22 Ocak 2025 - 22 Receb 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 57. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti senudḣiluhum cennâtin tecrî min tahtihâ-l-enhâru ḣâlidîne fîhâ ebedâ(en)(s) lehum fîhâ ezvâcun mutahhera(tun)(s) venudḣiluhum zillen zalîlâ(n)

İnanıp iyi işlerde bulunanlarıysa kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokarız. Ebedi kalırlar orada. Onlara orada her çeşit ayıptan arınmış tertemiz eşler var ve onları kaba gölgelikte huzura, rahata kavuştururuz.

İman edip (İslam’a ve insanlığa uygun) salih amellerde bulunanları ise; altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere yerleştireceğiz. Onda (cennet ortamında) onlar için tertemiz kılınmış eşler var (edilmiştir). Ve onları, ’ne sıcak ne soğuk, tam kararında gölgeliğe’ sokup (sevindireceğiz).

İnanıp doğru ve yararlı işleri yapanları da, içlerinde ebedi olarak kalacakları zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır. Onları orada sürekli bir gölgeye veya sonsuz mutluluğa da eriştireceğiz.

İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennet konaklarına koyacağız. Orada ebedî yaşayacaklar. Orada tertemiz, devamlı temiz eşler vardır, onları koyu gölgeler altına sokacağız.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/25.

İman edip salih ameller işleyenleri ise içinde sonsuza kadar kalmaları üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Onlar için orada temiz eşler vardır. Ve onları hiç kaybolmayan gölgelerin altına sokarız.

İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız.

İman edip salih ameller işliyenleri, ağaçları altından ırmaklar akar cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Kendilerine orada gayet temiz zevceler var. Hem de onları gölgelendirecek bir gölgeye koyacağız.

İman edip salih (uygun) işler yapanlar ise, onları altlarında nehirler akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız. Orada onlara temiz hanımlar vardır. Ve onları ne sıcak ne soğuk, uzun, geniş gölgeler içine koyacağız.

[Böyle büyük mükâfatlar, ancak iman gibi önemli bir özelliğin meyvesi ve neticesi olabilir. İman da büyüklüğü nisbetinde devam ettirilmesi zor bir had... Devamı..

Buna karşılık, inanıp iyi işler yapanları da, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız, orada süreli kalacaklardır; orada tertemiz eşlere sahip olacaklar ve onları koyu bir gölgenin içine koyacağız.

İnanmış olaraktan, yararlı iş görenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyarız, orda tüm sonsuz kalırlar, orda temiz eşler var; onları oyu gölgelere iletiriz

İman edip de erdemli davrananları ise içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Onlar için orada tertemiz eşler/arkadaşlar vardır. Onları orada (keyif ve mutluluk içinde yaşamlarını sürdürecekleri) koyu (tatlı) bir gölgeye eriştireceğiz.

Bkz. 2/25, 3/15 ve “eşler/arkadaşlar” la ilgili dipnot.

Îmân idenler ve a’mâl-i sâlihada bulunanlar enhâr ile sulanmış cennetlere dâhil olacaklar orada ilelebed kalacaklar, pâk zevceler bulacaklar ve latîf gölgelerde oturacaklardır.

İnanıp yararlı iş işleyenleri içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları en koyu gölgeliklere yerleştireceğiz.

İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.

İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu bir gölgeliğe alacağız.

İnanıp, iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.  

 Buraya kadar meâllerini verdiğimiz on üç âyet (45-57. âyetler) müşrik, putperest, ehl-i kitap... kâfirlerin psikolojilerini tahlil ederek davranışlar... Devamı..

İnanıp erdemli davrananları ise içinden ırmaklar akan cennetlere (bahçelere) yerleştireceğiz; orada sürekli kalırlar. Onlar için orada tertemiz eşler var. Onları serin gölgelere sokacağız.

İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.

İyman edib salih salih işler yapan mü'minlere gelince bunları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağız: içlerinde ebedî kalmak üzere onlar, kendilerine orada temiz, gayet temiz zevceler var, hem onları sayeban edecek bir sayeye koyacağız

Îmân edip de sâlih ameller işleyenleri, içinde ebedî kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada kendilerine tertemiz zevceler vardır ve onları koyu (tatlı) gölgeliklere yerleştireceğiz.

İman edip sâlihâtı¹ yapanları da altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacağız. Onlar, orada kesintisiz olarak sürekli kalıcıdırlar. Orada, kendilerine arındırılmış eşler vardır. Ve onları serin bir gölgeye yerleştireceğiz.

1- Bozuk olan şeyi düzeltmeye çalışmak, düzeltici olmak, yapıcı olmak, iyi olmak, düzeltmeye teşvik etmek, iyiye yönlendirmek.

Îman edib de güzel amel (ve Hareket) lerde bulunanları ise — içinde ebedî kalıcılar olmak üzere — altından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada (her şeyden) temizlenmiş zevceler onların. Onları bir koyu gölgeye sokacağız.

Îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, onları altlarından nehirler akan Cennetlere koyacağız, orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onları koyu (ve dâimî) bir gölgeye koyacağız.

İman etmiş ve iyi işler yapmış olan (erkek ve kadın)lara gelince, biz onları altlarından (zeminlerinden) ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlar hep orada kalacaklardır. Kendileri için orada (cennette giren her iki cinsten de birbirlerine bahşedilmek üzere) tertemiz eşler olacak. Ve onları (orada ne sıcak ne de soğuk) tam kararında gölgelere yerleştireceğiz. *

(*) Bu vb. ayetlerde kullanılan eril zamirler sadece erkekleri ifade etmiyor. Zira eril ve dişil sözcükler kullanılan lisanlarda yazılan, resmi, toplu... Devamı..

Elbetteki iman edip salih amel işleyenleri de, ebedi kalacakları altlarından ırmakların aktığı cennetlere koyacağız. Cennette onlarla beraber tertemiz eşler olacak ve gölgeliklerde onları ağırlayacağız.

kimseler ki inandılar, iyilik işlediler, Biz onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Onlar hep orada kalacaklardır. Onlar hep orada kalacaklardır. Onlar için orada arı sili eşler vardır. Onları kopkoyu gölgeliklere sokacağız.

İman edip iyi amel işleyenleri ise altından ırmaklar akar Cennetlere sokacağız, onlar orada ebedî olarak kalacaklar. Orada onların paklanmış kusursuz zevceleri vardır. Onları koyu gölgeye [⁴] götüreceğiz.

[4] Arap âdeti üzre istirahat-i tammeden kinayedir.

İnanıp iyi ve yararlı işler yapanlara gelince, onları içlerinde ebediyen kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız.²³ Orada kendileri için tertemiz eşler vardır ve onları koyu gölgelere koyarız.

23 Krş. Bakara, 2/25

İman edip salih amelde bulunanları içinde temelli ve ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları gölge salan bir gölgeliğe (lezzet ve mutluluk dolu bir hayata) koyacağız.

İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, onları da ağaçlarının altından ırmaklar akan ve sonsuza dek içinde yaşayacakları cennet bahçelerinde ağırlayacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Biz onları, koyu bir gölgeliğe, yani olabildiğince keyif ve mutluluk içinde yaşayacakları sonsuz nîmetler diyarına yerleştireceğiz. İşte bu nîmetleri hak edebilmeniz için:

İman etmiş ve Salih Ameller’i işlemiş (İyi İşler’i yapmış) olanlara gelince; onları da içinde ebedî kalacakları, altından Irmaklar akan cennetlere girdireceğiz. Orada onlar için temizlenmiş eşler vardır. Onları ferah bir gölgeye girdireceğiz.

İnanıp yararlı faaliyetlerde bulunanları, içerisinde derelerin çağladığı, ve sonsuza kadar kalacakları bahçelere buyur edip pırıl pırıl eşleri ile birlikte kendilerini koyu gölgeliklerde ağırlayacağız...

İman edip güzel işler yapanları ırmaklar akan ebedi kalacakları cennete koyacağız. Cennette onlara tertemiz eşler vardır. Onları koyu gölgeler altında bulunduracağız.

İman edip iyi işler yapanları da içlerinde [ebedî] kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlar için orada tertemiz eşler [*] de vardır. Onları koyu (serinletici) bir gölgeye koyacağız.

Benzer mesajlar: Bakara 2:25; Âl-i İmrân 3:15.

(Allah’ın istediği gibi) îman edip (inandığı) iyi işleri yaşayanları ise, zemîninden ırmaklar akan, içlerinde ebedî olarak kalacakları ve kendilerine orada tertemiz eşlerin bulunduğu cennetlere koyacağız. Ve onları orada koyu gölgeler altına alacağız.

Buna mukabil, iman edip doğru ve yararlı işlerde bulunanları içlerinden ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar; ve orada tertemiz eşlere sahip olacaklar; (böylece) onları sonsuz mutluluğa eriştireceğiz. ⁷⁴

74 Zıll kelimesinin aslî anlamı “gölge”dir; böylece zıllen zalîlen ifadesi, “en ziyade gölge eden gölge” olarak çevrilebilir: Yani, “koyu bir gölge”. ... Devamı..

İman edip imana yaraşan güzel işler yapanları, tabanından ırmakların çağladığı, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Orada, tertemiz eşler vardır. Onları, orada büyük bir konfor içinde yaşatacağız. 4/173, 18/30-31, 29/7, 36/55...58

Fakat iman edip sâlih amel işleyenleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacaklar; orada onlar tertemiz eşlere sahip olacaklar; ve onları muhteşem bir gölgeliğe yerleştireceğiz.

(Allah'a ve peygamberlerine) İman edip salih ameller işleyenleri ise; içinde sonsuza dek kalacakları -ağaçlarının- altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız ki, orada onlara tertemiz eşler vardır! (Evet cehennem ateşinden kurtarıp) Onları koyu (serin) gölgeliklere yerleştireceğiz!

İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.

Ve o kimseler ki, imân ettiler ve sâlih amellerde bulundu lar, onları da altlarından ırmaklar akan cennetlere, içlerinde ebedî kalmak üzere elbette sokacağız. Onlar için orada pek temiz zevceler vardır, ve onları koyu bir gölgeye sokacağız.

Fakat iman edip güzel ve makbul işler yapanları ise, ebedî kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Onların orada tertemiz eşleri olacak. Hem onları nimetlerle sâyebân edecek bir gölgeliğe yerleştireceğiz. [2, 25]

Sâyebân: Âyetin sonundaki “zıllen zalîlâ” koyu gölgelik mânasına gelir. Diğer birçok meal böyle karşılık vermiştir. Bu doğru olmakla birlikte, biz Elm... Devamı..

İnanıp iyi işler yapanları da altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada sürekli kalacaklardır. Orada kendilerine tertemiz eşler de vardır ve onları (hiç güneş sızmayan) eşsiz bir gölgeye sokacağız.

Îmân idüb a'mâl-i sâliha (eyi işler) işleyenleri ağaçları altından nehirler akan cennetlere idhâl ideriz. Orada ebedî ve dâimî kalırlar. Orada, onlar içün her dürlü 'ayıb ve kusurdan pâk zevceler vardır. Onları soğuk ve sıcakdan âzâde, gölgelere idhâl iyleriz.

İnanıp güvenmiş ve iyi işler yapmış olanları ise içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız, orada ölmeden sonsuza dek kalacaklardır. Orada onların kusursuz hale getirilmiş eşleri olacak, onları mutluluklar içinde bırakacağız[*].

[*] ظلا ظليلا

İman edip salih amel işleyenleri, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere girdireceğiz. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları (sıcaktan da soğuktan da koruyan) tam bir gölgeliğe alacağız.

İman edip güzel işler yapanları ise, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştireceğiz. Orada onlar için tertemiz eşler vardır. Böylece onları serin ve hoş gölgeler altına alırız.

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız.

daħı anlar kim įmān getürdiler, daħı işlediler eyü işler; givürevüz anları uçmaķlara; aķar anlaruñ altından ırmaķlar ebed ķalıcılarken anlaruñ içinde hemįşe. anlaruñdur anlaruñ içinde 'avratlar gey arınmışlar. daħı givürevüz anları gölgeye ırılmaz gölgeye.

Daḫı ol kişiler ki īmān getürdiler, ‘amel‐i ṣāliḥ işlediler. Givürür‐biz anları uçmaḳlar[a] ki aḳar aġaçları altından ırmaḳlar. Ebedī ḳalurlar anda, vardur an‐lara ol cennetlerde arınmış çiftler. Daḫı givürür‐biz anları ḳoyu gölgede.

İman gətirən və yaxşı işlər görən şəxsləri (ağacları) altından çaylar axan cənnətlərə daxil edəcəyik ki, orada əbədi qalsınlar. Orada onları pak zövcələr gözləyir. Biz onları daim rahatlıq verən sıx (ləzzətli) kölgəlikdə yerləşdirəcəyik.

And as for those who believe and do good works, We shall make them enter Gardens underneath which rivers flow to dwell therein for ever; there for them are pure companions and We shall make them enter plenteous shade.

But those who believe and do deeds of righteousness, We shall soon admit to Gardens, with rivers flowing beneath,- their eternal home: Therein shall they have companions pure and holy:(578) We shall admit them to shades, cool and ever deepening.(579)

578 Cf. 2:25 and n. 44. 579 The Garden is contrasted with the Fire: the shade is contrasted with the roasting. Evil grows with what it feeds on. So go... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.