Ve-iż yetehâccûne fî-nnâri feyekûlu-ddu’afâu lilleżîne-stekberû innâ kunnâ lekum tebe’an fehel entum muġnûne ‘annâ nasîben mine-nnâr(i)
Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki: Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktarını olsun defedebilir misiniz bizden?
(Ey Resulüm, münkir ve münafıkların cehennemdeki münakaşasını hatırlat ki) Ateşin içinde, (asılsız iddialar öne sürüp) karşılıklı tartışırlarken; zayıf bırakılanlar (müstaz’aflar), büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (tebaanız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını (azabımızın bir kısmını) olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?"
Dünya hayatında Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenler, ahirette ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara diyecekler ki: “Biz size uymuştuk, şimdi siz şu ateşten bize düşen payı, bizden savabilir misiniz?”
Kâfirler ateşin içinde birbirlerinden davacı olup, deliller getirerek tartışırlarken, zavallılar, büyüklük taslayan zorba iktidar sahiplerine:
“Biz size uymuştuk. Şimdi siz, biraz olsun, bizi ateşten kurtarabilir misiniz?” derler.
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıflar büyüklük taslayanlara derler ki: "Doğrusu biz size uyanlardık. Şimdi, ateşten bir parçayı bizden savabilir misiniz?"
Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: 'Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?
Hatırla o vakti ki, (kâfirlerin önderleri ile ayak takımları) ateşde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, büyüklük taslıyanlara (önderlerine) şöyle diyecekler: “- Biz (dünyada) size itaatkâr idik. Şimdi siz, bizden ateşin bir kısmını savabiliyor musunuz?”
Düşün ki onlar, ateşte tartışacaklar. Zayıflar, büyüklenenler: “Biz size tabi idik. Siz bugün, bir miktar ateşi bizden giderebilir misiniz?” derler.
Kâfirler, o gün ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuştuk: Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?” diyecekler.
Ateş içre onlar çekişirlerken, kasalmış olanlara, zayıflar derler ki: «Bizler sizlere uymuştuk, bizlerden ateşin bir parçasını kaldıramaz mısız?»
(Onlar kıyametten sonra cehennem) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, (körü körüne güçlülere tâbi olanlar), büyüklük ve hâkimiyet iddiasında bulunanlara: “(Dünyada iken) biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” diye yalvaracaklar.
Ateşin içinde beynlerinde mücâdele itdikleri vakit za’îfler mütekebbirlere "Biz yeryüzünde size tâbi’ olduk, şimdi bizim nasîbimiz olan ateşden bizi kurtaramaz mısınız?" diyecekler.
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslayanlara: "Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.
Ateşin içinde birbirleriyle çekişirken zayıflar, büyüklük taslamış olanlara, “Vaktiyle biz size uymuştuk, şimdi bu ateşin hiç olmazsa bir kısmından bizi kurtarabilir misiniz?” dediklerinde;
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış olanlara, "Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.
Hele ateş içinde birbirlerini protesto ederlerken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: "Hani bizler size tabi idik. Şimdi siz bizden bir ateş nöbetini savabiliyor musunuz?" derler.
Ve hele ateş içinde biribirlerine (ıhticac) protesto ederlerken: o vakıt zuafa kısmı o büyüklük taslıyanlara diyorlardır: hani bizler sizin tebeanız idik, şimdi siz bizden bir ateş nevbetini savabiliyor musunuz?
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, (dünyada iken hakkı, hakikati araştırmadan, başkalarının peşinden körü körüne giden) zayıf (görüşlü) olanlar, (itaat ettikleri) o büyüklük taslayanlara, “Biz (dünyada iken) size uymuştuk. Şimdi şu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?” derler.
Ateşin içinde birbirlerini suçlarlar; güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara: “Biz size uyduk, şimdi siz ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz?” derler.
(Kâfirler) ateşin içinde birbiriyle hüccetler göster (erek çekiş) irlerken zaîf olanlar o büyüklük taslayanlara «Biz, sizin tebeanızdık. Şimdi siz ateşden bir cüz'ünü olsun bizden savabilir misiniz?» der(ler).
O vakit (Cehennem ehli) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar o büyüklük taslayanlara der ki: “Gerçekten biz (dünyada iken) size tâbi' olanlar idik. Şimdi siz ateşin birazını olsun, bizden def' edebilir kimseler misiniz?”
O vakit ateşin içinde birbirleriyle çekişip tartışırlarken; güçsüz ve zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara:"Biz size uymuştuk. Şimdi siz ateşten bir kısmını bizden savabilir misiniz?’’ derler.
Ateş içerisinde birbirleriyle çekiştikleri zaman, dünyada iken zayıf durumda olanlar, büyük gördüklerine “Kayıtsız şartsız biz size tabi olmuştuk. Şimdi siz, ateşten bizim payımıza düşen azabı engelleyebilir misiniz? Diye sorarlar.
Ateşin içinde biribirleriyle tutuşurlarken aralarında küçük sayılanlar büyüklük taslıyanlara diyecekler: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz bu ateşi bizden, biraz olsun uzaklaştırabilir misiniz?"
Hani onlar ateşte birbirleriyle kavgaya tutuştukları zaman zayıflar, nefislerini kabartan elebaşılarına «— Dünyada biz size tâbiydik. Acaba bugün bizden bir miktar azap kaldırabilir misiniz?» diyecekler.
Onlar ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken [yetehâccûne], zayıf olanlar büyüklük taslayanlara, “Muhakkak ki biz (dünyada iken) size hep tabi olmuş kimselerdik. Şimdi siz şu ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?” derler.
Ateşin içinde, karşılıklı tartışırlarken zayıf bırakılanlar, büyüklenenlere derler ki: “Gerçekten biz, size uymuş olan kimselerdik. Şimdi siz ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?”
O zaman zâlimler, cehennem ateşinde birbirleriyle tartışmaya başlayacaklar. Yeryüzünde ezilen, sömürülen ve güçsüz bırakılanlar, dünyada iken peşlerinden gittikleri ve bir vakitler büyüklük taslamış olan lider ve yönetici konumundaki kimselere sitem ederek diyecekler ki: “Biz hayatımız boyunca sizin izinizden hiç ayrılmamıştık. Şimdi ateşin bir kısmını olsun bizden uzaklaştırabilir misiniz?”
Hani, Ateş’in içinde karşılıklı tartışıyorlardı. Zayıflar, Büyüklenmiş olanlara:
“Biz, sizin için uyruk olduk. Şimdi, siz Ateş’ten bize düşen kısmı bizden savabilir misiniz?” diyordu.
Alevler içinde karşılıklı sataşacaklar: zayıfları, kibirli ağalarına: " bizler dünyada hep sizin dediklerinizi yaptık, şimdi biraz olsun ateşi üzerimizden çekebilir misiniz? "
Yeryüzünde yaşarken ayetlerimizi inkâr edip yasalarımıza karşı çıkanlar; cehenneme atılarak cezalandırılır. Onlar ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken, dünyada zayıf olanlar, zayıf oldukları için zalimlere uyanlar; o büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden uzaklaştırabilir misiniz?” derler.
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken [*] zayıf olanlar, (saptıran) kibirlilere “Şüphesiz ki biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?” diyecekler. [*]
ONLAR, [hayatta iken hakikati inkar etmiş olanlar, içine atıldıkları öteki dünyanın] ateşi ortasında birbirleriyle tartışacaklar; ve zayıf olanlar küstahça böbürlenenlere: “Doğrusu biz sadece size uymuştuk: o halde, şu ateşten [bize düşen] payı hafifletebilir misiniz?” ³² diyeceklerdir.
Onlar ateşte birbirleriyle tartışacaklar. Zayıf halk kitleleri kibirli ve azgın liderlerine diyecekler ki; – Dünyadayken biz size uymuştuk şimdi siz azıcık olsun şu ateşi bizden uzaklaştıramaz mısınız? 14/21-22
HANİ ateşin bağrında karşılıklı tartışırken onları (bir görmelisin): Nitekim zayıflar büyüklük taslayanlara, “Bizim sizin peşinize takıldığımız kesin; şu halde ateşin üzerimizdeki etkisini bir parça olsun hafifletemez misiniz?” diye yalvaracaklar.
(Kâfirler) Cehennemde birbiriyle çekişirler, güçsüzler, büyüklük taslayan elebaşlarına "Biz size tabi olmuştuk, şimdi ateşin azabını, bizden biraz olsun savabilir misiniz?" derler.
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz?"
Hatırla o vakti ki, ateş içinde birbirleriyle muhasemede bulunurlar. O vakit zayıf olanlar, ululanmış bulunanlara derler ki: «Şüphe yok, biz size tâbi olmuş idik, şimdi siz bizi bir miktar ateşten kurtarabilir misiniz?»
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken zayıflar, dünyada büyüklük taslayanlara: “Biz bunca zaman size tâbi olduk, bari ateş azabının bir kısmını olsun kaldırabilir misiniz? ”
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"
Ehl-i cehennem cehennemde birbiriyle mübâhase ve muhâsame itdiklerinde za'îfler ve 'avam takımı büyüklük taslayanlara: "Biz dünyâda size tâbi' olmuşduk. Şimdi bizden bu 'azâb-ı cehennemin birazını olsun tahfîf ve def' ider misiniz?" dirler.
Ateşin içinde birbirlerine baskın gelmeye çalışırlarken, güçsüzler, büyük saydıkları kişilere şöyle derler: "Biz size uyan kimselerdik. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savarsınız değil mi?"
-Ateşte tartışırlar. Zayıf bırakılanlar, büyüklük taslayanlara şöyle derler:-Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?
Ateşte çekişip dururlarken, güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Biz size uymuştuk. Şimdi bizden ateşin birazını olsun savabiliyor musunuz?”
O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"
daħı ol vaķt kim ŧartışalar od içinde pes eyide ża'iflar anlara kim ululıķ istediler “bayıķ biz olduġ-ıdı size uyundu pes hįç siz def' eyleyiciler misiz bizden bir ülü oddan?”
Ḳaçan ki çekişeler cehennem içinde, eyide ża‘īfler ki tābi‘lerdür ol kişilereki büyüklendiler ki matbū‘lardur: Biz size tābi‘ idük, diyeler. Hīç sizüñ bizüm üstümüzden giderebilür misiz od ‘aẕābından bir ülüş?
O zaman onlar od içində bir-birilə çənə-boğaz olacaq, acizlər (tabe olanlar) təkəbbür göstərənlərə (öz başçılarına) deyəcəklər: “Biz (dünyada) sizə tabe idik. İndi siz cəhənnəm odunun (azacıq da olsa) bir hissəsini bizdən dəf edə bilərsinizmi?!”
And when they wrangle in the fire, the weak say unto those who were proud: Lo! we were a following unto you: will ye therefor rid us of a portion of the Fire?
Behold, they will dispute with each other in the Fire!(4420) The weak ones (who followed) will say to those who had been arrogant, "We but followed you: Can ye then take (on yourselves) from us some share of the Fire?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |