Ulâ-ike-lleżîne ya’lemu(A)llâhu mâ fî kulûbihim fea’rid ‘anhum ve’izhum vekul lehum fî enfusihim kavlen belîġâ(n)
Onlar, öyle kişilerdir ki Allah bilir kalplerinde olanı, yüz çevir onlardan, öğüt ver onlara, kendi hallerine dair tesirli, dokunaklı sözler söyle onlara.
(Ey Elçim!) Halbuki Allah, bunların kalplerinde olanı bilmektedir. O halde Sen aldırma, (şimdilik) onlardan yüz çevir, (dert etme, ama) yine de kendilerine öğüt ver ve onlara nefislerini ikna edici "beliğ" (anlaşılır ve vicdanlarında iz bırakır şekilde) açık ve etkileyici söz söyle (ki bu Senin görevindir).
Ama Allah, onların kalplerindeki herşeyi bilir. O halde, sen onları kendi hallerine bırak, öğüt ver ve onların durumları hakkında tesir edecek güzel söz söyle.
Onlar, Allah'ın kalplerindeki, akıllarındaki asıl niyetlerini bildiği kimselerdir. Onların mazeretlerini kabul etme, onların faaliyetlerine karşı tedbir al. Onlara öğüt ver, sorumluluklarıyla ilgili uyarılarda bulun. Onlara, kendileriyle ilgili ruhlarına tesir edecek, etkili, açık sözler söyle.
Bunlar Allah'ın kalplerinde olanı bildiği kimselerdir. Sen onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve kendi haklarında açık ve etkileyici söz söyle!
İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.
Onlar öyle kimselerdir ki, kalblerinde olanı ve yalan yere yeminlerini Allah bilir. Onun için özürlerini kabulden yüz çevir ve nifakı terk etmeleri için kendilerine öğüt ver. Onlara, kendilerine dair tesirli söz söyle.
İşte Allah bunların kalplerindekini bilir. Artık onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onları etkileyecek belağatlı söz söyle.
Ama Allah, onların kalplerindeki her şeyi bilir; o halde onları kendi hallerinde bırak; kendilerine öğüt ver ve onlara kendileri hakkında etkili söz söyle!
Allah bilir onların yüreklerinde olanı, onlardan kaçınasın, öğüt dahi veresin, özlerine koyacak, sözler söyle onlara
Halbuki onlar, kalplerinde olan (yalan)ı Allah'ın bildiği kimselerdir. O halde sen onları kendi hallerine bırak. Ama yine de onlara öğüt ver(meye devam et) ve kendi durumlarıyla ilgili (nefislerini ikna edici) tesirli söz(ler) söyle!
Allâh kalblerinin en derin köşesini bilür, ânlardan yüz çevirir ânlara va’az ile, zihinlerine nüfûz idecek akvâl-i belîğa îrâd it.
İşte bunlarin kalblerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle.
Onlar, kalplerindekini Allah’ın bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara durumları hakkında tesirli söz söyle.
Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle.
ALLAH onların kalplerindekini bilir. Onlardan yüz çevir, onları aydınlat, ve kişiliklerini etkileyecek güzel sözler söyle.
Onlar, Allah'ın kalblerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle!
Onlar öyle kimseler ki kalblerinde olanı Allah bilir, onun için sen onlara aldırma da kendilerine va'zet ve nefisleri hakkında kendilerine beliğ müessir söz söyle
Hâlbuki Allah, onların kalplerinde olan (nifâk) ı bilmektedir. Onlara aldırma (söylediklerine/özür dilemelerine itibar etme, velâkin sen,) yine de onlara öğüt ver ve kendileri hakkında içlerine işleyecek (nifak dolu gönüllerini etkileyecek) güzel sözler söyle.
Allah, bu kimselerin kalplerinde olanı biliyor. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onlara etkileyici söz söyle.
İşte bunlar! Allah öyle kimselerin kalblerinde olanı bilir. Artık onlardan yüz çevir, onlara öğüd ver, onlara kendilerine dâir çok müessir söz (ler) söyle.
İşte onlar, Allah'ın kalblerinde olan (nifâk)ı bildiği kimselerdir; öyleyse onlardan yüz çevir, kendilerine nasîhat et ve onlara kendileri hakkında te'sirli söz söyle!
İşte onlar (ikiyüzlüler), Allah’ın kendi akıllarında olanı (niyet ve düşüncelerini) bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle.
İşte Allah, bu şekilde davrananların kalplerinde olanları biliyor. Onlardan yüz çevir, sadece onlara öğüt ver ve onların kendi nefislerinde anlayacağı şekilde açık anlaşılır şekilde konuş.
Bunlar o kimselerdir ki allah onların gönüllerinde ne varsa hepsini bilir. Onun için sen onlardan yüz çevir. Onlara öğüt ver, onların içlerine işliyecek sözü onlara söyle.
Allah öyle kimselerin kalplerinde olanı bilir. Artık onlardan yüz çevir [⁴], onlara öğüt ver, onlara kalplerine erişecek söz söyle [⁵].
İşte onlar Allah’ın kalplerinde olanları bildiği kişilerdir. Sen de onları kendi hâllerine bırak [fe-a’rıd] ve onlara öğüt ver. Onların durumunu açıklayan etkili bir söz söyle.
İşte bunların kalplerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle.
Ama Allah, kalplerindeki gerçek niyetlerini bilmektedir. O hâlde, onları Allah’a bırak fakat tebliğ görevini asla ihmal etme: Bizzat kendilerini ilgilendiren, iç dünyalarına seslenen açık, anlaşılır, güzel ve etkileyici sözlerle onlara öğüt ver. Allah’ın Elçisine karşı gelenler, şunu iyi bilsinler ki:
İşte onlar kalblerindeki şeyleri Allah’ın bileceği kimselerdir. Onlardan uzak dur / aldırış etme! Öğüt ver! Kendileri hakkında onlara etkili bir söz söyle!
Resulüm! Allah, onların akıllarından geçenleri çok iyi biliyor. Bu nedenle sen, onlara aldırma, nasihat et, hattâ kendilerine yürekleri hoplatan sözler söyle...
İşte onlar; Allah onların kalplerindekini bilir. Onlara aldırma! Onlara öğüt ver! Onların içlerine işleyecek güzel sözler söyle!
Allah’ın kalplerindeki (fenalıklarının derecesini) iyi bildiği bu kimselere, sakın yüz verme, onlara öğüt ver ve onlara, gönüllerine tesir edecek güzel söz söyle!
Ama Allah onların kalplerindeki her şeyi bilir; o halde kendi hallerine bırak onları, öğüt ver ve onlarla durumları hakkında etraflıca konuş:
Allah, onların kalplerindeki gerçek niyet ve maksadı çok iyi bilir. Öyleyse, onlara itibar etme ama yine de onlara öğüt ver ve onlara vicdanlarını sızlatacak açık ve etkileyici söz söyle. 2/33, 64/4, 57/6, 67/13
Ama bunlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kişilerdir. Şu hâlde onları kendi hâllerine bırak;[⁷⁹⁹] onlara öğüt ver ve onlara konuş; bu, içlerinde iz bırakan beliğ bir konuşma olsun.
Onlar öyle kimselerdir ki, kalblerinde ne olduğunu Allah elbette bilir, sen onlara kızma da, öğüt vermeye devam et. Haklarında etkili (onları kötülüklerden alıkoyacak) sözler söyle.
Allâh onların kalblerinde olanı bilir. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine işleyecek güzel söz söyle!
Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında müessir söz söyle.
Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor. Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle.
Allah onların kalblerinde olanı bilir. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine işleyecek güzel söz seyle!
Onların kalblerinde olanı Allâh bilir. Onlardan i'râz it (yüz çevir ve nifâkı ve yalanı terk itmeleri içün) belîğ ve müessir sözler söyle.
Onlar var ya onlar! Onların kalplerinde olanı Allah bilir. Onlara karşı dikkatli ol, öğüt ver. Onların içlerine işleyecek etkili sözler söyle.
İşte bunlar, Allah'ın kalplerinde ne olduğunu bildiği kimselerdir. Öyleyse, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara içlerinde olanla ilgili açık ve etkileyici söz söyle.
Onların kalplerinde olanı Allah biliyor. Sen onlara aldırma, onlara öğüt ver ve kendileri hakkında, durumlarına uygun ve anlayabilecekleri şekilde etkili söz söyle.
Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara.
şunlar anlardur kim, bilür Tañrı anı kim göñülleri içindedür. pes yüz döndür anlardan; daħı ögütle anları; daħı eyit anlara gendüzilerinde ya'nį ħalvetde söz yitürü.
Anlaruñ bilür Tañrı Ta‘ālā yüreklerinde olġanı. Terk eyle yā Muḥammed,daḫı ögüt vir anlara ve eyit anlara özleri arasında ġāyetde yaḫşı söz.
Onlar elə şəxslərdir ki, Allah onların ürələrindəkini (yaxşı) bilir. (Ya Rəsulum!) Sən onlardan üz çevir, onlara öyüd ver və onlara özləri haqqında tə’sirli söz de!
Those are they, the secrets of whose hearts Allah knoweth. So oppose them and admonish them, and address them in plain terms about their souls.
Those men,-(Allah) knows what is in their hearts; so keep clear of them,(582) but admonish them, and speak to them a word to reach their very souls.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |