Ve enżirhum yevme-l-âzifeti iżi-lkulûbu ledâ-lhanâciri kâzimîn(e)(c) mâ lizzâlimîne min hamîmin velâ şefî’in yutâ’(u)
Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zalimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefaati kabul edilecek bir şefaatçi.
Onları yaklaşmakta olan güne (ecellerine) karşı uyar ki, o zaman yürekler korkudan gırtlaklara dayanır, dehşet ve endişeyle yutkunur dururlar. (Artık) Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi bulunacaktır.
Onları yaklaşmakta olan kıyamet günü ile korkut. O gün yürekler gırtlaklara dayanır, o gün yaratılış gayesi dışında yaşantı sürdürenler ne bir dost bulacaklar, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.
Yaklaşmakta olan gün dolayısıyla onları uyar. O an, yürekler gırtlaklara dayanır. Dehşet içinde yutkunup dururlar. İnkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin ne dostu, ne de sözü dinlenen bir aracısı, bir şefaat edeni vardır.
Onları yaklaşan güne karşı uyar ki, (o zaman) yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimlerin ne bir dostları ne de sözü dinlenir şefaatçileri olur.
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi vardır.
(Ey Rasûlüm, o müşrikleri gelmesi yakın) kıyamet günü ile korkut. O vakit kalbler, hüzünle dolu olarak gırtlaklara çıkmış yutkunur dururlar. Kâfirlerin ne bir yakını var, ne de şefaatı makbul bir şefaatçisi...
Onları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar! Hani kalpler, üzüntü ile dolu olarak gırtlaklara gelecek. Zalimler için ne bir sıcak dost ne de itaat edilen şefaatçi olmayacak.
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Yürekler gırtlaklara dayanacaktır, habire yutkunacaklar. Zâlimlerin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir yardımcıları olacaktır.
Yakın olan günle, koçundur sen onları; o gün, yutkunarak, yürekleri gırtlaktadır, zalimlerin ne bir dostu vardır, ne de sözü geçen şefaatçisi
Yaklaşmakta olan (kıyamet) günü konusunda onları uyar! O gün yürekler gırtlaklara kadar gam ve tasa ile dolacaktır. Zalimlerin (onları azaptan kurtaracak) ne yakın bir dostu ne de (sözü) dinlenir bir şefaatçisi olacaktır.
Yâ Muhammed! O güni ânlara ihtâr it, o gün kâfirlerin kalbleri boğazlarına gelecek ve ânları boğulmak derecesine getürecekdir. Zâlimler ne bir dost ve ne de sözi dinlenir bir şefî’ bulamayacaklardır.
Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.
Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, (sanki) gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi vardır.
Yaklaşan gün konusunda onları uyar; çünkü dehşet içinde yutkunurlarken yürekleri ağızlarına gelmiş olacak; zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi olacaktır.
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçı vardır.
Yaklaşmakta olan o felaket (kıyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.
Hem haber ver onlara o yaklaşan felâket gününü: o dem ki yürekler gırtlaklara dayanmış yutkunur da yutkunurlar: zalimler için: ne ısınacak bir hısım vardır, ne dinlenecek bir şefi
Yaklaşmakta olan (hesap) gün (ü) hususunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, (sanki) gırtlaklara dayanmıştır. Zâlimlerin/kâfirlerin (o gün, kendilerini azaptan kurtaracak) ne yakın bir dostu ne de (sözü) dinlenir bir şefaatçisi olacaktır.
Yaklaşan gün hakkında onları uyar. O gün korkudan yürekler ağızlara gelir. Zalimler için ne samimi bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.
Onlara o yakın günün tehlikesini anlat. O zaman yürekleri — gamla dolu ve herkes ebsem olarak — ta gırtlakların yanındadır. Zaalimlerin ne müşfik bir yakın, ne de (şefaati) dinlenebilecek bir aracısı yokdur.
(Ey Resûlüm!) Onları o yaklaşan gün ile korkut! Çünki (amellerin ortaya saçılacağı o gün) yürekler, kederle yutkunan kimseler olarak gırtlaklara dayanmıştır! Zâlimler için ne bir dost, ne de (himâyesi) kabûl edilir bir şefâatçi bulunur!
(Ey Resulüm!) Onları yaklaşan güne (kyamet gününe) karşı uyar ki, o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. (Ve o gün) zalimler için ne koruyucu bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi (yardım edebilecek biri) bulunur.
Yaklaşan kıyamet günüyle onları uyar. Kızgınlıklarını yutup, kalplerin boğaza düğümlendiği zamanda, zulmedip haksızlık yapanların, koruyucuları olmadığı gibi, sözleri dinlenecek aracıları (şefaatçileri) da yoktur ki itaat etsinler.
Onları yaklaşmakta olan o günle uyar. O gün herkesin yüreği ağzına gelecektir. Kıyıcıların ne bir acıyıcısı, ne de sözü geçer bir kayırıcısı bulunmıyacaktır.
Onları, gelip çatacak olan gün ile korkut. O gün yürekler, korkudan gırtlağa dayanmış, gam ve gussa ile dolmuş bir haldedir. Zalimler için ne candan bir dost, ne sözü tutulur bir şefaatçi bulunamaz.
(Ey Peygamber!) Yaklaşan gün [yevme’l-âzife] konusunda onları uyar. O gün yürekler ağızlara gelir, yutkunur dururlar. Zalimler için artık ne bir dost bulunur ne de sözü dinlenir bir şefaatçi.
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyarıp korkut; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne de sözü yerine getirebilir bir şefaatçi vardır.
O hâlde, Ey Müslüman! Onları, yaklaşmakta olan o dehşetli Güne karşı uyar: O zaman gelip çatınca, korkudan yürekler ağızlara dayanacak ve inkârcılar, sıkıntı ve zillet içinde, acıyla yutkunup duracaklar! O Gün zâlimler için ne sıcak bir dost bulunacak, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi!
Onları, “Yaklaşan Felaket” günü ile uyar! O vakit Kalbler Gırtlaklar’a dayanmıştır; yutkunup duracaklardır. Zâlimler için ne yakın bir dost, ne itaat edilir (sözü dinlenir) bir şefaatçi vardır.
Resulüm! Onları, o sıkıntılı güne karşı uyar. Hani korkudan yüreklerin ağza geleceği, zalimlerin candan bir dost, tutunacak bir dal bulamayacağı güne karşı...
Yaklaşmakta olan hesap günü konusunda onları uyar. O gün yürekler korkudan ne yapacağını şaşırmış, benliklerini bir korku, bir kaygı, bir endişe kaplamıştır. Cezalandırılacakları ateşi görünce nefesleri tutulur. Konuşacak dermanları kalmaz. Yeryüzünde yaşarken yasalarımıza karşı çıkan zalimlerin hesap günü dostları yoktur. Onların haklarında iyi şeyler söyleyecek yardakçıları da kaybolmuştur. Yeryüzünde yaşarken şefaatçi zannedip, eteğine yapışıp medet bekledikleri dahi kendi hesaplarının derdine düşmüş; haklarında verilecek hükmü telaşla bekler. Yeryüzünde yasalarımıza uymayanlara; ne Resuller, ne evliyalar, ne erenler, ne şeyhler, ne gavslar, ne âlimler şefaat edemezler. Torpil yapıp suçluları cezamızdan kurtaramazlar. Çünkü hesap günü hiçbir torpilin katımızda yeri yoktur. O gün kimse kayrılmaz. Herkes hakkını alır.
Yaklaşan gün [*] hakkında onları uyar! Çünkü (o anda) dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelecektir. Zalimlerin hiçbir dostu ve sözü dinlenir hiçbir şefaatçisi yoktur.
(Ey Muhammed!) Onları, yaklaşmakta¹ olan, yüreklerin gırtlaklara dayanıp yutkunup duracakları o (kıyamet) günü ile uyar. (O gün,) zâlimlerin koruyucusu da sözü dinlenecek bir şefâatçisi de olmayacaktır.
İnsanları, korkudan yüreklerin gırtlağa dayanacağı ve yutkunup duracakları iyice yaklaşan o dehşetli gün ile uyar! O gün yanlışta ısrar eden zalimlerin ne samimi bir dostu ne de sözü geçen bir şefaatçisi olacak. 6/94, 14/44-45
(Ey Muhammed) Müşrikleri, yaklaşan gün -kıyamet günü- ile uyar. Ki o zaman dehşetten yürekleri ağızlarına gelecek, yutkunup duracaklardır. O gün zalimlerin ne bir dostu vardır, ne de -sözü geçerli- bir şefaatçisi.
Onları yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) gırtlaklar yutkunur dururlar. Zâlimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir şefaatçileri vardır.
Ve onları o yakın gün ile korkut. O vakit ki, yürekler gırtlağa dayanmış olarak korku ile dolmuş bulunur. Zalimler için ne bir yakın dost vardır, ne de itaat olunacak bir şefa-atçi vardır.
Onları, yaklaşan müthiş güne karşı uyar! Yürekler ağıza gelir, yutkunur da yutkunurlar. O zalim kâfirlerin ne dostları, ne de sözüne itibar edilir şefaatçileri olmaz. [53, 57-58; 54, 1; 21, 1; 16, 1, 67, 27; 78, 38]
Onları yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) yürekler, (korkudan adeta yerinden sökülüp) gırtlaklara dayanmıştır; (kederlerini) yutkunur dururlar. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir aracıları yoktur.
Yâ Muhammed! Müşrikleri kıyâmet gününden korkut ki o günde şiddet-i havf ve ye'sden kalbler boğazlara kadar çıkar ve zâlimlere acıyacak bir dost ve kendine itâ'at olunur bir şefi' olmaz.
Onları, iyice yaklaşan, korkudan yüreklerin ağza geldiği, gün ile uyar. Zalimler için bir koruyucu ve sözü dinlenen bir şefaatçi de yoktur.
Onları o yakın gün hakkında uyar ki, o vakit yürekler ağızlara gelir, yutkunur dururlar. Artık zalimler için ne bir candan dost bulunur, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi.
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
daħı ķorķıt anları ķıyāmet güninden. ol vaķt kim göñüller ya'nį yürekler boġazlaġular ķatındadur ķayġu yudıcılar-iken. yoķdur žālimleruñ hįç ħışmı ne daħı şafa'at eyleyici kim boyun virinile.
Daḫı ḳorḳut anları yā Muḥammed ḳıyāmet güni hevlinden ki yüreklerboġaza dıḳıla, anlar ḳayġu yudup ṭuralar. Ẓālimlere hīç şefḳat idici bulun‐maya, sözi geçen şefā‘atci daḫı bulunmaya.
(Ya Peyğəmbər!) Onları (hövldən) ürəklərin ağıza gələcəyi (udquna belə biməyəcəkləri və ya ürəkləri qəm-qüssə ilə dolacağı) yaxın günlə (qiyamət günü ilə) qorxut. (O gün) zalımların nə bir dostu, nə də sözü keçən bir şəfaətçisi olar!
Warn them (O Muhammad) of the Day of the approaching (doom), when the hearts will be choking the throats, (when) there will be no friend for the wrong doers, nor any intercessor who will be heard.
Warn them of the Day that is (ever) drawing near, when the hearts will (come) right up to the Throats(4381) to choke (them); No intimate friend(4382) nor intercessor will the wrong-doers have, who could be listened to.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |