14 Kasım 2024 - 12 Cemaziye'l-Evvel 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 102. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iżâ kunte fîhim feekamte lehumu-ssalâte feltekum tâ-ifetun minhum me’ake velye/ḣużû eslihatehum fe-iżâ secedû felyekûnû min verâ-ikum velte/ti tâ-ifetun uḣrâ lem yusallû felyusallû me’ake velye/ḣużû hiżrahum veeslihatehum(k) vedde-lleżîne keferû lev taġfulûne ‘an eslihatikum veemti’atikum feyemîlûne ‘aleykum meyleten vâhide(ten)(c) velâ cunâha ‘aleykum in kâne bikum eżen min matarin ev kuntum merdâ en tada’û eslihatekum(s) veḣużû hiżrakum(k) inna(A)llâhe e’adde lilkâfirîne ‘ażâben muhînâ(n)

Onların içinde bulunur da namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle beraber ve silahları yanlarında olarak namaz kılsın, secde ettiler mi öbür kısmı, arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan takım gelsin, seninle namaz kılsın, kalkanlarını, silahlarını üstlerinde bulundursunlar. Kafirler, birdenbire üstünüze bir saldırışta bulunmak için sizin silahlarınızdan, eşyanızdan gafil olmanızı isterler. Ancak yağmurdan dolayı müşkülata uğrarsanız, yahut hastaysanız silahlarınızı çıkarmada vebal yok size, fakat ihtiyatlı davranın; şüphe yok ki Allah, kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

(Ey Resulüm, seferde ve cephede iken Sen de) İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, Seninle birlikte (namaza) dursun ve silahlarını (yanlarına) alsınlar; böylece onlar secde ettiklerinde, (diğerleri düşman saldırılarına karşı nöbet tutmak üzere) arkalarınızda olsunlar. (Ardından) Namazlarını kılmayan diğer grup gelip Seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kâfirler (ve zalim güçler), size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve (erzak, mühimmat gibi) eşyanızdan ayrılmış olmanızı isteyip (fırsat kollarlar. Bu arada) eğer yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. (Böylece bütün) Korunma ve savunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

O halde sen, mü'minler arasında iken onlara namazda imamlık yapacaksan, yalnızca bir bölümünün silahlarını kuşanmış olarak, seninle namaza dursunlar ve silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler ve namazı kılmayan diğer gurup gelsin seninle birlikte namaz kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını yanlarından ayırmasınlar. Çünkü Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki, ani bir baskınla üzerinize saldırabilsinler. Fakat yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz, yahut hasta iseniz, namaz kılarken silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur, ama tehlikeye karşı daima hazırlıklı olun. Allah şüphesiz gerçekleri örtbas edenlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de içlerinde bulunup onlara erkanına, şartlarına, vaktine riâyet ederek âşikâre namazı kıldırırken, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar, böylece secdelerini tamamladıklarında arkanızdan sizi emniyete alsınlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan diğer grup gelip, seninle beraber namazlarını kılsınlar. Onlar da silâhlı olarak her türlü savunma tedbirlerini alsınlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, siz silahlarınız ve eşyanızla ilgili boş bulunsanız da, üstünüze âni bir baskın yapsalar, arzusunda bulunurlar.
Yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz, yahut hasta iseniz, silahlarınızı bırakmanızda size bir vebal yoktur. Yine de her türlü savunma tedbirinizi alın. Şüphe-siz Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler için alçaltıcı, zillete düşürücü ruhi bir azap hazırlamıştır.

(Tehlikeli bir anda) sen onların arasında bulunup kendilerine namaz kıldırdığında içlerinden bir grup seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ettiklerinde arkanıza geçsinler ve henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar. Bu arada tedbirlerini alsın ve silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler sizin silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil olmanızı ve birden üzerinize baskın yapmak isterler. Yağmurdan dolayı sıkıntınız olur veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ancak tedbirinizi alın. Allah kâfirler için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. [21]

21.Bu ayeti kerimede kılınış şekli tarif edilen namaza korku namazı denmektedir. Savaşın tehlikeli anlarında veya herhangibir tehlike anında farz nama... Devamı..

İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.

Sen onların (askerin) içinde olup (cephede) onlara namaz kıldıracağın zaman, (askerini iki kısım yap), bir kısmı seninle namazda, diğeri düşman karşısında dursun. Hepsi de silâhlarını yanlarına alsınlar. Seninle namazda olup bir rekât kılanlar düşman karşısına gitsinler. Düşman karşısında olup namaz kılmamış olanlar gelip, ikinci rekâtı seninle kılsınlar ve onlar da tedbirli bulunarak silâhlarını yanlarına alsınlar. (Sen selâm verip onlar selâm vermeden düşman karşısına gitsinler. Evvelce bir rekât kılmış olanlar geri gelip kendi başlarına bir rekât daha kılarak selâm versinler. Sonra yer değiştirerek ikinci rekâtı imamla kılmış olanlar gelip kendi başlarına birinci rekâtı kılarak teşehhüdden sonra selâm versinler. Bu gidiş ve dönüşlerde namaz bitinceye kadar namazı bozacak işlerde bulunulmaz.) Kâfirler arzu ederler ki, silâh ve eşyalarınızdan gafil bulunasınız da, size ansızın bir baskın yapsalar. Eğer yağmurdan dolayı size bir eziyet olursa, hasta bulunursanız, silâhlarınızı bırakmanızda üzerinize günah yoktur. Bununla beraber ihtiyat tedbirini alın. Allah kâfirlere hor ve rüsvay edici bir azab hazırlamıştır.

Eğer seferde sen onların içinde olup onlara namaz kıldırırsan, onlardan bir grup seninle beraber namaza dursun ve silahlarını yanlarına alsınlar. Bunlar namazlarını kıldıklarında arkanıza geçsinler, namaz kılmayan öbür grup gelip seninle namazlarını (kısaltmış olarak) kılsınlar, korunmalıklarını ve silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzuladılar ki, siz silah ve eşyalarınızdan gafil kalıp da birden üzerinize saldırsınlar. Yağmurdan dolayı bir sıkıntınız varsa veya hasta olsanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Fakat savunmanızı elden bırakmayın. Muhakkak Allah, o kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de onların içlerinde bulunup namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar, böylece namaz kılıp secde ettiklerinde diğerleri arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan diğer grup gelip, seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler, siz silâhlarınızı ve eşyalarınızı bıraktığınızda üstünüze birden baskın yapmak isterler. Eğer size yağmurdan bir eziyet olursa, yahut hasta iseniz, silâhlarınızı bırakmanızda günah yoktur. Yine de tedbirinizi alınız. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen onların arasında bulunup da, namaz kıldırmak istersen, içlerinden bir bölük, silâhını alarak seninle namaza dursun, secdede arkanıza çekilsinler, namazın kılmayan bir başka bölük, sakınarak, silâhını alarak kıla seninle namazlarını, kâfirler ister ki, habersiz olup silâhlarınızla, mallarınızı bırakmış olun da, hemen birden saldıralar sizlere, ya hastalıktan, ya yağmurdan üzüntünüz olursa, silâhları çıkarmakta günah yok, sakınmanız gerektir, Allah, kâfirlere horlayıcı azap hazırlamıştır

Ey Muhammed! Cephede müminlerin arasında olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak silahlarını yanlarına alıp namaza dursun. Bunlar seninle beraber secdeye vardıklarında, diğer kısım (nöbet için) arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olanlar gelsin, sana tâbi olarak namazı (ikinci rekâtı) kılsınlar, hem tedbirli bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Kâfirler (ve zalim güçler) sizi silahsız ve teçhizatsız yakalayarak, ani bir baskınla işinizi bitirmek isterler. Eğer yağmurdan dolayı güçlük çekerseniz yahut hasta bulunursanız, silâhlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur fakat yine de tedbiri elden bırakmayın. Muhakkak ki Allah kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Namazın ne kadar ehemmiyetli bir ibadet olduğu ve hele cemaatle icra edildiği takdirde ne büyük bereketlere, kazanımlara vesile olacağı bu âyetten anl... Devamı..

Askerlerinin ortasında bulunub da ’ibâdet itdirdiğin bunlardan bir tâife silâhlarını alsun da namâz kılsun ânlar namâzı bitürince arkaya çekilsinler, henüz namâz kılmamış olan diğer tâife ânların yerine gelsün, emniyetlerini te’sîs itsünler, müsellah bulunsunlar. Kâfirler sizi gafleten basmak içün esliha ve emvâlinizi bırakdığınızı isterler. Yağmur yağdığı ve yâhud hasta oldığınız vakit eslihanızı çıkarmak günâh değildir. Yalnız emniyetinizi te’sîs itmelisiniz. Allâh kâfirlere elîm ’azâb ihzâr ider.

Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.

(Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.[130]

Bu durumda imam iki rekat kılmış olmakta ve namazı tamamlanmış bulunmaktadır. Birer rekat kılmış bulunan her iki grup da yine nöbetleşe olarak kalan b... Devamı..

Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ettiklerinde ötekiler arkanızda olsunlar, sonra henüz namazlarını kılmamış bulunan (bu) bölük gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve bunlar da ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler isterler ki, siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil (uzak ve unutmuş) olasınız da üzerinize ansızın bir baskın yapsınlar! Eğer yağmur yüzünden bir zarar görürseniz veya hasta olursanız silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Yine de ihtiyat tedbirinizi alın! Allah elbette kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen içlerinde olup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup sizi korumak için yanınızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsın. Namaza duranlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. Sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise) silahlarını alıp nöbet tutsunlar. İnkarcılar, silahlarınız ve eşyanız hakkında dikkatsiz davranmanızı ve böylece sizi ani bir baskınla bozguna uğratmayı umarlar. Yağmur ve hastalık gibi özürlerden ötürü silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yok. Ancak alarmda olun. ALLAH kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlıyor.

Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Ve o vakıt sen içlerinde olub da onlara nemaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra o nemaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar ve silâhlarını yanlarına alsınlar, kâfirler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil bulunsanız da size birdenbire bir basgın bassalar, eğer yağan yağmurdan bir eziyyet varsa veya hasta iseniz silâhları bırakmanızda beis yoktur, bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın çünkü Allah kâfirler için mühiyn bir azab hazırlamıştır

(Resûlüm!) Sen de (cephede) içlerinde olup da onlara (ashabına korku) namazı kıldırdığın zaman (ashabını iki gruba ayır), onlardan bir grup seninle beraber (namaza) dursun ve silâhlarını (yanlarına) alsınlar, (diğer grup düşmana karşı beklesin). (Namazda olanlar) secde edip bir rekât kılınca (diğer grup) hemen arkanızda olup sizi gözlesinler. Bu defa, namaz kılmayan diğer grup gelsin, (ikinci rekâtı) seninle beraber onlar kılsınlar, silâhlarını ve (gerekli) korunma tedbirlerini de alsınlar. (Sonra yine her grup sıra ile kılamadıkları bir rekâtı seninle tamamlasınlar.) İnkâr edenler isterler ki siz silâh ve teçhizatınızdan gaflet edesiniz de üzerinize (ani) bir baskın yapsınlar. Eğer yağmur sebebiyle sıkıntı çeker veya hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Yine de (gerekli) korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz ki, Allah kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de içlerinde bulunup; onlara salâtı ikame¹ ettirdiğin zaman, onların bir kısmı seninle beraber salâta dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar, secde edince, arkanıza geçsinler. Sonra, o diğer kısım gelsin, seninle beraber salâtı ikame etsin. Önlemlerini ve silahlarını da alsınlar. Gerçeği yalanlayan nankörler, silahlarınızdan ve eşyalarınızdan uzak kalmanızı arzu ederler ki, size aniden baskın düzenlesinler.² Eğer yağmurdan dolayı bir eziyet görürseniz veya hasta olursanız, önlemlerinizi alarak silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Kuşkusuz, Allah gerçeği yalanlayan nankörler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.³

1- Namazı kıldığınız. 2- Burada doğrudan bir çarpışma anından değil, bir savaş ortamından, savaş hazırlığı sürecinden, savaş alanına doğru seferde o... Devamı..

Sen de içlerinde bulunub da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikde dursun, silâhlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde etdikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub düşmana karşı dur) sunlar. (Bundan sonra) henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelib seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbîrlerini ve silâhlarını alsınlar. O küfredenler arzu eder ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaafil olsanız da üstünüze derhal bir baskın yapsınlar. Eğer size yağmurdan bir eziyyet olursa, yahud hasta bulunursanız silâhlarınızı koymanızda üzerinize vebal yokdur. (Fakat yîne) bütün ihtiyat tedbirlerini alın. Şübhe yokdur ki Allah kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışdır.

Hem (sen) içlerinde bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, artık onlardan bir tâife seninle berâber (namaza) dursun; silâhlarını da (yanlarına) alsınlar! Secdeye vardıkları zaman ise hemen (diğer tâife) arkanızda bulunsunlar! Sonra namaz kılmamış olan diğer tâife gelip seninle berâber namaz kılsınlar, hem tedbirlerini hem silâhlarını alsınlar! İnkâr edenler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyâlarınızdan gafil olsanız da üzerinize birdenbire baskın yapsalar.
Bununla berâber size yağmurdan bir eziyet olur veya hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Fakat tedbîrinizi alın! Şübhesiz ki Allah, kâfirler için(pek) aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.(1)

(1)Ashâb-ı Kirâm (radıyallâhü anhüm ecmaîn) bir sefer esnâsında öğle namazını cemâatle kıldıklarında, üzerlerine hücûm edemeyen müşrikler buna çok piş... Devamı..

(Ey Resulüm! Düşman saldırısı veya tehlike ve korku anında) sen de onların (inananların) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, önce onlardan bir grup seninle birlikte namaza dursun ve namaz esnasında silahlarını da üzerlerinde bulundursunlar. (Bu esnada diğer grup düşmanı gözetlesin.) Namaz kılan grup secdeyi yapıp da (kısaltmış olarak namazı tamamlayınca, düşmanı gözetlemek üzere) arka tarafa geçsin. Bu arada, namazını kılmamış olan diğer grup gelsin ve seninle birlikte (kısaltmış olarak) namazı kılsınlar; (bu şekilde yer değiştirme esnasında) tam ihtiyat ve teyakkuz durumunda olsun (ve hem yer değiştirme, hem de namaz esnasında) silahlarını da üzerlerinde bulundursunlar. (Çünkü saldırgan) inkârcılar, sizi silahsız ve teçhizatsız hâlde yakalayıp birden baskın yapmak (işinizi bitirmek) isterler. (Ama) bununla birlikte, eğer yağmur sebebiyle eziyet (sıkıntı) çekecekseniz veya hasta olursanız, bu takdirde (namaz esnasında) silahlarınızı yere bırakmanızda üzerinize bir vebal yoktur. Fakat hiçbir zaman tedbiri elden bırakmayın. Şüphesiz Allah, (o saldırgan) inkârcılar için alçaltıcı bir azap hazırlamış (olacak)tır.*

(*) 1- Burada doğrudan bir çarpışma anından değil, bir savaş ortamından, savaş hazırlığı sürecinden, savaş alanına doğru seferde olma durumundan söz e... Devamı..

Sen içlerinde iken, onlara namaz kıldıracağın zaman, onlardan bir gurup seninle beraber namaza kalksınlar ve silahlarını yanlarına alsınlar. Secdeye varacakları zaman bir gurup arkada kalsın, namaz kılmayan diğer gurup gelip seninle beraber namaz kılsınlar. Yine emniyetlerini ve silahlarını alsınlar. Doğruları inkâr edenler, sizin silahlarınızdan uzak bir halde olmanızı isterler ki, sizi silahsız yakalasınlar ve size olan (intikam) arzularını bir defada dolu dolu alsınlar. Eğer yağmurdan dolayı silahlarınız size ağır geliyorsa veya hasta iseniz silahlarınızı bırakmanızda size sorumluluk yoktur. Ama yine de emniyet tedbirlerinizi alın. Allah gerçeği inkâr edenlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen orada bulunup da onları namaza durdurunca bir takımı silahlarını yanların alıp gelsinler, seninle birlikte namaza dursunlar. Böylece secde ettikten sonra arkanıza çekilip namaza durmamış olan öbür takım uyanık bulunarak silahlarını da yanlarına alarak gelsinler, seninle birlikte namaza dursunlar. Allah’ı tanımıyanlar isterler ki siz silahlarınızdan, gereçlerinizden ayrılmış olasınız da onlar da böylece gelip üzerinize birdenbire çullanıversinler. Eğer yağmurdan dolayı güçlüğe uğrıyacak olursanız, ya da hasta bulunursanız silahlarınızı çıkarıp yanınıza koymanız suç olmaz. Ancak elverir ki uyanık bulunun. Çünkü Allah tanımıyanlar için alçaltıcı bir azap düzmüştür.

Onlar arasında bulunur da onlara namazı dosdoğru kıldıracak olursan onlardan bir takımı seninle beraber [¹] ayakta dursunlar, silâhlarını da alsınlar. Secdeye vardıklarında [²] arkanıza geçsinler [³]. Sonra namaz kılmayan takım onların yerlerine gelsin, seninle namaz kılsın, âletlerini de, silâhlarını da alsın [⁴]. Kâfir olanlar sizin silâhlarınızdan, intifa edeceğiniz şeylerden gafil olmanızı, böylece size bir uğurdan hücum etmelerini temenni ederler. Eğer yağmurdan eza görürseniz veya hasta bulunursanız silâhlarınızı koymanızda beis yoktur; fakat âletlerinizi tutun [⁵]. Allah kâfirlere hakaretli bir azap hazırlamıştır.

[1] Birtakımı seninle namaz kılsın, birtakımı da düşman karşısında bulunsun.[2] Bir rekât kıldıklarında.[3] Düşman karşısına geçsinler namazda durur g... Devamı..

(Ey Peygamber!) (Cephede) onların/mü’minlerin içinde iken namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup/bölük [tâ’ife] silahlarını yanlarına alarak, seninle birlikte namaza dursunlar³⁹, bunlar secde ettiklerinde (diğer grup) arkanızda beklesin. Sonra da namazlarını eda etmemiş olan o diğer grup/bölük gelsin ve onlar da ihtiyatlı davranarak silahlanıp, seninle birlikte namaz kılsınlar. İnkâr edenler ansızın size baskın yapabilmek için, sizin (namaza durup) silahlarınızdan ve mühimmatlarınızdan/eşyalarınızdan ayrı olmanızı [tağfulûn] arzularlar/gözlerler.⁴⁰ Eğer yağmur sebebiyle bir sıkıntıda olursanız veya hastalanırsanız, gerekli korunma tedbirlerinizi alarak silahlarınızı yere bırakmanızda bir sakınca [cunâh] yoktur⁴¹. Muhakkak ki Allah kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

39 Yani diğerlerinin düşmanı gözetlemesi için 40 Bu ayet, cephede düşmanı beklerken yahut düşman saldırısına açık riskli bir menzilde veya fiili sa... Devamı..

Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza (düşmanın karşısına) geçsinler; kılmayan öbür grup gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Küfre sapanlar, size ansızın bir baskın düzenlemek için, silah ve eşyanızdan gaflet etmenizi dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat tedbirli olun. Şüphesiz Allah küfre sapanlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Ey Peygamber ve onun izinden yürüyen Müslüman komutan! Sen de cephede içlerinde bulunup onlara namaz kıldıracağın zaman, müminlerden bir kısmı düşman karşısında tetikte beklerken, diğer bir grup, silahlarını da yanlarına alarak senin arkanda namaza dursunlar.
Birinci grup ilk rekatı bitirip secde edince, sizinle düşman arasında uygun bir yerde siper alarak, sizi korumak için beklesinler. Daha sonra,henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelip senin arkanda bir rekat namaz kılsınlar. Böylece askerler birer rekat, onlara imamlık yapan komutan da iki rekat namaz kılmış olur. Namaz kılarken, saldırı tehlikesine karşı korunma tedbirlerini alıp silahlarını kuşansınlar. Çünkü kâfirler, boş bulunup silah ve teçhizatınızı bırakmanızı dört gözle bekliyorlar ki, böylece fırsatını bulup ani bir baskınla sizi gâfil avlasınlar.
Ancak aşırı soğuk, şiddetli fırtına veya yağmurdan dolayı sıkıntıya düşer ya da hastalanmış olursanız, namaz kılarken silahlarınızı bırakmanızın bir sakıncası yoktur; yeter ki düşman tehlikesine karşı korunma tedbirinizi almayı ihmal etmeyin!
Siz elinizden geleni yapın, gerisini Allah’a bırakın. Çünkü Allah, ayetlerini inkâr eden o nankör kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır!
Namazla ilgili bu hükümler, düşmanla çarpışma ihtimali olan zamanlar için geçerlidir. Göğüs göğse çarpışma anında ise, namaz gerekirse kazaya bırakılabilir.
Düşman tehlikesi bulunmayan sıradan bir yolculuğa gelince; Allah’ın Elçisi, Allah’tan aldığı bilgiye göre —ki bu bilgi, Kur’an’dan ayrı bir vahiydir— namazların bu durumda da kısaltılabileceğini bildirmiş ve bunu örnek hayatıyla göstermiştir.

(Savaşta) Sen aralarında olup onlara Namaz’ı kıldırdığın zaman bir grup seninle birlikte (namaza) dursun / kılsın; silahlarını yanlarına alsınlar! Secde ettiklerinde diğer bir kısım, sizin ötenizde olsunlar! Namaz kılmamış diğer grup gelsin, seninle birlikte namaz kılsınlar; tedbirlerini ve silahlarını yanlarına alsınlar! İnkâr etmiş olanlar arzu eder ki; keşke silah ve eşyalarınızdan gâfil / tedbirsiz bulunsanız da size ansızın bir baskın yapsalar! Hasta olduysanız, size yağmur dolayısıyla bir eziyet olduysa, silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirli olun! Allah, Kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladı.

Resulüm sen kendilerine namaz kıldırırken, Silahlı bir tim, senin yakınında bulunsun. Namazdakiler secdeye varınca bunlar, sizin arkanızı kollasınlar. Sonra namaz kılmamış diğer birlikler gelip seninle namaza dursun. Onlar da silahlı güvenlik tedbirlerini alsınlar. İnkarcılar, hep sizin silah ve mühimmatınızı bıraktığınız bir anlık gafletinizi yakalayıp üzerinize atlamak isterler. Yağmur gibi sıkıntılı bir durumunuz varsa, ya da hasta iseniz, silahı bırakabilirsiniz. Ama güvenlik tedbirinizi alın. Allah, inkarcılar için çok aşağılayıcı bir ceza ayarladı

Cephede Müminlerle birlikteyken onlara imam olup salat-ı ikame ettiğinde içlerinden bir kısmı seninle beraber salat-a dursun! Silahlarını yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızı düşmana karşı korusun! Sonra salat-ı ikame etmemiş olan diğer kısım gelsin, seninle beraber salat-ı ikame etsinler. Bu sefer önce seninle beraber salat-ı ikame edenler silahlarını yanlarına alıp salat-ı ikame edenlerin arkalarını korusun! İnkâr edenler isterler ki Müslümanlar salat-a dursun! Silahlarından, eşyalarından ayrılsın. Tam salat-ı ikame ederlerken üzerlerine baskın yapalım! Onun için sizin salat-ı ikame etmenizi beklerler. Sakın onlara fırsat vermeyin! Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun! Her türlü tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle birlikte namaza durup, silahlarını alsınlar (kuşansınlar); böylece secde ettiklerinde (namazı kıldıklarında diğerleri) arkanızda olsunlar! (Ardından henüz) namazını kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namazı kılsın, onlar da önlemlerini ve silahlarını alsınlar! O kâfir olanlar sizin silahlarınızdan ve eşyanızdan habersiz olmanızı ve üstünüze birden baskın yapmayı isterler. Size yağmurdan (dolayı) bir eziyet dokunur veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda size herhangi bir vebal yoktur. (Yine de) önleminizi alın! Şüphesiz ki Allah kâfirler için küçük düşürücü bir azap hazırlamış (olacak)tır. [*]

Bu ayet, cephedeyken bile namazın terk edilemeyeceğini, tek secdeli ve tek rekatlı olsa bile namazın mutlaka kılınması gerektiğini göstermektedir. Önc... Devamı..

(Ey Muhammed!) Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı, silâhlarını da yanlarına alarak seninle beraber namaza dursun. (Namazdakiler) secdeye varınca diğerleri sizi korusun. Sonra namaz kılmamış olan diğerleri, güvenlik tedbirlerini ve silâhlarını yanlarına alarak gelip seninle beraber (namazın kalanını) kılsın.¹ Çünkü kâfirler, sizin silâhlarınızı ve eşyalarınızı bırakmanızı ve bu esnada size ansızın baskın yapmayı şiddetle arzu ederler. Eğer yağmurdan zarar görecekseniz ya da hasta iseniz, silâhlarınızı bırakmanızın bir sakıncası yoktur. Bununla beraber, sakın tedbiri de elden bırakmayın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.²

1 Yani, askerleri önce iki kısma ayır, bir kısmı düşman karşısında siperde beklerken, bir kısmı da seninle beraber, namaza dursun. Namaz kılanlar da s... Devamı..

O halde sen müminler arasında ¹²⁹ iken onlara namazda imamlık yapacaksan, [yalnızca] bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer grubun her türlü tehlikeye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; ¹³⁰ [çünkü] hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki âni bir baskınla üzerinize saldırabilsinler. ¹³¹ Fakat yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz ¹³² yahut hasta iseniz [namaz kılarken] silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur; ama tehlikeye karşı [daima] hazırlıklı olun. Allah, şüphesiz, hakikati inkar edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

129 Lafzen, “onlar arasında”. Bu cümledeki “sen” zamiri öncelikle Hz. Peygamber’e ve dolaylı olarak, “hakikati inkar edenler” ile savaş halinde olan h... Devamı..

Bu esnada sen de onların arasındayken onlara namaz kıldıracak olursan, bir grup silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza dursun. Diğer grup nöbet tutsun. Seninle namaz kılanlar, secde ettikten sonra geri çekilsinler ve namaz kılmamış diğer grup gelsin ve seninle namaz kılsınlar. Tabii ki onlar da tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler, silahlarınızı ve teçhizatınızı namaz dolayısıyla unutup bırakmanızı, gafil bulunmanızı ve size ansızın baskın yapmayı arzu ederler. Eğer yağmur dolayısıyla size bir zorluk olursa veya hasta olursanız, silahlarınızı yere bırakarak namaz kılmanızda bir sakınca yoktur. Yine de tedbirli olun. Allah, kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. 3/131, 18/100...106

Sen de onların arasındayken kendilerine namaz kıldıracağın zaman, sadece bir kısmı silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza dursunlar. Onlar secdeye vardıklarında (diğerleri) sizin ardınızda dursunlar. Bu kez namazlarını eda etmemiş olan diğer grup gelsin, her türlü tehlikeye karşı müteyakkız ve silahlarını kuşanmış bir hâlde seninle birlikte namaza dursunlar.[⁸²⁷] İnkârda direnenler sizi silahsız ve teçhizatsız yakalamak isterler ki, ani bir baskınla sizi gafil avlayabilsinler. Fakat yağmur dolayısıyla zorda kalır ya da hastalıktan muzdarip olursanız, (namaz sırasında) silahlarınızı bırakmanızda bir beis yoktur; yine de siz tehlikeye karşı tetikte olun! Kuşku yok ki Allah, inkârcılar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.[⁸²⁸]

[827] Salatu’l-havf, “can korkusu duyulan bir ortamda kılınan namaz” için kullanılır. Bu uygulamada âyet, tek rekâtlık bir namazdan söz etmektedir. No... Devamı..

(Böyle bir durumda) Sen de içlerinde olup da (toplu halde) namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da (yanlarına) alsınlar; Onlar secdeye vardıklarında (diğerleri) arkanıza geçsinler, (gelecek bir tehlikeye karşı sizleri korusunlar, evvelkiler namazı bitirince, onlardan) namazı kılmayan kısım gelsin, seninle namaz kılsın, (onlar da) tedbirli olsun, silahlarını (yanlarına) alsınlar. Çünkü, kafirler ansızın baskın vermek için, sizin silah ve eşyanızdan gafil bulunmanızı arzu ederler. Ancak, yağmurdan zarar görecekseniz (silahlarınızın ıslanmasından endişe ederseniz) veya hasta olursanız (silahlarınızı taşımak gücünden yoksun iseniz) silahlarınızı (uygun bir yerde) bırakmanızda size bir günah (beis) yoktur. Fakat yine de ihtiyatlı olun, şüphe yok ki Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen de içlerinde bulunup onlara namazı kıldıracağın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir) lerini ve silâhlarını da alsınlar. İnkâr edenler istediler ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günâh yoktur. Ama korunma tedbirinizi, alın (uyanık bulunun). Allâh, kâfirlere alçaltıcı bir azâb hazırlamıştır.

Sen içlerinde olup da onlarla namaz kıldıracağın zaman onlardan bir zümre seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da alıversinler. Bunlar secde edince arka tarafınızda bulunsunlar ve namazı kılmamış olan diğer bir zümre de gelsin, seninle beraber namazı kılsın ve ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını da alıversinler. Kâfir olan kimseler arzu ederler ki, siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gâfil bulunâsınız da sizin üzerinize bir baskın ile baskında bulunuversinler. Ve eğer size yağmurdan bir eziyet var ise veya siz hasta bulunmuş iseniz silâhlarınızı bırakmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur. Ve ihtiyat tedbirinizi alınız, şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirler için hakaret bahşolan bir azab hazırlamıştır.

Ey Resulüm! Sen müminlerin içinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak namaza dursun ve silâhlarını yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında, diğer kısım arkanızda beklesinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, sana tâbi olarak namaz kılsınlar, hem ihtiyatlı bulunsun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. Kâfirler sizi silâhsız ve teçhizatsız vaziyette iken kıstırıp, birden baskın yaparak işinizi bitirmek isterler. Eğer yağmur sebebiyle zahmet çekerseniz yahut hasta düşmüş iseniz, silâhlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur. Bununla beraber yine de tedbiri elden bırakmayın. Muhakkak ki Allah kâfirler için, zelil ve perişan eden bir azap hazırlamıştır.

Yolculuk sırasında dört rekatlı namazlar iki rek’at kılınır ve buna kasr denilir. Düşman korkusu olmasa da 90 km. lik mesafeye gitmekle dinen yolcu sa... Devamı..

Sen de içlerinde bulunup onlara namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir)lerini ve silahlarını da alsınlar. İnkar edenler istediler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Ama korunma tedbirinizi alın (uyanık bulunun). Allah, kafirlere alçaltıcı bir azab hazırlamıştır.

(Yâ Muhammed) Sen onlarla berâber olub onlara namâz kıldırmak istediğinde (diğer kısım da düşmana karşı bulunsun) namâz kılanlar secde idüb bir rek'ati itmâm itdiklerinde düşmanın karşısına gidüb namâz kılmamış olan diğer kısım silâhlarını alarak (müsellah oldukları halde) gelüb seninle namâzı kılsunlar. (Kalan rek'ati, sonra bu vecihle öteki tâife gelüb namâzı itmâm ider) Kâfirler şâyed silâhlarınızdan ve eşyânızdan gâfil olmanızı ve üstünüze birdenbire hücûm itmeği isterler. Eğer yağmurdan size eziyet olur veyâhud hasta bulunur iseniz müteyakkız bulunarak silâhlarınızı çıkarmakdan size vebâl yokdur. Allâh Te'âlâ küffâr içün rezîl ve rüsvây idici 'azâbı hazırladı [²]

[2] Salât-ı havf dinilen bu namâzın ta'rîfi kütüb-ü dîniyede mestûrdur. Rasûlullah ashâb-ı kirâmdan bir tâife ile "Benî Enmâr" üzerine gazâya çıkdılar... Devamı..

İçlerinde olur da onlar için namazı tam kılarsan[1], onların bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar ve silahlarını kuşansınlar; (ilk) secdeyi yaptıktan sonra çekilsinler; bu defa namazı kılmamış öbür kısım gelsin, seninle namaz kılsınlar[2], tedbirli olsunlar ve silahlarını kuşansınlar. Kafirler ister ki silahlarınızdan ve eşyanızdan uzak kalasınız da üzerinize ani bir baskın yapsınlar. Yağmurdan zarar görür veya hasta olursanız, silahlarınızı bir yere koymanızda bir günah yoktur ama tedbiri elden bırakmayın. Allah, o kâfirlere küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır.

[*] Namazın ve cemaatin önemi

(Savaşta) sen onların arasında olup da onlara namaz kıldıracağın zaman, bir grup seninle namazda (diğer grup da düşman karşısında) dursun. Hepsi de silahlarını yanlarına alsınlar. Seninle namaz kılanlar secde ettikten sonra sizin arkanıza geçsinler ve namaz kılmamış diğer grup gelsin ve seninle namaz kılsınlar. Ve onlar da tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Kafirler silah ve eşyalarınızı unutup bırakmanızı, gafil bulunmanızı ve size ansızın baskın yapmayı arzu ederler. Eğer yağmur dolayısıyla size bir eziyet/zorluk olursa veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir günah yoktur. Yine de tedbirli olun. Allah, kafirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı silâhlarını yanlarına alarak seninle namaza dursun. Onlar secde ettikten sonra arkanıza geçsinler; onların yerine, namaz kılmamış olan diğerleri gelip seninle namaza dursunlar ve tedbirlerini alıp silâhlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler, sizin silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunmanızı isterler ki, âni bir baskınla üzerinize çullanıversinler. Ancak, yağmur sebebiyle bir güçlüğe uğradığınızda veya hasta olduğunuzda, silâhlarınızı bırakmanız size günah olmaz. Yine de önleminizi alın. Allah ise kâfirler için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış/dua etmemiş olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar/dua etsinler. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.

daħı ķaçan olasañ anlaruñ içinde pes ŧurarsın anlaruñ içün namāzı ŧursuñ bir bölük anlardan senüñ-ile daħı dutsunlar silāḥlarını pes ķaçan secde eyleyeler olsunlar arduñuzdan ya'nį silāḥ dutanlar. daħı gelsüñ bir bölük ayruķ kim namāz ķılmadılar pes namāz ķılsınlar senüñ-ile daħı dutsunlar śaķınmaġın anlaruñ daħı silāḥların. sevdi anlar kim kāfir oldılar kim ġāfil olasız silāḥlaruñuzdan daħı ķumāşlaruñuzdan pes ķaśd eyleyeler üzerüñüze, bir gezden ķaśd daħı yoķdur yazuķ üzerüñüze eger ola sizde incinesi nesene yaġmurdan yā ola sin śayrular kim aşaġa ķoyasiz silāḥlaruñuzı; daħı dutun śaķınmaġuñuzı. bayıķ Tañrı, kāfirler-içün 'aźāb ħor eyleyici.

Daḫı ḳaçan anlar‐ıla olsañ seferde, namāz durġursañ anlar‐ıla cemā‘atı ikiṭāyife eyle. Bir ṭāyife dursunlar senüñle namāza, bir rek‘at ḳılsunlar, silāḥlarınalsunlar, düşmana ḳarşu dursunlar, ḳaçan secde eyleseler. Pes olsun‐lar ardlaruñuzda bir ṭāyife, daḫı gelsünler ki namāz ḳılmamışlardur, namāzḳılsunlar senüñle bir rek‘at daḫı. Alsunlar ḥaẕerlerini, kāfirlerden ṣaḳınsunlar,silāḥlarını daḫı alsunlar. Tañrıdan isterler kāfirler ki siz ġāfil olasız silāḥla‐ruñuzdan, ḳumāşlaruñuzdan. Meyl eyleyeler sizüñ üstüñüze bir meyl ey‐lemek. Daḫı günāh yoḳdur üstüñüze, eger zaḥmet olsa size yaġmurdan, yāḫasta olsañuz silāḥlaruñuzı ḳoymaḳda yazuḳ yoḳdur. Daḫı aluñuz ḥaẕerle‐rüñüzi, ṣaḳınuñuz kāfirlerden. Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālā yaraḳladı kāfirler‐çün ẕelīlidici ‘aẕāb.

(Ya Rəsulum!) Sən (əsgərlərin) içərisində olub onlara namaz qıldırdığın zaman onlardan bir dəstə sailahlarını (özlərilə) götürsünlər. (Namazlarını qılıb) səcdə edən kimi sizin arxanıza (düşmənin önünə) keçsinlər. (Və ya onlar namaz qılanda digər dəstə arxalarında olsun). Sonra (namaz qılmamış) o biri dəstə öz ehtiyat vasitələrini və silahlarını götürərək gəlib səninlə birlikdə namaz qılsın! Kafirlər istərdilər ki, sizin silahlarınızdan və mallarınızdan heç bir xəbəriniz olmayaydı və onlar da sizin üzərinizə birdəfəlik (qəfil bir hücumla) basqın edəydilər. Yağışdan əziyyət çəkdiyiniz, yaxud xəstə olduğunuz zaman silahlarınızı (namaz vaxtı) yerə qoymaq sizə günah deyildir, lakin ehtiyatınızı gözləyin! Şübhəsiz ki, Allah kafirlər üçün alçaldıcı əzab hazırlamışdır!

And when thou (O Muhammad) art among them and arrangest (their) worship for them, let only a party of them stand with thee (to worship) and let them take their arms. Then when they have performed their prostrations let them fall to the rear and let another party come that hath not worshipped and let them worship with thee, and let them take their precaution and their arms. Those who disbelieve long for you to neglect your arms and your baggage that they may attack you once for all. It is no sin for you to lay aside your arms, if rain impedeth you or ye are sick. But take your precaution. Lo! Allah prepareth for the disbelievers shameful punishment.

When thou (O Messenger. art with them, and standest to lead them in prayer, Let one party of them stand up (in prayer) with thee, Taking their arms with them: When they finish their prostrations, let them Take their position in the rear. And let the other party come up which hath not yet prayed - and let them pray with thee, Taking all precaution, and bearing arms: the Unbelievers wish, if ye were negligent of your arms and your baggage, to assault you in a single rush.(618) But there is no blame on you if ye put away your arms because of the inconvenience of rain or because ye are ill; but take (every) precaution for yourselves. For the Unbelievers Allah hath prepared a humiliating punishment.

618 The congregational prayer in danger in face of the enemy rests on the principle that the congregation should be divided into two parties; one part... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.