8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 10. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnne-lleżîne ye/kulûne emvâle-lyetâmâ zulmen innemâ ye/kulûne fî butûnihim nârâ(an)(c) veseyaslevne se’îrâ(n)

Yetimlerin mallarını zulümle yiyenler, ancak ateş yerler, o mallar, karınlarında ateştir adeta ve onlar, alevli ateşe atılacaklardır.

Gerçekten, yetimlerin (sahipsiz ve çaresiz kimselerin) mallarını (haksızlık ve haram yollarla) zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Zaten onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Doğrusu yetimlerin mallarını haksızca yiyip bitirenler, karınlarını sadece ateşle doldurmuş olurlar. Onlar öteki dünyada da çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Haksız yere yetimlerin, dulların, kimsesizlerin mallarını, paralarını yiyenler, karınlarına ateş doldurmuş, bedenlerini ateşle beslemiş olurlar. Yakında körüklenen alev püsküren cehennemin dehşet verici ateşinde yanacaklar.

Şüphesiz yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarına ateş yemiş olurlar. Ve bunlar alevli bir ateşin içine atılacaklardır.

Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Yetimlerin mallarını zulmen (haksız olarak) yiyenler karınlarına ancak bir ateş yerler ve yakında alevli ateşe gireceklerdir.

Yetimlerin mallarını zalimlikle yiyen o kişiler, onlar karınlarını ateşle doldurmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Ve onlar sert, şiddetli bir ateşe dayatılacaklar.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir.

Hakları olmaksızın öksüzlerin mallarını yiyenler, ancak karınlarına ateş doldururlar, alevli ateşte yanacaklardır

Doğrusu yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar. Zaten onlar (günahları ve haksızlıkları yüzünden) çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Yetimlerin emvâlini bigayr-i hakkın ekl idenler karınlarına ateş doldırırlar ve bir gün alevler içinde yanacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır.*

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.

Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş dolduruyorlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylayacaklar.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar.

yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar

Şüphesiz ki, yetimlerin mallarını zulüm ile (haksız olarak) yiyenler, karınlarını ateşle doldurmuş olurlar. Onlar, şiddetli ve alevlenmiş bir ateşe gireceklerdir.

Haksız şekilde yetimlerin mallarını yiyen kimseler, ancak karınlarına ateş doldurmuş olurlar. İşte onlar, yakında kızgın alevli ateşe atılacaklardır.

Gerçek, yetîmlerin mallarını haksız (ve haraam) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.

Şübhesiz ki haksız olarak yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar! Ve (onlar,) yakında çılgın alevli bir ateşe gireceklerdir!

Şüphesiz yetimlerin (sahipsiz ve çaresiz kimselerin) mallarını haksız yere yiyenler, karınlarında ancak ateş yerler, (o mallar, karınlarında ateştir adeta) ve onlar, alevli bir ateşe atılacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksızlık yaparak yiyenler bilsinler ki, mutlaka ateşi karınlarına indirmişlerdir. Aynı zamanda yakıcı ateşe de atılacaklardır.

İşte o kimseler ki öksüzlerin mallarını haksız yere yerler, gerçekten onlar karınlarına ateş indirmiş olurlar! Onlar kızgın bir ateşe atılacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler yok mu onlar karınlarını ateş ile doldururlar. Onlar yalımlı ateşe sokulacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, (aslında) karınlarını ancak ateşle doldurmuş olurlar. Onlar alev alev yanan [saîr] bir ateşe yaslanacaklardır/gireceklerdir.

Gerçekten yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında bir ateş yemiş olurlar, onlar zaten alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Yetimlerin mallarını haksız yollarla yiyenler, aslında bu davranışlarıyla sadece karınlarına ateş doldurmuş oluyorlar. Çünkü bu günahları yüzünden, çılgın bir ateşe gireceklerdir!
Bu edep ve terbiye, bu adâlet ve insaf duyguları gönüllere telkin edildikten sonra, şimdi mirasta kimin ne kadar pay alacağı açıklanıyor:

Yetimler’in mallarını zulmederek (haksızlıkla) yiyenler, doğrusu karınlarına ateş yiyorlardır. Alevli bir ateşe atılacaklardır.

Yetim mallarını insafsızca yiyenler, midelerini ateşle dolduruyorlar demektir. Bu gibiler, harlı ateşe yaslanacaklardır...

Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler ateş yemiş olurlar. Onlar zaten dünya hayatından sonra çılgın bir cehennem ateşine atılacaklardır.

Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarında ancak ateş yemiş olur. Onlar, alevlenmiş ateşe girecektir.

Yetimlerin mallarını haksız bir biçimde yiyenler, karınları (dolusu) bir ateşten başka bir şey yemiş olmazlar ve (sonunda da) cehennemi boylarlar.

Yetimlerin mallarını günahkarca yiyip bitirenler, sadece karınlarını ateşle doldurmuş olurlar. Çünkü [öteki dünyada] yakıcı bir ateşe mahkum olacaklar.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldururlar ve alevli bir ateşe atılırlar. 4/2-5-6

Doğrusu, yetimlerin mallarını haksız yere boğazlarına geçirenler, karınlarını yalnızca ateşle doldurmuş olurlar. Zira, gelecekte çılgın bir ateşe çıra olacaklar.

Kuşkusuz, yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler ancak, karınlarını ateşle doldurmuş olurlar, (çünkü) onlar cehennemin, alevler saçan ateşine sokulacaklardır.

Yetimlerin mallarını zulmen/ haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarında ateş yemiş olurlar ve onlar alevli bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.

Şüphesiz o kimseler ki, yetimlerin mallarını haksız yere yerler, muhakkak karınlarında sırf bir ateş yemiş olurlar ve yakında bir ateşe sokulacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınları dolusu ateş yerler. Onlar, yarın harıl harıl yanan bir ateşe gireceklerdir.

Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş koymaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Zâlim ile (haksız olarak) yetîmlerin mallarını yiyenlerin yedikleri ve karınlarına doldurdukları şey ateşdir. Onlar yakında alevli ateşe (yalınlı cehenneme) vâsıl ve dâhil olurlar.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar yakında çılgın aleve atılacaklardır.

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldururlar ve alevli bir ateşe atılırlar.

Yetimlerin mallarını haksız şekilde yiyenler, karınlarına ateş dolduruyorlar. Sonra da onlar alevli bir ateşe gireceklerdir.

Şunda kuşkunuz olmasın ki, zulme başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır.

bayıķ anlar kim yirler yetįmler mālların, ḥaķsuz; bayıķ yirler ķarınları içinde od. daħı göyneler ŧamu odına.

Taḥḳīḳ ol kişiler kim yirler yetimler mālını ẓulm‐ıla, yimezler ḳarınlarıiçinde illā cehennem odı. Daḫı girseler gerek ḳatı yandurıcı oda.

Həqiqətən, yetimlərin mallarını haqsızlıqla yeyənlərin yedikləri qarınlarında oda çevriləcək və onlar (qiyamətdə) alovlu Cəhənnəmə girəcəklər.

Lo! Those who devour the wealth of orphans wrongfully, they do but swallow fire into their bellies, and they will be exposed to burning flame.

Those who unjustly eat up the property of orphans, eat up a Fire into their own bodies: They will soon be enduring a Blazing Fire!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.