16 Ekim 2024 - 13 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mü’min Suresi 41. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve yâ kavmi mâlî ed’ûkum ilâ-nnecâti ve ted’ûnenî ilâ-nnâr(i)

Ve ey kavmim, ne oluyor bana da ben sizi kurtuluşa çağırmadayım, halbuki siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

"Ey kavmim, nedir bu haliniz? Size ne oluyor ki, ben sizi kurtuluşa (ve huzura) davet ederken, siz beni ateşe (ve felakete) çağırıyorsunuz."

Ey kavmim! Nasıl olur da ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde, siz beni ateşe çağırırsınız?

“Ey kavmim, niçin yaptığınızın farkına varmıyorsunuz? Siz beni ateşe, cehenneme sürüklerken, ben sizi kurtuluşa davet ediyor, teşvik ediyorum.”

Ey kavmim! Ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde neden siz beni ateşe çağırıyorsunuz?

'Ey kavmim, ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırıyorken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.'

Ey kavmim! Başıma gelen nedir? Ben sizi kurtuluşa (cennete) davet ediyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz;

Ey kavmim! Ne oluyor bana? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

“Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum; siz beni ateşe çağırıyorsunuz.”

41,42. Ey ulusum ! Bana ne ki, sizleri kurtuluşa çağırırım, sizlerse, Allaha küfretmekçin —bilmediğim şeyle, eş koşmak üzere— beni cehenneme çağırırsınız, ben sizi emre olan, bağışlayan Allaha çağırırım

“Ey kavmim! Nedir bu başıma gelen? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz!”

"Yâ kavmim! Ben sizi necâta da’vet idiyorum siz beni ateşe sevk idiyorsunuz."

"Ey milletim! Nedir başıma gelen? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."

“Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.”

“Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz!

Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

"Ey halkım, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz?"

"Hem ey kavmim! Niçin ben sizi kurtuluşa davet ederken, siz beni ateşe davet ediyorsunuz?"

Hem ey kavmım! Neye ben sizi halâsa da'vet ederken siz beni ateşe da'vet ediyorsunuz?

Ey kavmim! Ben sizi kurtuluşa davet ederken niçin siz beni ateşe (cehenneme) çağırıyorsunuz?

Ey halkım! “Ne gariptir ki siz beni ateşe, ben ise sizi kurtuluşa çağırıyorum!”

«Ey kavmim, benim (karşılaşdığım) bu hal nedir? (Çünkü) ben sizi kurtuluşa da'vet ediyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz»!

“Ey kavmim! Bu hâlim nedir ki, (ben) sizi kurtuluşa da'vet ediyorum; hâlbuki (siz)beni ateşe çağırıyorsunuz?”

“Ey halkım! Bana ne oluyor ki ben sizi (ebedi) kurtuluşa (huzur ve mutluluk yurdu olan cennete) çağırırken, siz de beni ateşe (sürükleyen inkâr ve kötü işlere) çağırıyorsunuz.”

Ey Kavmim! Ben şimdi ne yapayım? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.

Ey ulusum! Bu ne iştir böyle? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum da siz beni ateşe çağırıyorsunuz!

«— Ey kavmim! Bu ne haldir! Ben sizi necata dâvet ediyorum, siz ise beni ateşe dâvet ediyorsunuz»;

“Ey kavmim! Bu nasıl bir iştir ki, ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.”

“Ey Kavmim! Bana ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırırken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.”

“Ey halkım! Bu nasıl iştir; ben sizi kurtuluşa çağırırken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz!”

-“Ey kavmim! Benim için ne var ki, sizi Necât’a / Kurtuluş’a çağırıyorum; siz beni Ateş’e çağırıyorsunuz”.

Soylu devamla: " Sevgili milletim! dedi. ben, sizi kurtuluşa davet ederken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

"Ey kavmim! Bu ne hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum! Siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz."

Ey kavmim! Siz beni ateşe çağırıyorken ben sizi kurtuluşa çağırıyorum.

“Ey kavmim! Ben sizi kurtuluşa çağırırken niçin siz beni ateşe çağırıyorsunuz?”

Ey kavmim! Nasıl olur da ²⁹ ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırırsınız?

29 Lafzen, “bana ne oldu”: ayetin devamında işaret edilen iki tutumun çelişikliğine şaşırmanın bir ifadesi.

Ey halkım, nasıl oluyor da ben sizi kurtuluşa çağırırken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz. 12/108, 41/33

“Ey kavmim! Nasıl oluyor da ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz?

"Ey kavmim, başıma gelen şu hale bakın ki ben sizi, doğru yola davet ediyorum, siz ise beni cehennem ateşine sürüklemek istiyorsunuz."

Ve ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırıyorsunuz?

«Ve ey kavmim! Benim için ne var ki, ben sizi necâta dâvet ediyorum ve siz beni ateşe dâvet ediyorsunuz?»

“Ey benim (sevgili) milletim, nedir bu başıma gelen? Ben sizi kurtuluşa dâvet ederken, siz tutup beni ateşe çağırıyorsunuz! ”

Ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırıyorsunuz?

"Ey Kavmim! Ben sizi necâta da'vet idiyorum. siz ise beni cehenneme da'vet idiyorsunuz."

Ey halkım! Ne oluyor? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

-Ey halkım, ben sizi kurtuluşa çağırırken, ne diye siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

“Ey kavmim, bu nasıl bir hal ki, ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.

"Ey toplumum! Sebep ne ki; ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."

“daħı iy ķavmum! ne geldi baña oķırın sizi ķurtılmaķdın yaña daħı oķırsız beni oddın yaña?”

Daḫı iy ḳavmüm, n’oldı baña ben sizi cehennem odından ḳurtarmaḳ iste‐rem ve siz beni cehennem odına da‘vet idersiz.

Ey qövmüm! Bu nə işdir! Mən sizi nicata də’vət etdiyim halda, siz məni Cəhənnəmə (cəhənnəm oduna) də’vət edirsiniz!

And, O my people! What aileth me that I call you unto deliverance when ye call me unto the Fire?

"And O my people! How (strange) it is(4414) for me to call you to Salvation while ye call me to the Fire!

4414 It may seem strange according to the laws of this world that he should be seeking their Good while they are seeking his damnation! But that is th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.