Velevlâ fadlu(A)llâhi ‘aleyke verahmetuhu lehemmet tâ-ifetun minhum en yudillûke vemâ yudillûne illâ enfusehum(s) vemâ yedurrûneke min şey-/(in)(c) veenzela(A)llâhu ‘aleyke-lkitâbe velhikmete ve’allemeke mâ lem tekun ta’lem(u)(c) vekâne fadlu(A)llâhi ‘aleyke ‘azîmâ(n)
Allah'ın sana lütfü, ihsanı ve rahmeti olmasaydı onların bir kısmı seni bile doğru yoldan çıkarmayı kurmuştu, fakat onlar, ancak kendilerini sapıklığa sevk ederler ve hiçbir hususta sana zarar veremezler ve Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve evvelce bilmediğin şeyleri öğretti sana ve Allah'ın, sana lütfü ve ihsanı pek büyüktür.
Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti Senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup Seni de saptırmak ve şaşırtmak için (çeşitli entrikalara) yeltenmişlerdi. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve Sana hiçbir şeyle zarar veremezlerdi. Allah, Sana Kitabı ve Hikmeti (Sünneti) indirdi ve Sana bilmediklerini öğretti. (İlham ve vicdani itminan yoluyla, Allah dilediği kullarına da bazı önemli ve gizemli gerçekleri bildirmektedir.) Allah’ın Senin üzerindeki fazlı (ihsanı ve ikramı) çok büyüktür (bunların kıymeti yüksektir, azametlidir).
Allah'ın sana lütfu ve acıması olmasaydı, onlardan bir gurup seni bile, doğru bir hükümde bulunmaktan şaşırtmayı planlamışlardı. Halbuki onlar, ancak kendilerini şaşırtıp saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Çünkü Allah, sana bu kitabı indirmiş, hikmeti vermiş ve sana bilmediklerini öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfu gerçekten büyüktür.
Allah'ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmanın dalâleti, helâki tercihinin önünü açabilirlerdi. Onlar yalnızca kendilerini, birbirlerini başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, helâki tercihlerine imkân sağlayabilirler. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana sorumluluklarını tevdi etmek üzere kitabı, Kur'an'ı, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini indirdi ve sana bilmediğini öğretti. Allah'ın sana olan lütfu büyüktür.
Eğer Allah'ın senin üzerinde lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan bir grup seni saptırmayı düşünmüştü. Oysa onlar ancak kendilerini saptırmaktadırlar ve sana bir zarar dokunduramazlar. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi ve daha önce bilmediklerini öğretti. Şüphesiz Allah'ın senin üzerindeki ihsanı pek büyüktür.
Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.
(Ey Rasûlüm) Eğer Allah'ın lütfû ve rahmeti üzerinde olmasaydı, onlardan bir topluluk seni hakdan şaşırtmağa muhakkak kasdetmiş idi. Onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şeyde zarar da veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki, Allah sana Kur'an'ı ve hükümlerini indirdi; evvelce bilmediklerini sana öğretti. Allah'ın, senin üzerindeki lütûf ve ihsanı çok büyüktür.
Eğer Allah’ın sana olan fazl ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir tayfa senin sapmana çalışacaklardı. Fakat onlar ancak kendilerini saptırıyorlar. Ve onlar sana bir zarar veremezler. Çünkü Allah, sana kitap ve hikmeti (yasa ve ilmi) indirdi ve bilmediğin nice şeyleri de öğretti.(*) Muhakkak Allah’ın sana olan ihsanı çok büyüktür.
Allah'ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zaman zarar veremezler. Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur.
Allahın, sana erdemiyle rahmeti olmasaydı, onlardan bir nicesi, seni saptırmak için uğraşırlardı, onlar ancak kendilerin saptırır, sana hiçbir zararları dokunmaz, Allah sana hikmetle, kitap gönderip bilmediğin öğretti; Allahın erdemi büyüktür sana
(Ey Muhammed!) Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup (vereceğin hükümde) seni saptırmak (şaşırtmak) için (çeşitli hilelere) yeltenmişti. Hâlbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar veremezler. Çünkü Allah sana bu ilahi kelâmı (Kur'an'ı) indirmiş, hikmeti (ilahi bilgiyi pratik hayatta uygulamayı) ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfu gerçekten büyüktür.
Senin hakkında Allâh’ın fazl ve rahmeti olmıya idi seni aldatmak istiyenlerin bir kısmı muvaffak olacak idi. Fakat kendilerini dalâlete düşürdiler ve sana zarar viremediler. Allâh sana Kur’an’ı ve hikmeti gönderdi, sana bilmediğini öğretdi. Allâh’ın sana fazlı ’azîmdir.
Eğer sana Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir takımı seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana olan nimeti ne büyüktür.
(Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
Allah’ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı onlardan bir güruh seni yanıltmaya yeltenmişti; hâlbuki onlar ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş, bilmediğini sana öğretmiştir. Sana Allah’ın lütfu gerçekten büyük olmuştur.
Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur.
ALLAH'ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni nerdeyse saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH'ın sana olan lütfu büyüktür.
Eğer Allah'ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir güruh seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab (Kur'an)ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfu büyüktür.
Allahın fazl-ü rahmeti üzerinde olmasaydı onlardan bir taife seni bile hukümde haktan şaşırtmayı kurmuşlardı, maamafih onlar yalnız kendilerini şaşırırlar, sana hiç bir zarar edemezler, nasıl edebilirler ki Allah sana kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir, hem Allahın senin üzerinde fazlı çok büyük bulunuyor
(Resûlüm,) eğer senin üzerinde Allah’ın fazlı, rahmeti olmasaydı, elbette onlardan (hırsızlık davasında, Allah adına yemin ederek sana yalan söyleyen hainlerden) bir grup, seni (vereceğin hükümde) şaşırtmaya niyetlenmişti. Onlar ancak, kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitâb’ı ve hikmeti vahyetti ve sana bilmediğini öğretti. Allah’ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
Allah'ın, sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan¹ bazıları seni saptırmaya yeltenmişti. Oysa onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab'ı ve Hikmet'i² indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Kuşkusuz, Allah'ın sana lütfu çok büyüktür.
Üzerinde Allahın lutf-ü inayeti ve rahmeti olmasaydı onlardan bir güruh muhakkak seni bile (hükümde) şaşırtmayı kurmuşdu. Onlar kendilerinden başkasını sapdıramazlar ve sana hiç bir şeyden zarar da yapamazlar. (Nasıl yapabilirler ki) Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi ve (evvelce) bilmediklerini sana öğretdi. Allahın senin üzerindeki lutf-ü inayeti çok büyükdür.
Fakat senin üzerinde Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir tâife, (hak ile hüküm vermen husûsunda) seni bile hatâya düşürmeye azmetmişti. Hâlbuki (onlar), ancak kendilerini hatâya düşürürler ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler! Çünki Allah sana Kitâb'ı ve hikmeti (Kitab'daki hükümleri) indirmiş ve sana bilmediklerini öğretmiştir.(3)Allah'ın senin üzerindeki lütfu ise çok büyüktür.
Ve (Resulüm!) Eğer (zatım olan) Allah’ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, (kitap ve hikmeti gönderip bilmediklerini sana öğretmemiş olsaydı) onlardan bir güruh seni bile şaşırtmaya azmedecekti. Oysa onlar (bununla) yalnızca kendilerini şaşırtırlar, sana da bir zarar veremezler. Allah sana Kitab’ı da, hikmeti (Kur’an’ın hükümlerini, bütün incelikleriyle anlama, idrak etme, ona göre hayatı düzenleme, onunla hükmetme ve her konuda problemleri çözme ilmini) de indirmiş ve sana bilmediğini de öğretmiştir. Ve (yine) Allah’ın sana olan lütfu gerçekten çok büyüktür. *
Senin üzerine Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı, zulmedenler hemen seni yoldan çıkarmaya çalışacaklardı. Onlar ancak kendi kendilerini yoldan çıkartırlar ve sana asla hiçbir zarar da veremezler. Çünkü Allah sana kitabı ve onunla beraber hükümleri indirdi, sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah senin üzerinde büyük bir lütuf sahibidir.
Eğer Allah sana karşı büyük iyilikte bulunup seni esirgemeseydi, onlardan bir kısmı ne de olsa seni saptırmaya kalkışırdı. Ancak onlar yalnız kendi kendilerini saptırabilirler. Onların sana hiç bir ararları dokunamaz. Allah sana kitap’ ı doğrunun bilgisini bildirdi. Bilmediklerini de öğretti. Allah’ın sana karşı olan iyiliği pek büyüktür.
Allah/ın, hakkında inayet ve rahmeti olmasaydı onlardan bir güruh seni doğru bir hükümden şaşırtacak bir kasıtta bulunurlardı. Onlar ancak kendilerini şaşırtırlar, sana hiçbir suretle zarar veremezler. Allah sana Kitabı, hikmeti inzal etti, bilmediğini de öğretti. Allah/ın sana inayeti büyüktür.
(Ey Peygamber!) Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup/bölük [tâ’ife] seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar ancak kendilerini saptırırlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın sana lütfu (cidden) çok büyüktür.
Eğer sana Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir takımı seni sapıtmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar veremezler. Allah sana kitab ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfü pek büyüktür.
Allah’ın sana o engin lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir kısmı yalan şâhitlikleriyle suçsuz bir insanı cezalandırmana yol açarak az kalsın seni yanıltacaklardı! Hâlbuki, kendilerinden başka hiç kimseyi yanıltamazlar. Korkma, onlar sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Çünkü Allah sana bu Kitabı ve ilâhî bilgiyi pratik hayata uygulamak anlamına gelen hikmeti bahşetmiş, böylece sana bilmediklerini öğretmiştir. Evet, Allah’ın sana olan lütuf ve inâyeti, gerçekten çok büyüktür.
Senin üzerinde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, elbette onlardan bir grup seni saptırmayı tasarlamıştı. Oysa ancak kendilerini saptırıyorlar. Sana hiçbir şekilde vermiyorlar. Allah, sana Kitab’ı ve Hikmet’i indirdi, önceden biliyor olmadığın şeyleri öğretti. Sana Allah’ın lütfu çok büyüktür.
Resulüm! eğer Allah'ın sana karşı beslediği özel ilgi ve sevgisi olmasaydı, birileri seni azıtmayı çoktan kafasına koymuştu. Ama onlar, sadece kendi kendilerini azıtacak, sana asla bir zarar veremeyeceklerdi. Sevgili resulüm! Allah sana, bu Kitap’la birlikte, egemenlik sanatı bilgilerini de yükledi. Yani sana, daha önce hiç bilmediğin şeyleri öğretti. Çünkü Allah, sana gerçekten büyük değer veriyordu.
Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar ancak kendilerini saptırır. Unutma! Onlar sana hiçbir zarar veremez. Allah sana kitabı ve hikmeti göndermiş, sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
Allah’ın sana lütfu ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya (şaşırtmaya) yeltenirdi. (Oysa) onlar, sadece kendilerini saptırır [*] ve sana asla zarar veremezler. Allah sana Kitabı (Kur’an’ı) ve [hikmet]i (doğru hüküm verme yeteneğini) indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu büyüktür.
(Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir takımı seni yanıltmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, sadece kendi kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Çünkü Allah, kitabı ve hikmeti indirerek, sana daha önce bilmediğin gerçekleri öğretmiştir. Şüphesiz Allah’ın sana olan lütfu, son derece büyüktür.
Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, o [kendilerine zulmede]n-lerden bazısı seni saptırmaya çalışırdı; ama onlar kendilerinden başka kimseyi saptıramazlar. Sana asla bir zarar da veremezler, çünkü Allah sana bu ilahî kelâmı indirmiş, hikmeti [vermiş] ve sana bilmediklerini öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu gerçekten büyüktür.
Eğer Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, o günahkârlardan bir grup seni saptırmaya çalışacaklardı. Gerçi onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Zira Allah, sana kitabı/Kuran’ı ve hikmeti indirmiş ve bununla sana bilmediklerini öğretmiştir. Bil ki Allah’ın sana karşı lütfu/ikramı çok büyüktür. 2/269, 5/105, 17/73-74
Allah’ın sana lutfu ve rahmeti olmasaydı, o(kendilerine zulüm yapa)nlardan bazısı seni saptırmaya çalışırdı; fakat onlar kendilerinden başka kimseyi saptıramazlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Zira Allah sana bu kitabı indirmiş, sana doğru hüküm vermeyi ve bilmediklerini öğretmiştir. Ve Allah’ın sana olan lutfu gerçekten büyüktür.
(Ey Muhammed) Senin üzerinde Allah’ın (peygamberlik) lutfu ve rahmeti (ile koruması) olmasaydı, o hâinlerden bir topluluk (yalan yere şahitlik ederek, vereceğin hükümde) seni yanıltmaya yeltenmişlerdi. (Sana gelmişler hırsızlığı yahudinin yaptığım söylemişlerdi, oysa suçlu o değildi, kendi kavimlerinden biri idi) Oysa onlar (böyle yalana şahitlikle) ancak kendilerini sapıklığa düşürüyorlardı, sana bir zarar yapmış olmuyorlardı! (Çünkü sen hükmünü zahire dayandıracaktın, aksi bilinmedikçe ve sabit olmadıkça bir hakimin görevi de bu idi, o hükmün sorumluluğu sana ait olmayacaktı fakat sen sadece zâhir ile hüküm veren bir hakim değildin) Allah sana kitap ve hikmet indirmişti bilmediğini (sırları ve gerçekleri, ledün ilmini de) sana öğretmişti, (zahir ve batında, hatadan ve zarardan koruyan bir ilahi rahmet, bir ayn-i yakin- kesin bilgi- ihsan buyurmuştu) Gerçekten Allah'ın sana lutfu büyük oldu! (Çünkü sen, Rabbinin rahmetiyle korunmuş olarak hükmedersin)
(Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
Eğer Allah Teâlâ'nın fazl ve rahmeti senin üzerine olmasaydı elbette onlardan bir tâife seni şaşırtmaya kasdedecekti. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını şaşırtmazlar ve sana hiçbir şeyden zarar veremezler. Ve Allah Teâlâ sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilir olmadığın şeyleri öğretti. Ve Allah Teâlâ'nın fazlı senin üzerine pek büyük olmuştur.
Eğer senin üzerinde Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir zümre seni bile, hükümde şaşırtmaya yeltenmişlerdi. Fakat onlar yalnız kendi kendilerini şaşırtırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki Allah sana kitap ve hikmeti indirmekte ve sana bilmediklerini öğretmektedir. Gerçekten Allah'ın senin üzerindeki lütfu pek büyüktür. [42, 52-53; 28, 86]
Allah'ın sana lutfu ve acıması olmasaydı, onlardan bir grup, seni saptırmağa yeltenmişti. Onlar sadece kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah'ın sana lutfu, cidden büyüktür.
(Yâ Muhammed) Eğer sana Allâh'ın lütuf ve keremi ve rahmeti olmasa idi onlardan bir tâife (Benî Zafer) seni yoldan şaşırdırlardı (Fakat Allâh lütuf ve keremiyle seni onların ilkââtından muhâfaza buyurdı) Onlar bununla (seni idlâle himmetleriyle) ancak kendi nefislerini idlâl ider ve şaşırdırlar. Ve sana hiç bir şey zarar idemezler. Allâh Te'âlâ sana kitâb ve hikmeti indirdi ve bilmediğini sana öğretdi. Allâh Te'âlâ'nın senin üzerine fazl ve keremi pek büyük oldı.
Eğer Allah'ın sana lütfu ve ikramı olmasaydı, onlardan bir kesim seni yanıltmakta kararlıydı. Onlar kendilerinden başkasını yanıltamaz ve sana bir zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve Hikmeti indirmiş ve bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfu büyüktür.
Eğer Allah'ın lütfu ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışmıştı. Onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş, önceden bilmediklerini öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütuf ve ihsanı çok büyüktür.
Eğer Allah'ın sana lütuf ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir topluluk seni şaşırtmaya çalışacaktı. Onlar kendilerinden başkasını şaşırtmazlar; sana da bir zarar veremezler. Çünkü Allah sana kitabı ve hikmeti(33) indirmiş ve bilmediklerini sana öğretmiştir. Gerçekten de senin üzerinde Allah'ın pek büyük bir lütuf ve keremi vardır.
Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
daħı eger degül-misse Tañrı fażlı üzerüñe daħı raḥmeti ķaśd eyleyedi bir bölük anlardan kim azduralur-idi seni azdurmazlar illā gendüzilerin daħı ziyān degürmezler saña hįç nesene. daħı indürdi Tañrı [48a] üzerüñe kitāb’ı ya'nį ķur’ānı daħı ḥiķmeti daħı ögretti saña anı kim olmadan bilürseñ. daħı oldı Tañrı fażlı üzerüñe ulu.
Eger Tañrı Ta‘ālānuñ fażlı olmasa‐y‐dı üstüñüze, raḥmeti daḫı, ḳaṣd eylerdi bir ṭāyife anlardan seni azdurmaġa. Anlar azdurmazlar illā kendülerini.Saña ziyān daḫı eylemezler bir neste birle. Daḫı indürdi Tañrı Ta‘ālāsenüñ üstüñe Ḳur’ānı, ḥikmeti daḫı ve ögretdi saña sen bilmegen nesneleri.Daḫı Tañrı Ta‘ālānuñ keremi uludur senüñ üstüñe.
(Ya Rəsulum!) Əgər sənə Allahın lütfü (mərhəməti) olmasa idi, əlbəttə, onların bir dəstəsi səni düz yoldan azdırmaq niyyətində olacaqdı. Halbuki onlar özlərindən qeyrisini azdıra bilməz və sənə də heç bir zərər verə bilməzlər. Çünki Allah sənə Qur’anı və hikməti nazil edərək bilmədiklərini öyrətdi. Allahın sənə lütfü böyükdür!
But for the grace of Allah upon thee (Muhammad), and His mercy, a party of them had resolved to mislead thee, but they will mislead only themselves and they will hurt thee not at all. Allah revealeth unto thee the Scripture and wisdom, and teacheth thee that which thou knewest not. The grace of Allah toward thee hath been infinite.
But for the Grace of Allah to thee and his Mercy, a party of them would certainly have plotted to lead thee astray. But (in fact) they will only Lead their own souls astray, and to thee they can do no harm in the least. For Allah hath sent down to thee the Book and wisdom and taught thee what thou Knewest not (before): And great is the Grace of Allah unto thee.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |