18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mü’min Suresi 56. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnne-lleżîne yucâdilûne fî âyâti(A)llâhi biġayri sultânin etâhum(ﻻ) in fî sudûrihim illâ kibrun mâ hum bibâliġîh(i)(c) feste’iż bi(A)llâh(i)(s) innehu huve-ssemî’u-lbasîr(u)

Allah'ın ayetleri hakkında, kendilerine hiçbir kesin delil gelmemişken çekişmeye girişenlerin gönüllerinde, ancak ulaşmalarına imkan olmayan bir büyüklenme duygusu var; artık Allah'a sığın, şüphe yok ki o, duyar, görür.

Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir (kuvvetli ve geçerli) delil olmaksızın, Allah’ın ayetleri(ni ve hükümlerini değiştirmek ve dejenere etmek) konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine asla ulaşamayacakları bir büyüklük (arzusundan, şeytani kibir ve gururdan) başkası bulunmamaktadır. (Bu yüzden sapıtıp Hakk’tan kaymışlardır.) Artık Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O hakkıyla İşiten, hakkıyla Görendir. (Güvenilip dayanılacak yegâne makamdır.)

Allah'ın ayetleri hakkında, kendilerine hiçbir kesin delil gelmemişken, çekişmeye girişenlerin gönüllerinde, ancak ulaşmalarına imkan olmayan bir büyüklenme duygusu var. Sen her türlü şeyden olduğu gibi, bunların şerrinden de Allah'a sığın. Şüphe yok ki O, herşeyi duyar ve herşeyi görür.

Kendilerine gelmiş kesin bir delil, bir ferman, bir yetki olmaksızın, Allah'ın âyetleriyle ilgili tartışanların kalplerinde, asla sahip olamayacakları ille de bir büyüklük hevesi vardır. Sen Allah'a sığın. Kesinkes o işitir, bilir görür; duana icabet eder, doğru yolu gösterir.

Kendilerine gelmiş açık bir delil olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler var ya, onların göğüslerinde erişemeyecekleri bir büyüklükten başka bir şey yok. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O, duyandır, görendir.

56.Ka`bu`l-Ahbar (r.a.)`dan rivayet edildiğine göre bu ayeti kerime yahudilerin Deccal hakkındaki iddiaları ve tartışmaları hakkında indirilmiştir.Bun... Devamı..

Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiç bir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.

Kendilerine (Allah'dan) gelmiş bir delil olmaksızın Allah'ın ayetlerini inkâr edenlerin kalblerinde ancak tekebbür var. Onlar, o tasarladıkları büyüklüğe asla eremiyeceklerdir. Sen, hemen (sana fenalık düşünenlerden) Allah'a sığın. Muhakkak ki O, Semîdir= sözlerini işitendir, Basîr'dir= yaptıklarını görendir...

Kendilerine güçlü bir delil gelmeden Allah’ın ayetlerine karşı mücadele edenlerin ise, gönüllerinde hiçbir zaman ulaşamayacakları bir büyüklük vardır. Artık sen (onlara karşı) Allah’a sığın. Şüphesiz O, (her sesi) işiten ve (her ihtiyacı) görendir.

Kendilerine gelmiş herhangi bir delil olmadan Allah'ın âyetleri konusunda mücadele edenlerin gönüllerinde, asla ulaşamayacakları büyüklenme arzusundan başka bir şey yoktur. Artık sen, Allah'a sığın! Şüphesiz O, her şeyi işitir; görür.

Onların, kendilerine gelmiş olan hiçbir hüccet yok iken, Allahın âyetlerinde tartışmış olanların, içlerinde kasalma var, ona hiç eremezler, Allaha sığınasın, O işitir, O görür

Kendilerine ulaşmış hiçbir belge ve yetki olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında ileri geri tartışanlar, içlerinde taşıdıkları ama hiçbir zaman ulaşamayacakları büyüklük ve üstünlük özentisi sebebiyle böyle yapmaktadırlar. Sen (onların şerrinden) Allah'a sığın. Şüphesiz O, (her şeyi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) hakkıyla görendir.

Hiç bir delîl olmadığı halde Allâh’ın âyâtı hakkında mücâdele idenlerin elinde kibirden başka ne vardır? Fakat maksadlarına nâil olamayacaklardır. Sen Allâh’a ilticâ it o her şeyi işidir, görir.

Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir.

Allah’ın âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

Ellerinde hiçbir kesin delil olmadan Allah’ın âyetlerini tartışmaya kalkışanlara gelince, onların içlerindeki, hedefine asla ulaştıramayacakları bir büyüklenme duygusundan başka bir şey değildir. Öyleyse sen Allah’a sığın; kuşkusuz her şeyi işiten, gören yalnız O’dur.

Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.

Hiç bir delile sahip olmadan ALLAH'ın ayet ve mucizelerine karşı tartışanların göğüslerinde, erişemiyecekleri bir büyüklenme vardır. Öyleyse ALLAH'a sığın. O İşitendir, Görendir.

Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın. Çünkü her şeyi işiten ve gören O'dur.

Kendilerine gelmiş kat'î bir bürhan olmaksızın Allahın âyetlerinde mücadele edenler muhakkak ki onların sîynelerinde ancak yetişemiyecekleri bir kibir vardır sen hemen Allaha sığın, çünkü o, semî odur, basîr o

Şüphesiz kendilerine (Allah’tan) gelmiş hiçbir delil olmaksızın Allah’ın âyetleri hakkında (tenkîdte bulunmak veya Kur’ân’ı büsbütün yalanlamak üzere) mücadele eden (kâfir) ler var ya, onların kalplerinde, hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri bir kibir hastalığı vardır. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla görendir.

Yetkili kılınmadıkları¹ halde Allah'ın ayetleri hakkında ileri geri konuşanların kalplerinde, hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri bir büyüklenme tutkusu vardır. Sen, Allah'a sığın. O, Her Şeyi Duyan, Her Şeyi Gören'dir.

1- Allah tarafından, kendilerinde mesajını insanlara iletme görevi (elçilik) verilmediği halde. Ayette “sultan” sözcüğü yer almaktadır. Bu sözcüğü “de... Devamı..

Kendilerine gelmiş kat'î bir delîl (ve salâhiyyet) olmaksızın (körü körüne) Allahın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin göğüslerinde, hiç şübhe yok ki, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük (hevesin) den başka bir şey yokdur. Hemen sen (onların şerrinden) Allaha sığın. Çünkü O, (dediklerini) bizzat işiden, (yapdıklarını) hakkıyle görendir.

Şübhesiz o kimseler ki, kendilerine gelmiş bir delîl olmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında mücâdele ederler. Onların sînelerinde, kendisine ulaşamayacakları bir kibirden (sana üstün gelme arzusundan) başka bir şey yoktur. (Sen) hemen Allah'a sığın! Çünki Semî'(herşeyi işiten), Basîr (hakkıyla gören) ancak O'dur.

Kendilerine gelmiş sağlam bir kanıtları olmadığı halde, Allah hakkında çekişip duranların kalplerinde, hiçbir zaman ulaşamadıkları bir büyüklük duygusu vardır. (Bu büyüklük duygularından) Allah’a sığın. Şüphesiz ki O her şeyi işiten ve her şeyi görendir.

kimseler ki kendilerine verilmiş hiç bir kanıt yokken Allah’ın belgeleri üzerinde çekişip dururlar, onların içinde doymak nedir bilmiyen bir büyüklük tutkusu vardır. Artık sen Allah’a sığın. Çünkü O, işiticidir, görücüdür.

Kendilerine gelmiş hiçbir burhan yokken Allah/ın âyetlerinde yaygara edenler yok mu, onların yüreklerinde kibir ve tama/ duygusundan başka bir şey yoktur. Onlar asla istediklerine [⁴] eremeyeceklerdir. Sen de onların şerrinden Allah/a sığın. Çünkü O, onların her sözlerini işitir? Her hallerini görür.

[4] Reislik, peygamberlik, peygambere uymamak gibi hallere.

Muhakkak ki Allah’ın ayetlerine karşı, kendilerine gelmiş bir delil [sultân] olmaksızın, mücadele edenlerin içlerinde hiçbir zaman ulaşamayacakları/tatmin edemeyecekleri bir kibir vardır. Sen sadece Allah’a sığın. Muhakkak ki O, Semî’dir, Basîr’dir.

Şüphesiz kendilerine gelmiş bulunan hiç bir delil olmaksızın Allah'ın ayetleri konusunda mücadele edenler (var ya), onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklenmeden başkası yoktur. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.

Hiçbir ikna edici delile dayanmaksızın, sırf önyargılardan yola çıkarak Allah’ın ayetleri hakkında körü körüne tartışmaya girişenler var ya; onların yüreklerinde, hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri bir kibir, bir kendini beğenmişlik duygusundan başka bir şey yoktur! İşte bütün itirazlarının altında yatan gerçek sebep budur! Öyleyse, ey Müslüman! Bu gibi kimselerin şerrinden yalnızca Allah’a sığın! Hiç kuşkusuz O, her şeyi işiten, her şeyi görendir.

Onlara gelmiş, bir sültan / delil dışında Allah’ın âyetleri hakkında tartışanlara gelince; göğüslerinde ancak erişemeyecekleri bir kibir vardır.
Artık, Allah’a sığın!
O, Gören İşiten’dir.

Kuran aleyhinde atıp tutanların, bilimsel bir dayanakları yoktur. Hepsinin içinde asla ulaşamayacakları bir büyüklükhastalığı vardır. Resulüm sen Allah'a sığın. Çünkü her şeyi duyup gören sadece odur.

Kendilerine kesin bir delil gelmediği halde, Allah’ın ayetleri hakkında münakaşa edenler var ya; hiç şüphe yok ki onların kalplerinde asla ulaşamayacakları büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Onlar hiçbir şekilde Rabbimizden gelen ayetleri işittik kabul ettik demezler. Kibirli kibirli, bilgiçlik taslayarak ayetlerimizi tartışırlar. Tartışmalarından da bir şey çıkmaz. Sadece benliklerindeki şeytanlığı ortaya çıkarırlar. Sen ayetlerimizi tartışanlardan Allah’a sığın! Kuşkusuz Allah her şeyi işiten ve görendir.

Şüphesiz ki kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı hâlde Allah’ın ayetleri hakkında mücadele edenler var ya, [*] onların göğüslerinde (kalplerinde), asla ulaşamayacakları bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah’a sığın! Şüphesiz ki -O’dur O- duyan; gören.

Benzer mesaj: Mü’min 40:35.

Şüphesiz ellerinde kendilerine gelen bir delil bulunmaksızın, Allah’ın âyetleriyle mücadele edenlere gelince; onların içerisinde, asla tatmin olmayan küstahça bir kendini beğenmişlik duygusundan başka bir şey yoktur.¹ Sen hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O (Allah) her şeyi işitendir, görendir.²

1 Yani, onların gönüllerinde hakkı kabule tenezzül etmek istemeyen, ne şimdi ne de ileride sonucuna asla yetişemeyecekleri, kuru bir büyüklük duygusu ... Devamı..

Allah’ın mesajlarını hiçbir delilleri olmadan sorgulayanlara ³⁹ gelince: onların içinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri ⁴⁰ küstahça bir kendini beğenmişlik (duygusun)dan başka bir şey yoktur; öyleyse sen Allah’a sığın; çünkü her şeyi işiten, her şeyi gören yalnız O’dur!

39 Bkz. yukarıdaki not 25.40 Lafzen, “hiçbir zaman yetiş[e]meyecekleri” yahut “yerine getiremeyecekleri”. Bu, birçok bilinemezciyi (agnostic) insanın ... Devamı..

Kendilerine ulaşan hiçbir bilgi ve belge olmadığı halde Allah’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşanlar var ya işte onların içlerinde hiçbir zaman ulaşıp tatmin olamayacakları bir kibir ve üstünlük tutkusu vardır. Artık sen sadece Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işiten ve her şeyi görendir. 18/27, 40/75

Allah’ın âyetleri hakkında kendilerine ulaşmış hiçbir etkin belge ve yetki olmadan tartışanlara gelince: onların içinde hiçbir zaman erişip (tatmin) olamayacakları bir büyüklenme tutkusu vardır, başkası değil.[⁴²⁰⁹] Artık sen sadece Allah’a sığın: çünkü O, evet O’dur her şeyi işiten, her şeyi görüp gözeten.

[4209] Yani: Büyüklük tasladıkça küçülüyorlar ve aradaki fark hiçbir şeyle kapatılamayacak kadar çift taraflı açılıyor. Bu da tatminsizliği besleyip b... Devamı..

Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmadığı halde; Allah’ın ayetleri hakkında tartışanların kalplerinde; asla elde edemeyecekleri büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur! Sen (o gibi kimselerin şerrinden) Allah'a sığın; şüphe yok ki O, her şeyi hakkıyle işitendir ve her şeyi hakkıyle görendir!

Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadan Allâh’ın âyetleri hakkında tartışanlar var ya, onların göğüslerinde, (hiçbir zaman) erişemeyecekleri bir büyüklük taslamaktan başka bir şey yoktur. Sen Allah’a sığın, çünkü işiten, gören O’dur.

Şüphe yok o kimseler ki, kendilerine gelmiş bir kat'i bürhan olmaksızın Allah'ın âyetlerinde mücadelede bulunurlar, onların sinelerinde kendilerinin yetişemeyecekleri bir böbürlenmeden başka bir şey yoktur. Sen hemen Allah'a sığın, şüphe yok ki bihakkın işitici, görücü olan O'dur O.

Kendilerine ulaşan hiçbir delil olmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında ileri geri tartışanların içlerinde olan duygu, sırf bir büyüklük kompleksinden başka bir şey değildir, ama onlar o özendikleri dereceye asla ulaşamazlar. Sen onların şerrinden Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi tam mânasıyla işitir ve bilir.

Şunu iyi bilmelidir ki; kâfirlerin girişmek istedikleri kısır tartışmanın ötesinde, Kur’ân’ın hakikatlerini açıklamak, müşkillerini gidermek, mütaşabi... Devamı..

Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadan Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlar var ya, onların göğüslerinde, (hiçbir zaman) erişemeyecekleri bir büyüklük taslamaktan başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın, çünkü işiten, gören O'dur.

Onlara virilmiş bir hüccet ve burhân olmaksızın Allâh'ın âyetlerinde mücâdele idenlerin sînelerinde ancak kibir vardır. Arzularına irişemezler. Onların şerrinden Allâh Te'âlâ'ya sığın. O işidir ve görir.

Ellerinde bir delil (dayanak) olmadan Allah'ın ayetleri hakkında tartışmaya girenlerin göğüslerinde, asla ulaşamıyacakları bir büyüklük duygusu vardır. Sen Allah'a sığın. O dinler ve görür.

Kendilerine gelen hiç bir delilleri olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışanların gönüllerinde kibirden başka bir şey yoktur. Onlar, ona ulaşamazlar. Öyleyse sen, Allah'a sığın. Çünkü O, işiten ve gören O'dur.

Kendilerine ulaşmış bir delile dayanmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında tartışmaya girenlerin gönüllerinde yatan şey, hiçbir zaman erişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden ibarettir. Sen Allah'a sığın. Çünkü O herşeyi işiten, herşeyi görendir.

Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.

bayıķ anlar kim ŧartıştırlar Tañrı āyetlerinde ḥüccetsüz kim geldi anlara degül gögüzleri içinde illā kibr degül anlar iriciler aña. pes śıġın Tañrı’ya bayıķ ol işidicidür göricidür.

Ol kişiler ki çekişürler Tañrı Ta‘ālā āyetlerinde delīlsüz bāṭıl üstine. Anlaruñ yüreklerinde tekebbürlik vardur. Anlar aña yitişmezler. Pes TañrıTa‘ālāya ṣıġın. Oldur her nesne[yi] işidici, görici.

Şübhəsiz ki, (Rəbbindən) özlərinə bir dəlil gəlmədən Allahın ayələri barəsində mübahisə edənlərin ürəyində ancaq bir təkəbbür (böyüklük iddiası, sənə qarşı həsəd) vardır. Onlar heç vaxt Ona (böyüklüyə, peyğəmbərlik dərəcəsinə) çatmayacaqlar. Sən Allaha pənah apar. Həqiqətən, O, (hər şeyi) eşidəndir, görəndir!

Lo! those who wrangle concerning the revelations of Allah without a warrant having come unto them, there is naught else in their breasts save pride which they will never attain. So take thou refuge in Allah. Lo! He, only He, is the Hearer, the Seer.

Those who dispute about the signs of Allah without any authority bestowed on them,- there is(4430) nothing in their breasts but (the quest of) greatness, which they shall never attain to: seek refuge, then, in Allah. It is He Who hears and sees (all things).

4430 The Disputes are actuated by nothing but the desire for self-glory and selfaggrandizement. Their desire is not likely to receive fruition, but o... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.