Felâ verabbike lâ yu/minûne hattâ yuhakkimûke fîmâ şecera beynehum śümme lâ yecidû fî enfusihim haracen mimmâ kadayte veyusellimû teslîmâ(n)
(Ey Nebim!) Hayır (onların zannettiği gibi) değil; Senin Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde Seni hakem kılıp, sonra Senin verdiğin hükme, (hem de) içlerinde hiçbir sıkıntı (ve gizli itiraz) duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, hakkıyla iman etmiş sayılmazlar. (Çünkü iman; Ayet ve Hadisleri kutsal ölçü edinmeyi gerektirir.)
Fakat öyle değil; andolsun Rabbine ki onlar iman etmiş olmazlar aralarında çıkan ihtilaflarda seni hakem etmedikçe ve sonra da yüreklerinde hiçbir sıkıntı, üzüntü duymadan verdiğin hükmü kabul eylemedikçe ve tamamıyla sana teslim olmadıkça.
Hayır hayır, Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda sen peygamberi hakem yapmadıkça ve sonra senin kararına, kalplerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle tabi olmadıkça gerçekten inanmış olmazlar.
Hayır, hayır, Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarındaki çekişmeli, ihtilâflı konularda, seni hakem yapmadıkça, senin icraatından, uygulamandan dolayı içlerinde hiçbir burukluk duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmayacaklar.
Hayır. Rabb'ine yemin olsun, onlar aralarında çıkan meselelerde seni hakem tayin etmedikleri, senin verdiğin hüküm konusunda içlerinde bir sıkıntı duymayacak derecede tam bir teslimiyetle teslim olmadıkları sürece iman etmiş sayılamazlar.
Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
Rabbin hakkı için, onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiç bir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar.
Hayır, Rabbine and olsun! Onlar, seni hakem tayin edip sonra verdiğin hükme karşı içlerinde bir sıkıntı hissetmeden ve sana tam teslim olmadan inanmış olamazlar.
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan derin anlaşmazlık konusunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Öyle değil, Tanrına ant, onlar aralarında olan anlaşmazlığa, seni aracı yapıp, verdiğin hükümden sıkılma duymadıkça, büsbütün de seni dinlemedikçe, inan etmiş olmazlar
Hayır (onların zannettiği gibi değil), Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem tayin etmedikçe ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk (ve şüphe) duymaksızın tam anlamıyla teslim olmadıkça, gerçekten iman etmiş olamazlar.*
Hayır; Rabb'ine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.
Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. *
Hayır, Rabbine andolsun, anlaşmazlıklarında seni aralarında hakem kılmadıkça ve verdiğin kararı, kalplerinde bir burukluk duymadan kabul etmedikçe ve tam teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.
Yok, yok rabbına kasem ederim ki onlar aralarında çıkan çapraşık işlerde seni hakem yapıb sonra da verdiğin hukümden nefislerinden hiç bir darlık duymaksızın tam bir teslimiyyetle teslim olmadıkça iyman etmiş olmazlar
Hayır! Rabb'ine ant olsun ki, aralarında anlaşmazlığa düştükleri işlerde seni hakem tayin edip, sonra da verdiğin hükme tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Öyle değil, Rabbine andolsun ki onlar aralarında kimi oraya, kimi buraya çekdikleri (kavga etdikleri) şeylerde seni hakem yapıb sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiç bir sıkıntı duymadan tam bir teslîmiyyetle teslîm olmadıkça îman etmiş olmazlar.
Fakat hayır! Rabbine yemîn olsun ki, (onlar) aralarında çıkan karışık işler husûsunda seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı kendi (gönül)lerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslîmiyetle teslîm olmadıkça îmân etmiş olmazlar!(2)*
Yok, yok Rabbine andolsunki, aralarında ayrılığa düştükleri konularda seni hakem olarak kabul etmedikçe ve aralarında verdiğin hükme, içlerinde sıkıntı duymadan teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
Öyle değil! Rabbin hakkı için onlar, aralarındaki karışık işlerde [⁷] seni hakem kılmadıkça [⁸], hem de verdiğin hükümden dolayı can sıkıntısı duymaksızın [⁹] sana tamamiyle münkat olmadıkça iman etmiş olmazlar.*
Hayır! Rabbine andolsun aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra senin verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Hayır! İnanan bir insan, Allah’ın kanunlarına nasıl karşı gelebilir? Ey Muhammed! Rabb’ine yemin olsun ki, onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konularda seni hakem tayin edip de, verdiğin hükme karşı içlerinde en ufak bir burukluk bile duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkları sürece, iman etmiş olamazlar!
Hayır! Öyle değil. Rabbine yemin olsun ki onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda, senin hakemliğine başvurmadıkça sonra da senin vereceğin karara gönüllerinde bir sıkıntı duymaksızın kesin bir teslimiyetle uymadıkça, gerçekten îman etmiş olmazlar.
Ama hayır, Rabbine andolsun ki onlar, [ey peygamber], aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem yapmadıkça ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle tâbi olmadıkça, [gerçekten] inanmış olmazlar. 84
Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konularda, çözüm hususunda senin hakemliğine başvurmadıkça ve senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça mümin olmazlar. 4/105, 4/90
Ama hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında tartıştıkları[801] her konuda seni hakem yapmadıkça, sonra da senin hükmüne tereddütsüz bir teslimiyetle uymadıkça iman etmiş sayılmazlar.*
Hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarındaki münazaada seni hakem tayin etmedikçe, sonra da hükmedeceğin şeyden dolayı nefislerinde bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça imân etmiş olmazlar.
Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar. *
Hayır, Rabin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyle teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Hayır! Rabbine yemin olsun ki bunlar inanıp güvenmezler. Ama aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapar, sonra verdiğin kararı, içlerinde bir sıkıntı duymadan kabul eder ve tam olarak teslim olurlarsa o başka.
Hayır, Rabbine andolsun ki, Aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tanıyıp, senin verdiğin hükme içlerinde hiç bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında başgösteren meseleler için senin hükmüne başvurup, sonra da senin vermiş olduğun hükme, gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.25
Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar.
pes degül ya'nį bular śanduġı gibi çalabuñ ḥaķķı-içün mü’min olmayalar tā ḥāķim eylerler seni anuñ içinde kim anlaruñ içinde andan bulmayalar gendüzilerinde ŧarlıķ andan kim hükm eyledüñ daħı boyun vireler boyun virmek.
Amma, xeyr! (Ya Rəsulum!) Rəbbinə and olsun ki, onlar öz aralarında baş verən ixtilaflarda səni hakim (münsif) tə’yin etməyincə və verdiyi hökmlərə görə özlərində bir sıxıntı duymadan sənə tam bir itaətlə boyun əyməyincə, (həqiqi surətdə) iman gətirmiş olmazlar.
But nay, by thy lord, they will not believe (in truth) until they make thee judge of what is in dispute between them and find within themselves no dislike of that which thou decidest, and submit with full submission.
But no, by the Lord, they can have no (real) Faith, until they make thee judge in all disputes between them, and find in their souls no resistance against Thy decisions, but accept them with the fullest conviction.(583)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |