ vassâ bihi nûhan velleżî evhaynâ ileyke vemâ vassaynâ bihi ibrâhîme ve mûsâ ve ’îsâ(s) en ekîmû-ddîne velâ teteferrakû fîh(i)(c) kebura ‘alâ-lmuşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(i)(c) (A)llâhu yectebî ileyhi men yeşâu veyehdî ileyhi men yunîb(u)
Dine ait hükümlerden, Nuh'a tavsiye ettiğini ve sana vahyettiklerimizi ve İbrahim'e, Musa ve İsa'ya tavsiye ettiklerimizi, size de gidilecek yol olarak bildirdi, açıkladı; dine yapışın ve o hususta hiçbir ayrılığa düşmeyin. Onları, inanmaya çağırdığın şey, müşriklere pek büyük, pek ağır gelmede; Allah, dilediğini kendisine seçer ve kim, ona dönerse doğru yolu gösterir ona.
O (Allah): "Dini dosdoğru (uygulayıp) ayakta tutuverin ve onda ayrılığa düşmeyin (Dinin hiçbir hükmünü artık gereksiz ve geçersiz görmeyin)", diye Nuh’a vasiyet ettiğini ve Sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi (şimdi) sizin için de şeriat kılıvermiştir. (Böylece Din ve Düzen esaslarını belirlemiştir ki; Kur’an bir şeriat ve hukuk nizamının temel prensiplerini de içermektedir. Her çağın ihtiyaçlarına uygun yeni kanun ve kurumlar bu değişmez ölçülere göre belirlenecektir.) Ancak, Senin kendilerini çağırdığın şey (Kur’an hükümleri), müşriklere büyük (bir sıkıntı ve) ağır gelmektedir. Allah, dilediğini (ve liyakat göstereni) Kendisine (ibadet ve hizmetine) seçer (İslami istikamette bir araya getirir) ve içten Kendisine yöneleni hidayete erdirir.
Nuh'a öğütlediğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya öğütlediğimiz yolu; Allah size de hakhukuk düzeni olarak din kıldı. Öyleyse o dini dosdoğru ayakta tutun ve onun hakkında hiçbir ayrılığa düşmeyin. Allah'a ortak koşanları davet ettiğin bu düzen, kendilerine çok büyük ve çok ağır gelmektedir. Ama Allah, dilediği kimseyi kendisine peygamber seçer ve kendisine yönelenleri de dilediği şekilde doğru yoluna ulaştırır.
Allah, Nûh'a tekrar tekrar tavsiye ettiği dinî kuralların bir kısmını, sana vahyettiğimizi, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve Îsâ'ya tekrar tekrar ettiğimiz tavsiyelerin bir kısmını size açıklayarak şeriat haline getirdi.
“- Bütün peygamberlere tavsiye edilen esasları içeren bu dini, medenî kuralları açıkça ortaya koyup uygulayarak, şeriatı ayakta tutun. İnsanlığın bu tek hak dininden ayrı kalarak, dinde ayrılık yaratmayın, dinî esaslarda ihtilâfa düşmeyin, farklı yollara gitmeyin.” buyurdu. Fakat, senin, kendilerini davet ettiğin, teşvik ettiğin dinî esasları, tevhid esaslarını kabul, senin peygamberliğine ve Kur'an'a iman, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşan müşriklere, Allah'a imanın gerektirdiği esasları inkâr edenlere ağır geldi. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri kendisine peygamber seçer. Kendisine yöneleni, yoluna baş koyanı da doğru ve hak yolda başarıya ulaştırır.
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a buyurduğunu, sana vahyettiğimizi ve İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya buyurduğumuzu sizin için de bir şeriat kıldı. Müşrikleri kendisine çağırdığın şey onlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve gönülden yöneleni kendine iletir.
O: 'Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin' diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.
“-Dini elbirlik tatbik edin ve ayrılığa düşmeyin.” diye Allah, dinden (tevhid esasından) Nûh'a tavsiye ettiğini ve sana vahy eylediğimizi; bir de İbrahîm'e, Mûsa'ya, İsâ'ya tavsiye ettiğimizi, sizin için şeriat yaptı. Müşriklere, kendilerini davet ettiğin bu tevhid dini ağır geldi. Allah ona, (bu hak dine) dilediklerini seçecek ve ona dönüb itaat edenleri hidayete erdirecektir.
Allah’ın dinden Nuh’a emrettikleri ile sana vahyettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa’ya emrettiklerimizi, sizin için din olarak yasallaştırdık ki (evrensel) dini ayakta tutasınız ve onda hiç tefrikaya girmeyesiniz. Sizin müşrikleri davet ettiğiniz mesaj (dini birlik,) onlara çok ağır geliyor. (Hâlbuki) Allah, istediğini (peygamberlik için) seçer ve O’na yönelenleri doğru yola iletir.
Allah Nûh'a, sana, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya, “Dine dosdoğru uyunuz, dinde ayrılığa düşmeyiniz” diye vasiyet ettiğimiz dini size yasallaştırdı. Senin kendilerini çağırdığın bu esas, müşriklere ağır geldi. Allah dileyenleri kendine seçer, kendisine yönelenleri de doğru yola iletir.[519]
Nuh için, dinden vahiy etmiş olduğumuz bir şeyi, size açıklamıştır, sana vahiy olunan, İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya ısmarlanan dini doğru bulmanızdır, orada ayrışmayın, senin kendisine çağırdığın şey, eş koşanlara çok ağır geldi, Allah istediğin seçer, yöneyini kendisinden yana alır getirir
“Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye, dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de (aynen) şeriat yaptık (hayat düsturu olarak öngördük). Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dileyeni buna seçer ve içten kendisine yöneleni de hidayete erdirir.
Sizin içün bir dîn te’sîs ve Nûh’a beyân iyledi. Yâ Muhammed! Sana vahy iden de odur, bu dîni İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve ’Îsâ’ya vahy itmişdik bu dîne ri’âyet idiniz fırkalara taksîm olmayınız bu dîn müşriklere büyük bir elem oldı. Allâh senin da’vet itdiğin bu dîn içün istediğini intihâb iyler ve kendine rücû’ idenleri hidâyete sevk ider.
Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." Ortak koşanları çağırdığın şey onların gözünde büyümektedir. Allah dilediğini kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.
“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.
O, Nûh’a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda ayrılığa düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi. Allah (dini tebliğ için) dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.
«Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin» diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.
Daha önce Nuh'a buyurduğu dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da öğütledik: "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.
Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.
Sizin için: dinden Nuha tavsıye ettiğini ve sana vahyeylediğimizi ve İbrahime ve Musâya ve Isâya tavsıye kıldığımızı teşri' buyurdu şöyle ki: dinî doğru tutun ve onda tefrikaya düşmeyin, müşriklere bu da'vet ettiğin emir ağır geldi, Allah ona dilediklerini seçecek ve yüz tutanları ona hidâyetle irdirecektir
(Allah,) Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya emrettiği (İslâm dini) ni sizin için de din kıldı. (İslâm) din (inin hükümlerin) e dosdoğru uyun ve onda (îmân esaslarında) ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dininin tevhîd esası), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediği kimseyi kendine (peygamber) seçer ve rızasına yöneleni hidâyete erdirir.
O, size dinden Nûh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi; İbrahim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya, tavsiye buyurduğumuzu yasa yaptı. “Dini ayakta tutun¹ ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini² kendisine seçer ve kendisine yönelen kimseye doğru yolu gösterir.
O, «Dîni doğru tutun, onda tefrikaya düşmeyin» diye (asl-ı) dînden hem Nuuha tavsiye etdiğini, hem sana vahyeylediğimizi, hem İbrâhîme, Musâye ve îsâye tavsiye etdiğimizi sizin için de şerîat yapdı. Senin kendilerini da'vet etmekde olduğun (bu) şey müşriklerin üzerinde büyüdü (ağır geldi.) Allah kimi dilerse buna onu seçib çeker, (ancak kendisine itâatla) dönmekde olanları buna muvaffak eder.
(O Allah ki;) “Dîni ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh'a kendisiyle tavsiye etmiş olduğunu, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm'e, Mûsâ'ya ve Îsâ'ya kendisiyle tavsiye etmiş olduğumuzu, size dinden şeriat kıldı. Onları kendisine da'vet etmekte olduğun (bu din), müşrikler(in gözlerin)e büyüdü (kendilerine ağır geldi). Allah, dilediği kimseyi ona (o dîne)seçer; (kendisine) yönelen kimseyi de ona hidâyet eder.
(Allah) Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (kanun) yapmıştır. Sana da vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da emrettiğimiz (mesaj) şudur: “Bu dini hayata egemen kılın ve bu konuda ayrılığa düşmeyin. (Ama) ”Senin çağırdığın şey (İslam dini) putperestlere ağır geldi. Allah, dileyeni (bu dini tercih edeni) kendi tarafına (yoluna) seçer ve ona yöneleni doğruya yönlendirir.” *
Nuh’a vahiyle tavsiye ettiklerini, sana vahyettiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya, yaşayarak dini ayakta tutun ve bu dinde asla ayrılıklara düşmeyin diye tavsiye ettiklerimizi, sizin için din olarak hayatınıza uygulayacağınız kurallar (şeriat) yapmıştır. Senin onları çağırdığın, Allah’ın tavsiye ettikleri müşriklere ağır geldi. Allah, dileyen kimseyi dinine seçer ve gönülden kendisine yöneleni de doğru yoluna iletir.
O, Nuh’a salık verdiğini sana da bildirdi. Senin gönlüne bildirdiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya salık verdiğimiz şu idi: «Dine sımsıkı sarılın, sakın bunun üzerinde ayrılığa düşmeyin.» Senin insanları bu dine çağırman eş koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine çeker, kendine döneni de doğru yola iletir.
O, size, Nuh/a [¹] vasiyet ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa/ya vasiyet eylediğimizi bir din yaptı [²]: Dini doğrultun [³], ayrılığa düşmeyin [⁴], müşrikleri dine dâvetin onlara ağır gelmiştir. Allah dilediğini kendine [⁵] ayırır, hak/ka ve ta/at/a dönen kimseyi de hidayete erdirir.
O, “Dini dimdik ayakta tutunuz ve sakın ayrılığa düşmeyiniz” diye, Nûh’a vasiyet ettiği şeyleri, sana vahyettiğimiz şeyleri ve İbrahim, Musa ve İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyleri, dinde sizin için (itikatta) bir yol/yasa yaptı [şera’a].⁷ Kendilerine davet ettiğin şey/tevhid inancı, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediği kimseyi seçer ve kendine yöneleni de doğru yola eriştirir.
O, “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da vasiyet ettiğimizi sizin için de yasadı. Senin kendilerini çağırmakta olduğun şey, müşriklere ağır gelmektedir. Allah, dilediğini buna (çağırmakta olduğun şeye) seçer ve içten kendisine yöneleni ona (çağırmakta olduğun şeye) hidayete eriştirir.
Ey Muhammed! İşte o sonsuz ilim sahibi Allah, vaktiyle Nûh’a emrettiği inanç sistemini; sana gönderdiği bu Kur’an’daki inanç ilkeleriyle temel hayat prensiplerini ve ayrıca, İbrahim’e, Mûsâ’ya ve İsa’ya emrettiğimiz aynı inanç ilkelerini sizin bireysel ve toplumsal hayatınız için mutlaka uyulması gereken bir kanun yaptı. Ve bu elçileri aracılığıyla, tarih boyunca insanlığa şu çağrıda bulundu: “Ey inanan kullarım! Bu mükemmel inanç sistemini hayatın her alanına egemen kılın ve sakın bâtıl inançlara, ideolojilere sapıp da, onda ayrılığa düşmeyin!
Fakat ey Peygamber, şunu da bil ki, senin insanları dâvet ettiğin bu prensipler, Allah’tan başka otoritelerin hükmüne boyun eğen o müşriklere çok ağır gelecektir ve zâlimler, bu çağrıyı şiddetle reddedeceklerdir!Çünkü Allah, hakikat karşısında inatla direten zalimleri değil, hakîkate ulaşmak isteyen temiz yürekli kimseleri seçip Kendisine yakınlaştırır ve sadece doğruluğa, güzelliğe yönelen kimseleri Kendisinevaran yollara iletir.
Peki, Allah bütün Peygamberlere aynı inanç sistemini gönderdiğine göre, o Peygamberlerin izinden gittiklerini öne süren Yahudiler ve Hıristiyanlar, neden ayrı birer din gibi birbirleriyle ve Müslümanlarla sürekli çekişip duruyorlar? Neden son Elçiye iman etmiyorlar?
Nûh’a tavsiye ettiği şeyleri, sana vahyettiklerimizi, bununla ilgili İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimiz şeyleri, Din’den sizin için yasa koydu. Şöyle ki; “Din’i yaşayarak uygulayın, bu konuda bölünüp parçalanmayın!”. Davet ettiğin şeyler Müşrikler’e ağır geldi. Allah, dileyeceği kimseyi kendisine doğru eleyerek seçiyor; O’na doğru yönelen kimseye yol gösteriyor.
Allah, vaktiyle Nûh'a önerdiği bu dini, size yasalaştırdı. Sana da bildirdiğimiz gibi, İbrahim, Musa ve İsaya önerimiz hep: " dini ayakta tutun, dinde bölük pörçük olmayın " demek olmuştur. Resulüm! Senin davetin, Tanrıya aracı ile dua etmeye alışmış olanların zoruna gidiyor. Halbuki Allah, kendisine gönül verenlerden istediğini beyleyip kendi yoluna sokabilir…
Dini doğru tutun ayrılığa düşmeyin diye Nuh’a, sana, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimiz ne varsa yasa yaptık. Fakat onları çağırdığın şey; Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni doğru yola iletir.
“Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi (Allah) size de din kıldı. [*] (Fakat) kendilerini çağırdığın bu (din) ortak koşanlara ağır geldi. [*] Allah dilediğini (layık olanı) kendisine (peygamber olarak) seçer [*] ve kendisine yöneleni de doğru yola ulaştırır. [*]
(Ey Muhammed!) Allah Nûh’a (din olarak) ne emrettiyse, sana gönderdiklerimizle size de aynısını emretti.¹ Ayrıca, İbrahim’e, Mûsa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiklerimizi: “Dosdoğru din tutun² ve onda ayrılığa düşmeyin.”³ diye, size de emretti. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din,) müşriklere ağır geldi. Allah o (dine) dilediklerini seçer ve o (dine) hakkıyla yöneleni de hak yola yöneltir.
O, itikadî konularda, ¹² Nûh’a emrettiğini -ve sana [ey Muhammed,] vahiy aracılığıyla öğrettiğimizi ¹³ ve aynı zamanda İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimizi- sizin için uygun gördü: [sahih] itikada sağlam bir şekilde sarılın ve o konuda bütünlüğünüzü bozmayın. ¹⁴ Onları çağırdığın bu [itikad bütünlüğü] başka varlıkları veya güçleri Allah’a ortak koşanlara ağır gelse [bile], Allah dileyen herkesi Kendine çeker ve O’na yönelenleri doğru yola ulaştırır.
Allah’ın tevhit dini İslam’ı ayakta tutun ve onda grup grup ayrılmayın diye Allah, Nuh’a emrettiği inancı sana da din/şeriat kıldı, Aynı şekilde İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz dini sana da vahyettik. Müşriklere ağır gelen senin davet ettiğin işte bu tevhit inancıdır. Oysa Allah, dileyeni bu dine mazhar kılar ve kendine yönelen kimseye de doğru yolu gösterir. 6/83...90, 42/52
O, dinin (esasa ilişkin) kısmından[⁴³¹³] Nûh’a bildirdiğini -ki o sana vahyettiğimiz, dahası İbrahim, Musa ve İsa’ya da bildirdiğimizdir- size de yol kıldı ki, dini çığırından çıkarmayın[⁴³¹⁴] ve bu konuda tefrikaya düşmeyin! Şirk koşanlara ağır gelen, işte onları kendisine çağırdığın bu ilkedir: Allah tercih ettiğini seçip kendisine yaklaştırır,[⁴³¹⁵] kendisine yöneleni de doğru yola yöneltir.
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden; hem Nuh'a tavsiye ettiğini, (Ey Muhammed) hem sana vahyettiğimizi, hem de İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size, sizin için de şeriat (takip edilecek yol) kıldı. Allah’a ortak koşanlara ise davet ettiğin bu din ağır geldi. (de onu inkâr ettiler, senin peygamber olduğuna iman etmediler, oysa) Allah dilediğini kendisine -Peygamber- seçer ve kendisine yöneleni de, doğru yola iletir!
O dinden (İslamdan) Nûh’a tavsiye ettiğini, size de yol kıldı. O ki sana vahyediyor. O vahyettiğimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya tavsiye ederek şeri’at yaptı ki; Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat kendilerini çağırdığın (İslami) esaslar, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allâh dilediğini kendisine seçer ve kendine yöneleni doğru yola iletir.
Sizin için dinden meşrû kıldı, kendisiyle Nûh'a tavsiye etmiş olduğunu. Ve o şeyi ki, sana vahyettik ve o şeyi ki, onunla İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya vasiyyette bulunduk, dini doğru tutun ve onda tefrikaya düşmeyin (den ibarettir). Müşriklerin üzerine kendisine dâvet ettiğin şey ağır geldi. Allah dilediği kimseyi kendisine intihab eder ve (Hakk'a) dönen kimseyi hidâyete erdirir.
O, “Dini doğru anlayıp hükümlerini uygulayın ve o hususta tefrikaya düşmeyin! ” diye, din esasları olarak Nuh'a emrettiğini, hem sana vahyettiğimizi, keza İbrâhim'e, Mûsâ'ya, Îsâ'ya emrettiğimizi sizin için de din kıldı. Senin insanları dâvet ettiğin esaslar, müşriklere çok ağır gelmektedir. Halbuki Allah dilediği kullarını bu din için seçer ve gönülden Kendine yöneleni doğru yola iletir. [33, 7; 5, 48]
O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve Îsa'ya tavsiye ettiğimizi şeri'at (hukuk düzeni) yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat kendilerini çağırdığın (bu) esas, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve iyi niyyetle yöneleni kendisine iletir.
Allâh size dinden, Nûh'a vasiyet iylediği şeyi şer' buyurdı. (Yâ Muhammed) Sana vahy iylediğimiz ve onunla İbrâhîm ve 'Îsâ'ya vasiyet itdiğimiz şey: "Dînin ahkâmını tamamıyla yerine getiriniz ve onda tefrika düşmeyiniz"dir. (Bunı size emr ve şer' buyurdı) Sizin da'vet iylediğiniz tevhîd müşriklere ağır geldi. Allâh Te'âlâ tevhîdine dilediğini intihâb ider ve kendisine tam bir tevhîd ile müteveccih olanı o tevhîde hidâyet iyler.
“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat)[*] yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.”
Dini ayakta tutun ve onda grup grup ayrılmayın, diye Allah'ın Nuh'a tavsiye ettiğini, sana da vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiklerini, size de dinin kuralları yapmıştır. Müşrikleri davet ettiğin şey, onlara ağır gelir. Allah, dilediğini kendine seçer ve kendine yönelen kimseye yol gösterir.
Allah Nuh'a emrettiği şeyi sizin için de dinin hükümleri cümlesinden yasalaştırdı. Aynı şeyi, “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye, sana da vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da emrettik. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey müşriklere ağır geldi. Allah ise ona(6) dilediği kimseyi seçer ve kendisine yönelenleri doğru yola iletir.
Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.
beyān eyledi sizüñ içün dinden anı kim ıśmarladı anı nūḥ’a. daħı anlar kim vaḥy eyledük şendin yaña daħı anı kim ıśmarladuķ anı ibrāhįm’e daħı mūsā’ya daħı isa'ya kim “ŧururuñ dįni daħı bölük bölük olmañ anuñ içinde”. ulu oldı müşriķler üzere ol kim oķırsız anları andıra yaña. Tañrı üyürür gendüdin yaña anı kim diler daħı ŧoġru yol gösterür gendüdin yaña aña kim döner.
Şerī‘at itdi size dīnden, Nūḥa vaṣiyyet eyledügi nesneyi. Daḫı ol nesneyi kivaḥy itdük saña ve ol nesneyi vaṣiyyet itdük İbrāhīme, daḫı Mūsāya, ‘Īsāyaki durġuruñuz dīni. Daḫı anda ayrılmañuz. Ulu oldı müşrikler üstine sizda‘vet eylegen nesne. Tañrı Ta‘ālā iḫtiyār ider kimi dilese, daḫı hidāyet vi‐rür tevfīḳ‐ile kim üzere iḳbāl eylese.
(Ya Peyğəmbər!) Allah: “Dini doğru-dürüst tutun (qoruyub saxlayın), onda ayrılığa düşməyin!” – deyə Nuha tövsiyə etdiyini, sənə vəhy buyurduğunu, İbrahimə, Musaya, və İsaya tövsiyə etdiyini dində sizin üçün də qanuni etdi. Sənin də’vət etdiyin (tövhid dini) müşriklərə ağır gəldi. Allah istədiyi kimsəni özünə (peyğəmbər) seçər və tövbə edib Ona tərəf qayıdan kimsəni də doğru yola yönəldər!
He hath ordained for you that religion which He commended unto Noah, and that which We inspire in thee (Muhammad), and that which We commended unto Abraham and Moses and Jesus, saying: Establish the religion, and be not divided therein. Dreadful for the idolaters is that unto which thou callest them. Allah chooseth for Himself whom He will, and guideth unto Himself him who turneth (toward Him).
The same religion has He established for you as that which He enjoined on Noah -(4541) the which We have sent by inspiration to thee - and that which We enjoined on Abraham, Moses, and Jesus: Namely, that ye should remain steadfast in religion, and make no divisions therein:(4542) to those who worship other things than Allah, hard is the (way) to which thou callest them.(4543) Allah chooses to Himself those whom He pleases, and guides to Himself those who turn (to Him).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |