14 Şubat 2025 - 16 Şaban 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 62. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fekeyfe iżâ esâbet-hum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim śümme câûke yahlifûne bi(A)llâhi in eradnâ illâ ihsânen vetevfîkâ(n)

Elleriyle hazırladıkları bir felakete uğrayınca da halleri nice olur? Sonra sana gelirler Allah'a yemin ederek ve biz, ancak iyilik etmek, ara bulmak istedik diyerek.

Öyleyse nasıl oluyor da, kendi ellerinin sundukları (kötü amellerinin ve bozuk emellerinin sebep oldukları) yüzünden, onlara bir musibet isabet edince, hemen ardından Sana gelerek: "Kuşkusuz, biz iyilik yapmaktan ve arayı bulup uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik" diye (yalan yere) Allah’a yemin etmektedirler!

Öyleyse nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucunda bir felaket başlarına gelince, sana gelerek “Şüphesiz biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka birşey istemedik” diye Allah'a yemin ederler.

Daha önce yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar yüzünden başlarına bir felâket gelince, cezaya maruz kaldıklarında, nasıl da sana gelirler. Allah'a yeminler ederek:
“Biz sadece iyilik etmek, müslümanlara hizmette bulunmak ve uyum sağlamak istedik" derler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/95; 5/52.

Kendi elleriyle işlediklerinden dolayı başlarına bir bela geldiğinde nasıl oluyor da sana gelip: "Biz iyilik ve uzlaştırmadan başka bir şey amaçlamamıştık" diye Allah'a yemin ediyorlar?

Öyleyse, nasıl olur da, kendi elleriyle yaptıkları yüzünden, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: 'Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik' diye Allah'a yemin ederler?

Ellerinin yaptığı (kötü âmel) yüzünden başlarına bir musibet geldiği vakit halleri nasıl olur? Sonra (özür dilemek veya Ömer'in öldürdüğü münafık'ın diyetini istemek için) sana gelip Allah'a yemin ederler ki: “-Bizim maksadımız ancak güzel bir şekilde iki hasmın arasını uzlaştırmaktı.”

Halleri nice olur! Kendi elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiği, sonra Allah’a yemin ederek: “Biz ancak iyilik ve barıştırmak istedik” dedikleri zaman…

Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik” diye yemin ederek, sana nasıl gelirler!

Yaptıkları işlerin cezası olarak, başlarına bir şey gelecek olsa, halleri nice olur? Sonra sana gelerek: «Bizler ancak iyilikle uyuşmak istiyoruz» diye Allahın adına ant içerler

Peki, nasıl oluyor da kendi elleriyle işledikleri (kötülükler) yüzünden başlarına bir musibet gelince sana koşarak: “Biz sadece iyilik yapmak ve uzlaşma sağlamak istemiştik” diye Allah'a yemin ediyorlar.

Bkz. 2/95, 5/52

’Amellerinin karşulığı olmak üzere kendilerine musîbet irişdiği vakit ne yapacaklar? Sana gelecekler ve iyilik ve i’tilâfdan başka bir arzuları olmadığına dâir Allâh’a kasem idecekler.

Başlarına kendi işlediklerinden ötürü bir musibet çattığında sana gelip: "Biz, iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye de nasıl Allah'a yemin ederler?

Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiği, sonra da “Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik” diye Allah’a yemin ederek sana geldikleri zaman hâlleri nasıl olur?

Öyleyse nasıl olur da önceden yapıp ettikleri yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik” diye yemin ederek sana gelirler!

Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!

İşlediklerinin sonucu olarak başlarına bir musibet gelse hemen sana gelerek, "Amacımız ancak iyilik yapmak ve uzlaştırmaktı," diye ALLAH adına yemin ederler

Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: "Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik." diye Allah'a yemin ediyorlar.

Ya ellerinin yaptığı yüzünden başlarına bir musıbet geldiği zaman nasıl? sonra gelmişler de sana «billâhi muradımız sırf bir iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi» diye yemin ediyorlar

(Peki, bunca itaatsizliklerine rağmen) nasıl oluyor da (bunlar,) kendi elleriyle (cüz’î irâdeleriyle) yapmış oldukları (kötülükler) yüzünden, başlarına bir musibet geldiği vakit, sana gelerek: “Biz, sadece iyilik yapmak ve arayı bulmak istemiştik.” diye, Allah’ (adın) a yemin ed (ebil) iyorlar?

Âyet-i kerîmedeki soru, esasında, munâfıkları kınama ifadeleridir.

Kendi elleriyle yaptıklarından dolayı, onlara bir bela isabet edince, sana gelerek: “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmaktan başka bir şey istemedik.” diye nasıl da Allah'a yemin ediyorlar.

Önce elleriyle (ihtiyârlariyle) yapdıkları (fenalıklar) yüzünden onlara bir belâ çatdığı zaman (halleri) nice olur? (Onlar böyle bir felâkete uğradıkdan) sonra «Biz iyilikden ve ara bulmakdan başka bir şey arzu etmedik» diye, Allaha andederek, sana geleceklerdir.

Peki ellerinin evvelce işlediği (günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet geldiği zaman (hâlleri) nasıl olacak? Sonra (bir de) sana gelip: “(Biz) ancak iyilik etmek ve arayı bulmak istedik” diye Allah'a yemîn ediyorlar!

Kendi işledikleri (zulüm ve kötülükler) yüzünden başlarına bir musibet geldiği zaman (hâlleri) nasıl olacak? Sonra (bir de) sana gelip:’ (Biz) ancak iyilik etmek ve arayı bulmak istedik’ diye Allah’a yemîn ediyorlar!

Kendi elleriyle yaptıkları yanlışlardan dolayı, onlara bir kötülük isabet ettiğinde, durumları nasıl olacak? O zaman hemen sana gelip, yaptıklarını iyilik olsun ve ortama uyum sağlamak amacıyla yaptıklarına dair Allah adına yemin edip duracaklardır.

İşledikleri günahlardan dolayı başlarına kötülük gelince onların durumu nice oluyor? Sonra onlar sana gelirler de and içerek şunu derler: " Biz bunu yalnız iyilik olsun, ara bulunsun diye yapmak istemiştik."

Onların başına elleriyle işlediklerinden dolayı bir musibet gelirse halleri nice olur. Sonra sana gelirler de biz iyilik etmekten ve aralarını bulmaktan başka bir şey istemedik diye yemin ederler [³].

[3] Yahut bu hali de görürsün.

Onlar, elleriyle işlediklerinden dolayı başlarına bir musibet gelince, sana gelerek ve “Biz sadece iyilik etmek ve uzlaştırmak [tevfîk] istemiştik” diye nasıl da Allah’a yemin ediyorlar.

Peki nasıl oluyor da kendi ellerinin sunduklarından ötürü başlarına bir felaket geldiğinde sana gelerek, “Biz (muhakeme için tağuta başvurmakla) iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey dilemedik” diye Allah'a yemin ediyorlar?

Kendi elleriyle yaptıkları kötülükler yüzünden başlarına bir felâket gelince, nasıl da sana gelip “Bizim amacımız iyilik etmek ve müminlerle kafirler arasını uzlaştırmaktan başka bir şey değildi!” diye Allah’a yeminler ediyorlar!

Ellerinin önceden yapıp sundukları sebebiyle onlara bir musibet isabet ettiği zaman yine sana geldiler:
“Sadece iyilik ve arabuluculuk istedik” diye, Allah’a nasıl yemin ediyorlar!

Peki, yaptıkları yüzünden başlarına bir iş gelir de yemin billah tekrar sana dönerlerse n'olacak? " vallahi biz sadece iyilik etmek ve yardım etmek istemiştik " derlerse n'olacak?

Onların yasalarımıza aykırı yaptıkları yüzünden başlarına felaketler gelir. O zaman şöyle derler: "Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik!" Böyle diyerek yalanlarını yeminle güçlendirmeye kalkarlar. Hiç düşünmüyorlar mı? Yaptıkları şeylerle söyledikleri yalanlar yüzlerine vurulunca halleri nasıl olacak?

Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir musibet gelince, [*] “Sadece iyilik ve uzlaştırma istedik.” diye (yalan yere) yemin ederek nasıl da hemen sana gelirler! [*]

Bu ayet Bakara 2:155, Nisâ 4:79, Kasas 28:47, Rûm 30:41, Şûrâ 42:30 ve 48. ayetlerle birlikte okunmalıdır.,Münafıkların bu türden yalan yeminleri hakk... Devamı..

Peki, nasıl oluyor da bunlar, kendi elleriyle yaptıkları bir kötülük yüzünden, başlarına bir felaket gelince sana gelerek: “Biz, sadece iyilik yapmak ve arayı bulmak istemiştik.” diye, Allah adına yemin ediyorlar?

Fakat bu dünyada yaptıkları yüzünden ⁸¹ [Hesap Günü] başlarına felaket geldiğinde ne olacak [onların hali]; o zaman sana gelip Allah’a yeminle, “Bizim niyetimiz, iyilik yapmak ve uyum sağlamaktan başka bir şey değildi” [diyecekler]? ⁸²

81 Lafzen, “ellerinin önlerine koydukları yüzünden”. Onların ikircikli tavırlarına ve böyle bir tavrın başkaları üzerinde yaratabileceği zihinsel şaşk... Devamı..

Peki onlar, kendi elleriyle işlediklerine karşılık, bir musibete uğrayınca onların hali ne olacak? Sonra da sana gelip Allah’a yemin ederek “Biz iyilikten ve uzlaşı sağlamaktan başka bir şey istemiyorduk!” diyecekler. 28/47, 2/11

Fakat, önceden yaptıkları yüzünden başlarına öngöremedikleri bir musibet gelince, ne olacak hâlleri? Sonra sana gelecekler, Allah adına yeminle “bizim amacımız sadece iyilik yapmak ve senin başarını sağlamaktı” (diyecekler).[⁷⁹⁸]

[798] Nifakın sosyo-psikolojik gerekçesi burada, “ferdin iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki zıtlığı rol yaparak çözme yolunu seçmesi” şeklinde dile ... Devamı..

Evvelce işledikleri (günah, hakem olarak Tagut'a baş vurmaları) yüzünden başlarına bela çattığında ise, nasıl hemen geldiler de "Niyetimiz sadece bir iyilik etmekti, ara bulmak istedik" diye -yalan yere- yemin de ediyorlar.

Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiği, sonra da "Biz iyilik etmek ve uygun olandan başka bir şey istememiştik" diye Allah’a yemin ederek sana geldikleri zaman hâlleri nasıl olur?

Ya onlara kendi ellerinin evvelce yaptığı şey sebebiyle bir musibet isabet ettiği zaman (halleri) nasıl olacak? Sonra da sana gelirler, «Biz başka değil, ancak iyilik etmek ve ara bulmak istedik,» diye Allah Teâlâ'ya yemin ederler

Fakat işlediklerinin cezası olarak başlarına bir musîbet geldiği zaman ne olur? Onlar hemen sana gelir, yemin billah ederek “Vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi. ” derler. [2, 95; 5, 52]

Ya nasıl, elleriyle yaptıkları (kötülükler) yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana gelirler: "Biz sadece iyilik etmek ve uzlaştırmak istedik." diye Allah'a yemin ederler?

Onlara, kendi elleriyle yapdıkları şeyden (Allâh rasûlünden yüz çevirmek, müşriklerin hükmüni istemek) dolayı (Ömer'in münâfıkı katli gibi) bir musîb geldikde halleri ne olur? Sonra sana gelüb arz-ı i'tizâr ile biz bu hareketimizle ancak eyilik ve muvaffakiyet istemişdik (başka bir maksadımız yokdı) diye Allâh'a yemîn iderler.

Kendi elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir iş geldiğinde halleri ne olacak? O zaman sana gelip Allah’a yemin ederek diyecekler ki “Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istemiştik.”

Öyleyse, nasıl olur da, kendi elleriyle işlediklerine karşılık bir musibete uğrayınca sana gelip Allah'a yemin ederek “Biz, iyilikten ve uyum sağlamaktan başka bir şey istemedik.” diyorlar?!

Fakat kendi elleriyle hazırladıkları bir belâ başlarına geldiği zaman, nasıl oluyor da sana gelip “Bizim iyilik edip ara bulmaktan başka bir maksadımız yoktu” diye Allah'a yemin ediyorlar?

Peki, nasıl oluyor da ellerinin hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet çöktüğünde, sana gelip, "Biz sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye Allah'a yeminler ediyorlar!

pes nitedür ol vaķt kim geldi anlara muśįbet andan ötürü kim ilerü duttı elleri andan geldiler saña, and içerler Tañrı’ya: dilemedük biz illā eylük eylemek daħı yaķışıķ eylemek.

Pes nice olur ḥālleri ḳaçan özlerine muṣībet yitişse günāhları sebebi‐y‐ile?Andan gelürler saña, and içerler Tañrı adı‐y‐la ki biz dilemedük illāyaḫşılıḳ tevfīḳ bile.

Bəs etdikləri əməllərin cəzası olaraq başlarına bir müsibət gəldiyi zaman (onların halı) necə olacaq? Sonra onlar sənin yanına gəlib: “Biz yalnız yaxşılıq etmək və (iddiaçılar arasında) barışıq yaratmaq istədik”, - deyərək Allaha and içəcəklər.

How would it be if a misfortune smote them because of that which their own hands have sent before (them)? Then would they come unto thee, swearing by Allah that they were seeking naught but harmony and kindness.

How then, when they are seized by misfortune, because of the deeds which they hands have sent forth? Then their come to thee, swearing by Allah. "We meant no more than good-will and conciliation!"


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.