8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 73. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vele-in esâbekum fadlun mina(A)llâhi leyekûlenne keen lem tekun beynekum vebeynehu meveddetun yâ leytenî kuntu me’ahum feefûze fevzen ‘azîmâ(n)

Size Allah'tan bir lütuf ve ihsan gelince de onunla sizin aranızda hiçbir dostluk yokmuş gibi keşke diyecek, ben de onlarla beraber olsaydım da ben de o büyük lütfe nail olsaydım, ben de muradıma erseydim.

(Ama) Eğer size Allah’tan bir fazıl (zafer ve ferahlık) isabet ederse, o zaman da sanki kendisiyle aranızda hiçbir samimi yakınlık (tanışıklık ve sevgi bağı) yokmuş gibi, kuşkusuz şöyle deyip (sızlanır): "Ah keşke onlarla birlikte olsaydım. (Bazı fedakârlıklara katlansaydım ve ucuz kahramanlıklar yapsaydım.) Ben de, (şimdi onlar gibi) büyük kurtuluş ve mutluluğa ulaşsaydım" (şeklinde ve maalesef ahiret endişesiyle değil, hâlâ dünyalık düşüncesiyle pişmanlık gösterirler).

Ama Allah'tan size bir zafer ihsan edildiğinde aranızda hiçbir sevgi ve dostluk yokmuş gibi davranarak “Keşke onlarla beraber bulunsaydım da, ben de büyük bir başarı elde etseydim” diyeceklerdir.

Eğer Allah'tan size bir lütuf ve zafer ihsan edilirse, sanki onunla sizin aranızdaki sevgi, yalancıktan değilmiş gibi,
“Keşke onlarla beraber olsaydım da, mutlu olup, büyük bir ganimete kavuşsaydım" der.

Size Allah tarafından bir lütuf eriştiğinde de sanki sizinle onun arasında bir sevgi bağı yokmuş gibi: "Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da büyük bir kazanç sağlasaydım" der.

Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; 'Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve mutluluğa' erseydim.'

Ve eğer size, Allah'dan fetih ve ganimet gibi bir lütuf gelirse, sanki kendisi ile aranızda hiç bir tanışıklık olmamış gibi muhakkak şöyle diyecektir: “- Ah, keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir nimet ve ganimete ereydim!”

Allah’tan size bir üstünlük ve ikram gelirse, sanki aranızda hiçbir dostluk bağları yokmuş gibi: “Keşke onlarla beraber olup büyük bir kazanç elde edeydim” diyecektir.

Ama Allah'tan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kimseler şüphesiz sizinle kendileri arasında bir sevgi, yani bağlılık sorunu olmamış gibi, “Keşke onlarla birlikte olsaydık da o büyük başarıdan kapsaydık” diyecekler.

Allahtan bir iyilik gelse sizlere, sanki aranızda dostluk yok gibi, «Nola ben de bulunsaydım onlarla, en büyük onunca erişirdim» der

Fakat Allah'tan size bir lütuf (zafer) ihsan edildiğinde, bu sefer de sizinle kendisi arasında hiçbir dostluk ilişkisi yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı elde etseydim.”

Eğer Allâh size muzafferiyet ihsân ider ise sanki ânlar ile beyninizde hiç meveddet yok imiş gibi "Allâh vire idi de ânlar ile birlikde muhârebe ide idik, ’azîm ganâime nâil olur idik" dirler.

Allah'tan size bir nimet erişse, and olsun ki, sizinle kendi arasında bir dostluk yokmuş gibi: "Keşki onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım" der.

Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”

Eğer Allah’tan size bir lütuf erişirse, sanki sizinle onun arasında bir yakınlık olmamış gibi, “Keşke onlarla beraber olup ben de büyük bir kazanç elde etseydim” der.

Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi- «Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!» der.

ALLAH'tan size bir lütuf erişirse sanki önce aranızda hiç bir dostluk yokmuş gibi, "Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım," der.

Ve eğer Allah'tan size bir lütuf ve zafer erişecek olsa, sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi, bu sefer de hiç şüphesiz şöyle diyecek: "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydım da büyük murada ereydim."

Ve eğer size Allahdan bir fazl nasîb olursa sanki kendisiyle aranızda hiç bir ülfet olmamış gibi mutlak diyecektir ki «ah, nolaydım onlarla beraber olaydım da büyük bir murada ireydim!

72-73. Sizin içinizde (cihat hususunda) pek ağır davranan (munâfık) lar var. Sizin başınıza bir musibet geldiğinde, *(sanki daha önceden) sizinle onun arasında bir yakınlık/dostluk yokmuş gibi (başınıza gelen musibete sevinerek) “Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım!” der. Fakat size Allah’tan (fetih ve ganimet gibi) bir nimet erişirse (bu sefer de, âhiret endişesi ile değil de, sırf elde edemediği dünyalık menfaatten dolayı), “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı (ve ganimet) kazansaydım!” der.

* “(sanki daha önceden) sizinle onun arasında bir dostluk yokmuş gibi”; Munâfıkların bu dostluğu, inancında değil görünüştedir. Onlar, mü’minlerle ber... Devamı..

Eğer size Allah'tan bir lütuf erişse, bu sefer de sanki sizinle onun arasında bir bağlılık/yakınlık¹ yokmuş gibi: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı elde etseydim.” der.

1- Birbirini sevme-sayma ve sahiplenme duygusuyla ortak hareket etme sorumluluğuna sahip olmaları gerekirken.

Eğer size Allahdan bir lutf-ü inayet gelirse (o vakit da), sanki sizinle kendisi arasında hiç bir tanışıklık olmamış gibi, muhakkak şöyle diyecekdir: «Keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir muraada (ganimete) ereydim»!

Ve eğer size Allah'dan bir lütuf gelirse, sanki sizinle kendisi arasında hiçbir tanışıklık olmamış gibi, (sırf elde edemediği menfaatten dolayı) şübhesiz ki: “Keşke ben de onlarla berâber olsaydım da büyük bir kazanca erseydim!” diyecektir.

Ve (ey mü’minler,) eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer ve başarı) erişirse, sanki sizinle onun arasında bir sevgi (tanışıklık ve dostluk bağı) yokmuş gibi (davranarak) «Keşke (o savunma savaşında) onlarla (o saldırgan güçlere karşılık veren mûstaz’af mü’minlerle) beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı elde etseydim!» der. *

(*) Yani savunma savaşına katılmadığına değil, o savaştan elde edilen maddi ve manevi kazanımlardan bir pay almadığına yanar, tutuşur.

Eğer, size savaşta Allah’ın yardımı ile zafer nasip olursa, sizinle onun arasında sevgi bağı olmayan ve savaştan geri kalmış kimse “Keşke onlarla beraber olsaydım da, büyük bir başarı kazanaydım” der.

Eğer size Allah’tan bir iyilik gelecek olursa, sanki sizinle onun arasında hiçbir tanışıklık yokmuş gibi kesenkes şöyle diyecektir: " Keşke bende onların arasında bulunsaydım da böyle pek büyük bir başarı elde etmiş olsaydım."

* Eğer Allah tarafından size zafer gibi bir inayet erişirse, sanki sizinle onun arasında hakikî bir dostluk yok imiş gibi, «ne olurdu! Ben de onlarla beraber bulunsaydım da büyük bir ganimete konsaydım» der.

Şayet Allah tarafından size bir lütuf/zafer erişince de sanki sizinle onun arasında bir kuvvetli sevgi yokmuş gibi “Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da (ben de) çok büyük bir kazanç elde etseydim” der.

Allah'tan size bir lütuf (ganimet) erişse, sizinle kendi arasında bir dostluk yokmuş gibi, “Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir kazanca erişseydim” der.

Fakat Allah’tan sizezafer ve ganîmet gibi bir nîmet erişecek olsa, sanki kendisiyle aranızda hiçbir dostluk ilişkisi olmamış bir yabancı gibi davranarak, “Ah, keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da, kazandıkları ganîmetlere ortak olarak büyük bir başarı elde etseydim!” der.

And olsun size Allah’tan bir lütuf isabet ettiyse, sizin ve onun aranızda meveddet / karşılıklı sevgi olmamış gibi, elbette diyorlar ki: -“Ah keşke onlarla birlikte olsaydım da çok büyük bir başarıya erseydim!”.

Eğer, Allah size zafer nasip etseydi, aynı şahıs, sevgiden yoksun bir adam edasıyla soğuk soğuk: " Keşke onlarla birlikte olsam da zaferden payımı alabilseydim " diyecektir.

Eğer Allah’tan size bir zafer gelirse; bu sefer sizinle hiçbir ilişkileri yokmuş gibi; "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya ulaşsaydım!" der.

Allah’tan size herhangi bir lütuf gelirse, sanki sizinle onun arasında (görünüşte) bir sevgi (problemi) yokmuş gibi “Ah, keşke onlarla birlikte olsaydım da büyük bir başarı elde etseydim.” der.

Allah’tan size bir zafer gelince de sanki sizi daha önce hiç tanımıyormuş gibi, “keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da o büyük başarıdan, ben de bir pay kapsaydım.”¹ der.

1 Yani savaşa katılmadığına değil, o savaştan elde edilen ganîmetlerden bir pay alamadığına yanar, tutuşur.

Ama Allah’tan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kimseler, ⁸⁸ kuşkusuz -sizinle kendileri arasında bir sevgi/bağlılık sorunu olmamış gibi- “Keşke onlarla birlikte olsaydık da o büyük başarıdan [bir pay] kapsaydık!” diyeceklerdir.

88 Lafzen, “o”.

Eğer size Allah’tan bir zafer gelirse, o zaman da sanki onunla sizin aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke, onlarla birlikte olsaydım da bu büyük bir başarıya ereydim.” 8/41, 48/11

Fakat Allah’tan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kez de o kimseler sanki sizinle kendi aralarında hiçbir sevgi problemi yokmuş gibi “Ah n’olaydım, onlarla birlikte olaydım da o muhteşem başarıya ben de konaydım!” diyecekler.[⁸⁰⁴]

[804] Son iki âyet, nifakın sonunda varıp demir atacağı limanın çıkarcılık olduğunu haber veriyor.

Fakat andolsun ki, eğer Allah'tan size bir lutuf (bir galebe, ganimet) erişirse, sanki sizinle (zâhirî de olsa) bir dostluk bağlantısı yokmuş (kendisi de savaşa katılmakla mükellef değilmiş) gibi "Ah keşke ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir murada (ganimete) ereydim " diye sızlanır.

Eğer Allah’tan size bir lütuf erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında bir sevgi yokmuş gibi şöyle der: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım. "

Ve yemin olsun ki, eğer size taraf-ı ilâhi'den bir fazl nâsib olursa, sanki sizinle onun arasında hiçbir tanışıklık yok imiş gibi, «Ne olurdu ben de onlar ile beraber olsaydım da büyük bir ganîmete nâil olsa idim,» diyecektir.

Ama Allah'tan size nimet ve inayet erişirse -sanki daha önce kendisiyle sizin aranızda hiç tanışıklık yokmuş gibi-“Ah! n'olurdu, der, ben de onlarla beraber olaydım da büyük ganimete konaydım! ”

Eğer Allah'tan size bir ni'met erişirse, sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi: "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!" der.

Ve eğer size Allâh tarafından (zafer ve galebe gibi) bir fazl ve kerem isâbet itse aranızda meveddet yokmuş gibi: "Ne olaydı onlarla berâber buluna idim ve büyük ganîmet ve menfa'ate nâil olaydım" dirler.

Allah'ın size bir ikramı olsa, bu defa sanki aranızda bir teklif olmamış gibi "Ah keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı gösterseydim."diyeceklerdir.

Eğer size Allah'tan bir zafer gelirse, o zaman da, sanki onunla sizin aranızda hiç bir yakınlık yokmuş gibi şöyle der. - Keşke, onlarla birlikte olsaydım da bu büyük mutluluğa erişseydim.

Allah'tan size bir lütuf eriştiğinde ise, sanki daha önceden sizinle onun arasında bir tanışıklık yokmuş gibi, “Ne olurdu, ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir nimete erişseydim” der.

Eğer size Allah'tan bir lütuf erişirse o -sizinle kendisi arasında hiçbir sevgi yokmuş gibi- şöyle diyecektir: "Keşke ben de onlarla olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!"

daħı eger ire size eylük Tañrıdan eyide kāne olmadı gibi [44b] sizüñ arañuzda daħı anuñ arasında dostlıķ ey kāşkį ben olmışmıssam anlaruñ-ıla žafer buladum žafer bulmaķ ulu.

Daḫı eger yitişse size Tañrı kereminden, ġanīmet mālından eydürler: Si‐züñle anuñ arasında hīç dostluḳ olmamış gibi, kāşki ben anlar‐ıla ola‐y‐dum ulu sa‘ādete yitişürdüm.

Əgər Allah tərəfindən sizə bir ne’mət (qabiliyyət) yetişərsə, o zaman guya aranızda heç bir dosluq yoxmuş kimi: “Kaş ki, mən də onlarla birlikdə olub böyük bir qənimət əldə edəydim!” (söyləyərlər).

And if a bounty from Allah befell you, he would surely cry, as if there had been no love between you and him: Oh, would that I had been with them, then should I have achieved a great success!

But if good fortune comes to you from Allah, they would be sure to say - as if there had never been Ties of affection between you and them - "Oh! I wish I had been with them; a fine thing should I then have made of it!"(590)

590 Just a selfish man's thought. Such men are far from being a source of strength to their community. They are no use in a fight, and the next verse ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.