25 Eylül 2023 - 10 Rebiü'l-Evvel 1445 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fussilet Suresi 11. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Śumme-stevâ ilâ-ssemâ-i vehiye duḣânun fekâle lehâ velil-ardi-/tiyâ tav’an ev kerhen kâletâ eteynâ tâ-i’în(e)

Sonra bir duman halinde olan göğü yaratmayı hükmetmiştir de ona ve yeryüzüne, dileyerekdilemeyerek meydana gelin demiştir, ikisi de, dileyerek geldik demişlerdir.

 Sonra (Allah), duman (gaz bulutları) halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yerküreye dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek (Benim takdir ve tanzim ettiğim şekilde ayrışıp meydana) gelin." İkisi de: "İsteyerek (itaat ederek) geldik" dediler. (Yerin ve göklerin gaz bulutları halinde bitişik iken sonradan ayrıştığı bilimsel olarak ispat edilmiştir.)

Ve sonra da gaz ve duman halinde bulunan göğü yaratmaya yöneldi ve “Gönüllü veya gönülsüz emrime uyun!” dedi. Yer ve gök ikisi birden “Gönüllü, isteyerek ve itaat ederek geldik” dediler, yani “Hakkımızda koyduğun, her türlü kanun ve nizama uyacağız!” diyerek itaat edeceklerini bildirdiler.

Sonra gaz halinde olan göğe yönelerek, çekimini tesis edip dengesini sağladı, hükümranlığını kurdu. Göğe ve yer küreye:
“İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin, kurduğum düzene dahil olun" buyurdu. Onlar:
“İsteyerek geldik" dediler.

Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yere: "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. Onlar: "İsteyerek geldik" dediler.

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: 'İsteyerek veya istemeyerek gelin.' İkisi de: 'İsteyerek (İtaat ederek) geldik' dediler.

Sonra (Allah), buhar halinde olan göğü yaratmayı kasd etti de ona ve arza: “-İkiniz de istiyerek veya istemiyerek gelin meydana çıkın.” dedi. Onlar da: “-Biz istiyerek geldik.” dediler. (Allah'ın emrine boyun eğdiler).

Sonra Allah, göğe yöneldi; gök duman halinde idi. Ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek (emrimize) gelin!” dedi. Onlar: “Biz isteyerek geldik” dediler.

“Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, göğe ve yerküreye, “İsteyerek veya istemeyerek, geliniz!” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

Sonra, bir duman olan gökyüzüne dönerek, gökle yere dedi ki: «ister istemez bana doğru geliniz!»; dediler ki: «istiyerek geliriz!»

Sonra, (sadece) gaz/duman halinde olan göklere şekil verdi; ona ve yeryüzüne: “İkinizde İsteyerek veya istemeyerek (varlık alanına) gelin” buyurdu. O ikisi de “İsteyerek geldik/uyum sağladık” dediler.

Bkz. 16/15, 21/30, 79/32“Gaz hali” nden kasıt; evrenin bütün maddî unsurlarının kaynağını teşkil eden asal bir element olan hidrojen gazıdır. “Allah’ı... Devamı..

Sonra dumandan ’ibâret olan semâyı halk itdi. Semâya ve arza "Tav’an veyâ kerhen bana geliniz" didi. Ânlar da "İtâ’at ile geliriz" didiler.

Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin" dedi. İkisi de: "İsteyerek geldik" dediler.

Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

Dahası O, duman halinde olan semaya iradesini yöneltti; ardından ona ve arza, “İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!” buyurdu. “İsteyerek geldik” dediler.

Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler.  

 Cenab-ı Hakk’ın «yer ve gökten istediği», her ikisinin de kendilerine yüklenen görevlerin gereğini yerine getirmeleridir.

Sonra duman halindeki göğe yönelerek ona ve yere, "İsteyerek veya istemeyerek (kaostan çıkıp) gelin," dedi. Onlar da, "İsteyerek geldik," dediler.

Tüm galaksiler ve içindekiler, Tanrı'nın koymuş olduğu fiziksel yasalara uyan müslümanlardır.

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin." dedi. Her ikisi de: "İsteyerek geldik" dediler.

Sonra Semaya doğruldu da o bir dumanken ona ve Arza gelin, ikiniz de ister istemez, dedi: geldik istiye istiye dediler

Ve O, (kudreti ile) duman halinde olan semâyı şekillendirdi. Böylece ona ve yeryüzüne buyurdu ki: “İsteyerek ya da istemeyerek (emrime/hükmüme, uyun. İrâde ettiğim, düzen ve uyum içerisinde, meydana) gelin.” İkisi de (lisân-ı hâl ile) “İsteyerek (emrine itaat ettik, irâde buyurduğun gibi meydana) geldik” dediler.

* “İsteyerek ya da istemeyerek (emrime/hükmüme, uyun. İrâde ettiğim, düzen ve uyum içerisinde, meydana) gelin”; Allah Teâlâ, ilm-i ezelîsinde, bir şey... Devamı..

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” dedi. İkisi de: “İsteyerek geldik.” dediler.¹

1- Bu, Allah\ın evrene koyduğu yasaların mecazi anlatımıdır.

Sonra (irâdesi) göğe — ki, o bir buhaar haalinde idi — doğruldu da ona ve arza «ikiniz de ister istemez gelin» buyurdu. Onlar da «İsteye isteye geldik» dediler.

Sonra duman hâlinde bulunan göğü kasdetti de ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” dedi. (İkisi de:) “İtâat edenler olarak geldik!” dediler.(3)

(3)“Kur’ân, başka kelâmlar ile kābil-i kıyas (kıyâsı mümkün) olamaz. Çünki kelâmın tabakaları, ulviyet(yükseklik) ve kuvvet ve hüsn-i cemâl (güzellik)... Devamı..

Sonra, gök duman halinde iken göğe yönelmiş, göğe ve yere “İkinizde isteyerek veya istemeyerek bana gelin (itaat edin)” demişdi de, İkisi de “İsteyerek, gönülden itaat ederek geldik” dediler.

Sonra buğu oluşundaki göğe yönelip hem ona, hem yeryüzüne buyurdu: "İsteseniz de istemeseniz de benim buyruğum altına gireceksiniz." Dedi. Onlar da : "İstiyerek biz Senin buyruğun altına giriyoruz" dediler.

Sonra göğe döndü, gök ise bir duman halindeydi [¹¹], göğe ve yere dedi ki isteyerek, istemeyerek hükmüme gelin [¹²]. Bunlar da «— İsteyerek geldi» dediler [¹³].

[11] Buhar veya mürekkebatı olan küçük maddeler halindeydi.[12] Gökte, yerde kemal-i kudretinin tesirine mahmuldür. Yoksa onları ister, istemez dâvet ... Devamı..

Ayrıca,⁵ duman hâlindeki göğü de şekillendirdi. Ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek ikiniz de (emrime) geliniz”⁶ dedi. Her ikisi de “İsteyerek geldik” dediler.

5 Genellikle “sonra” anlamında kullanılan “summe” edatı, “dahası, hatta ayrıca, ve” anlamında da kullanılır. Biz bu anlamlardan “ayrıca” anlamında ola... Devamı..

Sonra, kendisi duman (gaz) halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de “İsteyerek (itaat ederek) geldik” dediler.

Sonra kudret ve irâdesiyle, henüz gaz bulutu hâlinde olan göğe yöneldi; göğe ve yere, “İkiniz de, isteyerek veya istemeyerek koyduğum yasalara boyun eğin!” buyurdu. Onlar da, lisân-ı hâl ile, Başüstüne, emrine gönülden boyun eğdik!” dediler.

Sonra dühân / duman / gaz halindeki Göğe istivâ etti / düzen verdi.
Ona ve Yer’e: -“İstekli veya isteksiz gelin!” dedi.
İkisi de: -“İstekli olarak geldik” dediler.

Sonra duman halindeki fezaya yöneldi. Sonra yere ve göğe dönüp: " hiç gönül kibir etmeden görevinizi yapın! " buyurdu. İkisi de: " seve seve " deyip işe koyuldular.

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; gökyüzüne ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek yasalarıma uyun!" dedi. İkisi de, "İsteyerek yasalarına uyduk! Yaratmak istediğin amaca uygun olarak düzene girdik!" dediler.

Sonra duman hâlinde olan göğe yönelmişti. [*] Ona (göğe) ve yere “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” deyince onlar da “İsteyerek geldik!” [*] cevabını vermişlerdi.

Benzer mesaj: Bakara 2:29 Burada sözü edilen durum, göğün ve yerin bu ilahî emre boyun eğdiğini gösteren mecazi bir konuşma olarak yorumlanmalıdır.... Devamı..

Sonra (Allahın, iradesi)¹ duman halinde olan göğe yönelip ona ve yeryüzüne: “Yaratılışınıza uysa da uymasa da ikiniz birlikte birbirinizle uyum sağlayın.”² dedi. İkisi de derhâl: “Uyum sağladık.” dediler.³

1 Sonra Allah, Semaya doğru doğruldu. Yani iradesini dosdoğru Semaya yöneltti. (اسْتَوٰٓى) fiili (اِلَى) ile kullanıldığı zaman istikamet almak, dosdo... Devamı..

Ve ¹¹ O, [sadece] duman halinde ¹² olan göklere şekil verdi; onlara ve arza, “İkiniz de isteyerek yahut istemeden [varlık alanına] gelin!” diye buyurdu. İkisi birden: “Peki, boyun eğerek geliriz!” dediler. ¹³

11 Sümme edatı, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, her ne zaman paralel ifadeleri -yani, zaman içinde bir düzene/sıraya tâbi olmayan ifadeleri- birleştir... Devamı..

Bu sırada henüz gaz halinde bulunan göğe yönelip ona ve yeryüzüne: – Benim yasalarıma ister gönüllü ister gönülsüz boyun eğin! Dedi. Onlar da: – Senin yasalarına isteyerek boyun eğdik, dediler. 7/54, 13/2

Dahası,[⁴²⁴⁰] O duman[⁴²⁴¹] halindeki göğü[⁴²⁴²] şekillendirdi; ona ve arza, “Her ikiniz, ister istemez (varlık sahnesine) gelin!” dedi. İkisi birden “Bizler boyun eğerek (varlık sahnesine) geldik!” dediler.[⁴²⁴³]

[4240] Bu bağlamda summe edatı, zamansal bir sonralığı değil, semanın yaratılışının arzın yaratılmasından daha büyük bir olay olduğunu ifade eder (İbn... Devamı..

Sonra, -duman halinde olan- göğe yöneldi de, ona ve yerküreye "-ya isteyerek, ya da istemeyerek- gelin" emrini verdi, ikisi de "İsteyerek geldik" dediler.

Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de, "İsteyerek geldik" dediler.

Sonra göğe, o bir duman halinde iken teveccüh etti. Sonra ona ve yer için buyurdu ki: «İsteyerek veya istemeyerek geliniz». Onlar da, «İsteyiciler olarak geldik,» dediler.

Sonra iradesi bir gaz halinde olan göğe yöneldi. Ona ve yere şöyle buyurdu: “İsteyerek de olsa, istemeyerek de olsa emrime gelin! ” onlar da: “Gönüllü olarak geldik. ” dediler.

Sonra duman (gaz) halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve arza: "İsteyerek veya istemeyerek (buyruğuma) gelin" dedi. "İsteyerek (buyruğuna) geldik." dediler.

Sonra semânın ḣalkına geçdi. Gök bir duman idi. Ona ve arza "İster istemez ölünüz" didi. Onlar da: "Sana muti' ve münkâd geldik ve öldük" didiler.

Aynı zamanda duman halindeki göğe yönelmiş, ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek emrime girin!” demişti; ikisi de “İsteyerek emrine girdik” diye cevap vermişlerdi.

Sonra gaz halinde bulunan göğe yöneldi ve dünya ile göğe:-İsteyerek ya da istemeyerek gelin! dedi. Onlar da:-İsteyerek geldik, dediler.

Bundan başka, duman halindeki göğe yöneldi ve hem ona, hem de yeryüzüne “İsteseniz de, istemeseniz de gelin” buyurdu. İkisi de “İsteyerek geldik” dedi.

Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!"

andan ķaśd eyledi gökdin yaña ol dütün iken pes eyitti aña daħı yire “gelüñ dileg-ile yā güc-ile.” eyittiler: “geldük boyun viricilerken.”

Andan ṣoñra ḳaṣd itdi gögi yaratmaġa ol tütün‐iken. Pes eyitdi göklere veyirlere daḫı: Vücūda gelüñüz iḫtiyār‐ıla yā güc‐ile. İkisi daḫı eyitdi ki: Biz gel‐dük muṭī‘ olup.

Sonra Allah tüstü (düman, yerdən qalxan buxar) halında olan göyə üz tutdu (göyü yaratmaq qərarına gəldi). Ona (göyə) və yerə belə buyurdu: “İstər-istəməz vücuda gəlin!” Onlar da: “İstəyərək (Allahın əmrinə itaət edərək) vücuda gəldik!” – deyə cavab verdilər.

Then turned He to the heaven when it was smoke, and said unto it and unto the earth: Come both of you, willingly or loth. They said: We come, obedient.

Moreover He comprehended(4474) in His design the sky,(4475) and it had been (as) smoke: He said to it and to the earth: "Come ye together,(4476) willingly or unwillingly." They said: "We do come (together), in willing obedience."

4474 For istawa see n. 1386 to 10:3. Cf. also 2:29 . 4475 From 79:30 it would appear as if the earth was spread out after the sky was made. In the pre... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.