Ve kâlû kulûbunâ fî ekinnetin mimmâ ted’ûnâ ileyhi vefî âżâninâ vakrun vemin beyninâ ve beynike hicâbun fa’mel innenâ ‘âmilûn(e)
Ve derler ki: Bizi davet ettiğin şeye karşı gönüllerimizde perdeler var ve kulaklarımızda ağırlık var ve seninle bizim aramızda da bir perde var, artık sen, dinince çalış, biz de çalışmadayız.
(Kur’an’ın hayat ve huzur veren davetine karşı müşrikler, Hz. Peygambere ve davetçilere) Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye (Kur’ani gerçeklere ve İslami gereklere) karşı kalplerimiz örtülü durumdadır, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle Senin aranda da bir perde vardır. Artık Sen (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten (Seni engellemek için her şeyi) yapıyoruz, yapacağız."
Ve “Ey Muhammed!” derler. “Kalplerimiz, bizi çağırdığın şeye karşı örtüler, kılıflar içinde ve kulaklarımızda bir ağırlık ve sağırlık vardır. Seninle bizim aramızda bir engel var. Öyleyse sen ne istersen yap, unutma ki biz de, her zaman yaptığımızı yine yapacağız.”
"- Kalplerimiz örtü içinde. Bizi davet ettiğin, teşvik ettiğin şeylerle ilgisi yok. Kulaklarımızda ağırlık var, bizimle senin aranda bir de perde mevcut. Onun için, sen bilinçli olarak görevini yap, biz bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz." dediler.
Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda da bir ağırlık var. Bizimle senin aranda da bir perde var. Artık sen (bildiğini) yap, biz de (bildiğimizi) yapıyoruz."
Dediler ki: 'Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalblerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Artık sen, (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz.'
(Ey Rasûlüm, sana) onlar şöyle dediler: “- Senin bizi dâvet ettiğin Kur'an'dan kalblerimiz örtüler içindedir (dediğini anlamıyoruz). Kulaklarımızda da bir ağırlık var ve bizimle senin aranda bir perde mevcuttur. O halde sen dinin üzere çalış, biz de dinimiz üzere çalışacağız.”
Ve dediler ki: “Sizin bizi çağırdığınız mesaja karşı kalbimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da ağırlık vardır, bizimle senin aranda da bir perde vardır. Sen çalış, biz de çalışacağız.”
Dediler ki: «Senin, bizi çağırdığın o şeye karşı, kapalıdır bizim gönüllerimiz, kulaklarımız da çok ağır duyar, seninle aramızda bir perde vardır, haydi, sen işine bak, bizler dahi işimize !»
Dediler ki: “(Ey Muhammed!) Bizi çağırdığın şeye karşı kalbimizde (kavramamızı engelleyen) bir perde, kulaklarımızda (işitmemize mâni) bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir engel vardır. Şu hâlde sen (elinden geleni) yap, unutma ki biz de (elimizden ne geliyorsa onu) yapacağız!”
"Senin bizi da’vet itdiğin dîne kalblerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda bir ağırlık var işitmiyoruz sizi bizden bir perde ayırıyor sen bildiğin gibi hareket it biz de bildiğimiz gibi hareket idelim" diyorlar.
2,3,4,5. Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız" derler.
Dediler ki: “(Ey Muhammed!) Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen (istediğini) yap, şüphesiz biz de (istediğimizi) yapacağız.”[476]
Dediler ki: “Bizi çağırdığın şeylere karşı kalplerimiz kapalıdır, kulaklarımızda da sağırlık var; bir de seninle bizim aramızda perde bulunmaktadır. Sen yapacağını yap, biz de yapmaktayız!”
Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, biz de yapmaktayız!
Dediler ki: "Senin bizi çağırdığın şeye karşı sabit fikirliyiz, kulaklarımızda ağırlık ve bizimle sizin aranızda bir perde vardır. İstediğini yap, biz de yapacağız.
Onlar: "Ey Muhammed! Senin bizi davet ettiğin şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda anlaşmamıza engel bir de perde vardır. Sen istediğini yap, çünkü biz yapıyoruz" dediler.
Ve şöyle demektedirler: kalblerimiz senin bizi çağırdığın şeyden örtüler içinde, kulaklarımızda da bir ağırlık var, ve seninle bizim aramızdan bir gerki çekilmiştir, haydi yap yapacağını, çünkü biz yapıyoruz
“Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı, kalplerimiz örtülü, kulaklarımızda bir ağırlık ve bizimle senin aranda bir perde vardır. Artık sen, bildiğini yap, biz de bildiğimizi yapacağız.” dediler.
Onlar «Bizi kendisine da'vet edegeldiğin şeyden kalblerimiz örtüler içindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. O halde sen (dînince) amel (ve hareket) et. Biz de şübhesiz (dinimize göre) amel (ve hareket) ediciyiz» derler.
Ve dediler ki: “Bizi kendisine da'vet ettiğin şeyden (dolayı), kalblerimiz örtüler içindedir (ne yapsan inanmayacağız) ve kulaklarımızda bir ağırlık vardır (ne söylesen dinlemeyeceğiz) ve seninle bizim aramızda bir perde vardır (ne göstersen görmeyeceğiz). Artık(sen yapacağını) yap; muhakkak ki biz (öyle) yapanlarız!”
Onlar “Kalplerimiz senin davetine karşı engellerle dolu, kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde var. Sen yapacağını yap, bizde yapacağımızı yapacağız” dediler.
Onlar derler: "Bizim gönlümüz senin bizi çağırdığına karşı kapalıdır. Kulaklarımız da tıkalıdır. Seninle bizim aramızda bir duvar vardır. Böyle olunca sen kendi işine bak, biz de artık kendi işimize bakalım."
Onlar «— Bizi dâvet ettiğin tevhide karşı kalplerimiz örtülüdür. Kulaklarımızda da ağırlık ve sağırlık vardır. Senin ve bizim aramızda bir perde vardır. Artık kendi işine bak, biz de kendi işimize bakalım [⁵]» dediler.
Ve dediler ki: “Bizi kendisine çağırmakta olduğun şeye karşı kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda da bir perde vardır. Artık sen (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz.”
Ve tavır ve davranışlarıyla, âdetâ “Ey Müslüman!” diyorlar, “Bizi çağırdığın bu tevhid inancına karşı kalplerimiz kapalı, kulaklarımız sağırdır; dolayısıyla, seninle bizim aramızda aşılmaz bir engel vardır! Öyleyse sen bize öğüt vermeyi bırak da, şu savurduğun tehditleri gerçekleştirmek için yapacağını yap fakat şunu unutma ki, biz de sizi ezip yok etmek için elimizden geleni yapacağız!”
-“Bizi çağırdığın şeylerden kalblerimiz korunaklar içindedir; kulaklarımızda ağırlık vardır.
Bizim ve senin aramızda örtü / perde de vardır.
Çabala; biz de çabalıyoruz!” dediler.
Diyorlar ki: " senin davetine karşı bizim içimizde bir isteksizlik, kulaklarımızda bir ağırlık var, sanki aramızda dağlar var: hasılı sen bildiğini oku, biz de bildiğimizi yapalım. "
İnkâr edenler dediler ki: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimizde örtüler vardır. Kulaklarımızda bir ağırlık, üstelik seninle aramızda koyu bir perde vardır. O halde sen istediğini yapabilirsin! Biz de kendi istediğimizi yapacağız. Sana karşı bütün gücümüzle mücadele edeceğiz.”
Ve (kâfirler): “(Ey Muhammed!) Bizi kendisine davet ettiğin şeye karşı bizim kalplerimiz kapalı,¹ kulaklarımız sağırdır.² Bizimle senin aranda da bir perde vardır. Artık sen (ne yapacaksan) yap! Biz de (yapacağımızı) kesinlikle yapacağız” dediler.³
ve “[Ey Muhammed!]” derler, “Kalplerimiz bizi çağırdığın her şeye kapalıdır, kulaklarımız sağırdır ve bizimle senin aranda bir engel vardır. ⁴ Öyleyse, sen [ne istersen] yap, unutma ki biz de [her zaman yaptığımızı] yine yapacağız!”
Ve senin bizi çağırdığın şeye karşı bilgi ve idrakimiz kapalıdır, kulaklarımızda ise bir ağırlık var/seni dinleyecek halimiz yok. Çünkü seninle bizim aramızda da bir engel var. Öyleyse sen işine bak, biz de işimize bakalım, diyorlar. 4/155, 40/35
Bir de dönüp derler ki: “Kalplerimiz bizi çağırdığın şeye kapalıdır, kulaklarımızda manevi bir kurşun[⁴²³⁴] vardır; dahası seninle bizim aramızda aşılmaz bir engel vardır: Şu halde sen (elinden geleni) yap, unutma ki biz de (elimizden geleni) yapacağız!
Ve dediler ki: «Kendisine bizi davet ettiğin şeyden bizim kalplerimiz örtüler içindedir. Ve bizim kulaklarımızda bir ağırlık vardır. Ve bizim aramızdan ve senin arandan bir perde vardır. Artık sen (kendi dinine göre) amel et. Şüphe yok ki, biz de (kendi dinimize göre) amel edicileriz.»
Ve derler ki: “Senin bizi dâvet ettiğin inançlara karşı kalplerimiz kapalıdır, örtüler içindedir; kulaklarımızda da ağırlık bulunmaktadır. Hem aramızda bir perde çekilmiştir. Artık bu durumda yapacağın bir şey varsa yap, biz de bildiğimiz gibi yapmaya devam edeceğiz! ”
Dediler ki: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kılıflar içinde, kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde var. Sen (istediğini) yap, biz de (istediğimizi) yapıyoruz."
Müşrikler: "Kalblerimiz bizi ona da'vet iylediğin şeyden perdelidir. Kulaklarımızda ağırlık ve seninle bizim aramızda hicâb vardır. Sen kendi işinde ol, biz de kendi işimizde olalım" didiler.
Şunu söylerler: “Senin çağrına gönlümüz kapalı, kulaklarımız tıkalıdır; aramızda da perde var. Bizim işimiz yolunda; sen kendi işine bak.”
-Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimizde örtüler, kulaklarımızda ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda da bir perde vardır. Sen çalış, biz de çalışacağız, dediler.
Dediler ki: “Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtülü, kulaklarımızda ağırlık, seninle bizim aramızda da perde var. Artık ne yapacaksan yap; biz de yapacağız.”
Dediler ki: "Bizi çağırdığın o şeye karşı kalplerimiz kılıflar içinde; kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde var. O halde, sen işini yap, muhakkak biz de işimizi yapacağız."
daħı eyittiler “göñüllerümüz örtüler içindedür andan kim oķırsız bizi andın yaña daħı ķulaķlarumuz içinde aġırlıķdur. daħı bizüm aramuzda daħı senüñ arañda perdedür pes işle bayıķ biz işleyicivüz.”
Eyitdiler: Bizüm yüreklerümüz ḳaplar içindedür, siz bizi da‘vet itdügüñüz nesneden ve ḳulaḳlarımuzda ṣaġırlıḳ vardur ve bizümle sizüñ arañuzda per‐deler vardur. Sen ‘amel eyle, biz daḫı ‘amel eyler‐biz, didiler.
(Ya Peyğəmbər!) Onlar deyərlər: “Sənin bizi də’vət etdiyinə (tövhid dininə) qarşı qəlblərimiz örtülü, qulaqlarımız da kardır və bizimlə sənin aranda pərdə vardır. Sən (öz dininə) əməl et, biz də (öz dinimizə) əməl etməkdəyik! (Sən öz istədiyini et, biz də öz istədiyimizi!)”
And they say: Our hearts are protected from that unto which thou (O Muhammad) callest us, and in our ears there is a deafness, and between us and thee there is a veil. Act, then. Lo! we also shall be acting.
They say: "Our hearts are(4465) under veils, (concealed) from that to which thou dost invite us, and in our ears in a deafness, and between us and thee is a screen: so do(4466) thou (what thou wilt); for us, we shall do (what we will!)"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |