Lâ cerame ennemâ ted’ûnenî ileyhi leyse lehu da’vetun fî-ddunyâ velâ fî-l-âḣirati ve enne meraddenâ ila(A)llâhi ve enne-lmusrifîne hum ashâbu-nnâr(i)
Gerçeğin ta kendisi şu ki: Siz beni, dünyada da çağırmaya salahiyetli olmayan, ahirette de salahiyetli olmayan birşeye çağırıyorsunuz ancak ve dönüp gideceğimiz yer, Allah tapısıdır ve şüphe yok ki haddini aşanlar, cehennem ehlinin ta kendileridir.
"İnkârı mümkün olmayan durum şudur ki; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, (putperestliğin ve bâtıl sistemlerin) dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (ve şefaatçi-yardımcı olma yetkisi ve değeri) yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah’adır. Ölçüyü taşıranlar (israfa ve insafsızlığa kayanlar ise), onlar ateşin halkıdırlar" (diye sizi uyarıyorum.)
Sizin beni çağırdığınız hayali ilahlar ve putlar, kesinlikle ne bu dünyada, ne de öteki dünyada yardıma çağrılmaya, ibadet edilmeye layık şeyler değildir. Ne dünyada, ne de ahirette kendisine yalvaranların sıkıntısını gideremezler. Bizim dönüşümüz tek olan Allah'adır, ölçüyü taşıranlar, cehennemlik olanlardır.
“Sizin beni davet ettiğiniz, içine sürüklediğiniz şeyin, dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da davete değer bir tarafının olmadığında şüphe yoktur. Varacağımız yer Allah'ın huzurudur. Cahilce davranarak meşruiyet sınırını aşanlar, ağır-adaletsiz hükümler içeren kanunlar koyup uygulayanlar, günah ve isyan bataklığına girenler işte onlar, Cehennem ehlidirler.”
Kesinlikle, sizin beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette çağrıda bulunma (yetki)si vardır. Şüphesiz bizim dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenler ise, işte onlar ateş halkıdırlar.
'İmkanı yok; gerçekten beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar.'
Elbette beni, kendisine ibadete çağırdığınızın (putlarınızın) ne dünyada, ne de ahirette (hiç kimseyi kendilerine ibadet için) çağırmak kudreti yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Bütün haddi aşanlar (müşrikler) de cehennemliktirler.
Gerçekten sizin beni çağırdığınız şeyin, ne dünyada ne de ahirette çağırma yetkisi yoktur. Çünkü hepimizin son dönüşü Allah’adır. Ve şüphesiz müsrifler ateş ehlinin ta kendileridir.
“Gerçek şu ki, sizin beni çağırdığınız şeyin dünya ve âhirette çağrıya değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır; aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.”
Şüphe yok ki sizin, beni kendisine çağırmış olduğunuz nesnenin ne dünyada, ne ahrette bir çağrısı bulunur, döneyiniz Allahadır, taşkınlar cehennemlik!
“Sizin beni çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette çağrılmaya değer hiçbir tarafı yoktur. Sonunda hepimizin varacağı yer hiç şüphesiz Allah'ın huzurudur. Ve yine hiç şüphesiz, haddi aşan ve Allah'ın kendilerine verdiği ömrü boşa harcayanlar, evet onlar ateş halkının ta kendileri olacaklardır.”
"Şübhesiz sizin beni ’ibâdetine da’vet itdiğiniz ma’bûdlar ne dünyâda, ne âhiretde ’ibâdete şâyân değildirler. Zîrâ hepimiz Allâh’a rücû’ ideceğiz ve hadlerini tecâvüz idenler ateşe sevk olunacaklardır."
"Beni kendisine çağırdığınızın, bu dünyada da ahirette de çağırabilecek kabiliyette olmadığında, hepimizin Allah'a döneceğinde, aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur."
“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
Gerçek şu ki, siz beni, bu dünyada da öteki dünyada da çağrılmaya değer olmayan bir şeye davet ediyorsunuz. Kuşku yok ki dönüşümüz Allah’adır ve hakikat çizgisinden sapanlar, işte onlar cehennemliktir.
Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
"Kuşku yok ki, beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette bir dayanağı yoktur. Dönüşümüz ALLAH'adır. Sınırı aşanlar, cehennemi boylayacaktır."
"Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da, ahirette de bir davet hakkı yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehennemliktir."
Hiç kabili inkâr değildir ki hakıkatte sizin beni da'vet ettiğinizin ne Dünyada ne Ahırette bir da'vet hakkı yoktur ve hepimizin varacağımız Allahdır, ve bütün müsrifler nâre yanacaktır
Şurası bir gerçektir ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de âhirette, davete değer bir tarafı yoktur. Şüphesiz bizim dönüşümüz (hesap vermek üzere) Allah’ (ın manevi huzurun) adır. (Küfürde ısrar ederek) haddi aşanların hepsi (ebedî) cehennemliktir.
“Şu bir gerçek ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şey, dünyada da ahirette de kendisine çağıranlara cevap verme gücü olmayan şeydir. Kuşkusuz dönüşümüz Allah'adır. Haddi aşanlar Cehennemliktirler.”
«Sizin beni mutlakaa (tapmıya) da'vet etdiğinizin dünyâda da, âhiretde de hakkaa ki hiçbir da'vet (e salâhiyyet) i yokdur. Hakıykatda hepimizin dönüb gidişimiz Allâhadır. Haddi aşanlar ateş yaranının ta kendileridir».
“Hiç şübhe yok ki beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, ne dünyada ne de âhirette kendisine (tapılması için) bir da'vet hakkı vardır. Nihâyet dönüşümüz muhakkak Allah'adır. Doğrusu haddi aşanlar yok mu, onlar ateş ehlidirler.”
Şüphe yok ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı (geçerli bir dayanağı) yoktur. Ve kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz taşkınlık yapanlar (hakkı reddedip hak hukuk tanımayanlar) ise, işte onlar ateş halkıdırlar.
Kesinlikle sizin beni kendisine çağırdığınız şeyler, dünya ve ahiret ile alakalı değil. Şüphesiz ki dönüş yerimiz Allah’adır. Ölçünün dışına çıkanlar ateşin içinde kalacak olanlardır.
İşkil yok ki sizin beni tapmıya çağırdığınız varlıklar ne bu dünyada, ne de öbür dünyada çağıramıyacak olanlardır. Çünkü hepimiz Allah’a döneceğiz.
“Şurası bir gerçektir [lâ cereme] ki, sizin beni (tapmaya) çağırdığınız şeyin dünyada da ahirette de çağrıya değer hiçbir tarafı yoktur. Hiç şüphesiz dönüşümüz Allah’adır. Aşırı gidenlere gelince elbette onlar ateş ehlidirler.”
“Beni kendisine çağırdığınızın; bu dünyada da ahirette de (rablik için) bir iddiasının olmadığında, hepimizin Allah'a döneceğinde ve aşırı gidenlerin ateş yarenleri olduklarında hiç şüphe yoktur.”
“Şu da apaçık bir gerçektir ki, sizin beni davet ettiğiniz bu çarpık inanç sistemi, dünyada da, âhirette de davet edilmeye lâyık değildir! Unutmayın; hepimizin dönüşü Allah’adır! Hiç kuşkusuz, ilâhî hükümleri reddederek sınırı aşmış olanlar, kesinlikle cehennem halkıdırlar!”
“Şüphe yoktur ki, beni çağırdığınız şeylere, Dünya’da da, Âhiret’te de dua edilmez. Bizim geri dönüşümüz, Allah’adır. Aşırı Gidenler, gerçekten Ateş arkadaşlarıdır”.
Sizin davet ettiğiniz şeyler beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü bir putun, dünya ahiret herhangi bir daveti söz konusu olamaz. Hepimiz, Tanrı'nın geri dönüşü olmayan yolundayız. Şunu bilin ki tüm aşırılar, cehennemliktir.
“Gerçek şu ki; sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah’adır! Allah’ın yasalarına uymayarak aşırı gidenler ateş ehlidir.”
Gerçek şu ki sizin beni davet ettiğiniz şeyin, dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Şüphesiz ki dönüşümüz Allah’adır; aşırı gidenler de elbette ateş halkının kendileridir.
“Şurası bir gerçektir ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şeyin, dünyada da âhirette de davete değer bir tarafı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah’adır. Haddi aşanların hepsi cehennemliktir.”
Sizin beni çağırdığınız şey, açıkçası, ne bu dünyada ne de öteki dünyada çağrılmaya layık bir şey değil, [şüphesiz] dönüşünüz Allah’adır ve kendi kişiliklerini harcayıp tüketenler ateşe gireceklerdir:
– Gerçek şu ki siz beni, dünyada da ahirette de duaya cevap veremeyecek olana çağırıyorsunuz. Hâlbuki bizim dönüp dolaşıp varacağımız yer Allah’ın huzurudur. Taşkınlık edenler ise kesinlikle ateş halkıdır. 46/4...6
Kesinlikle, sizin beni çağırdığınız şey ne dünyada ne de âhirette kendisine çağırılmaya lâyık bir şey değildir; zaten dönüşümüz de Allah’adır: ve elbet kendini harcayanlar ateşin yoldaşlarıdır.
“Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz nesnelerin (putların) ne dünyada, ne de ahirette size yardım edecek hiçbir güçleri yoktur, muhakkak ki hepimizin dönüşü Allah'adır. (Ben Rabbimin azabından korkarım) Aşırı gidenler, elbette cehennemliklerin ta kendileridir.”
"Şüphe yok ki sizin beni (tapmaya) çağırdığınızın ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Kesinlikle, aşırı gidenler ateş halkıdır. "
«Muhakkak ki, siz beni mutlaka öyle bir şeye dâvet ediyorsunuz ki, onun için ne dünyada ve ne ahirette bir dâvet hakkı yoktur. Ve şüphe yok ki, bizim dönüp gidişimiz Allah'adır. Ve şüphesiz ki müsrif olanlar, onlar ateşin yârânıdırlar.»
“Hiç şüphe yok ki sizin beni tapmaya dâvet ettiğiniz putların, ne dünyada, ne de âhirette, asla kendilerine ibadete dâvet yetkileri yoktur. ”“Şu kesin ki: hepimizin dönüp varacağı yer Allah'ın huzurudur ve haddi aşanlar cehennemi boylayacaklardır. ” [46, 5-6; 35, 14]
Sizin beni çağırdığınız şeye kesinlikle ne dünyada, ne de ahirette du'a edilemez (onlar kendilerine yapılan du'ayı duymazlar ve ona cevap veremezler). Bizim dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenler, işte onlar ateş halkıdır.
"Beni onların 'ibâdetine da'vet itdiğiniz şeylerin ne dünyâ ve ne âhiretde kimseyi da'vete kudreti yokdur. (Cemâd ve mahlûkdur.) Cümlemizin nihâyet varacağımız yer Allâh'ın 'indidir. Nefislerine müsriflerdir ki cehennem ehlidirler."
Beni çağırdığınız şeyin, ne dünya ne de ahiretle ilgili bir çağrısının olmadığı da gerçek. Hepimizin çıkarılacağı yer, Allah'ın huzurudur. Aşırı gidenlerin, o ateşin ahalisi olacağında şüphe yoktur.
Siz, beni ancak dünyada da ahirette de duaya hiç cevap veremeyecek olana çağırıyorsunuz. Oysa, biz Allah'a döneceğiz. Saçıp savuranlara gelince, onlar ateş ehlidir.
“Sizin beni çağırdığınız şeylerin, ne dünyada, ne de âhirette davette bulunacak halleri yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Hadlerini aşanlar ise, ateş ehlinin tâ kendileridir.
"Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir."
“vācib oldı bayıķ ol kim oķırsız beni andın yaña yoķdur anuñ oķımaķ dünye içinde ne daħı āħiretde . daħı bayıķ dönecegümüz yir Tañrı’dın yañadur. daħı bayıķ yavuz işlüler anlardur od isleri.”
Lā‐cerem ol nesne ki siz beni anuñ ‘ibādetine ḳıġırursız, anuñ da‘vetiyoḳdur dünyāda ve‐lā āḫiretde. İlāh olmaġa yaramaz. Daḫı bizüm rücū‘muzAllāh ḥażretinedür. Taḥḳīḳ müsrifler cehennem ehlidürler.
Şübhəsiz ki, sizin məni (sitayiş etməyə) çağırdıqlarınızın (dilsiz-ağılsız bütlərin) nə dünyada, nə də axirətdə (bir kəsi) çağırmaq qabiliyyəti (ibadət olunmağa haqqı) yoxdur. Bizim axır dönüşümüz isə Allahadır. (Rəbbinə şərik qoşmaqla, küfr etməklə) həddi aşanlar, sözsüz ki, cəhənnəmlikdirlər!
Assuredly that whereunto ye call me hath no claim in the world or in the Hereafter, and our return will be unto Allah, and the prodigals will be owners of the fire.
"Without doubt ye do call me to one who is not fit to be called to,(4416) whether in this world, or in the Hereafter; our return will be to Allah. and the Transgressors will be Companions of the Fire!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |