Ve-inne minkum lemen leyubatti-enne fe-in esâbetkum musîbetun kâle kad en’ama(A)llâhu ‘aleyye iż lem ekun me’ahum şehîdâ(n)
İçinizde mutlaka ağır davranan olacak ve size bir felaket gelip çatınca da diyecek ki: Allah, gerçekten de bana lütfetti de o zaman, onlarla beraber bulunmadım.
Şüphesiz içinizden (aynı din ve dava mensubu görünen kimselerden, cihad ve fedakârlık konusunda) ağır davrananlar (bu hizmetleri angarya sayan münafıklar) vardır. (Bu imani ve insani gayretlerinizden dolayı) Şayet size bir musibet (sorun ve sıkıntı) dokunacak olsa (hemen): “Kesinlikle Allah’ın bana bir nimetidir ki, onlarla birlikte (yaptıklarına katılıp) şahit olmadım (yoksa aynı sıkıntıya ben de uğrayacaktım)” diyerek (sevinirler).
Aranızda mutlaka geride kalanlar olacak ve o zaman başınıza bir felaket geldiğinde; “Onlarla birlikte bulunmamamız, Allah'ın bize bir lütfudur” diyecekler.
İçinizden bazıları cihad konusunda kesinlikle ağırdan alırlar, ayak sürürler. Eğer sizin başınıza bir felâket gelirse:
“Allah bana lütfetti de, onlarla beraber bulunmadım" der.
Sizin içinizde pek ağır davranan var. Sizin başınıza bir musibet geldiğinde "Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım" der.
Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: 'Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım' der.
Gerçek sizden öylesi (münafık) vardır ki, ağır alacaktır. Eğer size bir felâket gelirse diyecek ki: “- Doğrusu Allah bana ihsan etti. Çünkü onlarla beraber savaşta bulunmadım.”
İçinizden öyleleri var ki pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah bana ikram etti. Çünkü ben, onlarla beraber olmadım” der.
Aranızda mutlaka geride kalanlar olacak ve o zaman başınıza bir felâket geldiğinde, “Onlarla birlikte bulunmamamız Allah'tan bize bir lütuftur” diyecekler.
İçinizde öyleleri vardır ki, ağır davranırlar, başınıza bir şey gelse derler ki: «Allah bana acıdı da, ben onlarla bulunmadım»
İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağır davranırlar. Eğer başınıza bir felaket gelirse, “Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım” derler.
İçinizden ba’zısı arkanızdan yavaş yavaş sürinerek gelecek, eğer size bir musîbet ’ârız olur ise "Alah bana luft-u mahsûsada bulundı, muhârebede hazır oldum" diyecek.
Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse: "Allah bana iyilikte bulundu, çünkü onlarla beraber bulunmadim" der.
Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.
İçinizden bazıları vardır ki, pek ağırdan alır. Eğer başınıza bir felâket gelirse, “Allah yüzüme baktı da onlarla beraber bulunmadım” der.
İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der.
İçinizde ağır davrananlar var. Size bir musibet gelirse, "ALLAH bana iyilik etti de onlarla birlikte şehit düşmedim," der
Şüphesiz içinizden bir kısmı vardır ki, pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım." der.
Maamafih içinizden öylesi vardır ki her halde ağır alacaktır: bakar eğer size bir musîbet isabet ederse «cidden, der: Allah bana lütfetti zira onlarla beraber hâzır bulunmadım»
72-73. Sizin içinizde (cihat hususunda) pek ağır davranan (munâfık) lar var. Sizin başınıza bir musibet geldiğinde, *(sanki daha önceden) sizinle onun arasında bir yakınlık/dostluk yokmuş gibi (başınıza gelen musibete sevinerek) “Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım!” der. Fakat size Allah’tan (fetih ve ganimet gibi) bir nimet erişirse (bu sefer de, âhiret endişesi ile değil de, sırf elde edemediği dünyalık menfaatten dolayı), “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarı (ve ganimet) kazansaydım!” der.
İçinizden (öylesi vardır ki) muhakkak ağır davranacakdır. Eğer size bir musîybet gelib çatarsa diyecek ki: «Allah bana cidden lûtfetdi. Çünkü onlarla beraber bulunmadım»!
Hiç şübhesiz içinizden öyleleri de vardır ki, (cihâda karşı) mutlaka ağır davranacaktır. Fakat size bir musîbet isâbet ederse: “Allah bana lûtfetti de onlarla berâber hazır bulunmadım” der.
Sizin içinizden mutlaka geride kalmak isteyenler olacaktır. Savaşta size yenilgi nasip olursa, geride kalan kimseler “Mağlup olanlarla beraber olmamam bana Allah’ın nimetidir” der.
İçinizde öylesi vardır ki kendini ağır alacaktır. Size bir kötülük gelince şöyle diyecektir: " Doğrusu Allah’tan oldu da ben orada onlarla birlikte bulunmadım."
İçinizden münafık kısmı muhakkak ağır davranır. Eğer size bozgunluk gibi bir musibet gelirse «onlarla beraber hazır olmadığımdan dolayı Allah bana lûtufta bulundu» der.
Elbette sizin içinizden bazıları ağırdan alacaktır. Eğer size bir musibet erişirse, “Allah bana lütfetti de onlarla beraber (bu işe) tanık olmadım” der.
Şüphesiz sizden bazıları pek ağır davranırlar. Size bir musibet gelirse, “Allah gerçekten bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.
İçinizden, işi ağırdan alan ve yetişemedim bahanesiyle sizinle birlikte savaşa gelmeyen münâfıklar da olacak: Siz savaştayken başınıza bir felâket gelecek olsa, bu tip münâfık, “Allah yüzüme baktı da beni korudu, iyi ki onlarla birlikte değildim!” der.
Sizden, elbette ağırdan alan kimseler de vardır.
Size bir musibet isabet ettiğinde:
-“O anda onlarla birlikte tanık değildim; Allah beni nimetlendirdi” dedi.
İçinizde işi mutlaka ağırdan alanlar olacaktır. Hattâ, sizin başınıza bir iş gelince, içlerinde: " Güzel Allah'ım bana acıdı, çünkü, onlarla beraber değildim " diyenler olacaktır.
Aranızda öyle kimseler var ki savaş çağrısı yapılınca ağır davranır. Savaştan kurtulmak için çareler arar. Fırsatını bulunca kaçar. Eğer savaşa gidenlerin başına olumsuzluk gelirse; "Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım!" der.
İçinizden (savaş konusunda) ağırdan alanlar vardır. Size bir musibet gelirse, (böyleleri) “Elbette Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım.” der. [*]
Şüphesiz içinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. (Hatta bunlar) eğer sizin başınıza bir musîbet gelirse: “(iyi ki) Allah lütfetti de onlarla beraber bulunmadım.” diye (sevinir.)
Aranızda mutlaka geride kalanlar olacak ve o zaman, başınıza bir felaket geldiğinde, “Onlarla birlikte bulunmamamız Allah’ın bize bir lütfudur!” diyecekler.
Elbette içinizden, işi ağırdan alıp ayak sürüyenler olacaktır. Savaşta yenilmeniz durumunda, “Onlarla birlikte olmamakla Allah beni korumuş’’ der. 3/142, 8/5
Aranızda elbette işi ağırdan alan kimseler olacak ve bir yenilgiyle karşılaştığınızda “Onlarla birlikte bulunmamam Allah’ın bana bir lutfudur” diyecekler.
Kuşkusuz içinizde öyle kimseler (münafıklar) vardır ki (sefere çıkmakta) ağır davranırlar (da geride kalırlar) Eğer size bir müsibet (yenilgi) isabet edecek olursa "Allah bana lütfetti de; onlarla beraber bulunmadım" der.
İçinizden bir kısmı var ki, pek ağır davranır. Eğer size bir felâket erişirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım. " der.
Ve şüphesiz sizden öyle kimse vardır ki, elbette ağır davranacaktır. Eğer size bir musibet isabet ederse, «Muhakkak Allah Teâlâ bana lütfetti, çünkü onlar ile beraber hazır bulunmadım» der.
Aranızda öylesi vardır ki, işi ağırdan alır. Başınıza bir felâket gelirse der ki: “Neyse ki, Allah bana lutfetti de onlarla beraber çıkmadım. ”
İçinizden bir kısmı var ki, pek ağır davranır. Eğer size bir felaket erişirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım." der.
İçinizden ağır davrananlar mutlaka olacaktır. Başınıza bir iş gelse "Gerçekten Allah bana iyilikte bulunmuş da onlarla birlikte olmamışım.” diyeceklerdir.
Elbette içinizde ağır davrananlar vardır. Şayet size bir musibet isabet edecek olursa: - Doğrusu Allah bana nimet vermiş de onların yanında olmadım, der.
Sizden öyleleri var ki, işi ağırdan alır; başınıza bir musibet geldiği zaman da “Allah bana lütfetti; iyi ki onlarla beraber değilmişim” der.
İçinizden öylesi de var ki, ne olursa olsun ağırdan alır. Size bir musibet gelip çatarsa şöyle diyecektir: "İyi ki onlarla birlikte şehit olmadım. Allah bana lütufta bulundu."
daħı bayıķ bir niceñüz oldur kim dölenür girü ķalu. pes eger degir-ise size muśįbet eyide bayıķ eylük eyledi Tañrı benüm üzerüme ol vaķt kim olmadum anlaruñ- ıla ḥāżır.
Taḥḳīḳ sizüñ niçeñüz eglenür tizledüp gitmez. Eger size muṣībet yitişse eydür: Taḥḳīḳ ni‘met virdi Tañrı Ta‘ālā baña kim anlaruñla ben daḫı ḥāżırbulunmadum.
Aranızda elələri də (münafiqlər) vardır ki, (siz cihada çıxdıqda) ağır tərpənər və əgər sizə bir müsibət üz versə: “Allah mənə lütf etdi ki, onlarla birlikdə (döyüşdə) olmadım”, - deyər.
Lo! among you there is he who loitereth; and if disaster overtook you, he would say: Allah hath been gracious unto me since I was not present with them
There are certainly among you men who would tarry behind:(589) If a misfortune befalls you, they say: "(Allah) did favour us in that we were not present among them."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |